Zafer Partili Şahsuvaroğlu: Heyelanın sorumlusu Bakanlık ve maden işletmesidir

Zafer Partili Şahsuvaroğlu: Heyelanın sorumlusu Bakanlık ve maden işletmesidir
14.02.2024
A+
A-

Zafer Partisi Tarım İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu, Erzincan-İliç altın madeni heyelan felaketiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Dr. Lütfü Şahsuvaroğlu şunları söyledi:

Geçmiş olsun, devletimiz kurtarma için bütün imkanları anında seferber etmiştir. Bu açıklama rezalet bir açıklamadır. Mevcut heyelan, madenin teknik şartlara göre işletilmemesi ve Enerji Bakanlığının denetimlerini gereği gibi yapmamasından kaynaklanan bir felakettir.

  1. Derecede doğrudan sorumlusu Bakanlık ve maden işletmesidir.
  2. Bakanlığın sorumluluğu maden şirketinden öncedir.

Tamamen işletmenin usulüne göre yapılmaması ve devlet tarafından denetlenmemesinden kaynaklanan bir felaket değil, BİR CİNAYETTİR.

Buraya ciddi denetim girmemiş demektir. Gelişmiş bir ülkede olsa Bakan istifa eder ve hemen ciddi bir soruşturma kamu yöneticileri hakkında başlatılır.

Evet bu bir cinayettir ve firma yöneticileri başta olmak üzere bütün sorumlular yurt dışına kaçmadan gözaltına alınmalıdır.

Erzincan valisi başta olmak üzere Erzincan’da görev yapan savcı, jandarma komutanı vb. ilgililer soruşturmanın selameti ve doğru yönetişim için görevden alınmalıdır.

Adalet Bakanlığının 4 yeni savcı görevlendirmesi yerindedir. Bu küçümsenecek bir olay değildir. TOPRAK KAYMASI demek ucuzluktur. Suçu örtbas niyeti taşımaktadır. Bu bir doğal afet değildir. Bu bir toprak kayması değildir.

Yıllardır hele son iki yıldır uyarıyoruz.

Bu pasanın dağ gibi oluşturulması, 200 futbol sahası büyüklüğünde siyanür havuzu, hiçbir denetimin yapılmaması başlı başına faciadır.

Erzincan valisi ‘olayı araştıracağız, uzman görevlendirdik, facianın boyutunu öğrenip paylaşacağız’ diyeceği yerde olayı toprak kayması diyerek basitleştirmekte ve hemen daha ilk açıklamasında siyanür sızması yok demektedir.

Daha önce de siyanür borusu patlayıp 3 saat boyunca toprağa akması üzerine sadece 22 kg aktı demiş, maden şirketi bile bunu tona çevirmiş idi. Dolayısıyla açıklamaları bir mülki amire yakışmamaktadır.

Siyanür borusu patlamadan bölgeye Sedat Cezayirlioğlu ve Serkan Öz ile gidip dün akan bahse konu pasadan Fırat istikametine doğru akan su akıntısından numune aldık ve Laboratuvarda incelettik. Arsenik tespit edildi. Bugün de arkadaşlarımız numune alacak. Mesele sadece pasanın şiddetle apaçık bir akması değildir.

Bu felaket tabiatın adeta bir ikazıdır. Oysa o Paşa orada bir dağ gibi sabit dururken de felaket yaşanıyordu. Siyanür yanında arsenik vb. kimyasallar yeraltı sularına ve dağa korkuncu Fırat’a karışıyordu.
Bu maden firmasının kendi ülkesindeki kurallara bakılacak olursa her maden şirketi 10 ayrı çevre, sağlık, biyoçeşitliliğin korunmasına kadar yükümlülüklere tabidir.

Bizde ise altın madeninde hem ülke payı azdır, Afrika ülkelerinde bile %20 civarındadır; hem denetleme yoktur, çıkarılan ve borsaya götürülen miktar bile beyana bağlıdır, hem işçi sağlığı, çevre sağlığı, toprak ve su kaynaklarının korunması, biyoçeşitliliğin devamı hususlarına riayet edilmemektedir.

Bir de hem suçlu hem güçlü olarak hakkımızda utanmadan suç duyurusunda bulunmaya cüret etmişler; dahası TRT gibi kamu yayıncılığı yapması gereken ve benim de görev yaptığım kurumda iddia 1 yok iddia 2 diye maden şirketi lehine vatan topraklarının aleyhine program yapabilmişlerdir.

Bu arada Türkiye’nin Çernobil’i olan İliç faciası olurken TV kanallarında sıkılmadan gevezelik eden ve siyaset konuşan laf ebelerini de şiddetle kınıyorum. İnsan biraz utanır.

Ve son olarak Isparta’da aday tanıtımını yarıda keserek hemen İliç’e giden ve açıklama yapan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ı da tebrik ediyorum. Daha önce de İliç’e gelip mücadelemize destek verdi. Bugün de İliç’e gelip yerinde inceleyecek.

Devlet olmanın gereği Madene el koymak ve yeşil madencilik ilkeleri ile madeni işletmek, bu arada da “işçi fabrikaya ortak” düsturumuzdaki gibi madende çalışanları işletmeye ortak edip hak kayıplarını özlemekle kalmayıp daha fazla kazanmalarını sağlamak gerekir. Çalışanlar firma yetkililerin dolduruşuna gelip “ekmeğimizle oynamayın” gibi tuhaf bir savunma peşindeler. Oysa bölge halkının istihdamı mecburiyettir, lütuf değildir.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.