Meral Akşener: Erdoğan’la masaya otururum

Meral Akşener: Erdoğan’la masaya otururum
05.06.2020
A+
A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorularını cevapladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat Programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

CHP’li Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını eleştiren Akşener, Berberoğlu’nun casuslukla suçlanmasını doğru bulmadığını belirtti.

Akşener,  “Suriye’de Jefry James’in Barzani ve PYD,PKK ile bir devletçiğe gidildiğine dair bilgiler geliyor. Biz dün bununla ilgili araştırma önergesi verdik ama kabul edilmedi.” derken, “Koronanın getirdiği hasarı toparlayabilmek için bir ortak akla makul dile ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.

Akşener, parlamenter sisteme geçmek kaydıyla Erdoğan’la masaya oturabileceğini ifade ederken, “Maaşı olmayan, işi gitmiş zorda olan insanlara kişi başı 500 TL verelim en azından tüketim yapabilsinler.” dedi.

Akşener’in açıklamarından öne çıkanlar şöyle

“Enis eşimle aynı okulda okudu. Kendisini tanıyorum, önemli bir gazeteci. Enis’in teröristlikle casuslukla suçlanmasını doğru bilmiyorum. Eğer siz Enis Berberoğlu’na çalıştığı gazeteler üzerinden bakarsanız, asla bir toz zerresi kadar bir şey bulamazsınız. Şu meşhur TIRlarla ilgili konu.

Ben o gün MHP’deydim. O gün bir arkadaşımız açık bir beyanda bulundu. Bugün o arkadaşımız AKP milletvekili. Ben Enis’i aradım dedi ki “Ben yatarım çıkarım, demokrasiye katkısı olacaksa. Bu da geçer” dedi. Bu da Enis’in terörist olamayacağının kanıtı.”

“SURİYE İLE İLGİLİ ALDIĞIMIZ BİLGİLER OLUMSUZ”

“Aldığımız bilgiler çok olumsuz. Suriye’de James Franklin Jeffrey’in Barzani ve PYD,PKK ile bir devletçiğe gidildiğine dair bilgiler geliyor. Biz dün bununla ilgili araştırma önergesi verdik ama kabul edilmedi. Rusya ile Suriye’ye yönelik bir ateşkes anlaşması yapılmış beraber devriye yapılacaktı. Buna yönelik de olumsuz bilgiler geliyor. Libya’da da burada nasıl söylerim bilemiyorum ama Libya petrolünün orada da bizim çocuklarımızın bir görev sahibi olduklarına yönelik bilgiler aldık. Ancak bu kibarlıkta söyleyeyim.”

“KORONADAN SONRA ORTAK AKLA İHTİYACIMIZ VAR”

“Trump gitti İncil salladı. Daha sonra “Polislere ayaktan vurmayı öğretmeliyiz” dedi. Karşıyı şeytanlaştırmaya çalışıyor. Bizde de durum aynı. Seçim kazanmak üzerinden değerlerimiz üzerinden vatandaşı çarpıştırdıkça o değerlerin içini boşalttınız.

Covid-19’dan sonra koronanın getirdiği hasarı toparlayabilmek için bir ortak akla makul dile ihtiyacımız var.”

“ERDOĞAN’IN DİŞLERİ SIKTIRACAK SÖYLEMLERDEN VAZGEÇMESİ LAZIM”

“Bunların hepsi yapılabilinir ama ben bir şey söylüyorum aidiyetler üzerinden, etnik inanç bu ülkenin insanı birbiriyle dövüşmez ama benim dikkat çekmeye çalıştığım ABD’yi örnek alıp… kırılgan yakalandık.

Vicdansızlar; yolsuzluk, hırsızlık yapan, emeksiz zenginleşenlerle, aç kalan insanlar arasında oluşabilecek problemlere dikkat ekmeye çalışıyorum. Vicdansızlar ve cüzdansızlar. Erdoğan’ın dişleri sıktıracak söylemlerden vazgeçip bu ayrıma dikkat etmelidir. Bu dil olmaz.”

“PARLAMENTER SİSTEME GEÇMEK KAYDIYLA ERDOĞAN’LA MASAYA OTURURUM”

“Bunların hepsi olabilir, diyorum ki yanlış. Dürüst bir biçimde “Meral Hanım sizinle görüşebilir miyim dese?” buyrun derim. Fikirlerini bana anlatsa, benim ona söyleyeceğim şey şu; 2010 referandumu Türkiye’yi felakete götürecek dedim. Evren’e öyle şeyler oldu ki, başörtüsü ile dövüşerek çıktı, ayet hadis okuyarak çıktı. 82 Anayasası’nı siz hazırladınız kardeşim.

