Sonsuzluğa kavuşturan fırçalar

Sonsuzluğa kavuşturan fırçalar
14.04.2021
A+
A-

Parmaklarıma bulaşan kuruyup hafif çatlamış boya lekelerine takılıyor gözüm. Karşımda tüm zarafetiyle duran portreyi inceliyorum; çatık kaşlar, dolgun yanaklar ve bir şey söyleyecekmişçesine açılan pembemsi dudaklar. Züppeliğin verdiği rahatlıkla eserim sahipleniliyor ve paletime birkaç kuruş bırakılıyor. Yeteneğimi ucuz bulduğumdan değil, sanatı hiçbir zaman iş haline getirmek istemediğimden kabul ediyorum paraları. Ellerimi ıslak bir havluyla temizliyorum ve bu yoğun havada yolumu bulmaya çalışırken bulutların ayaklarıma takılmasına müsaade ediyorum.

Kısa topuklularım sokak çalgıcılarının gürültücü müziğine ritim uyduruyor, cebime tıkıştırdığım kuruşların birazını bu fazla neşeli insanların önüne fırlatıyorum. Yayını ateşe verebilecek kadar hızlı oynatan kemancı kadın bana bir gülümseme bahşediyor ve vücuduma dolan huzur dalgasıyla yoluma devam ediyorum. Tıkış tıkış olmuş bir fırının önüne geliyorum, vitrine dizilmiş kurabiyeleri kestiriyor gözüm. Bitmek bilmez sıraya katılıyorum ve gövdesini bacaklarıma sürten, sarıya kaçan tüyleri kabarık kediyi kucağıma alıyorum. Mırlaması sıranın uzunluğuyla daha da artan midemin gurultusuna karışıyor.

Pudra şekeriyle aydınlatılmış kurabiyemi elime alırken sırnaşmayı oldukça seven kediyi yere bırakıyorum. Sokak, tekrar ayaklarımın gürültüsüyle yankılanırken güvelerin kemirmiş olduğu battaniyelere sarılan, yağlı siyah saçlarıyla dahi sevimli görünmeyi başarabilmiş bir sokak çocuğunu fark ediyorum. Yavaş adımlarla ona yaklaşırken ise bulanmış yüzünü bana çeviriyor. Elimdeki ufak yiyecek parçasına bakıp sahip olamayacağını düşündüğü bir şey için yutkunuyor.

Hayatım önümde tir tir titreyen şu ufak bedeninkinden daha uzun sürmüş olabilir ancak onun hayatı benimkinden daha çok yaşanmışlıkla dolu, belli.

Kurabiyeyi, kaldırım taşlarına güvercinlerin kemireceği kırıntıları saçarak ikiye bölüyorum ve ısırıklarımla buluşmamış tarafını sarı dişlerini olduğu gibi göstererek gülümseyen çocuğa uzatıyorum. Kemikli parmakları yiyeceğe uzanıyor ve son anda vazgeçmemden korkarmış gibi elimden kaparcasına alıyor.

Doymuyor belki fakat ağzındaki şeker tadının uzun bir süre kaybolmayacağı gerçeğiyle mutlu oluyor.

Karşımdaki küçük sevince sırtımı dönüp uzaklaşırken teşekkürlerini fısıldıyor bana fakat son bir kez yüzünü görmek için başımı çeviremeyeceğim kadar yüreğim burkuluyor.

Kim bilir, belki bir gün bu kirli yüzü fırçamla sonsuzluğa kavuştururum ancak o gün gelene kadar içimi sabırla doldurmam gerekiyor.

Yoluma devam ediyorum.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.