İmamoğlu’ndan ‘bozuk otobüs kumpası’ yanıtı

İmamoğlu’ndan ‘bozuk otobüs kumpası’ yanıtı
15.01.2024
A+
A-

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, taşkınlara ve boğaza atık su girişine son veren dev bir projenin daha temelini attı. İBB Bağlı kuruluşu İSKİ’nin yaklaşık 800 milyon TL’lik yatırımıyla hayata geçen Bekardere Islahı Ve Çengelköy Çevre Projesi’ne başlandı. Temel atma töreninde konuşan İmamoğlu gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

‘Bozuk İETT Otobüsü’ kumpasına değinen İmamoğlu, “Bunu bir çekim sahası haline getiriyor ama sizin bir hesabınız var ise Yaradan’ın da bir hesabı var,  patladınız. Pat diye patladınız. Zaten sizin işiniz bu kadar. Pat! Bu kadar alçaldınız” ifadelerini kullandı. Uzun süredir hükümet tarafından dile getirilmeyen Kanal İstanbul Projesini ‘İstanbul’a ihanetin Nirvanası’ diye tarif eden İmamoğlu, eski İçişleri Bakanı’nın iddiası için mahkemeye sunduğu yanıta ilişkin, “Mecliste kürsüleri devirecekti, mikrofonlar sallanıyordu bize anlatırken sayı veriyordu. Kul hakkı yediniz, şimdi köşenizden pısırık pısırık cevaplar gönderiyorsunuz” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) bağlı kuruluşu İSKİ, Üsküdar’da Bekardere ve yan kolları olan Talimhane deresi ile Kirazlıtepe derelerinden İstanbul Boğazına akan kanalizasyon suyu girişini durdurmak için yaklaşık 800 milyon TL yatırımla ıslah projesininin başlangıcını yaptı. Proje tamamlandığında dere havzasında bulunan atıksular kolektörlerle Küçüksu Atıksu Arıtma Tesisi ’ne taşınacak. Taşkınların ve çevre kirliliğinin önüne geçecek proje,  İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından düzenlenen törenle başladı. Programa CHP genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar, İSKİ Genel Müdürü Dr. Şafak Başa, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaş ve CHP Üsküdar Belediye Başkan Adayı Sinem Dedetaş katıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasında özetle şunları söyledi:

“İHMAL EDİLMİŞ OLMASI BÜYÜK BİR ÖZENSİZLİK”

“Açıkçası tonlarca zehrin denizlerimize döküldüğü bir dönemi devraldık. Bu İstanbul Boğazı’nda, Marmara Denizi ve hatta Haliç’te yaşadığımız bir gerçek. İstanbul Boğazı’na bu kadar zehir dökülüyor ve yapalım desek, vatandaş; ‘feryat figan elimizden ne geliyorsa yapın’ diye sert bir tavırla bize yol gösterir. Ve böyle bir soruna seyirci kalamazsınız diye de parmağını gösterir. Bu atık su meselesi gerçekten İstanbul’un göbeğinde göz bebeği olan mecralarda bu kadar yıllar boyu ihmal edilmiş olması büyük bir özensizlik. Yani bir nevi zehir aslında… 21. yüzyılda boğaza verilen atık suların varlığını yaşamak duymak ve eğer geri dönüp ‘biz 25 yılımızla övünüyoruz’ dediğinizde,  bu yüz karasını gördüğünüzde hiçbir şeyle övünemez hale gelirsiniz. Bu kadar net. Bu bağlamda biz bu işi önemsedik.”

“NEYİ YAPAR VE GÖSTERİRİM DE BANA OY GELİR DİYENLER…”

“Her şeyi ben bilirim der ve öyle bir süreç yönetimi ortaya koyarsanız iş başarma şansınız yok. Eğer nereden rant elde edebiliriz ya da neyi yapar ve gösteririm de bana oy gelir diyerek seçim, seçmen, oy kazanmak her yol mubahtır, yeter ki seçimi kazanalım anlayışıyla hareket ederseniz o yönetim İstanbul’a bir şey kazandırmaz. Bakınız biz bu az önce gösterdiğimiz o görüntüleri öyle montajla falan da yapmadık. Onların hepsi gerçek. Onların ne dediyse, nasıl istiyorlarsa yayın yapan televizyonlarını çekimleri, bizim çekimlerimiz de değil. Denize dökülen, denizi kanlı gösteren veya o atık suyun dereye aktığını yaşatan görüntüler bize ait değil.”

