ANLATAMAMAK

ANLATAMAMAK
22.09.2021
A+
A-

Anlatmak, anlaşılmak için değil; anlatılanın özgürlüğü içindir. Çünkü duygu taşıyan bilir, sevgi de nefret de saklandıkça insanı çürütür.

İnsan olmak için sevmek lazım. Aksi, mavisiz bir gökyüzü… İnsan ancak yabancıyı, değer vermediklerini çiğneyebilir. Benliğinde yer edinmeyen ne varsa tereddütsüzce parçalayabilir. Kolaydır bu. Çünkü anılarında olmayanların can yanıklarını hissetmek güçtür. Böylece kolayca göz yumabilir herhangi bir zulme. Ve hatta dünyevi menfaatler uğruna büyük bir iştah ve hırsla… Onu körleştiren ve empati yetisini yok eden bir gaye ile muazzam miktarda acılara da önayak olabilir.

İnsan olmak için sevmek lazım. Fedaların annesidir sevgi. Onu doğurup büyütür ve çekilen her acıyı meşrulaştırmakla da kalmaz. Onları kutsar. Ardında çapalar değil kanatlar kılar. Sevgiyle yapılana göz yumar akıl. Aynasız evlerde oturanlar, birbirlerini birbirlerine anlatırlar.

İnsan olmak için sevmek lazım. Acıdan başka bir şeyi bilmeyenden acı doğar sadece. Sevginin rengarenkliğinin yanında, siyah kalemlerle gökkuşağı çizmek ne mümkün. Belki de bu yüzden geçmişine sevgisizlik bulaşanların elindedir dünya. Onlar, ruhlarına çarpan karanlıkları yansıtan birer ayna gibidirler çünkü. Ve kötülük diye bir şey yoktur aslında: sevgiden yoksunluk vardır.

“Karanlık diye bir şey yok bu hayatta. Ancak ışığın ulaşamadığı yerler var.”

İyi biri olmak sevilmek için asla yeterli değildir. İyi biri olmak seni popüler kılmaz, aksine toplum nazarında seni bayağı ve sıkıcı gösterir. Şeytan tüyü denen şeyin bir mantığı var. Nitekim kötülüğün daima bir cazibesi olmuştur. Kumarın, riske girmenin ve tahmin edilmeyene yönelmenin cazibesi. Zira insan ana yolda olanı basit bulur. Patikalardaki insanlara göz diker lakin onları tutup anayola iteklemeye de kalkar. Siyahı sevip sonra onu beyaza boyamak ne saçma şeydir oysa. Hem boyandığını ve artık beyaz olduğunu varsayalım: o artık sevilen midir?

Fedakarlık ve emek, seven kalbin yangınına çarpan rüzgardır. İnsan bir değer uğruna savaştıkça istemsizce dahi olsa o değeri yüceltir. Çabasıyla o değere sahip olacağını düşünerek de kendi değerini arttırdığına inanır. Yüceltiş daima yücelişedir. Zira sevilen şey sevenin ruhuna eklenir. İnsan bu gayede vazgeçilmezlerini tereddütsüz çiğneyip bir zamanlar “asla” dedikleri adımları düşünmeden atabilir. Karakterinin dışına çıkışı ve kişisel prensiplerini parçalayışı, bireyi artık geri dönmeyi hiçbir zaman arzu etmeyeceği bir yola sokar. Yıkılan tabular, dökülen her damla ter ve asla denilse de çiğnenen her değer birer kurbandır aslında. Bir değeri yüceltmek ancak başka bir değeri hiçe sayarak mümkündür.

Adına ister zor olana meyil diyelim, ister hastalıklı olanı iyileştirme güdüsü. Sonuç hep aynıdır. Kimse seni iyi olduğun ve sevilmeyi hak ettiğin için sevmez. Sevgi; sende olanın bir başkası tarafından görünmesiyle değil, seni seven kişinin gördüğüyle ilgilidir. Ne eksik ne fazla…

Bu yüzden, bırak seni yargılasınlar. Seni yanlış anlamalarına izin ver. Senin hakkında dedikodu yapmalarına izin ver. Onların görüşleri senin problemin değil. Nazik, sevgiye bağlı ve özgünlüğüne özgür kal. Ne yaparlarsa yapsınlar ya da ne söylerlerse söylesinler, değerinden ya da gerçeğinin güzelliğinden şüphe etme. Her zaman yaptığın gibi parlamaya devam et.

YORUMLAR

  1. İbrahim GEYİK dedi ki:

    Şu yazdıklarına hayranım seni daha güzel tanıyorum mükemmel sin böyle devam et kızım.

  2. İbrahim GEYİK dedi ki:

    Muhteşem aynen böyle devam kızım