Acilen sahra hastaneleri kurulmalı ve kapanmalıyız

Acilen sahra hastaneleri kurulmalı ve kapanmalıyız
08.12.2020
A+
A-

Bu satırları yazmadan önce bir dostumun amcasının vefat ettiğini öğrendim. “Yoğun bakımlarda problem yok” diye beyanat veren yetkililer kına yakabilir. Hasta önce Bursa’dan Mustafakemalpaşa’ya, oradan da Yalova’ya sevk ediliyor. Orada vefat ediyor.

Salgın ilk çıktığında Gazeteci Fatih Altaylı, “Maske takmalıyız” dediği için başta sayın bakan, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve ekranlardan hiç kaybolmayan profesörler tarafından topa tutuldu. Sonra “Aman maske takın” diye bombardımana tutulduk.  Sonrası bedava maske dağıtılacak diye paramızla maske alamadık.

Salgın sonrasında alınan tedbirler maalesef hemen gevşetildi. Ayasofya Camisi’nin açılması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingleri… Ve parklar kapalıyken AVM’lerin açılması, tatil kredileri… Kısaca “Dün yediğimiz hurmalar bugün bizi tırmalıyor.” Oysa faaliyete geçilmesine izin verilen sektör çalışanlarına covid-19 testi yapılmadan çalışma izni verilmemeliydi.

Ekonomi batmasın diyerek üç hafta kapanmadık. O zaman iyi kötü ayakta durabilecek esnaf ve hizmet sektörü şimdi iflasın eşiğinde. Kapanan esnafın haddi hesabı yok. Devlet ve saray harcamalarından tasarruf edilerek kişi başına biner lira verilse, başta belediyeler olmak üzere resmi kurumlar kiracılarından üç ay kira almasalar kimse batmazdı. Ekonomimiz dimdik ayakta kalırdı.

Şu an alınan tüm tedbirler; rahmetli Erbakan’ın deyimi ile PANSUMAN TEDAVİSİ.

Çevremde coronaya tutulmayan kalmadı desem yeridir. Apartmanımıza geldi. Arkadaşlarıma geldi, dostlarıma geldi. Kimisi hafif atlattı, kimisi atlatamadı, ÖLDÜ. Facebook’ta vefat haberleri…

Bu işin şakası yok. +65’ler bu yıl paralarıyla bile “grip aşısı” olamadılar, farkında mısınız?  Paramla aşı satın alamıyorum. Eczacılar Odası’nın yurtdışından getirmek istediği aşıya izin, “yandaş” takımından olmadığı için izin verilmedi. O aşıları İranlılar aldı.

Aşı sorgulamak için e-nabız’a sadece vatandaşlık numarası yazarak girilebilirken, engellendik. E-devlet şifresi almayı mecbur kıldılar. Amaç; vatandaş sorgulamadan yorulsun, aşı peşinde koşmaktan vaz geçsin.

Ayrıca herkesin evinde internet, herkesin elinde akıllı telefon var zanneden saray yetkilileri, isteseler aşı hakkı olanların telefonlarına sık sık gelen mesajlar gibi mesaj gönderirlerdi. Geçenlerde Sağlık Bakanı, sanki bizim suçumuzmuş gibi aşıların yarıdan çoğunun vurulmadığını söyledi.

Birçok insan hastaneye gitmeye korkuyor ve bunların birçoğu tedavi olmadığı için ölüyor. Sayıları hala saklayanlar bu ülkeye kötülük yapıyorlar. Deneyimli kuşağı kaybediyorsunuz. Rakamlar düşük tutuldu, kimse tedbirlere kulak asmadı. Yakında sağlık sistemi iflas edecek gibi gözüküyor.

Bursa’ya gelirsek:

-İlk hata, Bursa’da üç yerde Covid-19 test merkezi kurmakla başladı. Vatandaşı ayağına çağıran anlayış burada da karşımıza çıktı. Vatandaş teste giderken hastalık kaptı ya da yaydı.

-İkinci hata Bursa’da temiz hastane kalmadı. Hepsi Covid-19 hastalarını tedaviye başladı. Bunun sakıncalarını görüyoruz. Başarılı ameliyat geçirenler Covid-19’dan ölmeye başladılar.

-Eşim kronik şeker hastası, gözünden iğne oluyor. Kalbinde problem vardı ve iki damarı değişti. Benim basit bir operasyon geçirmem gerekiyor. Aylardır cesaret edip hastaneye gidemiyoruz. Kanser ve kalp hastası tanıdıklarımız korkudan tedavilerini aksattılar

Devletimizin yaşlı ve kronik hastalardan kurtulmak diye bir politika izlemiyorsa, Covid-19 hastaları için acilen SAHRA HASTANELERİ kurulmalıdır. Belirlenen hastaneler diğer hastalara bakmak için ayrılmalıdır.

Salgın apartmanlarımıza girdi.

Dostlarımız, akrabalarımız, tanıdıklarımız ve kamuoyundan tanıdığımız insanlar salgın sebebiyle ölüyor.