“’ÜSKÜDAR’I VENEDİK OLMAKTAN KURTARDIK’ DİYE ESPRİLEŞTİK”

“Yeter ki isteyin, yeter ki sorunu tespit edin ve çözümü için yola çıkın. 31 noktada da boğazı, Haliç’i, Marmara Denizi’ni koruma çalışmalarımız devam ediyor. Yağmur suyu hatlarıyla, atık su hatlarını ayırıyoruz. Bu önemli bir çevreci adımdır. Yağmur suyu hatlarının doğal bir biçimde denize ya da barajlarımıza akıtılmasını sağlamak, çevreyi korumanın önemli adımlarından birisidir. Bu aynı zamanda atık su arıtma tesislerimizin yükünü de hafifleten bir durumdur. Milyonlarca metreküp atığı oraya yollayıp ekstra bir enerji tüketimi, ekstra bir emek, ekstra bir tesis kapasitesi üreteceğinize o suyun doğal su kaynaklarınıza erişmesini sağlıyorsunuz. Yine. Bu baskınları meselesi önemli bir konu. Az önce genel başkan yardımcılarım yardımcımızla esprileştik. Üsküdar’ın sahilinin denizle birleştiği görüntüyü görünce dedim ki. ‘Kızmadınız bize değil mi Üsküdar’ı Venedik olmaktan kurtardık’ diye. Şimdi o görüntü yakışmayan bir görüntüydü. ‘Kenarından biz başlattık, biz projelendirdik’ bırakın o işi. Bu iş yeni bir iş değil ki. Yıllardır var olan bir sorun. Eğer bunu ilk işimiz deyip, buna sarılıp ilçe belediye başkanından, büyükşehir belediye başkanına, genel müdüründen, diğer birimlerine kadar, ‘yapalım, bu bize yakışmıyor’ denseydi, önceliğiniz olsaydı çoktan bitirirdiniz. Biz geldik bitirdik kardeşim. 1-2 senede bu kadar basit.”

“BUNLARIN HEPSİ GERÇEK, MONTAJ DEĞİL”

“İstanbul genelinde kronikleşen bu tarz su baskınlarının olduğu yerler tam çözüm bulduğumuz yerlerin tam sayısı tam 130 nokta. Milyarlarca lira harcadık. Milletimizin parasını, doğru sorunlara çözüm bulmaya ayırdık ve onu çözdük. Yine 46 noktada daha çalışmalarımız sürüyor. Esenyurt’ta derenin yolunu değiştirdiler, imar verebilmek için. ‘Dereyi şuralardan dolaştıralım öyle gitsin’ dediler. Burayı da imarlı alan haline getirdiler. Ne oldu? O evleri su bastı. O evlerde insanlar öldü. Şimdi biz tekrar dereyi yerine getirmek için orada istimlaklar yaptık. 100 milyonlarca lira. Milyarlarca lira yatırım yaptık, dereyi tekrar akıtabilmek için… Bu suçtur biliyor musunuz? Bu suçtur. Şehre ihanettir…   Bunların hepsi gerçek, montaj değil, kumpas değil, uydurma asla değil. Hayatında hiç kıyısından bile geçmediğim sıfatlar ve uygulamalar bunlar. Allah bunları yapanlardan, milletimizi korusun. Kumpastan, montajdan, yalandan, dolandan, talandan korusun.”

“BUNLAR BİR AVUÇ İNSAN, ÖYLE GÖZÜNÜZDE FALAN DA BÜYÜTMEYİN”

“Bir farkımız daha var. Hükümet kendileri, bankalara kendileri talimat veriyor. ‘Yok bankalara talimat vermeyiz’, vallahi veriyorlar. Niye veriyorlar? Çünkü 5 yıla yakındır yönetimde olacağız. Üç ayımızı çaldılar. Onun için 5 yıla yakın diyeceğim. O 5 yıla yakın olduğumuz yönetimde, kamu bankalarının başındaki insanlar,  yakındaki, yakınlarındaki eşine, dostuna, akrabaya ‘-benim her yerde kulağım var, duyuyorum’- ‘ne yapalım talimat geldi’, ‘1 lira bile kredi veremeyiz’ diyerek o koltuklarda oturdular. Oturmaya devam ediyor. Bunlar kamu bankaları, sizin benim paramız. Milletimize ait kamu bankalarından bize 0  (sıfır) lira verdiler. Bizden önce bütün bu imkanlar onlara ait iken. Bu şehir adına milyarlarca lirayı kullanırken bunları yapmadılar. Gerçekten adalet, merhamet, iyilik gibi duygularının körelmiş olduğunun göstergeleridir. Kendilerinden başka kimseyi düşünmemekle ilgili bir kötülüktür. Ve bunlar bir avuç insan, öyle gözünüzde falan da büyütmeyin.”

