Sedat Peker’den 5. video

Sedat Peker’den 5. video
16.05.2021
A+
A-

Sedat Peker 5. videoda, daha önce bahsettiği iddialarla ilgili “Savcılar harekete geçerse, tüm anlattıklarım bir hafta içinde delillenir” dedi. Mehmet Ağar’la ilgili offshore hesapları ve gizli ortaklıkları soran Peker, İçişleri Bakanı Soylu’ya da “Parça parça yapacağım, her hafta canını bir kere yakacağım. Öyle ya, sen benim dönüş biletimdin. Sen benim bütün bahislerimi üzerine oynadığım jokerdin. Bizi yaktın” diye seslendi.

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, kendisine yönelik operasyonlar sonrası çektiği videoların beşincisini yayınladı. ‘Her günahın bir intikam meleği olur’ başlığıyla yayınladığı 75 dakikalık videoda, Peker’in masasında bu kez ‘Hayırsız Peygamber Bob Dylan’ kitabı vardı.

Daha önce gündeme getirdiği iddiaları sorular şeklinde sıralayan Peker, Mehmet ve Tolga Ağar’a ilişkin baz istasyonu kayıtlarına bakılması çağrısı yaptı.

Peker, ‘devletin bilgisi dahilinde Fethullah Gülen ile görüşmeye gittiğini’ söyleyen Mehmet Ağar’a yönelik olarak “Devletin bilgisi dahilinde Mübariz Mansimov ile birlikte, Fethullah Gülen’le görüşmeye gittiğini söyleyen Mehmet Ağar’ın elinde yazılı emir var mıdır; yoksa devlet geleneğinde terör örgütü liderine sözlü talimatla insan yollanır mı?” ifadelerini kullandı.

“Derin Mehmet, arkadaşlar, orada mısınız? Temiz Süleyman, sen de orada mısın? Namusu maaşı kadar olan gazeteciler, siz de orada mısınız? Onurlulara lafımız yok. Çakma solcular, siz de orada mısınız? İyi olanlara sözümüz yok. Yoklamayı yaptık, beşinci videoya başlamakta bir sakınca yok” diyerek sözlerine başlayan Sedat Peker özetle şunları söyledi:

‘AKLIMI TATİLE ÇIKARDIM AMA ZEKÂM DURUYOR’

“Memduh Bayraktaroğlu diye çok sevdiğim, değer verdiğim bir abim var. Bu konularla ilgili yapmış olduğu yorumları televizyonda izleme imkanım oldu. 16-17 senedir görüşemiyoruz kendisiyle. Demiş ki, “Sedat Peker’i Soylu yanlış yönlendirdi, Mehmet Ağar’ı da yanlış yönlendirdi. Sadece Berat Bey’i değil.” Ben kendisiyle aynı şeyi düşünmüyorum. Memduh Abi, öncelikle zekamla ilgili söylediklerinizden dolayı teşekkür ederim. Hatırlarsanız, sizin evde otururken Tansu Hanım başbakandı. Özer Abi’yle sizin evde buluşmuştuk. Oradaki görüşmemizde Özer Bey benim yaşımı sormuştu. Ben de söyleyince “Sen benim oğlumdan daha küçüksün. Benim oğlum Etiler’de kız peşinde geziyor, sen bu yaşta ülkenin kaderiyle ilgili konuları konuşuyorsun” demişti. Abi sen bunları anılarında yazdığın için burda söyledin. Yoksa biz sır kelimesinin değerini anlamını bilen insanız.

Abi bu kardeşin, aynı kardeşin. Ben dedim ya ‘aklımı tatile çıkardım’ ama zekam duruyor.

