Ümit Özdağ: Yargının taraflı davranması söz konusu değil

Ümit Özdağ: Yargının taraflı davranması söz konusu değil
14.01.2021
A+
A-

İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Özdağ, “Yargı, Siyasi Partiler Kanunu’nun 57. maddesine göre, 30 gün içerisinde karar vermek zorunda ve 28 günde karar verdi.” dedi.

İYİ Parti’den ihraç edilmesi kararı Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından iptal edilen İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, partiden ihracına ilişkin kararın iptalini değerlendirdi.

Prof. Dr. Ümit Özdağ, partiden ihraç edilmesine gerekçe olarak gösterilen bütün açıklamalarının arkasında olduğunu ifade etti ve hakkındaki iddialara cevap verdi.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın TBMM’de düzenlediği basın toplantısı konuşma metni şöyle:

”İYİ Parti müşterek disiplin kurulu tarafından hakkımda alınan İYİ Parti’den ihraç kararı Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. İYİ Parti’den ihraç edilmeme gerekçe gösterilen bütün açıklamalarımın bugün de her cümlesinin ve kelimesinin arkasındayım. Sizler ve Türk kamuoyu bu konulardaki görüşlerimi yakından bildiği için tekrar üzerinde durmayacağım.

Değerli basın mensupları,

20 Eylül 2020’de yapılan İYİ Parti Kongresi sonrasında başlayan ve zaman zaman çok sert açıklamalar ve ne yazık ki hakaretlerle de devam eden bir süreç yaşandı. Olmaması gerekirdi ama siyasette zaman zaman bu tür şeyler yaşanıyor. Bunların bir bölümünü unutacağım, ancak hiç unutmayacağım ve affetmeyeceğim şeyler de var.

Bildiğiniz gibi İstanbul’da üç seçim bölgesi var. Ben 2. bölgenin milletvekiliyim. İstanbul 2. Bölgeye İstanbul İYİ Parti İl Başkanlığı tarafından 1. Bölgede yaşayan bir kişi koordinatör olarak atandı. Bu kişinin bu göreve atanmasının tek gerekçesi, bana ve ancak bundan çok daha önemlisi rahmetli babam Muzaffer Özdağ’a sosyal medyadan küfreden bir şerefsiz olmasıydı. Evet, sadece bana ve rahmetli babama küfrettiği için İYİ Parti’nin 2. bölge koordinatörlüğüne getirildi. Bu atamayı yapanları, görevden alınması için yaptığım talebi görmemezlikten gelenleri hiç affetmeyeceğim.

GENEL SEKRETER UĞUR POYRAZ, YALAN SÖYLÜYOR

İYİ Parti içerisinde liyakatsiz ve kötü bir yönetim tarzı olduğuna dair değişik eleştirilerim olmuştu. Bakın, daha disiplin sürecinin nasıl işletilmesi gerektiğini bile bilmeyen ve avukat olmasına rağmen usul bakımından bozulacak bir davaya öncülük eden Uğur Poyraz, maalesef ki İYİ Parti’de Genel Sekreterlik yapıyor. 2015 yılında AK Parti’den aday adaylığı başvurusu dışında hiçbir siyasi tecrübesi olmayan bu kişi, maalesef partimizdeki en kritik makamlardan birisi olan Genel Sekreterlik koltuğunda oturmaktadır.

Dün katıldığı bir televizyon programında, benim açmış olduğum davanın sonuçlanmasıyla ilgili olarak kendisi şu ifadeleri kullandı: “28 gün içerisinde mahkeme bir karar verdi. Tabii bu anlamda Türk yargısının daha önce birinci yargı reformu paketi ile devam eden yargı reformu paketleri ile bu Türk yargısının süratine, pandemi dönemindeki bu Türk yargısının süratine, mutluluk verici bir gelişme.”

Değerli basın mensupları,

Uğur Poyraz şunu söylemek istiyor: Yargı taraflı davranarak çok hızlı davrandı, hızlı bir karar verdi ve burada bir siyasi müdahale var.

Oysa bu büyük bir yalan, tekrar ediyorum bu büyük bir yalan!