KANAL İSTANBUL İSTANBUL’A İHANETİN NİRVANA’SI

“Bütün bu sorunları çözmek yerine peki başka neyi önemsediler? İstanbul’un bağrını delerek kanal açacağız. Bangır bangır bağırıyorlar. Biri bağırıyor diye diğerleri de bağırıyor. Diğer bağıranlar inanmıyor. Gene bağırıyor, Kanal İstanbul diye. Acı, vahim, trajik bir durum. İstanbul’a ihanetin Nirvanası size o ihaneti yaptırmayacağız. 1,5 yıldır ağızlarına Kanal İstanbul’u almıyorlar. Genel seçim geçti, unuttular. Yerel seçim geldi  bangır bangır Kanal İstanbul’u savunan kişiler  -aday olanlar da var- Ağızlarından kelimesi bile çıkmıyor. Niye,  ‘günü geldi mi söyleriz’. ‘Burada da milletimizi aldatalım’. Bu millet aldanmayacak. Çünkü bu milletin doğru pusulaya ihtiyacı vardı. Biz onları temsilen doğru pusula olmaya devam edeceğiz. Kararlı bir şekilde devam edeceğiz.”

BOZUK OTOBÜS KUMPASI

“İETT’yle ilgili araç arızalı kumpası nasıl onları çukura soktu? O çukurdan çıkamayacaklar. Aramaya kalksak onları çukurları gezmeye kalksak 5 yıl da yetmez bize. Kavacık Alman Üniversitesi hattında çalışması gereken Özel Halk otobüsü İETT’ye araç arızalı bilgisi veriliyor ve bu İETT aracı ta Eyüpsultan’da bulunuyor. 15 bin lira resmi ödeme yapıyorlar araca. Reklam filmi çekmek için. Ne için? Ekrem İmamoğlu’nun küçük küçük düşürecekler aklı sıra. Sahte bir reklam filmi çekecekler. Görüntüleri gördünüz, konuşmaları duydunuz. Yapan belli, parti ismiyle bunu yapıyorlar. Oyuncu kadrosu, çekim kadrosu yani bakıyorum ben anlamam film çektirmekten yani. Filmle benim işim yok. Benim hayatım gerçeklerle bakıyorum… Benim bu konuda uzman arkadaşlarım dört dörtlük hazırlık diyorlar. Arkada otobüs itecek adamlar hazırlanmış. Hafiften dumanlar çıkıyor. Çekim ekibi aynı zamanda resmi izinli… İstanbul genelinde çok yetkili bir izin. Valilikten alınmış bu izin. Ve çok geniş yetki verilmiş. Bu kadar geniş kapsamlı izinleri almak önemlidir. Adres belli olunca biraz boyunlar kıldan ince oluyor. Bunu bir çekim sahası haline getiriyor ama sizin bir hesabınız var ise Yaradan’ın da bir hesabı var kardeşim. Patladınız, pat diye patladınız. Zaten sizin işiniz bu kadar. Pat! Bu kadar alçaldınız. Ben hep yani bu tür durumlarda aile terbiyem gereği sadece Allah sizi ıslah etsin. Allah sizin bu kötü emellerinizden bu milleti korusun. Sizi Allah’a havale ediyorum.”

“ASLA UYUMAYACAĞIZ, ASLA BOŞVERMEYECEĞİZ”

“Çalışkan, emeğinin peşinde koşan mert çalışanlarımıza çok dikkatli olmaya ve kumpaslara karşı duyarlı olmaya davet ediyorum. Ve onları bu göreve çağırıyorum. Ne dedik başından beri? Evet biz İstanbul’un muhafızıyız kardeşim. Muhafızı ben değil sadece, 16 milyon İstanbullu bu şehrin muhafızı. İstanbul’a bu kadim emanete muhafızlık yapmak sadece bu şehrin doğasına, canlısına, mimarisine, mirasına, insanına korumakla sınırlı değil. Aynı zamanda bu şehrin muhafazı olmak, bu şehrin hakkına, hukukuna kastetmeye karşı dayanıklı ve donanımlı olmayı gerektirir. Dolayısıyla asla uyumayacağız, asla boşvermeyeceğiz.”