Kıymetli abim iki tane örnek vereceğim Mehmet Ağar’ın direkt bu konuyla ilgili olduğuyla ilgili. Bizim eve gelen polislerin içinde dikkat edersen hiçbirine suçlamada bulunmadım. Polis bizim polisimiz, devletin, milletin polisi. Orada bir tane yaşlı olan dedim, bir de yanında biri var. Gelenlerin hepsi genç. 50 küsür yaşındaki özel harekatçı eğitmen olur. Operasyonlara katılmaz. Genelde 25-30 arası gelir. Saçı sakalı beyazlamış o arkadaş eve giren, çocuğa silahı doğrultan, o silahı devamlı çocuğun üzerinde tutan. Sonra organize polisinin müdahalesiyle indiren aynı kişi. Abi bu kişi kim biliyor musun? Mehmet Abi’nin Özel Kalem Müdürü vardı Emniyet Müdürü, Yesugay (Aksakal). Şimdi emekli biliyorsun. Özel Harekatçılar Derneği’nin başkanlığını yapıyordu. Beni de üye yaptılar oraya. Bu saygısızlığı yapan kişi, Yesugay’la tanıdık, hem de yakın çalışma arkadaşlığı yapmışlar geçmişte. Abi ben yanılmam, buna inan. Kimseye de haksızlık yapmam.

Şimdi abi, sana soruyorum, bu kadar tesadüf olur mu? Veya Mehmet Ağar Antalya’da yemek yerken, kalabalık bir yemek, orada bir konu geçiyor benimle ilgili. 3-4 güne kadar göreceksin diyor, neler olacak. Emniyette talimatla operasyon yaptırdı. Sen hiç para dağıttırılarak emniyette bir suç örgütü operasyonu yaptırıldığını duydun mu? Onlara da değineceğiz ama elimde net görüntü ses kaydı olmadığı için söylemiyorum. Ama var, hangi emniyet müdürü kiminle görüştü ve nerede buluştu. Kıymetli abim inşallah benim bu açıklamamdan mutlu olmuşsundur. Kardeş diye bildiğin bu arkadaş hata yapmaz. Kendine iyi bak. Allah’a emanet ol.”

 ‘SOLCU DA DEĞİLİM SAĞCI DA’

“Ruşen Çakır isminde bir sol gelenekten gelen gazeteci var. Çok beyefendi. Kırmayan, incitmeyen kibar bir insan. Ruşen Abi Sedat Peker solcu mu oldu demiş. Ben solcu değilim, sebeplerini anlatırım benim kafama yatmıyor. Ben sağcı da değilim, o da benim kafama yatmıyor. Ben akılcılık fikrine daha uygun olduğumu söylüyorum.”

‘SAVCILARA ZAHMET VERMEMEK İÇİN YAZILACAK YAZILARI İKİŞER SATIRLA ANLATACAĞIM’

Bazı gazeteci arkadaşlar konuşma yaparken şöyle diyorlar, “Deliller gelmeden konuşulmaz, uygun değil. Bunların incelenmesi gerekir.” Annem hep şöyle derdi, “Oğlum kendi işinle ilgili başkalarına zahmet verme.” Ben de savcılara zahmet vermemek için oradaki yazı işleri müdürü arkadaşların yazacağı yazıları ikişer satırla anlatıp, bir hafta sonra anlatacaklarımın delilleneceği konusunda zaten şüphe yok.

Mesela savcı özel kalemine şunu dese;

-Sedat Peker’in bahsetmiş olduğu Beykoz Konakları’nda bulunan bütün şahıslar, Baran Korkmaz, Emir Sarıgül, Mehmet Ağar, Tolga Ağar, Tolga Ağar’ın kız arkadaşı, Emir Sarıgül’ün şoförü, sonradan gelen emniyet mensupları… Aynı yerde bulunmuşlar mı, aynı yerde sinyal veriyor mu? Baz istasyonu kayıtları bir günde gelir.

-İkincisi, Sedat Peker’in söylediği üzere Tolga Ağar ve kız arkadaşının saç tahlillerinin yapılması, kendisi eğer milletvekili olduğu için böyle bir tasarruf bildirmezse, sonrasında inceleme yapılması.

-Sayın savcı buradan bahisle devam edelim, Rus kanun dışı insanların oluşturmuş olduğu yapının bir grubunun başında olan Nadir Salifov Quli, Türkiye’de Organize Suçlar tarafından gözaltına alınıp polis cinayetine karıştığı için deport edildi mi? Organize Şube’de bu kişinin deport edildiği yönündeki tutanakta ‘polis katili’ olduğu yönünde yazı var mı? Ayrıca böyle bir evrak var mı?

