97. Yılında Cumhuriyet ve Gelenekçiler

97. Yılında Cumhuriyet ve Gelenekçiler
28.10.2020
A+
A-

Türk tarihinde ilk defa Monarşi (Hanedan) rejiminden vazgeçilerek devletin yönetim şekli olarak, 29 Ekim 1923 tarihinde TBMM’de alınan kararla Cumhuriyet’in ilan edilişinin 97. yılındayız.

Türklerin devlet kurmalarında en önemli istişare kurumları kurultay, toy ve meclislerdir. Hanedan veya boy reislerinin bu kurumlar vasıtasıyla kurduğu devletler; Asya Hun İmparatorluğu, Avrupa Hun Devleti, I. Göktürk Devleti, II. Göktürk Devleti, Uygur Devleti, Avar Devleti, Hazar Devleti son dönemde ise Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu ile Türkiye Cumhuriyetidir.

Cumhuriyetin ilanı ve sonrasındaki devrimleri Osmanlı İmparatorluğunda son yüz elli yıldır tartışmaların bir sonucudur.

Neden mi?

Osmanlı padişahları içinde yenilikçi padişahların başında eğitim alanında II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed gelirken, tarihçiler açısından reformcu padişah II. Mahmud olarak kabul edilir.

II.Mahmud’u diğer padişahlardan ayıran en büyük özelliği kıyafet konusunda yaptığı yeniliktir. Baştan sarık çıkarılmış yerine fes gelirken, şalvar yerine pantolon, cübbe yerine ise pelerin gelmiştir.

Cumhuriyet döneminde kılık kıyafet değişiminde fes yerine dünyanın kullandığı şapka, pantolona ilaveten takım elbise, çarık yerine ayakkabı gelmiştir.

1808 yılında II. Mahmud tarafından çıkartılan kılık kıyafet yönetmeliğinin sebebini başta devlet memurlarının ve askerlerin o günün dünya şartlarına göre nizamın sağlanması olarak gösterilmektedir. Cumhuriyet döneminde belirli değişikliklerle birlikte 1925’den 1934 yıllarına kadar giyim kuşam konusunda başta asker ve devlet memurlarının uymak zorunluluğu ile birlikte o günün dünya şartlarına göre kadın ve erkeklerin giydikleri kıyafetler giyilmeye başlamıştır.

Peki, II. Mahmud dönemindeki kılık kıyafet konusundaki yeniliklerle Cumhuriyet döneminki kılık kıyafet değişikliği arasında düşünce olarak fark var mı?

Gelelim askeri alandaki değişikliklere; II. Mahmud döneminde yeniden onlu sisteme geçilirken, Kurtuluş Savaşı sonrasında Cumhuriyet döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak tarafından yeniden onlu sisteme dönüldü ve bu sistem ilk Türk devletinden günümüze kadar devam etmektedir.

Kısacası; askeri açıdan II. Mahmud da, Mustafa Kemal Atatürk de aynı kararları almış, öze dönmüşlerdir.

Eğitim konusu Cumhuriyet devrimlerinin en tartışılan konularından biridir ama bu konu dahi Osmanlı döneminde tartışmaya açılmış, hatta örnek bir Türkçe alfabe dahi yazılmıştır. Lakin devletin içine düştüğü durumdan dolayı uygulanamamıştır. 1862 yılında Ahmet Cevdet Paşa ve Münif Paşalar, Arap alfabesinin Türkçe’deki bazı sesleri ortaya çıkarmada yetersiz kaldığını ve bunu aşmak için bir takım iyileştirmeler yapılması için ilk harekete geçen devlet yetkilileri olmuştur.

“İslamlar alfabelerini ıslah etmedikçe talim ve terbiyede kolaylık, dolayısıyla Avrupa medeniyeti seviyesine yükselebilmek imkânsızdır” sözleri gazetelerde çıktığında henüz Cumhuriyet ilan edilmemişti ve bu sözlerin sahibi ünlü şairimiz Namık Kemal’dir.

Hatta ulemadan alınan fetva ile 1884’te Ebuziya Tevfik ve Şinasi gibi devrin önemli simaları basımda 500’ü aşan harf sayısını, 112’ye indirme denemelerinde bulunmuş, yeni alfabe matbaası için harfler dahi döktürülmüştür.

Peki, Cumhuriyet döneminde 1 Kasım 1928 tarihinde harf devrimi ile Osmanlı dönemindeki yeni alfabe çalışmaları arasındaki tek fark kanunla uygulanmaya başlanmasıdır. Çünkü zaten 1808 yılından beridir Osmanlı Misakı Millisinde tek dille eğitim tartışılan konuların başında değil miydi?

Mesela, 1808 yılında başlayan yeniliklerde Ayanlık kaldırıldı, köylerde muhtar, şehirlerde başta müşir sonrasında Vali ve Kaymakamlar geldi. Tımar sistemi kaldırıldı, özel mülkiyet sistemi getirildi ve toprak padişahın olmaktan çıkarıldı. Bugünkü manada toprak reformu yapıldı. Devlet kurumlarında bu dönemde ilk defa padişah resimleri asıldı. Vakıf, Belediye, Pasaport ve resmi gazete uygulamasına geçildi.

Devlet memurlarının zorunlu ceket, pantolon ve fes giymesi kararlaştırıldı. Devlet memuru yetiştirmek amacıyla, “Mekteb-i Maarif-i Adliye” açıldı. Yabancı dil bilen Müslüman diplomat yetiştirmek için “Tercüme Odaları” ve posta teşkilatı kuruldu. Avrupa’ya ilk defa öğrenciler gönderildi. Orta dereceli okullar olan “Mekteb-i Ulum-ü Edebiye” ve “Rüştiyeler” açıldı. İlköğretim sadece İstanbul’da zorunlu hale getirdi. Bu yeniliklerin tamamı 30 yıldan az bir sürede II. Mahmud döneminde yapıldı.

Şimdi sormak lazım Cumhuriyetin ilanıyla bir gecede cahil kalanlara, Osmanlının son döneminde yapılan yeniliklerle Cumhuriyet döneminde yapılanlar arasında ne fark var?

Hatta Osmanlı döneminden gelen kurumların tamamına yakını Cumhuriyet döneminde ve bugün de devam etmiyor mu?

Gelenekçi kafaların yenilikler karşısında başarı sağlaması mümkün olmamıştır. Türk devletlerinin gelenekçi dehlizlerinde ne değerler, ne topraklar kaybedildi. Yenilikçilerin kurduğu Cumhuriyetle neler kaybettik ve neler kazandık?

Bir düşünün lütfen.

Cumhuriyetimizin 97. Yılı kutlu olsun.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.