Lisan-ı Beşer

Lisan-ı Beşer
27.04.2022
A+
A-

Ecdadımızın Arapça öğrenmeye başlayan gençlerin eline verdiği ilk kitap olan Emsile’de örnek fiil olarak, “Nesara=yardım etti” fiilidir. Talebe kitap boyunca; yardım etti, yardım edecek, yardım eden, yardım edilmiş, yardım et… fiil çekimleriyle uğraşır. Talebenin düşünce ve gönül uzayı “yardım” kavramıyla dolup taşar.

İngilizce eğitiminde ise en çok kullanılan örnek fiil, “I have=ben sahibim, ben aldım, benim” fiil çekimleridir.

Arapça fiil çekiminde çekim sırası üçüncü şahıstan başlar. “Ene” en sona bırakılır. İngilizce de ise “I=ben” her şeyin temelidir.

İngilizce’de cümlenin neresinde olursa olsun, ”I” cehennem kütüğü gibi kocaman yazılır.

Daha bizim çocukluk yıllarımıza kadar eskiler birine bir şey verirken “Al” demezlerdi. “Alıver” derdi. Karşısındakini almanın kaba bencilliğinden kurtarmak için al fiilini “verme”nin inceliği ve yüceliği içinde eritir, ”alıver” derdi. Şimdilerde biz; çay alıyoruz, duş alıyoruz, misafirimizi koltuğa alıyoruz.

Başka bir lisanın, başka bir örneğiyle konuyu pekiştireyim.

Fransızca’da tam olarak, “seni özledim” diyemezsiniz. “Tu me manques” şeklinde ”sen bende eksiksin” diyebilirsiniz. Yani özlemek eksilmektir onlara göre. Cümlenin öznesi işi yapan değil, işten etkilenendir. Bu dil-anlam ilişkisindeki zariflik gibi çok az şey var hayatta.

Başka bir misal, “saye” Farsça’da gölge manasına geliyor. “Sayende” ise senin gölgen yardımıyla manasına gelen çok ince bir teşekkür şekli.

Türkçe’de, “sevdiceğim” hitabı 3 farklı zaman çekimini içinde barındırıyor. “Sevdiğim, seviyor olduğum ve seveceğim.” Bunu öğrenince Türkçe’ye olan saygım bi’hayli artmıştı.

Ez cümle lisanda hiçbir şey tesadüf değil. 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.