Düşkünlerin medyası

Düşkünlerin medyası
06.06.2021
A+
A-

Toplumların muhafazakâr ve dini kesimlerinden sanatçı, bilim insanı, gazeteci gibi mesleklerden dünyaca tanınan az sayıda insan yetişir, yetişenler ise maalesef bedelini ağır öderler.

Muhafazakâr dini kesimlerde gelenek, görenek ve dini öğretiler toplumu yönlendirmede etkin olarak kullanılan araçlardır, günümüzde bunlara medya da eklendi.

Kimine göre ana akım, kimine göre yandaş olarak isimlendirilen iktidar yanlısı medyaya şimdilerde mafya üyesi Sedat Peker, “Maaşı namusundan büyük düşkünler medyası” yakıştırmasında bulunuyor her yayınladığı videosunda, isim vererek…

Siyasetin sağ kesiminden fazla gazeteci çıkmaz dedik, çıkanlar da eğer yandaşlık yapmıyorsa muhalif olarak kabul görür ve dışlanırlar.

Örneğin Taha Akyol ve Abdurrahman Dilipak, hitap ettikleri kesimin sayılı gazetecileridir. Önceleri her TV kanalına, tartışma programlarına çağrılan ana akım medyada görev almış bu değerli yazar ve gazeteciler, iktidarın istediği gibi yazılar kaleme almadıkları için şimdilerde muhalif medyada kendilerine yer bulmak zorunda kaldılar. Yerel medyada durum çok mu farlı; elbette değil. Küçük bir eleştiri hangi siyasi güç olursa olsun hemen aforoz edilmenize neden olur, kimse doğru yazdığınızla ilgilenmez.

Malum Sedat Peker videolarında yandaş medyadaki kirli ilişkilerin ifşasını bir kez daha son yayınladığı görüntülü telefon görüşmesinde izledik. Pelikancılar ve ana akım medyanın yalan haber yaptığı ve yalan algı yaptıkları alenen ifşa ediliyor.

Son izlenme oranları ve gazete okuma oranlarına baktığınızda yandaş medya yerlerde sürünürken, ana akım medya dışına atılanlar internet üzerinden yaptıkları yayınlarla yine ön sıralarda yerlerini aldılar.

Gerçekler göz önünde durmasına rağmen iktidar bu medya konusunda neden hala ısrar ediyor derseniz; cevabım, geri dönülmez bir yola girdiklerini söylerim. Yandaş medyada alınan ücretler öylesine yüksek ki kimse bundan vazgeçemez. Yandaşları besleyen reklamların kamu bankaları ve belediyeler olduğu gerçeğini göz önünde bulundurursak düşünün; bir program başına alınan ücretleri… İzlensin veya izlenmesin, gazete alınsın veya alınmasın hiç önemi yok.

Bu medyada kalite ve mesleki ilkelerin olmadığını bir mafya üyesinden öğreniyoruz. Dün Peker’e köşelerinde övgüler düzenler, şimdi ajan suçlamasında bulunuyorlar ama tutmuyor izlenme oranlarına bakınca.

Adam isim vererek, ‘namussuzsunuz’ iddiasında bulunuyor, bir tanesi çıkıp, ‘hayır iftira atıyorsun’ diyemiyor fark ettiniz mi?

Bu ilkelere sahip gazetecilerle iktidar kamuoyuna ne anlatabilir, nasıl inandırıcı olabilir. Cumhurbaşkanlığı Basın İletişim Dairesi var ama Peker konusunda neden sessiz kalıyor. A haber neden 15 Temmuz akşamında sustu ve Peker konusunda susuyor. İktidar farkında değil belki ama bu medya yüzünden itibarsızlaştırılıyor, durum yerelde de aynı genel olarak.

Fakat iktidar cephesinde değişimlerin olduğunu görüyoruz. Yandaş medyaya karşı ve parti içinden bilgi ve görüşler öncelikle muhalif medyaya gönderiliyor. Hatta yandaş medyada çalışan gerçek basın emekçileri bazı konularda bu yapıyı ifşa etmeye başladılar. Özellikle pelikancıların iktidara ciddi rahatsızlık verdiği Ankara kulislerinde bakanlık yapmış kişiler tarafından gündeme getiriliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu medyayı desteklemeden vazgeçer mi?

Şu an çok zor ama her geçen gün düşkün durumuna gelen medya batarken, iktidarı ve devleti itibarsızlaştırmaya devam edecek gibi duruyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.