Susuzluğun getirisi…

Susuzluğun getirisi…
03.07.2021
A+
A-

Gri kaldırımdaki çakıl taşlarının arasına karışmış ekmek kırıntılarını topluyorum, avuç içimde birleştiriyorum. Zayıflıktan derisi kemiklerine göçmüş kedinin önüne atıyorum. Günlerdir ıslanmamış dudaklarım kanıyor, elimin tersiyle siliyorum.

Meydana gidiyorum, kardeşimin toprağındaki çiçekler, yetişecek güç bulamamış, geldikleri yere geri dönüyor, binlerce insanla aynı toprağı paylaşıyorlardı. Üzerinde durduğum toplu mezarın genişliği, ruhsuz bedenlerin isimlerini yazmaya kalkışmamıştı bile. Gözyaşlarımı döktüğüm toprağın altında umudu dualarında bulmuş yan komşumuz, güneşin ışıltısına birlikte aldandığımız çocukluk arkadaşım, yağmur dansı ile kokuşmuş kuyumuzun dolacağına inanan köyümüz çocukları da olabilirdi.

Dudaklarımı toprağa yakınlaştırdım, öptüm, kokladım, ancak böyle hissedebildim son hatıraları kan dolu öksürüklerle geçen kardeşimin bedenini. Egzozun patlamasıyla başımı kaldırdım, küçümseyen bakışlarıyla saf halkımı süzen adamlar kamyonetten indi. Arabanın arkasından temizlemek için günlerce ter dökeceğimiz suyun musluğunu açtı, hazırlıksız yakalanan perişanlar, kapılarının önünde tuttukları kovalarını kaparak koşuşturmaya başladılar. Bir yıl önce aynı sofrada dert paylaşan insanlar birbirinin üstüne çıkmaya başlamışlar, arada ezilen çocukların çığlıklarını umursamıyorlardı.

Kovaların daha yarısı ancak dolmuşken musluğunu kapatan şoför pis dişleriyle, ağızları kurumuş insanlara gülümseyerek suratlarımızın acıya bürünüşünü izledi. Koltuğuna oturdu, motorunu çalıştırdı, doymamış ve doymayacak halk kalabalıktan teker teker ayrılıp evlerine dağılırken, aşırılmış dükkânların kırılmış camlarından yerlere dağılmış keskin parçalarından birisini elime aldım. Bastırıyordum elime parçayı, kanın avuç içimden sokak taşlarına dökülüşünü hissedebiliyordum. Egzozun çıkardığı duman yüzümü siyaha bürüdüğü anda cam parçasını kamyonetin arka lastiğine sapladım. İlerleyemeyen aracın sürücüleri aynalarından kara yüzüme baktılar, onlara küçük kardeşimin bana sinirlendiği zamanlarda çıkarttığı gibi dilimi çıkarttım.

Sinirlendiler, cesaretime şaşkınlık ve hayranlıkla bakan susuzlar, araçtan inerek bana saldırmaya hazırlanan, gücün ruhsuzlaştırdığı adamların üzerine yürümeye başladılar. Yerden aldıkları taşları, günlerce sefilliğimizle dalga geçmiş adamlara atmaya başladılar.

Adamlar acımasızlıklarının cezasını çekerken musluğa yöneldim ve yağmuru boş kovalarımıza yağdırdım. Kovalara susuzluğunu giderdiğinde avucuma doldurduğum, kanımla karışmış pis suyu meydanın çürümüş bedenlerine bahşettim. Uzun süredir gözyaşlarından başka bir şeyle beslenememiş toprak büyük bir açlıkla üzerine atılan sıvıyı emdi. Hissettim kalbimde yan komşumuzun tebessümünü, çocukluk arkadaşımın heyecanını, yaşlanmayı hak eden çocukların kahkahalarını ve en önemlisi kardeşimin alamadığı intikamın alınmasıyla rahata erişini.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.