O zaman şöyle dediler; “Biz bu anayasası Allah korkusu ile hazırladık besmele ile hazırladık” Ben dedim ki herkesi götürecek bu, keşke haklı çıkmasaydım, haklı çıktım. Gençliğinizden beri tanıyoruz birbirimizi. En karanlık gecem 2016 Nisan referandumu gecesi. Türkiye’nin geleceği adına kaygılandım. Ben Erdoğan’a derim ki parlamenter sisteme geçmek kaydıyla masaya otururum.

Ben prensipler ve ilkeler üzerinden yürüyorum. İki yılda gelinen noktada nefes alamıyorsunuz. Ekonomi rezalet bir durumda.”

“KİMSENİN KİMSEDEN HABERİ YOK”

“Nepotizm denilen eş, dost, akraba kayırma. Her konunun bir insanın iki dudağı arasına sıkışması. Sağlık Bakanı sokağa çıkma yasağı yok dedi. İçişleri Bakanlığı genelge yayınladı. Kimsenin kimseden haberi yok.

Biz dedik ki 21 gün tam karantina uygulayın, sınırları kapatın bize değmeden geçsin. Ne oldu bunu Vietnam uyguladı. Bunu yaptı, sıfır ölüm. Biz dün açıklananla birlikte zaten 21 gün yasak yaptık. Hem ölümler arttı hem vakalar arttı. Umreye gitmeyin denilebilirdi, dönenler için farklı bir yöntem uygulanabilirdi.”

“İNANILMAZ MESAJLAR GELİYOR BANA”

“KOBİ, durumu kötü. Biz ekonomiyi canlandırmayı öne almak zorundayız. Normalleşmeye kimse karşı değil. 65 yaş çok üzgün. Para harcayacak olan insanlar onlar. Çoğu eve mâhkum. Dükkanları açtın da gelecek yok.

Bazı hastalıklarınız var, tecrübeleriniz var. Ölümden korkuyorsunuz, dikkat ediyorsunuz. Emekli para harcayabilecek olanlar onlar. Siz onları evlere tıktınız. Kaslarının eridiğini söyleyenler var. İnanılmaz mesajlar geliyor bana.

Toplumun sorunlarını çözmek için yan yana gelmek lazımken, siz şunu şununla çarpıştırayım… Seçmen ne halt ederseniz edin size oy veriyor diye bir anlayış var. Bu algoritma çöktü…

Nazım Hikmet’in şiirini bir grup toplantısında okumuştum. Ben Necip Fazıl da okudum, Mehmet Akif Ersoy da okudum. Bunların siyasi görüşlerine katılır-katılmazsınız. Hepsi çok önemli şairlerimiz bizim. Türk Dünyası’na çok gittik geldik. Elçibey’le dost olduk.

Nazım Hikmet, Sovyet Rusya’da meşhur olan Sovyet Türklerin arkasında duran bir insandır.”

“HDP’YE OY VERMEK KÜRTLERİ MARABA YAPMAZ”

“Nazım bizim, tekrar söylüyorum; siyasi görüşleri ayrı. Görüşlerine katılmayan pek çok insan var. İlginç olanı bu tweetin altına benim mahallemden itiraz olmamış. Ahmet Şık gibi sol cenahın gagalaşması. Elbette ki Kürtler de dahil. Arkadaşlar Kürtleri maraba mı zannediyor, kendi malı zannediyor?

31 Mart’a giderken Sayın Erdoğan dedi ki “Aha Kürdistan Irak’ta defolun gidin” terörist dedi hepimize. İstanbul’da hayatında HDP’ye oy vermemiş, Bağcılarda, Fatih’te esenlerde bu vatandaşlar sandığa gitmedi. HDP’ye oy vermek Kürtleri maraba yapmaz. Elbette Kürtler de dahil. “Ama” sözüne itiraz eden benim.”

“BİZDEN ÇOK RAHAT BİR DÖNEMDE PARTİ KURDULAR”

“Babacan iyi bir ekonomist sakin bir insan. Bugünkü iktidara uzun süre paydaşlık yaptıkları için orada işleri zor. Cevap vermeleri gereken sorular var. Ama bizden çok rahat bir dönemde parti kurdular.

