İade-i ziyaret

İade-i ziyaret
16.04.2023
A+
A-

Anadolu insanının dünyanın en misafirperver insanı olduğu söylenir.

AKP iktidarı, on iki yıl önce dünyanın gıpta ettiği halkımızın bu misafirperverliğini de istismar etti. BOP’çu ortaklarıyla beraber çıkardıkları iç savaşla iktidarı devirmeye kalkıştıkları Suriye’de, istediklerini yapamayınca nüfusunun yarısını Türkiye’ye taşıdılar. Türkiye’nin dünyadaki itibarını beş paralık edip suçlu duruma düşüren bu dış politikasını, Muhacir-Ensar kılıfıyla örtmeye çalıştılar. “Arapların bin beş yüz yıl önce kendi aralarında yaşadıkları olaylardan bize ne” diyeceksiniz. Ancak iktidarın asıl amacının, Türklere güvenmediği için bu toplamalardan kendine bir millet yaratarak iktidarına teşne olmalarını sağlamak olduğu meydanda! Başka türlü on milyonun üzerindeki bu güruhu niye ülkemizin tüm kent ve beldelerine sürsün ki!

AKP’nin beklediği olmadı. İhvancı yoldaşları da kendisini yarı yolda bıraktı. Türkiye’nin hanesine yazdırdıklarıyla kaldı AKP iktidarı: Süleymanşah Türbesiyle anılan kadim vatan toprağımız bohçaya sarılıp Erdoğan’ın başkumandanlığı ve Davutoğlu’nun siyasi şube riyasetinde, teröristlerin refakatinde, gecenin karanlığında, gizlice anayurda taşındı. Fırat’ın doğusunda nur topu gibi bir PKK devletçiği, batısında AKP’nin hamiliğinde kafa kesen bir IŞİD devletçiği kuruldu. Olan, Türkiye’ye oldu, hem de durduk yere. Ama Suriye’nin meşru rejimi hala ayakta. Hem de kaçmayıp BOP’çulara karşı direnen onurlu halkının ve dünyanın desteğini arkasına alarak!

Peki, şimdi ne olacak?

Suriye’de savaş çoktan bittiğine göre, ülkemizdeki Suriyelilerin “Ekmek elden su gölden misafirlik döneminin” de bitmiş olması gerekmiyor mu?

Asırlar boyu ülkesi için bedel ödemiş bu milletin yüzde seksen beşi AKP iktidarınca açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmişken!

İktidarın ihanetçi tarım politikası nedeniyle üretim yapılamadığından, dünyadan ve Suriye’den ithal edilen ürünler bu milletin evlatlarına değil hala misafir diye bu milletin sırtına bindirilmiş Suriyelilere yedirilip içiriliyorken!

Bu işin lamı cimi yok; Anadolu insanı misafirperverdir ancak ona göre “Misafirlik de üç gündür.” Babamızın, anamızın, amcamızın, dayımızın, halamızın, teyzemizin çocuğu değilse, üç gün geçtikten sonra misafir olmada ayak diretiyorsa, altında bir bit yeniği vardır mutlaka. Bunların ki üç gün değil, üç ay değil, üç yıl da değil; tam on üç yıl oldu be arkadaş! Üstüne üstlük Suriyelilerle sınırlı kalmayıp, yumuşak yüzümüzü gören hemen herkes bizi enayi belleyip dört bir yandan, gece gündüz demeden, sınır mınır tanımadan, peşi sıra dizilmiş sürüler halinde akıp geliyorlar ülkemize!

Önümüzde iki tercih var: Ya kulaklarımızı sarkıtıp bekleyeceğiz; memleketimizi yolgeçen hanına çeviren yabancılar hiç hakkı yokken istedikleri kadar kalıp istedikleri gibi toprağımızdan ekmeğimize, her şeyimize ortak olacaklar. Ya da aklımızı başımıza alıp, “Bunların misafir değil, işgalci olduklarını anlayıp” hepsini başımızdan atacak bir yol bulacağız.

