Sünnet değil, ailelerin ve çevrenin tutumu travmaya yol açar

Sünnet değil, ailelerin ve çevrenin tutumu travmaya yol açar
23.06.2020
A+
A-

Sünnet için yaz tatilini bekleyen aileler bir yandan hazırlıklarını sürdürürken, bir yandan da “ideal sünnet yaşı nedir?”, “çocuğumuz sünnet sırasında travma yaşar mı?” endişesini yaşıyor.

Ünlü sünnetçi merhum Kemal Özkan’ın oğlu Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Levend Özkan, çocuğu korkutan şeyin sünnet ya da doktor değil, ailelerin ve çevrenin yaklaşımı olduğunu söyledi.

Sünnet yapmak için genelde yaz tatilini bekleyen ailelerin telaşı başladı. Pandemi dolayısıyla şölen havasında geçen eski sünnet düğünleri artık düşünülmese de aileler, çocuklarının bu önemli gününün güzel geçmesini istiyor.

Erkek çocuğu olan bazı anne babalar, “ideal sünnet yaşı nedir?”, “en uygun hangi aylarda sünnet yapılmalıdır?” ve “çocuğumuz sünnet sırasında travma yaşar mı?” gibi sorularla endişeye kapılabiliyor.

Biruni Üniversite Hastanesi’nde görevli üroloji uzmanı Doç. Dr. Levend Özkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sünnetin sosyolojik, psikolojik, geleneksel bir çok etkisi olduğunu, sünnet için ideal yaşın da ailenin inançlarına ve sünnete bakış açısına, çocuğun özel durumuna, tıbbi ya da anatomik yapısına ve çocuğun endişe haline göre değişebileceğini söyledi.

Özkan, bazı ailelerin sünneti bir gelenek olarak görüp, “çocuk bilsin, hatırlasın” diye düğün gibi kutlamak istediğini, bazılarının da atlatılması gereken bir olay, bir mecburiyet gibi gördüğünü dile getirdi.

Doç. Dr. Özkan, yeni doğan sünneti ya da bebek sünnetinin hiç bir zaman doğar doğmaz sünnet anlamına gelmemesi gerektiğini belirterek, cerrahinin ana kurallarından birinin yeni doğmuş bir bebeğe, mecburi olmayan bir cerrahi işlemin yapılmaması olduğunu söyledi.

“Bebek sünnetlerinin 40’ı çıktıktan sonra, çok da büyümeden yapılmasını öneririm”

Bunun son yıllarda biraz istismar edildiğini dile getiren Özkan, bebek sünneti yaptırmak isteyen ailelere, önce çocuğun bir rahatsızlığı olup olmadığının takip edilmesi önerisinde bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:

“Bebeğin ilk günlerdeki ciddi sıvı alışverişi dengesi kurulsun. Sarılık mı geçirecek… Erken dönemde Allah korusun yoğun bakıma girmesi gereken bir durum mu olacak? Bütün bunlar görülsün, atlatılsın. Sünnet için hiç bir acelemiz yok. ‘Doğar doğmaz olmazsa muhakkak bir narkoz söz konusu olur’ diye bir şey yok. O yüzden aile biraz daha doğum sonrasındaki bu panik durumu, duygusal dönemi atlattıktan sonra zamanlaması planlanarak bebeklik döneminde rahatlıkla yapılabilir. Bebekken sünnet yaptıracak ailelere bebek hareketlenmeden yaptırmalarını öneririm. 6-7 aydan itibaren bebeklerde ciddi bir hareketlenme başlar. O yüzden çocuğun anatomisi ve her şeyi uygunsa, bebek sünnetlerinin 40’ı çıktıktan sonra, çok da büyümeden yapılmasını öneririm. Diğer yandan çocuk bir yaşını geçtikten sonra iyice harekelenmeler artar, cerrahi işlem ve sonraki bakım zorlaşır. 3,4,5 yaşları benim önermediğim yaşlardır.”

Sünneti çocuklara deneyimli kişiler anlatsın

Özkan, günümüzde, “aman çocuk travma olur mu?, “o yaşta sünnet olur mu?”, “ne diyecek sonra arkadaşları?” gibi gereksiz bir korkunun ve paniğin söz konusu olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

“Halbuki çocuğu korkutan şey sünnet değil. Çocuğu korkutan şey doktor da değil. Çocuğu korkutan şey, ailenin ve çevrenin uygunsuz yaklaşımı. Eğer bir aile sünnetten her bahsettiğinde, şöyle titreyerek konuşursa çocuk bunu hemen algılar ve sünnetten korkmaya başlar. Ya da çocuk kötü bir şey yaptığında, ‘Bak seni doktora götürürüm, iğne yaptırırım, bak doktor çok kızacak.’ şeklinde korkutursanız, bırakın sünneti, doktor korkusu bile olmamasını sağlayamazsınız. Sünnet, deneyimli bir kişi tarafından güzelce kendisine anlatıldığında çocuklar için korkutucu bir şey olmayacaktır.”

Özkan, çocuğunu sünnet yaptıracak ailelerin aceleci davranmamaları gerektiğini vurgulayarak, araştırma yaparak, gerçekten bu konuda deneyimli birini bulmalarını önerdi.

Babasından etkilenerek ürolog oldu

Özkan, meslek olarak ürolojiyi seçmesinde babasının katkısı olduğunu söyledi.

Babasında dolayı sünnetle iç içe bir yaşamı olduğunu dile getiren Özkan, “Tüm yaz tatillerimi, bir şeyler öğrenerek, ona yardım ederek babamın yanında geçirdim. Herhalde bilinç altıma işleyerek tıp fakültesini ve ondan sonra da ürolojiyi tercih ettim.” dedi.

Sünnet deneyimli doktorlarca yapılmalıdır

Özkan, Türkiye’de en çok uygulanan cerrahi işlem olan sünnete gereken önemin verilemediğini, bunda meslektaşlarının da etkisinin olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

“Sünnet nedense eskiden beri hep ehliyetsiz kişilerin eline terk edilmiş durumda. ‘Günümüzde, sünneti kim yapabilir ya da kim yapmalı?’ diye soracak olursanız, sünneti ilgili, deneyimli ve yetkili bir sağlık çalışanı yapmalıdır. Bu benim için aslında çok zor bir durum. Babam sağlık memuruydu ve bu ülkede en çok sünnet yapan kişilerden biriydi. Babam çocukluğumuzdan beri hep yetkisiz ve ehliyetsiz sünnet yapılmasının karşısında durmuş biriydi. Şimdi günümüz şartlarında 2015’ten beri sağlık memurlarına da yasaklandı. Sağlık memurları ancak doktor gözetiminde sünnet yapabilir duruma geldi. Günümüzde sünneti deneyimli doktor yapmalıdır. Sünnet hiç bir zaman sadece bir deri parçasının kesilmesi şeklinde düşünülmemelidir.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.