İYİ Parti nereye?
Geçtiğimiz hafta içi MHP lideri Devlet Bahçeli’nin İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’e yaptığı ‘yuvaya dön’ çağrısının ardından AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da buna destek vermesi, siyasi çevrelerde büyük yankı buldu.
Karar Gazetesi köşe yazarı Taha Akyol, yapılan bu çağrıları yorumladı.
İşte Karar Gazetesi köşe yazarı Taha Akyol’un o yazısı:
Son günlerde Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener’i “yuvaya” davet etmesi, hemen ardından AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buna destek vermesi siyasi merakları ateşledi: Bir şeyler mi oluyordu?
İYİ Parti saf değiştirir mi diye bana da çok soranlar oldu, “hiç sanmam” dedim. Gerekçelerim şöyle…
İYİ PARTİ’NİN KURULUŞU
İYİ Parti’yi kuranlar, Bahçeli’nin liderlik tarzına ve AK Parti’yle ittifak fikrine itiraz ederek MHP’den ayrılmak zorunda kalmışlardı.
Ayrılmak zorunda kalmışlardı diyorum, MHP’de olağanüstü kongre yapılması Yargıtay kararıyla hukuken kesinleşmişti… Cemal Enginyurt’ın söylediği gibi Meral Akşener kazanmıştı… Fakat Enginyurt’un dava açması üzerine ilk derece yargısının siyaset kokan koridorlarında dosya “tedbirli” olmasına rağmen, bir yıl gibi akıl almaz bir süreyle bozdolabına kaldırılmış, kongre çıkmaza sokulmuştu.
Onlar da İYİ Parti’yi kurdular, sosyolojik (şehirli) bir taban da oluşturdular.
Görüş farkları da var: İYİ Parti baştan beri istikrarlı ve ısrarlı olarak “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” savunuyor, CB sistemini şiddetle eleştiriyor.
Davet Akşener’in şahsına yapılmışsa, 28 Şubat’ın zor günlerinde ‘duruş’ gösteren, liderlik dokusunu da İYİ Parti hareketinde kanıtlamış olan Akşener’in ‘dönmesi’ düşünülebilir mi?!
SEÇMEN HAREKETLERİ
Akşener, iktidarı ve CB sistemini kuvvetli ifadelerle eleştirirken dahi AK Parti’ye ve Erdoğan’a düşmanlık ifade etmekten sakınıyor. Bu sadece üslubunun özenli olmasından değildir. İYİ Parti’nin “konum”undan gelen bir stratejidir: AK Parti’nin ve MHP’nin tabanından, özellikle şehirli sağ seçmenden oy alabilecek bir partidir İYİ Parti.
Öyle de olmakta, anketlerde oyları artmış görünmektedir.
İktidar bunu bildiği içindir ki, kontrolündeki TV kanallarını ve gazeteleri sürekli Akşener’e kapatmıştır.
Partilerini kurunca Davutoğlu ve Babacan’a da kapatmıştır.
İktidar kendisinden başka “milli ve yerli” ses istemiyor!
Oy erimesini durduramayınca acaba İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na çekmek, en azından Millet İttifakı’ndan koparıp muhalefeti zayıflatmak mümkün olur mu, diye düşünmüş olsalar gerek.
İktidarın bu taktiği seçmen hareketlerini nasıl etkiler?
Erdoğan’ın Akşener’i “milli ve yerli” gördüklerini söylediği, Bahçeli’nin Akşener’i davet etmesine de destek verdiği akşam, siyaset bilimci Prof. Tanju Tosun bir tivit attı:
“Bu davet İYİ Parti’nin, Cumhur İttifakından kopan kararsız seçmenler nezdinde siyasal meşruiyetini pekiştirebilir. Her koşulda davetin kazananın İYİ Parti olacağına şüphe yok.”
Ne demek bu?..
HAREKETLİ SAĞ SEÇMEN
Yıllardan beri AK Parti ile MHP arasında gidip gelen seçmen, ülkenin bugünkü hali karşısında İYİ Parti’yi daha yakın görmez mi?
İYİ Parti’nin oylarındaki üç dört puana kadar varan artış buradan geliyor olmalı. İktidar blokundan soğuyan seçmen için artık GELECEK ve DEVA Partileri gibi seçenekler de var.
İktidarın zor durumda olduğu hem ekonominin rakamlarıyla, hem seçmen hareketleriyle belli.
İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu dün Cumhuriyet İttifakına girmeyeceklerini açıkladı, hiç sürpriz değil fakat partisinin konumunu tanımlayan şu sözleri önemli:
“Toptan ret cephesi değiliz. Memleketin hayrına olan işleri destekleriz. Ne AK Parti’nin düşmanı ne sayın Erdoğan’ın hasmıyız.”
Bu sözler AK Parti ile MHP arasında gidip gelen, iki partiye de sadakati artık zayıflamış olan seçmenlere sesleniş değil midir?
Prof. Tarju Tosun’un analizi doğru gözüküyor.
YÖNETİMDE TEMEL SORUN
Ağıralioğlu’nun şu sözleri bilhassa önemli:
“Elinde büyük bir siyasi kuvvet ve kudret varken ülkeyi bu duruma düşürmüş bir sistemin siyasi hesabına ortak olmayacağız. Cumhur ittifakının içine girmeyiz. Sadece, bu kötü sistemden, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş olursa bir katkı sağlarız.”
Evet, devlet yönetiminde Türkiye’nin bugünkü temel sorunu, iktidarın zayıflığı değildir. Aksine aşırı güçlü yani denetlenemez olmasıdır! Bu yüzden baskıcı ve bu yüzden yanlışlarını düzeltecek mekanizmalar yok…
Bunun çözümü Meclis’te “denetim ve denge”yi sağlayacak, hükümet sistemini de parlamentarizme dönüştürerek kuvvetler ayrılığını güçlendirecek siyasetlerdir ve partilerdir elbette.
İYİ Parti bu yönde olumlu bir işlev yürütüyor.
(karar.com)