Devlet ricali

Devlet ricali
21.03.2021
A+
A-

İnsanoğlunun ortak paydası aile ve sahip oldukları devlet olduğuna göre birliğin devam etmesi için keyfiyet söz konusu olmazdı ama anlayış değişti.

Türk tarihinde devlet adamları genelde asker kökenli oldukları için devletlerin yönetimleri sert ve ömürleri uzun olmamıştır.

Yakın tarihimizde Osmanlı’nın beylikten devlete ve Fatih Sultan Mehmed dönemi ile imparatorluğa geçmesi, asker kökenli olmayan devlet adamlarının da devletin zirvesinde görev almasını az da olsa sağlamıştır.

Devlet ricalinde sivilleşme tam anlamıyla Cumhuriyet döneminde olmuştur, hem de kurucuların asker olmasına rağmen.

Türk devlet geleneğine göre, “Toyda keyfiyet olmaz” anlayışı hâkimdir. Bu keyfiyet yüzünden özellikle Osmanlı döneminde sadrazam ve dengi görevlerde bulunan devlet adamları idam edilmişlerdir.

Günümüzde ne toy’un anlayışı, ne devletin geleneği kaldı, liyakati ise el birliği ile defnettik.

İlk on Osmanlı padişahı döneminde veziriazamlar ve sadrazamlar taşra ve merkez teşkilâtında sefer ve sefer dışı zamanlarda tecrübe kazanmış devlet adamlığı vasfını haiz yöneticilerden seçilirdi. Seçilen yöneticilerin askeri eğitimlerinin haricinde ilmiye ve maliye konularında eğitimi de dikkate alınırdı. Örneğin Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı Rüstem Paşa önce Teke, Diyarbakır Valisi sonrasında defterdarlık görevine getirilmiş, kubbe vezirliğinden sonra sadrazam olmuştur.

İnançla devletin kavga etmediği dönemden önce devlet ricalinde kadınların da olduğu biliniyor. Bu konuda ilk örnek sayılabilecek İstanbul’u kuşatan, Roma’yı vergiye bağlayan ilk Türk İmparatoru Attila’nın eşi Arıkan Sultan‘ın İstanbul ve Roma vergilerini topladığını, hariciyede elçileri kabul ettiğini ve kadınların mecliste yer aldığını; Tekirdağ doğumlu ünlü Bizans tarihçisi Priscus’un 8 ciltlik Bizans Tarihi kitabından okuyabilirsiniz.

Yazıyı kaleme aldığımda; Türk kamuoyunda kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan Türkiye dâhil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylanan İstanbul Sözleşmesi’nin Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararına göre Türkiye, İstanbul Sözleşmesi‘nden ayrıldı.

Resmi açıklamada Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedildi. Karar, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 3. maddesi gereğince alındı denildi.

Burada sebep ne olursa olsun; imza atıp sonradan fes etmek devlet ricaline uygun bir davranış değildir. Bu gün gerekçe olarak gösterilen nedenler eğer toplumun bir sorunu ise görmezden gelmek inkar değil de ne olabilir ki?

Yaklaşık 1600 yıl önce Türk devleti kadını devlet ve toplum nezdinde baş tacı ederken, günümüzün Rical-i Devletinin takındığı durum en çok kimleri sevindirir acaba?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.