Biz en büyük zorlukları çektiğimiz için biraz daha kurumsallaşmada rahatlar. Ben iki partinin de kurulmasını hep destekle karşıladım. Şeçenek, rekabet yaratmak seçmen için iyidir.

Cumhur İttifakı olmadan da bu masa toplanabilir. Ben çok çağrı yaptım. Londra lobisi bize saldırıyor dediklerinde bir beraberlik fotoğrafı lazım gelir. Sadece Sayın Erdoğan’a çağrı yapmadım, Sayın Bahçeli’ye, Sayın Kılıçdaroğlu’na. Cumhur ittifakı birleşenlerine çağrıda bulundum.”

“MAAŞI OLMAYANA 500 TL VERİLSİN”

“Esnafa faizsiz 10 bin TL kredi verilsin. Onlar kendilerini çevirebilsinler. Maaşı olmayan, işi gitmiş zorda olan insanlara kişi başı 500 TL verelim en azından tüketim yapabilsinler. Tarıma çok önem veriyorsunuz. Dün bir araştırma yaptım 24 hazirandan beri tarım konuşuyorum, çok eleştiri aldım. “Yanlış yapıyorsun” dendi. Gazeteciler içinde “tarım” diyen sizsiniz. Haklı çıktık. Biz diyecektik ki orada, TARSİM’i onun içine her türlü çiftçilikle ilgili sigorta içine alın. Şahsın kendi hataları dışında her türlü zararı karşılayın. Arazi üzerinden değil ürün üzerinden teşvik verin.

Endüstriyi oraya getirelim ve ürün oranını artıralım. Bunlara diyecektim ki ben şunları şunları alın işte. Kime zararı vardı? Bizim bunları konuşmamızın.”

“ERDOĞAN DOSTLARINI KURTARIYOR”

“Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının hızlı para için bir tercihi oldu o da inşaat sektörü. İnşaat bitsin demiyorum ama öncelik sıralarını ayarlamanız lazımdı. Damat Bey bir paket açıkladı, kredi verecekler. Nereye verecekler inşaat sektörüne. Dostlarını kurtarıyor Sayın Erdoğan. Ama o vatandaş 15 yıllık bir borçlanmaya girdiğinde çocuklarımızın torunlarımızın başına yeni borçlar açma 2001 olayındaki gibi bir çıkmaza çıkacak.

Ben İçişleri Bakanlığı ve sonrasında hep kimliğim üzerinden saldırıya uğradım. O zaman demişlerdi ki “Bir kara kuru kadın, çoban eşi olması gereken kadın İçişleri Bakanı” zamanında Sayın Erdoğan’ın eşi için başörtüsü için de dalga geçtiler. Bu fotoğrafta AKP’liler benim çeyizim olan o masa örtüsü üzerinden bir şeyler söylediler. Tarih tekerrürden ibaretmiş.

Gazetecilik yapmaya gayret edenleri korkutma isteği var. O arkadaşlar üzerinde hepimizin kafasında sopa sallamak var. Sizin gibilerin varlığı şu; siyasetçi sizin gibilerden beslenir, eksiğini giderir, seçmenle bağını koparmaz.

Siyaset kurumunun itibarlı olmasının yolu gerçek gazetecilik yapanlara bağlıdır. Beyler kendilerine yapıyor, farkında değiller.”

“ORANIN SAHİBİ AKP’Lİ OLSA ARSA ONUN OLUVERİRDİ”

“Lütfü Bey bir kere benim hemşerimdir. Uzunca bir zamandır tanıdığım biridir. Sanayicilik alanında başarılıdır, yıllarca çok öğrenciler okutmuştur. Büyük bir arazisi var orada fabrikanın olduğu yer. Silo yapılmış oraya çok önce. Orman arazisi diye kadastroya geçmiş sonra ormandan bu alanı kiralamışlar. Sayın AKP’li takmış oraya. Lütfü Bey yabancı bir şirkete buraya satsa ki satabilir. CARGİL’e mesela, aparasına bakar. Oranın sahibi AKP’li orsa arsa onun oluverirdi. Bana Başbakanlık teklifi geldiğinde o zaman kabul etseydim; bana ne denecekti şimdi.

O fabrikadan ekmek yiyen insanlar var. Maaş alıp evine ekmek götürüyor, yazıktır be.”

(Yeniçağ)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.