Irkçılık karşıtı gösteriler, ‘sosyal medya’ etkisiyle büyüdü

Irkçılık karşıtı gösteriler, ‘sosyal medya’ etkisiyle büyüdü
11.06.2020
A+
A-

ABD’de 25 Mayıs’ta polis şiddeti sonucu boğularak can veren George Floyd’un ölümünün ardından ABD başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında ırkçılığa tepkiler sürüyor. ABD’deki ırkçılık karşıtı protestoları değerlendiren uzmanlar, olayların büyümesinde sosyal medyanın gücünün etkili olduğuna işaret ederek bu seferki protestoların her kesim tarafından desteklendiğine ve Avrupa’da da dayanışma duygusunun ortaya çıktığına dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, 46 yaşındaki George Floyd’un ölümünün ardından yaşanan protestoların, son 50 yılda Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan en büyük ve en geniş katılımlı gösteriler olduğunu söyledi.

Siyahların mücadelesine bu sefer her kesim destek veriyor

ABD’de siyahların (Afrikalı Amerikalıların), güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi sonucu ortaya çıkan protesto ve ayaklanmaların yeni bir gelişme olmadığını kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, George Floyd’un ölümünün ardından yaşanan protestolara bu kez her kesimden destek geldiğini söyledi.

Siyahlara yönelik baskı ve şiddetin tarihinin, ABD’nin kuruluşunun öncesine kadar gittiğini kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, “Köleliğin kaldırıldığı 1865 yılından bu yana siyahların eşit bir vatandaş statüsüne erişmesini engelleyecek ırkçı ve ayrımcı hareketler, hem federal hükümetler hem yerel hükümetler hem de KKK gibi ırkçı terör örgütleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Eşit ve insani haklar elde etmek için aşama aşama örgütlenen siyahlar, uğradıkları baskılar, linçler ve toplu katliamları 19. ve 20. yüzyıl boyunca protesto etmişlerdir. Özellikle siyasi haklarını elde etmek için 1950’ler ve 60’lar boyunca büyük gösteriler düzenlemiş ve ABD Başkanı Johnson döneminde yaptıkları kitlesel protestolar ile önemli kazanımlar elde etmişlerdir. 2020’de yaşanan protestoların yaklaşık 50 yıl önce yaşanan bu protestoların benzeri olduğunu söyleyebiliriz ancak bu sefer sadece siyahların değil, her kesimden insanın destek verdiği geniş kapsamlı protestolara dönüştüğünü görüyoruz” diye konuştu.

Sosyal medyanın gücü, protestoları genişletti

George Floyd’un ölümünün ardından yaşanan protestoların büyümesinde teknolojinin ve Başkan Trump’ın tutumunun önemli bir etkisi olduğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Artık herkesin cebinde bir kameranın bulunması, polis şiddetinin ve George Floyd örneğindeki gibi polislerin Afrikalı Amerikalıları umursamaz bir biçimde öldürdükleri cinayetlerin açıkça kaydedilip sosyal medyadan paylaşılabilmesi, daha önce halkın geniş kesimi tarafından açıkça görülmeyenin görünür olmasını sağladı. 2017’de Virginia eyaletinin Charlottesville şehrinde ırkçı grupların düzenlediği yürüyüşte karşıt gruplar arasında çatışmalar yaşanması üzerine ABD Başkanı Trump’ın ‘Her iki grup içinde de iyi insanlar vardı” şeklinde bir açıklama yapması, yönetimi boyunca çeşitli konumlara atamalarını yaptığı kişilerin geçmişlerinde ırkçı söylemlerin olması ve son olarak George Floyd’un ölümünün ardından düzenlenen protestolara sert müdahale edilmesi gerektiğini savunması, protestoların daha da şiddetlenmesine ve yayılmasına neden oldu.”

Covid-19 salgınında siyahların fazla oranda ölmesi de etkili oldu

Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, “Covid-19 salgınında çalışmak zorunda olan ve büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırında yaşayan siyahların, beyazlara oranla üç katı daha fazla oranda ölmesi, sadece kültürel olarak değil, iktisadi olarak da Afrikalı Amerikalıların yoksulluğa ve ölüme mahkum edildikleri hissiyatını yaygınlaştırdı. Sosyal medyanın sağlamış olduğu görünürlük bu hissiyatın daha geniş bir kamuoyu oluşturmasına katkıda bulundu” dedi.

“Avrupa’da dayanışma duygusu ortaya çıktı”

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan gösterilerin Avrupa ülkelerinin halklarında geçmişlerindeki sömürgecilik/kolonileşmeye yönelik tepkileri canlandırdığını ve bir uluslararası dayanışma duygusu oluştuğunu kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, “Avrupa ülkelerinin birçoğunda hem Afrikalı hem de diğer kıtalardan gelen göçmenler yasal zeminde eşit görünseler de yapısal ve kültürel ayrımcılığın ve ırkçı hareketlerin mağduru olmaya devam ediyorlar. Avrupa’da popülist akım bağlamında son yıllarda göçmen karşıtı söylemlerin güçlenmesi, sistem dışında bırakıldığını hisseden halkın bu kanısını daha da pekiştirdi ve ayrımcılığa karşı harekete geçmelerine vesile oldu” dedi.

Uluslararası düzende istikrarsızlık ve belirsizlikler artacak

Bu olayların dünya siyasetinin yeniden şekillenmesinde etkilerinin uzun dönemde anlaşılacağını kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Gökser Gökçay, şunları söyledi:

“Uluslararası düzenin değiştiği ve ne yöne ilerlediğine dair tartışmalar hali hazırda uzun yıllardır yapılıyordu. Trump’ın başkanlığa seçilmesiyle beraber uluslararası liberal düzenin dağılmaya başladığı; Çin’in iktisadi ve diplomatik bir süper güce dönüşmeye başlamasıyla da dünya siyasetinin otoriterleşme ve aşırı-milliyetçilik yönünde ilerlediği gibi yorumlar sıkça gündeme geliyordu. COVID-19 salgını da modern devletlerin sosyal politikalarının ve uluslararası işbirliği mekanizmalarının zayıflıklarını görünür kıldı.

Ülkelerinde eşit muamele görmediklerini, açlığa ve yoksulluğa terk edildiklerini hisseden halkların, suçlarından sorumlu tutulmayan polis teşkilatları tarafından öldürülebilecekleri hissiyle yaşamaları, mevcut nizama olan inançlarını tamamen kaybettirebilir. Polis güçlerinin askerileşmesi ve halkların daha da şiddetli müdahalelere maruz kalmasıyla beraber uluslararası düzende istikrarsızlıkların ve belirsizliklerin artacağını söyleyebiliriz. Gidişatın bu yönde mi olacağı yoksa uzlaşma ve refaha yönelik yeni bir toplum sözleşmesinin yazılacağı bir döneme mi gireceğimiz, mevcut protesto hareketlerinin ulusal ve uluslararası düzeyde ne derece somut değişimlere dönüşeceğiyle paralel olacaktır.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.