Telefon denen bela…

Telefon denen bela…
11.03.2021
A+
A-

Başkası anlatsa, ‘Cem Yılmaz fıkrasıdır’ der geçerim. Ama tümüyle gerçek. Üstelik kardeşim var başrolde. Kızkardeşim bir vakıfta tekstil öğretmeni. Bir gün çalıştığı vakıf, kız kardeşimi sosyal sorumluluk projesi için görevlendirmiş. Proje, o vakıfla emniyet müdürlüğü tarafından ortaklaşa organize ediliyor.

Projenin amacı, hayat kadınlarına legal bir meslek kazandırarak onları bu hayattan kurtarmak. Ne var ki, toplantılar emniyetin ahlak şubesinde yapılıyor ve toplantıya girip çıkarken kız kardeşim huzursuz oluyor; ‘orada görülürüm’ diye.

Bir gün yine toplantıdan çıkıp dolmuşa binmiş. Ön tarafa oturmuş. Aklına bir yere telefon etmesi gerektiği gelmiş, telefona davranmış ama telefon yok. Ara tara telefon yok. Şoföre ‘Telefonunuzu alabilir miyim?’ diye sormuş. Şoför ‘Niye ki?’ deyince ‘Telefonum çantamda mı onu kontrol edecektim’ demiş.

Şoför, ‘Söyle numaranı arayayım’ demiş. Derken aramış ve kız kardeşim böylece telefonu çaldığı için çantada olduğunu öğrenmiş. Ancak zihni dağınık olan kardeşim telefonunu kaybetmemiş olmanın mutluluğuyla araması gereken yeri aramayı unutmuş bu kez. Dolmuş dolup hareket edince telefon etmesi gerektiğini tekrar anımsayan kardeşim bu kez telefonunu zorlanmadan bulmuş çantasında.

Bir bakmış ki, hiç tanımadığı bir numara tarafından aranmış. ‘Acaba kimmiş arayan?’ deyip geri arayınca yanındaki şoförün telefonu çalmış ama kız kardeşim farkında değil.

-Alo beni aramışsınız beyefendi.

-Yoo ben aramadım.

-Olur mu, numaranız çıktı telefonumda onun için geri aradım.

-Hayır hayır, ben aramadım hanımefendi.

Aradın, aramadım münakaşası sürerken şoför elindeki telefonu kız kardeşime uzatmış. ‘Galiba sizinle ilgili arıyorlar’ diye.

Kız kardeşim şoke olmuş. Bir elindeki telefonla kimin aradığını anlamaya çalışırken şoförün uzattığı telefondan kendisini kim aramış ki? Merak, korku ve telaş içinde şöyle düşünmüş: ‘Şoförün uzattığı telefondan kendisini kim arayabilir ki? Hangi dolmuşa bindiğini ve bindiği dolmuşun şoförünün telefon numarasını bilse bilse ancak polis bilir. Helal olsun vallahi polise. Bayağı ilerlemişler bu işte…’

Bir yandan bunları düşünürken, diğer yandan da 2 elindeki 2 telefona kan ter içinde yanıt vermeye çalışırken arka sırada oturan kız dayanamayıp seslenmiş : ‘Yahu siz birbirinizle konuşuyorsunuz. Daha doğrusu konuşamıyorsunuz.’

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.