‘MEHMET AĞAR FETULLAH GÜLEN’E DEVLETİN HANGİ BİRİMİ TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞ?’

Yazı İşleri Müdürlüğü devam eder, Sedat Peker’in açıklamalarında iddia edildiği üzere Mehmet Ağar kendi ya da koruma polislerinin telefonundan İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan Bey’i arayıp “Bu arkadaşı bırakın” dedi mi? Bu sinyal kayıtları ilgili kişilerin ifadelerine başvurulması, yani İl Emniyet Müdür ve Mehmet Ağar’ın, ancak baz kayıtlarının alınması, doğru olan o…

-Sedat Peker’in açıklamalarında iddia ettiği Nadir Salifov tekrar Türkiye’ye giriş yapabilmiş mi? Yapabilmişse hangi mahkeme kararıyla, hangi birimin kararıyla Türkiye’de giriş yapabilir, deportu kaldırılmıştır.

-Ayrıca Sedat Peker’in bulunmuş olduğu Birleşik Arap Emirliği’ndeki Türk Büyükelçiliği’ne yazılıp bu konuyla ilgili bilgisinin sorulması.

-Mübariz Mansimov’a ait olan, Sedat Peker’in açıklamalarında Mehmet Ağar tarafından gasp edildiği söylenen 1 milyar dolar değerindeki yat limanı gerçekten 29 milyon dolara alınmış mıdır?

-Yine bahsi geçen yat limanını alan kişiler off-shore hesaplarında bir şirket kurup bu şirket içerisinde gizli bir ortaklık mevcut mudur?

-İlgili makama yazı yazıp, Mübariz Mansimov ile Mehmet Ağar Amerika’ya Fethullah Gülen’e gitmişleri mi, uçuş kayıtlarının istenmesine…

-Yine ayrıca Mehmet Ağar yaptığı açıklamada devletin bilgisi dahilinde gittiğinden bahisle devletin hangi birimi tarafından gönderilmiştir, elinde bir yazılı emir var mıdır? Yazılı emir yoksa, devlet geleneğinde terör örgütü lideri olarak bilinen kişiye sözlü talimatla insan yollanır mı?”

‘KOLOMBİYA’DA YAKALANAN 4 TON 900 KİLO KOKAİNİN ALICISI ŞİRKETLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILDI MI?’

-Kolombiya’dan yüklenen 4 ton 900 kilo kokainin, açık kaynaklarda dahi İzmir’de bir kimya şirketine geldiği ortadayken ve bunu Kolombiya Milli Savunma Bakanı, Kolombiya Organize Şuçlar Daire Başkanı ve diğer yetkililer basın önünde açıklamışken, bu ihbar kabul edilerek, Kolombiya devletinden yazı gelmese bile bu bahsi geçen şirketle ilgili herhangi bir çalışma yapılmış mıdır? Bu konuyla ilgili gözaltı kararı olmuş mu? Eğer olmamışsa bu konuyla ilgili iki tane müfettişin İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilerek, orda bu konuyla ilgili rapor hazırlanmasının istenmesine…

‘TELEFON SİNYAL KAYITLARINA BAKILACAK MI?’

-Yine Sedat Peker’in yapmış olduğu açıklamalardan bahisle, Tunceli’de tecavüze uğradığı ve ertesi günü intihar ettiği söylenen Yeldana (Kharman) isimli yabancı uyruklu bayanın adli tıp raporunun istenmesine, organize suç kapsamında değerlendirildiğinden dosyanın ikmalen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Bölümü’ne gönderilmesine… Ayrıyeten adli tıpta, basında çıktığı gibi çelişkiler olduğu yönünde iddialar nedeniyle bilirkişiye gönderilmesine, bilirkişinin fikriyatı yeterli olmazsa gerekirse mezarının açılarak yeni bir adli tıp raporunun düzenlenmesine, bu konularla ilgili makamlara yazı yazılmasına… Bahsi geçen zamanlarda Tolga Ağar’ın bahsi geçen şehirde olup olmadığına ilişkin telefon sinyal kayıtlarının çıkarılmasına dendiğinde sayın savcımızın hiç zahmet etmesine gerek yok, bunların cevabı bir haftada gelir. O zaman kimsenin kafasında bir şüphe kalmaz.

