Dr. Kenan Özkan: Cumhuriyet’in ilk 10 yılı, ABD basınında şaşkınlık yaratmıştı!

Dr. Kenan Özkan: Cumhuriyet’in ilk 10 yılı, ABD basınında şaşkınlık yaratmıştı!
27.10.2022
A+
A-

Bu sene Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesi ile en güzel bayram olan Cumhuriyet’in 99. yılını kutluyoruz. Uzmanlar, tarihimizde Cumhuriyet’in ilk 10 yıllık serüvenin çok önemli olduğunu, o dönemin heyecanlı olduğu kadar, tehlikelerle geçtiğini dile getiriyor.

Doktorasını Millî Mücadele ve Millî Mücadele dönemindeki Türk-ABD ilişkileri üzerine hazırlayan Altınbaş Üniversitesinden Dr. Kenan Özkan, Genç Cumhuriyetin Avrupalı ülkelerin hiç şans tanımamasına rağmen ilk 10 yılını başarı ile atlatarak, 100. yılını kutlamaya hazırlanan köklü bir devlet haline geldiğini belirtti. 100 yıl öncesine dönüp baktığımızda, bu gelişmelerin sadece Batılı ülkelerde değil; okyanus ötesinde yani ABD’de de büyük bir şaşkınlık ve hayranlık uyandırdığını dile getirdi.

Dr. Kenan Özkan, dönemin ABD basını incelediği çalışmasında önemli tespitlerde bulundu. ABD kamuoyunun Cumhuriyete bakışlarını 1920-1929 arası ve 1930 sonrası olarak ikiye ayırmanın mümkün olduğunu dile getirdi. 1920’li yılların sonuna kadar diktatörlükle yönetilen bir ülke algısı varken, 1933’te bunun Modern Türkiye’ye döndüğünü ifade etti.

Başarının 3 nedeni… Milliyetçilik, Kararlılık, Liderlik

Dr. Kenan Özkan, Atatürk liderliğindeki Cumhuriyet’in ilk on yılında, ulaşılan gelişmişlik seviyesinin Amerikan basınına hâkim olan bakış açısını şöyle özetledi. “Modern Türkiye, gerçeği kabul edilmiştir. Bu gerçeği üç etkenle açıklamak mümkündür. Birincisi Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı ve halka kazandırdığı bu ruh. İkincisi yeniliklerin uygulanmasındaki kararlılık ve radikalizm. Üçüncüsü ise halkını bunların gerekliliğine inandırmak konusundaki liderliği. dedi

   

“2 badireye rağmen, ilk 10 yıl mucize gibiydi”

Dr. Kenan Özkan, Genç Cumhuriyet idaresinin doğuda Şeyh Sait, batıda Menemen olmak üzere iki isyanla karşı karşıya geldiğini hatırlattı. Bu badirelere rağmen hayata geçirilen yeniliklerin tüm dünyada olduğu gibi Amerikan kamuoyu tarafından da ilgiyle takip edildiğini anlattı. Cumhuriyet’in dış dünyada yarattığı izlenimi tespit açısından iki kaynaktan ve çift yönlü takip etmek gerektiğini belirten Dr. Kenan Özkan, özellikle Amerikan basını ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’de görev yapmış Amerikalı diplomatların gözlemlerinden bunun çok net görülebileceğini söyledi.

Dış basındaki “Diktatörlük” algısı

Dr. Kenan Özkan, Cumhuriyetin ilanından yani 1923-1929 arası dönemde Amerikan basının genel izlenimi Türkiye’nin Atatürk liderliği altında “diktatörlükle” yönetilen bir ülke olduğu şeklinde olduğunu belirtti. Dr. Kenan Özkan, aynı izlenimin Avrupa ülkelerinde de hâkim olduğunu ve bu durumun yarattığı rahatsızlığın Atatürk’ü, Serbest Fırka denemesine ittiğini söyledi. Amerikan basınının, muhalefet partilerinin olmadığı yönetimleri düz bir mantıkla “diktatörlük” olarak nitelendirdiğinin altını çizen Dr. Kenan Özkan, basının ve kamuoyunun, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları, geçmiş parlamento deneyimlerinin yetersizliğini ve siyasal kültürün tam anlamıyla gelişmemiş oluşunu dikkate almadan Türkiye’deki tek partili sistemi, “diktatörlük” olarak tanımladığını ifade etti. Atatürk’e ilişkin Amerikan basınında yer alan haberlerde “diktatör” ifadesine rastlandığı değerlendirmesini yaptı.