“KUL HAKKI YEDİNİZ, ŞİMDİ KÖŞENİZDEN PISIRIK PISIRIK CEVAPLAR GÖNDERİYORSUNUZ”

“Önceki dönem bir bakan binlerce, on binlerce İBB çalışanımıza terörist demişti. Ve bir çalışanımız hak ettiği ölçekte kendisine üç kuruşluk dava açtı… Tam muhafız karakterini taşıyan bir çalışanımızdı. Nuri kardeşimize bu davadan dolayı teşekkür ediyorum.  Nuri Bey hesap sormuş mahkemede iddiasını ispat etsin demiş. O da ben güvenlik kuvvetlerinin raporuna konuştum demiş. Bizim muhafız ‘o zaman mahkemeye o raporları getirin bakalım, gelsin bakalım biz terörist miyiz, değil miyiz’ diye mahkemeye ısrarlı bir şekilde mücadelesine devam etmiş. Bu eski bakanın avukatı ‘müvekkilin bu açıklamaları siyaset yapma ve ifade özgürlüğü kapsamında yapmıştır’ demiş. Mecliste kürsüleri devirecekti, mikrofonlar sallanıyordu bize anlatırken sayı veriyordu. Kul hakkı yediniz. Şimdi köşenizden pısırık pısırık cevaplar gönderiyorsunuz.”

“AİLELERLE BİRLİKTE 15-20 BİN DOLARA VATANDAŞLIK”

“Bu şehirde her gün operasyon yapılıyor. Ve bu ülkenin her köşesinde her gün çete aşağı çete yukarı. Kaç çete ismi var? Kaç mafya ismi var? Literatürü tarıyorum bulamıyorum. Yeni keşfedilmiş. Buradan tekrar ilan ediyorum. Bu emeği veren polislerimize herkese teşekkür ederim… Bu şehrin valileri vardı, bunlar birikirken bu şehirde. Bu şehrin yöneticileri vardı. Emniyetçileri vardı, görevlileri vardı. Nerede bunlar? Bakanları vardı. Biri mi göz yummuş? Kim yönetiyordur? Yani o yapılan işleri gösteren filmleri bu kadar öne çıkarmanın bir tek anlamlı ifadesi olan bir siyasette. Bir iktidar değişir. Başka bir iktidar gelir. Bir bakan gelir onun yerine der ki, ‘berbattı kardeşim, batıyorduk onun için bak her gün operasyon yapıyoruz’. Hesap veren yok. Bunlar olurken neredeydiniz?.. Öyle aileler var ki 15-20 kişi. 400 yüz bin dolar değil dedi arkadaşım. 15-20 bin dolar kişi başı vatandaşlık veriyoruz biz dedi. Haklı. Sonra uyandım. Bu memleketin hala her gün şehit veren bu milletin,  Çanakkale’de Kurtuluş Savaşı’nda büyük mücadele vererek bu ülkeyi, bu devleti kuran bu memleketin vatandaşlığı 15-20 bin dolara… Bu millet size büyük hesap soracak… Medyada bazı şeyler, bazı borazancıları var çıkıyor. Yani bu kadar terör yaşıyoruz. Sorumlusunu CHP yapmaya, sorumlusunu Genel Başkanımızın ismini, benim ismimi ağızlarına alarak bizlere taşımaya gayret ediyor… Bu tarz insanlar iktidarın sözcüleri gibi konuşuyorlar. Hak hukukumuzu arayacağız.”