Yargı bu konuda siyasi partiler kanunun 57. maddesine göre 30 gün içerisinde karar vermek zorunda ve 28 günde karar verdi. Yani yargının hızlı çalışması sözkonusu, taraflı davranması sözkonusu değil. Bunu televizyonda söyleyeceğine Uğur Poyraz, bu dosyada vekaleti vardı, kamuoyunu bu şekilde aldatıcı yalan ifadelerle manüple edeceğine dosyadaki vekaletine dayanıp yanında çalışan genç çocukları yollayacağına avukat olarak kendisi gelip o dosyanın arkasında dursaydı. Ama bir ihraç davası açmayı bilmediği için mahkeme sürenin bitiminden iki gün önce ihracı iptal etti.

MUĞLA İL BAŞKANINI ZİYARET EDECEĞİM

İhraç kararı ile ilgili söyleyeceğim son şey, 81 il başkanı içerisinde bir tek Muğla İl Başkanı Sayın İncilay Gezgin Şekerdağ Hanımefendi, ”Bu konu mahkemeye intikal etmiştir, mahkemenin sonucunu bekleyeceğim ve sayın Özdağ’ın ihraç edilmesi için imza vermeyeceğim” dedi. Gerçekten bütün baskılara direndi. Kendisiyle daha önceden hiçbir tanışıklığım yok, hukuka uygun, vicdanına uygun davrandı. Ben de haftalar öncesinden bu mahkeme sonuçlanınca, nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Muğla’ya giderek kendisine teşekkür edeceğimi ifade etmiştim kamuoyu önünde. Bu basın toplantısından hemen sonra Muğla’ya yola çıkacağım. Ancak dünden itibaren bana yönelik olarak basın yoluyla tehditler geliyor, eğer Muğla’ya gidersem gereken yapılacakmış. Bu arada Muğla il teşkilatına baskılar yapılarak dün gece 45 kişi istifa ettirildi ve il başkanı tehdit edildi. İl başkanı biraz önce bana mesajla, iki sivil polisin gelerek kendisini evinden alarak partiye götüreceğini bildirdi. Bir mahkemenin almış olduğu karara herkes saygı duymalı, ben bu basın toplantısını İYİ Parti İstanbul milletvekili olarak yapıyorum. Mahkeme kararını alır almaz İYİ Parti grubuna bu basın toplantısını yapacağıma dair bilgi verdim ve basın toplantısını öyle düzenledim ve İYİ Parti milletvekili olarak Muğla il başkanımızı bugün ziyaret edeceğim. Benim tavsiyem herkesin hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi içine sindirmesidir. İYİ Parti bir hukuğun üstünlüğü ve demokrasi mücadelesinin sonunda kurulmuştur.

ENGİN ALTAY; KASABA POLİTİKACISI…

İlginç bir gelişmeyi de dün bu metni yazarken yaşadık, televizyonda CHP grup başkanvekili Engin Altay’a bu salonda bir soru soruldu, mahkemenin benim ihracımı iptal etmesiyle ilgili olarak… Engin Altay da “İYİ Parti içine Erdoğan tarafından atılmış bir fitne olduğu” cevabını verdi, bu iptalin. Doğrusu çok şaşırdım. Sayın grup başkanvekili Engin Altay, acaba İYİ Parti tüzüğünü okudu mu? Tüzüğü okuduktan sonra acaba ihraç kararını ve ekindeki belgeleri okudu mu? Sanıyorum bu iki soruya Engin Altay’ın vereceği cevap; hayırdır. Ama üçüncü bir belge daha var, ona vereceği cevabın yüzde beşyüzbin hayır olduğunu biliyorum, mahkemenin kararı. Onu okudu mu? Hayır onu da okumadı. Peki bu üç kararı, belgeyi okumadan böyle bir açıklama yapmak nedir? En basit ifadeyle Kasaba Politikacılığıdır. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, yerlerine kayyum atanan HDP’li, terör örgütüyle bağlantılı belediye başkanlarının hukuğunu savunuyor, yine mecliste genel kurulda yapmış olduğu konuşmalarda HDP milletvekillerinin hukukunu da savunuyor da, Türk milliyetçisi, Atatürkçü Ümit Özdağ’ın hukukunu savunmuyor, aksine bilmediği halde siyasi iftira ile infaz ediyor.