Biz bir hukuk devletiyiz. Kimin ne dediği değil, yasaların ne dediği önemlidir. Kimin hangi şartlarda ülkemize sokulacağını yasalar belirlemiştir. Onun dışındaki girişlerin hiçbir meşruiyeti olamaz. Zaten meşruiyeti tartışılır bir şekilde yönetilmesi ülkenin başına bu ağır sorunları sarmıştır. İktidarın Türk milletine ve toprağına hasımlığı, hiçbir yapıcı, işe yarar niteliği olmayan, salt zarar veren, sıkıntı yaratan yabancıları ülkeye getirmekle kalmayıp bir de onlara vatandaşlık verdiriyor. Kime, niçin ve nasıl vatandaşlık verileceğini belirlemiş yasalarımızla çelişmesine rağmen! Bu durumda ekmeği küçülen, özgürlük alanı daralan, hayal ettiği geleceğini burada inşa edeceğine inancı kalmayan yaratıcı niteliklere sahip gençlerimiz de çözümü gelişmiş ülkelere kaçmakta buluyor.

Bu işgalcilere geçici sığınmacı diyenler de var! Hatta bu filmlerin senaryolarını okumasını bilmeyen bizim bazı solcu hümanistler(!) bu işe insan hakları penceresinden bile bakabiliyor. Hâlbuki geçici sığınmacı dediğin, senin dişinle tırnağınla kazandığın yaşamın üzerinde senden daha fazla hak sahibi olamaz. Senin gidip görmekte zorlandığın memleketinin en ücra yerlerine kadar sokulamaz. Suriye sınırı nerde Karadeniz, Trakya, Ege kentleri, kasabaları, köyleri nerde! Suriye’de savaş çıktı da insanlar can havliyle ülkene doğru mu yürüdü; insanlık namına sınırın öte yakasında durdurur, imkanların dahilinde iaşesini sağlarsın. Eğer egemen bir devletsen senin de üyesi olduğun Birleşmiş Milletler denen ve bu işleri yoluna koymakla görevli bir teşkilat var. Onunla işbirliği yaptığında zaten tüm yükü bütün dünya adına o üstlenir. Bu kadarını da bilmiyorsan iktidarda işin ne? Öyle ya, bizim bilmediğimiz bir hesabın varsa o başka!

Anadolu’da “İade-i ziyaret” diye bir deyim de var. Yani Suriyeliler ülkelerine gönderildikten sonra onların misafir edilmişliğine mukabil gelecek bir iade-i ziyareti de düşünmeli şimdiden, AKP ve onun bu siyaseti ile misafir dedikleri Suriyelilerin önünde yatan yandaş çevreler. Çünkü iade-i ziyaret olmazsa muhacir, geçici sığınmacı, misafir, din kardeşi ne derseniz deyin, onlara saygısızlık olur. Nasılsa depremzede yurttaşına bir çadırı fazla gören iktidar, Suriye’de kime niye yaptığını kimsenin anlayamadığı onlarca okul, hastane, üniversite, yüz binlerce modern konutla övünüyor ya!

Suriyeliler dönüp de bizim paramızla yapılan o güzel konutlarına yerleştikten sonra, onları Türkiye’de misafir edenlerin onlara iade-i ziyarette bulunmaları gerekmez mi? Bu ziyaret, Suriyelileri çok da memnun eder. Zira diyecekler ki “Biz Türkiye’ye geldiğimizde bize kucak açtınız. Yedirdiniz, içirdiniz, giydirdiniz, barındırdınız. E biz Allah’ın fani kulları bundan başka ne isteyebilirdik ki! Gerçi biz on milyon kişiydik; siz üç, beş, on, isterse on beş milyon olun, siz din kardeşlerimiz Türklerin başımızın üstünde yeri var. Biz on üç sene kaldık, siz yirmi üç sene de kalabilirsiniz. Hem burada, sizin içinde namaz kılmaya can attığınız, önce bir bazilika olan sonra Muaviye tarafından dönüştürülen Emeviye Camisi de var, her vakit namazınızı onda kılabilirsiniz mesela!”

  • Önder Gümüş/16 Nisan 2023
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.