İKİ PROJE SADECE İMZAYI BEKLİYOR

“İstanbul’da hizmet etmek için yatırım programına proje sokmanız gerekiyor. Biz yatırım. alınsın diye projelerimizi bildirdik. Israrla bildiriyoruz. İlk değil. Bugün projelerimiz kabul edilsin diye haber beklediğimiz önemli projelerimizden sadece ikisi Eyüpsultan-Bayrampaşa Tramvay Hattı ve Sefaköy-Beylikdüz-TÜYAP Metro Hattı. Sadece bir mürekkep bir kalem… Bize kefil olunmuyor onu söyleyeyim. Tek bir katkıları yok. O bizim çabamız. Bunların kaynağı da hazır. Bayrampaşa, Eyüp Sultan, yakın etki alanındaki diğer ilçeler, Beylikdüzü, Sefaköy, hattında Küçükçekme, Avcılar, Büyükçekmece, Esenyurt hatta Başakşehir’in bir bölümü bugün bu haberi bekliyor. Bir mürekkep, bir kalem, umut ederiz bunu izin verirler ve ben de inanın en güçlü sesle teşekkür ederim… Vermedikleri takdirde bu şehrin milyonlarca insanına bir mürekkep, bir kalemi bile millete hizmet için vermekten imtina ediyorsunuz. Bu kadar sizin insanlarınıza hizmet vicdanının köreldiğini kelime kelime anlatacağım. Bakın nasıl anlatacağım, göreceksiniz.”

İLK DERS GÜNÜNDE KREŞİ ZİYARET ETTİ

Konuşmaların ardından 800 milyon TL’lik projenin temeli atıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun pazartesi mesaisinde Üsküdar’daki ikinci adresi Kısıklı’da bulunan Yuvamız Çocuk Etkinlik Merkezi oldu. Yapımı tamamlanarak öğrencilerini ağırlamaya başlayan kreşi ziyaret eden İmamoğlu, öğrencilere başarılılar ve iyi dersler dileğinde bulundu. Ziyaret sonrası İmamoğlu’nun basın mensuplarının sorularına yanıtları şöyle oldu:

-Kreşlerle ilgili değerlendirme yapabilir misiniz?

“İlk kez kreş hizmeti vermeye başlayan bir kurumuz Bunu birçok yerde söylüyorum. Çünkü bazen vardı diye vatandaşlarımız ifade ediyor. Tek bir tane bile eğitim alabileceği kreşi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yoktu.  Mart ayında tamamen bitmiş ve hizmete giren kreşlerimizin sayısı 100 olacak. Sadece 4,5 yılda İstanbulluya hizmet etmesi için hazırlamış olacağız. Şu an itibariyle artık tamamen hizmete girmiş olanlar 75-76 kreşi buldu, buluyor. Diğerleri de çok hazırlık aşamasında. Donanımları vesaire toparlanıyor. Şu anki sayıyla bile 1.300’e çalışanı var buranın. Kreşimizde eğitimcilerimizin -ki sayısı 800’ün üzerinde- eğitimcilerimizin neredeyse yüzde 99,9’u kadın 1250-1300 çalışanının da yüzde 95’i kadın. Dolayısıyla o kadar çok yönlü kazan kazanı var ki toplum adına. Hem çocuklarımız burada hayata mağlup değil eşitlenerek giriyorlar. Hem burada annelerimiz çocuklarını buraya emanet ederek huzurlu bir süreci yaşıyorlar. Aynı zamanda bir kısım annelerimiz aynı zamanda istihdam sürecine dahil oluyor ve üreten kadın pozisyonuna, evine ekmek getiren kadın pozisyonuna  geçiyor. Aynı zamanda ı bu müthiş bir toplumsal vicdan köprüsü. Çalışan kadın sayısını arttıran bir sektör gibi oluyor aslında. Eğitim sektörünün bir parçası. Ama en önemlisi bu kadar ekonomik zorluğun olduğu bir dönemde biz kreşlerimizdeki ücret politikamızla belki de olan piyasanın üçte biri, dörtte biri bazısına göre onda biri diyebileceğimiz seviyede kreşlerimizde çocuklarımıza eğitim imkanı veriyoruz. Aslında eğitimin bütününe baktığınızda sadece kreşle sınırlı değil. Yani yurtlarımız bakın bir yatağı bile olmayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi yani geçenlerde Şişli’nin göbeğinde 350 yataklı bir yurt yapıyoruz şu anda. Hemen yanındaki bir rezidansın 12-13-15 bin dolar metrekare satış fiyatı. Bizim o yerimizde bir ticari alan üretme şansımız olmasına rağmen bu bir sebeptir. Tercih hakkıdır. Biz tercih hakkımızı vatandaştan yana kullandık ve gençlerimize yurt açıyoruz. İnşallah 5.200 kapasitemiz var ve öğrencimiz var şu anda. Bunu 6 bin yapacağız. Hemen eylülde, Kadıköy’de var bitmek üzere. Şişli hazırlanıyor. 75 bin  niyet etmiştik. Çok başvuru olunca 100 bin öğrencimize, üniversite öğrencimize burs veriyoruz. Yani biz bu sene tam 750 milyon lira, üniversite öğrencilerimize burs, bütçeden pay ayırdık ve bunu veriyoruz İnsanlarımız yoksul öğrencilerimiz buna muhtaç… Diliyor ve istiyoruz ki bu konuda özellikle 14 Cumhuriyet Halk Partili İstanbul’daki belediyemizin çok etkin bir kreş açma faaliyeti sürdürdü. Biliyor ve istiyoruz ki az önce Genel Başkan Yardımcımla da içeride onu konuştuk. İstanbul’da Üsküdar adayımız şehir çok başarılı Genel Müdürlüğünü yapmış Sinem Hanım başkanlığında, ilçe belediyesi nezdinde de kreşleri açmak ona nasip olsun. Bu yöndeki bütün çalışmalarımız sürüyor. Biz milletimizin içini ısıtan ihtiyaçlara çözüm bulan insanlarımızla insanını aldatmayan insanıyla doğru işleri yapan yapamadığını da anlatan, niçin yapamadığını söyleyen yani doğal bir kamu, vatandaş ilişkisi kuran, vatandaşına tepeden bakan hükmeden değil, vatandaşını dinleyen devlet şefkat elidir. Devlet tahakküm kuran, baskı kuran değildir Devlet cumhuriyetle birlikte kimsesizlerin kimsesidir. İnsanını mutlu edendir… İstanbul modelini önümüzdeki beş yılda daha da tırmandıracağız. Üsküdar’ımıza bu kreşimiz hayırlı uğurlu olsun.”