‘KENDİ KONTENJANLARINDAN KAÇAR HAKİM SAVCI SOKMUŞLAR?’

Bana diyor ya (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) ‘pis, pislik’ diye… O zaman temiz Süleyman’ın, derincilerin başı Mehmet Ağar’ın doğru söyleyip söylemediği anlaşılır. Bunu yapmak zor değil ki, devletin dünya kadar savcısı var. Bir de Süleyman Soylu’nun, Mehmet Ağar’ın kendi kontenjanından soktuğu avukat savcıları da var. FETÖ’cülerden boşalan yerlere atama yapılacak ya, kendi kontenjanlarından kaçar hakim savcı sokmuşlar? Eskiden örgütlü suçlarda kıdemli savcılar çalışırdı. Avukatlıktan savcılığa geçen hakim ve savcıların örgütlü suçlar ve terör birimlerine bu kadar yoğun yönlendirilmeleri gerçekten kafa karıştırıcı. Bana diyor ki (Süleyman Soylu) ‘fare gibi kaçma gel adalete sığın’… Senin tayin ettirdiğin hakime savcıya değil mi, senin bakanı olduğun İçişleri Bakanlığı’na geleyim değil mi?

ABDULKADİR SELVİ’YE: SANA BU YAZILARI KİMİN YAZDIRDIĞINI BİLİYORUM

Bir tane şey çıktı, düşkün Abdülkadir, ona öyle diyeceğim. Abdülkadir Selvi. Birleşik Arap Emirlikleri’nin Türk düşmanı bir veliahdı varmış, ben bunları Türkiye’yi karıştırmak için yapıyormuşum. İnsan mısınız? Ulan biz Türkiye’nin bir ağacına aşığız. Bir tane ağacına zarar verecek, vandallık çıkacak, polisin askerin olmadığı yerde biz çıkarız. Ben TOKİ’den daha çok şehit ailelerine daire bağışladım. Kendimin, çocuklarımın parasıyla. Para insanı aptal yapar, para bittiğinde sürekli bir aksiyon içinde olursun…

Buraya geldiğimizde kimsenin haberi yok. Kimseyle de görüşmüyorum. Plan yapıyorum, bir haber yollamışlar. Bir yetkili benle görüşmek istedi. Filmlerde olur ya, insanla uzaylı karşılaşır. Adam bana bakıyor, bu nereden geldi düştü buraya? Buraya ne yapmaya geldiniz dedi. Dedim iş, ticaret düşünüyorum. Dinlenmeye geldim. Adam bakıyor duymuş ismimizi devamlı…

Sana bu yazıları kimin yazdırdığını da biliyorum Abdülkadir, düşkün Abdülkadir, primci. Pelikan’ın Abdülkadir’i. Yazıklar olsun. Adam değilsin lan sen. Gazeteci yapıyorlar bunları. Ankara’nın kulislerini en iyi öğrenen adam bu. Getirip eline veriyorlar, neyin kulisi, kimi kandırıyorsun sen? Sen düşkünsün! Efendilerin sana konuş dediklerinde konuşursun. Sizin namusunuz, Mehmet Ağar’ın size masa ayırttırıp indirim yaptırttığı kadar…

Düşkün Abdulkadir, sana söylüyorum, diyordun ya Birleşik Arap Emirlikleri, e Mısır’la barıştınız, Müslüman Kardeşler’in lideri Hasan el-Benna. Hayatını okudun mu? Ben sana yollayayım okumadıysan. O ölünce yerine geçen Seyyid Kutub. Hayatını okudun mu? En son yerine geçen Mursi. O da öldü. Mısır’la dostluk grubu kurduk. Bence sorun yok. Herkese böyle böyle yaptık, noldu ne diyeceğiz? Orayla burası kardeş gibi. Oranın etkisiyle ben buraya getirilebilirim.

