Kirlenen laleler ve susamış tanklar…

Kirlenen laleler ve susamış tanklar…
28.04.2021
A+
A-

Birbirine yapışmış göz kapaklarımı yavaşça açıyorum, yer yer yırtık kazağımın yeniyle toz toprağa bulanmış gözlerimi temizliyorum. Yanıbaşımda kıvrılmış yatan sarışın kadına kayıyor bakışlarım. Dudaklarının kenarından akan kırmızı sıvı bembeyaz dişleriyle tezatlık oluşturuyor, biricik annemin toprağın rengine büründüğüne inanamıyorum. İşaret parmağımı burnunun altına koyuyorum, yetmiyor. İki parmağımla soğuk boynuna dokunuyorum, yetmiyor. Ondan gelecek bir hayat belirtisine büyük bir açlık hissediyorum, hafif bir soluğuna duyduğum doyumsuzluğum sona ermeyecek, bunu biliyorum.

Ayağa kalkıyorum, başım zonkluyor, beynim tüm çarklarını dünyamı cehenneme çeviren şeytanı bulmak için çeviriyor. Kafamı çarpmış olmalıyım, şakaklarımdan kanlar süzülüyor. Karşıya dikiyorum gözlerimi, tavanı göçmüş bir ev, o da cehennemin bir parçası olmuş, ateşlerde yüzüyor. Önünde ufak, pembe bir bisiklet uzanıyor. Kardeşim, kardeşimin bisikleti… Babamın ona beşinci yaşı için aldığı bisiklet. Kasabanın etrafındaki çimenlikten toplardı çiçeklerini güler yüzlüm, sepetini süslerdi beyaz laleleriyle. Beyazlığı kalmadı o çiçeklerin artık, kızıla boyandı hepsi.

Eve doğru yürümeye başlıyorum, yüksek sıcaklık saçlarımı tenime yapıştırıyor. Bir inilti duyuyorum, adımlarım yavaşlıyor. Arkamı dönüyorum, yerde uzanıyor, bir daha gülemeyecek yüzü hak etmediği gözyaşlarıyla parlıyor. Ölümün günahlarıyla kirlenmiş beyaz lalelerin sahibi orada, yaralı yatıyor. Yanına gidiyorum, yerde yatan başını kaldırıp kucağıma koyuyorum ve saçlarını okşuyorum. Biliyorum, bu onu nefes alırken son görüşüm olacak, biliyorum birkaç saniye sonra bu hayata yalnız devam edeceğim ve biliyorum ki onun o küçük yaşamı anılarımda kapanmış bir defteri oluşturacak. Ancak kendimi tutamıyorum, tebessüm ediyorum. Ciğerlerinde kalmış son havayı da yumuşak elleriyle elimi tutmak için feda eden bu cesur cana minnetlerimi sunmak istiyorum çünkü. Şükranlarımı kabul ediyor, ışıldayan göz bebekleri bana haberini veriyor.

Yaralarından akacak kanı kalmayana kadar orada kalıyorum. Ayağa kalktığımda önümden geçen kana susamış tankları fark ediyorum. Düşman, geri kalanlarımızı da mı almaya geldi? Oysaki iblislerin açlıklarını tüm halkımızla gidermiş olduğunu sanmıştım. Umudum aptallığımmış.

Yürüyorum, sendeliyorum. Yerde duran bir taşı alıyorum ve elimde kalmış, kardeşim hala yaş olan kanıyla boyuyorum. Koşuyorum, daha hızlı, daha hızlı. Gözyaşlarım görüşümü ve hedefimi bulanıklaştırıyor ancak tanktan inen askeri zor da olsa seçebiliyorum. Kemikli eli silahının kabzasında ve kara gözleri bana küçümseyici bakışlar atıyor. Hızlanan bacaklarıma kolum da yetişiyor ve taşı ona fırlatıyorum. Bedenimdeler, her bir bölgemdeler kurşunlar fakat savaşı ben kazandım. Bu benim, umudumun ve aptallığımın zaferi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.