  

“Genç Cumhuriyet’e Batı Taklitçisi yakıştırması yapıldı”

ABD basınında dikkat çeken Türkiye karşıtı bir başka yaklaşıma daha işaret eden Dr. Kenan Özkan, “Bu dönemde gerçekleştirilen devrimlerin sadece Batı taklitçiliği olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Bunların başarısından şüphe duyuluyor. ABD Kamuoyunda, bunların şekilsel hareketler olduğu ve Türkleri medenileştirmek için son derece yetersiz olduğu düşüncesi hâkim.” şeklinde konuştu.

1930’lar… Batı Taklitçisi algısından Modern Türkiye’ye

Dr. Özkan, 1920’lerin sonlarına gelindiğinde bu algının yavaş yavaş kırılmaya başladığını belirtti. 1925-1929 arası dönemin Türk siyasi tarihinde “Takrir-i Sükûn Dönemi” olarak adlandırıldığını hatırlattı. Medeni Kanun’un ilanı, harf inkılabı, yeni ölçü birimlerinin kabul edilmesi, kılık kıyafet düzenlemesi, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi pek çok yeniliğin hayata geçirildiğini belirtti. Dr. Özkan, her şeyden önce laik bir eğitim sistemi sayesinde Türk insanın artık kulluktan; vatandaş statüsüne geçtiğinin altını çizdi. Yeni yaşam tarzı ile dikkat çeken Türkiye’de kadınların artık örneğin Hâkim, Avukat olabildiği ve hayatın her alanında boy gösterebildiğini ifade etti.

Dr. Özkan, Cumhuriyet Türkiye’sine yönelik Amerikan kamuoyundaki negatif bakışın 1930’lardan itibaren değişmeye başladığını söyledi. Özellikle Amerikan basınında, “Korkunç Türk” imajının yerini, “Modern Türkiye” imajının aldığına işaret etti. Dr. Özkan, “1930’ların başından itibaren, Türkiye’nin modernleşme yolunda gösterdiği çaba ve kat ettiği yolun Amerikan basınında hak ettiği yeri aldığını ve övüldüğünü görürüz. Mustafa Kemal Atatürk için kullanılan “diktatör” tanımlamasının yerini, Mustafa Kemal Atatürk’ü Avrupa’ya hâkim olan diktatörlerle karıştırmamak gerektiği ifadelerine bırakıyor. Hitlerin Almanya’da, Mussolini’nin İtalya’daki yayılmacı politikalarına karşı, Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politikadaki söylemi, barış çağrısı ve yayılmacılığı reddeden siyaseti Amerikan basınında övgü ile karşılanır.” dedi.

  

“Amerikalı Diplomatlar, anılarında bir mucizenin gerçekleştiğini dile getiriyor”

Türkiye’de görev yapan Amerikalı diplomatların da Türkiye algısının değişmesinde büyük katkısı olduğunu ifade eden Dr. Özkan, Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasındaki resmi ilişkilerin 1927’de başladığını hatırlattı. Bu tarihe kadar ilişkilerin gayri resmî seviyede yürütüldüğünü, Amiral Bristol’un İstanbul’da 1927’ye kadar görev yaptığını söyledi. Dr. Kenan Özkan, dönemin önemli olaylarını şöyle anlattı: “ABD, başkent değişikliğinden sonra temsilciliğini Ankara’ya bir süre daha taşımadı. Bristol aracılığıyla İstanbul’dan temas kurdular. 1927’de resmî ilişkilerin kurulması üzerine Joseph Grew Ankara’ya ABD Büyükelçisi olarak görevlendirildi. 1933’e kadar sırasıyla Grew, Charles H. Sherrill ve Robert P. Skinner’in elçilik görevinde bulunuyor. Grew’un ve Atatürk hakkında yazdığı kitaplarla bilinen Sherril’in anılarında Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet idaresinin bir mucizeyi gerçekleştirdiği ifadelerine sıkça rastlanır. Bu Amerikalı diplomatlar Türkiye’nin değişimine yakından tanıklık etmiş kişiler. Bu nedenle değerlendirme ve analizleri basına kıyasla çok daha objektif, somut ve kıymetlidir.” ifadelerini kullandı.

  

“Afganistan’da Amanullah Han’ın Atatürk’ün yolundan gittiğini yazıyorlardı”

Dr. Özkan son olarak, Amerikan basınının Atatürk liderliğindeki Cumhuriyet Türkiye’sinin çevre ülkeleri ve İslam alemindeki diğer geri kalmış milletleri de etkilediğine işaret ettiğine değindi. “Bu çerçevede Afganistan’da Amanullah Han’ın Atatürk’ün yolundan yürüdüğünü yazmışlardır. Atatürk ile Amanullah Han’ı kıyaslamış ve Türkiye’nin başarısını daha görünür olduğu sonucuna ulaşmışlar. Bunun sırrını ise Atatürk’ün kararlılık ve stratejisine bağladıkları görülür. Amanullah Han’ın mücadele konusunda bu kadar kararlı olamadığı gerçeğine temas ederler.” değerlendirmesi yaptı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.