Meral Akşener’den grup toplantısında çarpıcı açıklamalar…

Meral Akşener’den grup toplantısında çarpıcı açıklamalar…
23.06.2020
A+
A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.

İYİ Parti Genel Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.

Meral Akşener, geçen hafta olduğu gibi bu hafta da kürsüyü vatandaşa bıraktı. Akşener, Serhan isimli üniversite mezunu işsiz bir gence kürsüyü bırakırken, “Biz onların vekili olduğumuz için milletimiz üstte ben aşağıdayım dolayısıyla 2 basamak aşağı iniyorum.” dedi.

Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:

Biliyorsunuz geçtiğimiz cumartesi LGS’ye girdi. Kendilerine geçmiş olsun diyorum. Haksız çıkmak istedik ama LGS’de olanlar yine bizi haklı çıkardık. Umarız LGS nedeniyle vaka sayısında artış olmaz.

Bu hafta da YKS sınavı var. Gençlerimize zihin açıklığı diliyorum. Bu vesileyle iktidarın bu inadını milletime şikayet ediyorum.

“İKTİDAR GENÇLERLE SÜREKLİ BİR KAVGA HALİNDE”

Sınavın 25-26 Temmuz’da yapacağınızı açıkladınız, sonra sınavı bir ay öne çektiniz. Dilekçe verdik, düzenlemenin iptalini istedik. Danıştayi, önerimizi iptal etti. Bırakın rahat hazırlansın dedik, salgın daha bitmedi çocuklarımızı göz göre göre tehlikeye atmayın dedik, dinletemedik.

Hafta sonu sınava girecek sayın öğrenciler, sınava giderken önlemlerinizi lütfen alın. Ne kendinizi ne de sevdiklerinizi riske atmayın. Allah her birinize zihin açıklığı versin.

Değerli milletvekilleri, farkında mısınız, AK Parti iktidarı gençlerler sürekli bir kavga halinde. Attıkları hiçbir adımda gençlerimize güven yok. Gençlerin hakkı olduğu zaman hep itip kakmak var.

Şimdi yeni bir yasa hazırlığındalar, 25 yaş altındaki çalışanların sosyal haklarını tırpanlayacak bir formül bulmuşlar. 25 yaş altı çalışanların 10 günden az çalışması durumunda sigorta primi ödenmemesini sağlamaya çalışmışlar. Nasıl depremi fırsat bilip milletin parasını tırpanladılarsa, şimdi de salgını bahane edip işten çıkarmaların önünü açıyorlar. Her 4 gencimizden biri işsiz. Her 10 gencimizin 3’ü ise ne okuyor, ne çalışıyor. 1 milyondan fazla üniversiteli işsizimiz var.

KÜRSÜYÜ İŞSİZ GENCE BIRAKTI

Bu hafta milletimizin kürsüsüne genç bir işsiz çıkacak. İşsizlik azalıyor, gençler iş beğenmiyor diyenlere inat sözü Serhan’a bırakıyorum.

İşsiz genç Serhan’ın konuşması:

Aynı zamanda Antropoloji alanında devam eden bir yüksek lisansım var. Bunu yapmaktaki amacım Türkiye’ye gelen yabancıların tarihimizi, kültürümüzü iyi tanımalarını sağlamaktı. Tüm bunları öğretim hayatıma sağlamaya çalışmaktaki amacım, ilham kaynağım Mustafa Kemal Atatürk’tü. Yurt dışında katıldığım faaliyetler sırasında orada kalma teklifi aldım.

Boş durmayarak lisans ve yüksek lisans zamanında çeşitli yerlerde kazanarak harçlığımı kazanmaya devam ettim. Yedek Subay olarak bulunduğum TSK’da kendimi geliştirmemi sağlayanlara teşekkür ederim. Akserlikten sonra yaptığım iş başvurularından bir sonuç alamayınca yaşadıklarımı tahmin edebilirsiniz. Başta yakın arkadaşlarım olmak üzere eminim ki benimle aynı sorunla karşılaşmak üzere. İşsiz olmak demek, plan yapamamak, hayal kuramamak demektir.