Bu tedbirleri almazsak, evimize kapanmazsak bu kış hepimiz için çok zor geçecektir. Bugün almadığımız tedbirler yarın işe yaramayacaktır.

Pansuman tedbirlerini bir yana bırakalım, bilime kulak verelim. Karantina süresi 14 günden 10 güne indirildi. Oysa bırakın indirimi, birçok ülkenin uyguladığı ve bu alanda uzman olan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan hocamızın dediği gibi 28 güne çıkaralım.

Tarih boyunca çok sayıda salgın kayıtlara geçmiştir. Geçmeyen salgın yoktur. Yoktur ama bazen delip, bazen yıkıp gider. Mısır’daki Memluk devletini çökerten 15. yüzyılda ülkede yaşanan veba salgınları olmuştur. 1340’lardaki Kara Veba, Altınordu’ya büyük zarar vermiş, Moskova Prensliği ise güç kazanmıştır.

Maalesef bizde tarih bilimi gelişmemiştir. FÜTUHAT TARİHÇİLİĞİ anlayışı kırılmamıştır. Depremlerin ve başta veba olmak üzere salgın hastalıkların Osmanlı İmparatorluğu’na etkileri incelenip yazılmamıştır.

Amerikan kıtasında yaşayanları grip ve çiçek salgınları yok etmiştir. Kuzey Amerika’da yirmi milyon Kızılderili’den birkaç yüz bini sağ kalmıştır. Orta ve Güney Amerika’da yaşayan yüz milyon Kızılderili’den beş-on yıl içinde birkaç milyon kişi kalmıştır.

Salgın hastalıklar tedavi edilmez, izole edilir. Yoksa bataklık dururken sivrisinek öldürmek için sokakları ilaçlamanın nasıl faydası yoksa günümüzde alınan tedbirlerinde faydası olmayacaktır. Tam kapanma olmadan bu salgını önleyemeyiz.

Okulları da bu yıl açmayalım. Üniversiteler dahil herkes aynı sınıftan başlasın. Yoksa ileride eğitim faciası yaşayacağız.

Yoksa işimiz, Hitit İmparatoru’nun yaptığı gibi duaya kalır. I. Şuppiluma, Mısır’a sefer düzenleyerek Suriye’deki Mısır askerlerini esir alıp döner. Vebalı olan esirler hastalığı Hitit kentlerine yayınca I. Şuppiluliuma vebadan öldü. Yerine geçen Arnuvanda da vebadan ölünce II. Murşili tahta çıkar ama o da 20 yıldan fazla süren vebayı durduramaz.

Murşili, babası tanrıları kızdırdığı için vebanın tanrısal ceza olduğuna inanır. Şuppiluliuma’nın, Genç Tuthaliya’yı öldürtüp tahta çıkması, Kuruştama Antlaşması’ndaki yemini bozup Mısır’a saldırması ve Fırat Nehri’nin kurbanlarını ihmal etmesinin vebaya neden olduğuna inanır. Vebanın durdurmaları için tanrılara ettiği duaları bir tablete yazdırır:

“Babamın … ve kardeşimin zamanında devamlı … ölüm olayları oldu… benim zamanımda ölüm olayları çok sık oluyor. Bu şimdi yirminci yıl …tanrılar artık bana acıyın … Ben hiçbir kötü iş yapmadığımdan, günah işleyen ve kötülük yapanlardan … hiçbiri hayatta kalmadığından … babamın meselesi benim üzerime geldiğinden … salgına karşı size … tanrılara kefaret ve bedel ödüyorum. Babam günah işledi Fırtına Tanrısının sözüne uymadı. Onlar Tuthaliya’yı öldürdü … kardeşleri olanları öldürdüler … Onları Alasiya (Kıbrıs) ülkesine (sürgüne) gönderdiler.

(Mısırlılar) babamdan oğlunu krallık için ısrarla istediler. Babam onlara oğlunu verince … onu öldürdüler. Babam kızdı ve Mısır ülkesine (sefere) gitti … tutsakları Hatti ülkesine geri getirdikleri zaman …tutsaklar … salgın (hastalığı) getirdiler.

Ben ise günah işlemedim. Böyle oluyor. Babasının günahı oğluna geçiyor …ben Fırtına Tanrısına … itiraf ettim. Babamın suçunu itiraf ettiğimden … Bana tekrar acıyın. Salgını Hatti ülkesinden tekrar kovun. Az kalan kurban ekmeği ve kurban içkisi sunucuları … benim için ölmesinler …  ölümler devam ederse … kurban ekmeği ve kurban içkisi sunucuları da ölürlerse … kimse size kurban ekmeği ve kurban içkisi (sunamayacak) … (günahın) bedelini ve kefaretini ödeyeceğim … Hattuşa halkının salgın için ödediği bedel (suçun) yirmi katını (buldu.) … bana ayrıca bir ceza yüklerseniz, onu bana rüyada söyleyin. Onu size vereceğim.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.