Ancak bir ikinci husus var ki daha da vahim. Engin Altay beni, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın fitne aracı gibi gösteriyor. Böyle bir terbiyesiz bir suçlama Engin Altay’ın ne hakkıdır, ne de haddidir.

Kendisine Türk milleti önünde en derin ve içten şekilde teessüflerimi bildiriyorum. Engin Altay, Ümit Özdağ’a yapılan ve yapılabilecek en büyük hakareti yapmıştır dün bu konuşmasıyla.

Engin Altay, benim AKP’ye ve AKP genel başkanı Erdoğan’a karşı 2002’den bu yana verdiğim akademik ve siyasi mücadelenin onda birini vermiş bir siyasetçi değildir. 16 Nisan Kirli Referandum gecesi ben Türk halkının oylarının hesabını YSK’nın önünde ve YSK başkanının odasında, YSK başkanından sorarken ne Engin Altay oradaydı, ne de arkadaşlarından bir tanesi oradaydı. Bu son süreçte CHP’nin bazı kadrolarında kendilerini İYİ Parti’nin hamisi ve koruyucusu zanneden bir tavır ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde CHP’nin Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın, dile getirdiği “İYİ Parti’nin varlığı CHP sayesindedir” şeklinde bir lafa muhatap olduk. CHP Cumhuriyetimizin kurucusu, değerli bir siyasi partidir. Seçmen tabanının çok büyük bir bölümü Atatürk’e büyük sevgi bağıyla, samimiyetle bağlı vatanseverlerden oluşmaktadır. Ancak İYİ Parti varlığını ne CHP’ye borçludur, ne de CHP’nin korumasına muhtaçtır. İYİ Parti Türk milliyetçilerinin, Türk vatanseverlerinin mücadelesi sonucunda kurulmuş bir siyasi partidir. İYİ Parti kurulduktan 7 ay sonra girdiği ilk seçimde CHP’nin onlarca yılın sonunda aldığı oyun yarısını almıştır.

Sonuç olarak Engin Altay’ın İYİ Parti’nin iç işlerine karışıp, İYİ Parti yetkili organları bu mahkeme kararıyla ilgili bir açıklama yapmadan, ortaya İYİ Parti içine bir fitne atması kabul edilebilir değildir. Sayın Engin Altay’ın açıklaması CHP’nin tarihsel derinliğini temsil etmeyen, seviyesiz bir açıklamadır ve kendisinden bu konuda özür bekliyorum.

HDP, KAPATILMALIDIR

Üzerinde duracağım ikinci husus HDP’nin kapatılması ile ilgili olacaktır. Yıllardan bu yana terörizm ve anti-terörizm konusunda saha da dahil olmak üzere çalışan bir akademisyen ve siyasetçi olduğumu değerli Türk kamuoyu bilmektedir. Terör konusunda yazmış olduğum kitapların sayısı 13’tür. Yüzlerce makaleden bahsetmiyorum bile.

HDP gerçek bir siyasi parti değildir. Eğer HDP siyasi parti ise İYİ Parti, MHP, CHP, AKP, DP, SP ne oluyor? Eğer bu partiler, parti ise ki partidir. HDP’nin siyasi parti olduğunu söylemek mümkün değil. HDP ve öncüleri, bir terör örgütü ile emir-komuta zinciri içinde olan, Kandil ve İmralı’dan aldıkları talimatları yaşama geçiren, Kandil’in ve Öcalan’ın talimatlarını yaşama geçirdikleri birçok kez mahkeme kararlarıyla sabit olmuş, üstelik AK Parti’nin PKK ile müzakere sürecinde tespit edilmiş, mahkeme kararı dışında da tespit edilmiş bir yapılanmadır. HDP gibi bir siyasi parti benzeri yapının ABD ve AB ülkelerinden birisinin parlamentosunda varlığını sürdürmesi de mümkün değildir.