Bir genç okuyunca hemen iş bulmak, dünyayı gezmek, yuva kurmayı hayal eder. İşte biz gençlerin bugünkü en büyük sorunu o hayalleri kuramamak. Hayal etmek başarmanın yarısı derler ama biz o hayalleri bile kuramıyoruz. Görmüş geçirmiş insanlar nasıl çalıştılarını anlatırlar.

Biz bunları zihnimizde canlandırmaya çalıştığımızda siyah beyaz silik görüntüler canlanıyor. Sadece bizim değil bizim için çalışan anne babalarımızın da hayalleri aynı şekilde yok oluyor. Her çocuğa büyünce ne olursun diye sorulur. Ama büyüyünce kimsenin yüzünde tebessüm kalmıyor. Ben ülkemle ilgili hayal kurmaktan kahrolarak vazgeçtim.

Her şey bu kadar olumsuz mu dediğinizi duyar gibiyim. Ama üzgünüm her şey bu kadar olumusuz. Bu kürsüden konuşan ülkenin geleceğidir. Mustafa Kemal’i örnek alıp kendini geliştirip, idealleri olan ben mi suçluyum, yoksa beni bir işe kavuşturamayan 2020 Türkiyesi mi?

“ESERİNLE ÖVÜNÜYOR MUSUN SAYIN ERDOĞAN?”

Akşener’in konuşmasına kaldığı yerden devam etti:

Bildiğimiz ama yaşayan birinin ağzından duyduğumuz bu sözler hepimizi ciğerinden vurdu be oğlum. Serhan çok doğru bir soru sordu. Suçlu ben miyim yoksa 2020 Türkiyesi mi?

Eserinle övünüyor musun sayın Erdoğan? Gençlerimize sus otur yerine demeyeceğiz. Kürsü senin konuş Serhan diyeceğiz. Serhan bizim partilimiz, üyemiz değil ama Serhan bu ülkenin üniversiteli işsizlerinden biridir.

Eğer iktidar partisi çağırsaydı grup toplantısında Serhan yine aynı şeyleri söylerdi. Biz biliyoruz ki imkan verildiğinde gençlerimiz bu memleketi uçurur. Yeter ki gençlerimize bu imkan verilsin. Ülkeyi akla ve bilme inanmayan, tarihten bir feyiz almayan bir iktidar yönetiyor.

Sayın Erdoğan geçen gün Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisine sokmaya hiç olmadığımız kadar yakınız dedi. Türkiye yüzde 100 büyüse bile ilk 10 ekonomisine giremiyor hatta ilk 20’den düşme ihtimali var. Yanı ağam bizle eğleniy. Milletimizle dalga geçer gibi işsizlik nerede diyorlar işte işsizlik burada.

“ERDOĞAN’IN O SÖZÜNÜN SONUÇLARINI YAŞIYORUZ”

Vatandaşım aylarca iş aramış bulamamış, sonra resmi makamlardan iş aramaktan vazgeçmiş. Artık o vatandaşım işsiz değil. Yanlış adımlarla atılan adımların sonucu da yanlış olur.

Temenni ile ülke yönetme devri bitti. Akraba ile eş ile doldurdukları TÜİK ne derse desin genç işsizlik Türkiye’nin en büyük sorunlarında biridir. Yüzde 25’lik işsizlik artık kaybedeceğimiz vaktimiz olmadığını gösteriyor.

Güney Doğu ve Doğu Anadolu’da genç işsizlik vahim durumda. Sayın Erdoğan’ın her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok sözünün sonuçlarını yaşıyoruz.

“BÖYLE DEVLET YÖNETİLMEZ”

Eskiden açtığı üniversiteleri geziyordu, artık gezemiyor. İşsizlik üniversitelere yığıldı. 2016-2019 yılları arasında kurulmuş 31 üniversite henüz mezun vermedi. Memleketin her meselesine çözümü bina dikmekte bulanların ortaya çıkardığı sonuç bu.

Aileler önce okul maliyetlerinden sonra çocuklarına iş bulamamaktan yorgun. Onca insanın hayallerini yok etmeye ne hakkınız var? Böyle devlet yönetilmez. Partili cumhurbaşkanlığı sistemi ile hani Türkiye uçacaktı kaçacaktı. Partili cumhurbaşkanlığına geçildiğinde geniş işsizlik 5 milyondu. 20 ayda yüzde 40 arttı. Plansız, programsız yönetim anlayışının sonucu bu.

Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Milletimiz fakr-u zaruret içinde milletimiz harap ve bitap düşmüşken yalan söylemeyi bırak artık. Bu yönetim sistemi ve ekonomiden sorumlu damadı.

Çalışmak isteyenlere ve üniversite mezunlarına sırtını çevirdi. Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. İşsizine iş sunacak bir ülkedir. Mesele iktidarın önce neyi düşündüğüdür.

“HEP BİRLİKTE YEMEĞE GİDİYORUZ ÇOĞUNUZUN CEBİNDE PARA YOK”

Gençler, nasıl bir düzende yaşadığınızı unutmayın. Çoğunuz cebinizdeki para yüzünden sadece bir çay söyleyebiliyorsunuz.

Sevgili gençler; Nasıl bir düzende yaşadığınızın farkına varın: Bütün Türkiye hep birlikte yemeğe gidiyoruz. Çoğunuzun cebinde para yok, o yüzden en fazla bir çay söyleyebiliyorsunuz.

Ama aynı masada oturan bazıları, sipariş verdikçe veriyor. Bir insanın yiyemeyeceği kadar çok yemek söylüyorlar. Siz yutkunurken, onlar yiyip, içip, eğleniyorlar. Ama hesap geldiğinde ortadan yok olup, tüm hesabı size bırakıyorlar. Hem sofradan aç kalkıyorsunuz, hem de o hesabı siz ödüyorsunuz.

“İYİ PARTİ İŞTE BUNUN İÇİN VAR?”

İşte bu kadar adaletsiz bir sistemde yaşıyorsunuz. Ak Parti ve İYİ Parti iktidarı arasındaki en büyük fark; bu sofrada yemeği kimin yiyeceği, hesabı kimin ödeyeceğiyle ilgilidir. Söz veriyorum, iktidara geldiğimizde, kimse size yemediğiniz yemeğin hesabını ödetemeyecek.

Biz işte bunun için varız. İYİ Parti işte bunun için var. Peki bunu nasıl başarabiliriz? Bunu kuvvetler ayrılığı ile başarabiliriz. Bunu demokrasi ile başarabiliriz. Bağımsız yargı ile, bağımsız medya ile, bağımsız denetleme kurumları ile başarabiliriz.

İktidarı denetleyen kurumlar güçlü ve bağımsız olursa, ülkenin kaynakları da o kadar adaletli dağılır.

Yani, iktidar istediğine ihale dağıtamaz. Yani, ülkenin tüm kaynakları, birkaç müteahhite peşkeş çekilemez. Yani, devletin her kurumu, her çalışanı denetlenir ve yolsuzluk yapılamaz.

“ERDOĞAN DOSTU, DÜŞMANI AYIRT EDEMİYOR”

Hedefimiz iktidara kim gelirse gelsin doğru işleyecek bir sistem inşa etmek. İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dediğimiz işte budur. Ve kimsenin şüphesi olmasın, başaracağız.

Dava arkadaşlarım; Tarih; Milletini güçlendirmeden önce, kendini güçlendiren,

Milletini düşünmeden önce, kendini düşünen, Milletini zenginleştirmeden önce, kendini zenginleştiren nice iktidarların hazin hikayeleri ile doludur. Biz böyle bir hikaye yaşanmasın diye, Memleket Masası’nda buluşmayı önermiştik. Ancak Sayın Erdoğan, artık kimin dost, kimin düşman olduğunu maalesef ayırt edemiyor.

Başkanlık sistemini övenleri dost, eleştirenleri düşman zannediyor. Damadına sahip çıkanları dost, damattan bakan olmaz diyenleri düşman zannediyor. Yanına matruşka gibi dizdiklerini dost, hakikati söyleyen bizleri düşman zannediyor.

Ne diyeyim Sayın Erdoğan? Kimi insan böyledir, kandırılmayı sever. Biz anlatmaktan yorulduk ama, sen kandırılmaktan yorulmadın.

(Yeniçağ)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.