‘SOYLU’NUN DANIŞMANI 1 MİLYON 600 BİN LİRALIK ARABAYA BİNİYOR’

Süleyman Soylu’nun bir iki tane şeyine değineceğim. Temiz Süleyman demiş ki, işte Davutoğlu hocan var, Meral ablan var… Hey gidi Süleyman kaçamazsın. Bizim bu arkadaşımızın Ali Faik Hacıoğlu diye bir danışmanı var, bu arkadaş 1 milyon 600 bin liralık arabaya biniyor. Trabzon’da 5 milyona ev yaptırıyor. Bir de bunun bir akrabası var, Sadık Soylu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan hiç çıkmaz. Sadık Soylu’nun telefonundan Çevre Bakanlığı’ndaki bürokratlar günde kaç kere aranıyor, bir bakın. Bundan büyük delil mi olur?

 ‘SİZ DÜŞMAN ETTİNİZ MERAL ABLA İLE BENİ’

Emre Olur var Beyaz TV’de çıkıyor o da, yanıma gelip giden kardeşlerden. Siz o arkadaşla nasıl bir tezgah kurdunuz? Bana anlattı. Ben işimi sağlama alırım. Kerim Çolak var İyi Parti’nin sosyal medya direktörü. Emre Olur’u siz Beyaz TV’ye çıkarıp “Bu şeylerden dolayı bu FETÖ’cüdür diye adamı nasıl paketleyip Kayseri’de ceza yatırttınız? Bana anlattı. İnsanların FETÖ’yle mücadeleye inancını sulandırdınız böyle? Siz düşman ettiniz Meral Abla’yla (Meral Akşener) beni. FETÖ diyor, ben darbe esnasında etkisiz hale getirilecek 26 kişiden biriyim. İlk öldürüleceklerdenim. Onların döneminde 10 sene ceza yattım, sen ne yaptın Sülü?

‘MEHMET AĞAR, ALİ ALTINBAŞ’A POLİSLE TAHSİLAT YAPTIRIYOR’

Mehmet Ağar Emir Sarıgül’e bir kaset veriyor. Sonra bunları birbirinden boşalttırıyor. Ortada tabii bölünecek mal varlığı var. İmam Altınbaş, Sofya Altınbaş, Ali Altınbaş… Zenginlik var, yalılar, dünya para. Bu ondan sonra araya giriyor, çözüm olmuyor. Ondan sonra emniyet gidiyor Sofya, Ali Altınbaş’ı gözaltına alıyor. Sonra Ali Altınbaş’ı sağlık problemi diye serbest bırakıyorlar. 15 sene önce olan bir petrol olayı için. Ekonomik suç, zaman aşımına girmiş. Mehmet Ağar polisliği dedim ya… Sonra bu Ali Altınbaş’ı bıraktırıp yanına getirtiyor, “Niye böyle oldu, ben size demedim mi yalıyı boşaltın verin, paranın şu kadarını verin.” Direkt tahsilat. Silahçı yollamıyor, polisle yaptırıyor. İl Emniyet Müdürü’nü arıyor sonra, Zafer Bey’i. “Bu arkadaşlar bizim yakınlarımız, bir yanlış anlaşılma olmuş, dosyayı bir daha incelemeni rica ediyorum.” “Emir anlaşıldı müdürüm.” Tabii hesapta olmayan bir şey var, Ali Altınbaş, Mustafa Erdoğan Bey’e, Sayın Cumhurbaşkanımızın kardeşine ulaşıyor. Mustafa Erdoğan da külliyeye, kıyamet kopuyor… Böyle bir şey olur mu, tezgahını adamın koparıyorlar, canlı canlı kesiyorlar paralarını. Böyle bir şey olur mu ya? Savcıdan kurtulamıyorsun, külliyeye ulaşacaksın şansın yok. Ben ulaşamadım derdimi anlatamadım. Mektup yazdık o da gitmedi. Gasp ediyorlar insanları böyle bir şey olur mu ya? Bende delil çok. Şimdi hepsini tutuyorum. Bunları mahvedeceğim.”

Öte yandan, Peker’in delillere dair ifadeleri kullanırken masasının üzerindeki ajandayı ve üç zarfı eliyle düzeltmesi dikkat çekti. Peker’in her videosunda masasında bulunan üç zarf ve mavi kaplı ajanda ‘elindeki delilleri ima ediyor’ şeklinde yorumlara neden olmuştu.

(veryansintv.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.