KİMSEDEN İCAZET ALMADAN…

-Yanınızda zaten ilçe başkan adayınız da var. Her seçimde İstanbul bir çok önemli noktada bir de ardından da Üsküdar’a bakılır. Bulunduğunuz mahalle de önemli, Kısıklı Mahallesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mahallesi. Kendisi en son genel seçim sonuçlarına bakıldığında da hem İstanbul hem de Üsküdar mesajı vermişti. Bulunduğunuz konum itibariyle nasıl değerlendirirsiniz.

“Eminim ki o da çok mutlu olacak 31 Mart’ta.  Sinem Hanım’ın başkanlığında mutlu bir Üsküdarlı olacak. Bütün Üsküdarlıların mutlu olacağı gibi. Zaten temel amacımız bir kişiyi bile dışarıda bırakmamak, herkesin mutlu etmek.Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanının da mutlu olacağı bir 31 Mart seçimine hazırlıyoruz. Bizim mutluluğumuz seçim akşamı değil. Onu mutlu edeceğimiz mutluluk, 5 yılda ortaya koyacağı uygulamalarla ve çalışmalarla olacak. Şu anda İstanbul’daki vatandaş hizmet memnuniyeti gibi çok sağlıklı diyalogların kurulacağı bir yer. Bir de Üsküdar hepimiz için çok değerli… Ben İstanbul’a ilk geldiğimde oturduğum ve İstanbullu olduğum diğer Üsküdar. Eşim Üsküdarlı. O da hayatını burada geçirdi. Dolayısıyla Sinem Hanım’la, işte ilçe başkanımızla hep birlikte iş birliği içerisinde ama kapsayıcı yani büyük bir uzlaşı içerisinde Üsküdar’da yaşayan herkesi dinleyen siyaset üstü bakan büyük bir ittifakı kurarak Üsküdar’da da aynen İstanbul’da olduğu gibi milletin kazandığı bir seçimi var etme çabasında olacağız. Bu çaba Üsküdar’da nasılsa Eyüpsultan’da da öyle, Fatih’te de, Beyoğlu’nda da öyle; Tuzla’dan Çatalca’ya Silivri’ye kadar öyle olacak. Başka bir yere başka bir dili temsil edecek arkadaşlarım. Görecekler cumhuriyet tarihi bu kadar temiz, bu kadar ahlaklı, bu kadar erdemli ama aynı zamanda saldırılara karşı bu kadar dirençli, muhafız gibi bu şehri yöneten ve koruyan yine 16 milyondan güç alarak bu kadar kararlı kimseden icazet almadan, kimsenin tensiplerini beklemeden tam yol ileri diyecek bir kampanyayı ve anlayışı, siyaset ruhunu bizimle yaşayacak ve görecek çok iddialıyız.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.