HDP, en fanatik Ermeni ve Yunan partisi kadar Türkiye düşmanı bir yapıdır. Türkiye’nin yaşamsal menfaatleriyle ilgili her hususta Türkiye’nin ve Türk milletinin karşısında olmuştur.

Değerli basın mensupları,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, Türkiye’nin milli birliğine açık düşmanlık yapmaktadır HDP. Türkiye’nin milli birliğini tehdit eden açıklamalarını TBMM’nin çatısı altında dile getirmektedir. Türkiye’nin en temel milli meselelerinde iktidar ve muhalefet TBMM’de bir araya gelip ortak bildiriler imzalarken HDP hep dışarıda kalmaktadır. HDP, Türkiye’nin düşmanlarının yanında yer almaktadır. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiye en ağır tehditle karşı karşıya kaldığı zaman HDP’nin siyasi kadroları, bu ülkeyi ve bu devleti ve Türk milletini arkadan vuracaklar. Düşmanla işbirliği yapacaklardır.

Bu çerçeveden bakıldığı zaman HDP ile ilgili atılması gereken adım bu partinin kapatılması olmalıdır elbette. Bu talep gündeme geldiği zaman şu soru soruluyor: HDP’yi kapatmak terörünün sonu getirecek mi? Değerli basın mensupları, cinayetlere ceza verilmesi cinayetleri engelliyor mu? Hayır. En ağır cezayı, idam cezası da verseniz cinayetler işlenmeye insanlık tarihi boyunca devam etmiş. Buna rağmen devletler ve toplumlar suçlara ceza verirler, bu cezalar sadece suçun ortadan kaldırılmasıyla ilgili değildir elbet.

HDP’nin kapatılmasından terörün azalması, HDP oyunun azalması gibi bir sonuç çıkmayabilir; fakat devletler her şeyi doğrudan siyasal olarak sonuç almak için yapmaz. Devlet olmanın gereği, çıkardığı yasayı herkese tavizsiz uygulamaktır.

Bugün HDP’ye karşı yasalar uygulanmıyor. HDP yasaların uygulanması durumunda kapatılır. Bir gün dahi açık kalamaz. Çünkü terör örgütü ile organik bağı, emir-komuta içerisinde olduğu, dağa eleman götürdüğü, dağa teçhizat götürdüğü, lojistik hizmet sağladığı; bunların hepsi açıktır. Dağdaki terörist sürüleriyle HDP milletvekillerinin kucaklaşmaları, omuz omuza fotoğraf çektirmeleri, terör örgütünün başarısı için mücadele etmeleri, bunu açıklamaları ortadayken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içerisinde ve TBMM’de statü işgal etmeleri kabul edilebilir değildir.

Hepinizi saygı ile selamlıyorum.”

ÜMİT ÖZDAĞ, SORULARI CEVAPLANDIRDI

Mahkeme kararıyla İYİ Parti’den ihracı iptal edilen Prof. Dr. Ümit Özdağ, basın açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

– ”İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’nun Sputnik Türkiye’ye yaptığı açıklamada ‘Türk yargısının bu konudaki hızına hayran oldum. Keşke bir çok konuda da aynı şekilde hızlı karar verilebilse, benim kendisi hakkında açtığım davam devam ediyor.’ dedi. Bu konuda görüşleriniz nedir?” sorusuna Ümit Özdağ, “Hukuki cehalet böyle bir şey, demek hukuğu genel sekreterden öğrenmiş. 30 günde sonuçlanacak dava 28 gün içerisinde karara bağlanmış, tabi bir dava, bir soruşturma daha var, o da kendisiyle ilgili yürüyen diğer soruşturma, bir de onun sonucunu beklemek lazım, hayırlısı.” diyerek cevap verdi.

”Parti faaliyetlerine katılacak mısınız? Çünkü ihraçtan önce grup toplantılarına katılmadınız” sorusuna Ümit Özdağ, “Partinin bütün faaliyetlerine katılacağım” diyerek cevap verdi.

YORUMLAR

  1. selim kayahan dedi ki:

    buğraya değil uğur poyraza dedi onu görseli güncelleyiniz