Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kritik açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kritik açıklamalar
07.04.2021
A+
A-

Erdoğan: Kendi iktidarını ülkenin felaketinde gören zihniyeti, en az darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi iktidarını ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen ay gerçekleştirdikleri 7. Olağan Büyük Kongrenin hemen ardından yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında, Merkez Yürütme Kurulu ile birlikte Grup Yönetiminde de bazı değişiklikler olduğunu anımsattı.

Naci Bostancı’nın Grup Başkanı olarak görevine devam ettiğini; Grup Başkanvekillerinden Özlem Zengin’in artık görevini Genel Merkezde Halkla İlişkiler ve Sivil Toplum Başkanı olarak sürdüreceğini hatırlatan Erdoğan; bu dönemde Grup Başkanvekilliklerini ise Bülent Turan, Cahit Özkan, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yürüteceğini söyledi.

Görevlerine devam eden ve yeni sorumluluk üstlenenleri tebrik eden ve başarılar dileyen Erdoğan, “Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak, ülkeye ve millete Meclis çatısı altında verdiğimiz hizmetleri, inşallah bu yeni ekibimizle çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. Meclis gündemi zaten yoğundu. Mevcut kanun hazırlıkları ve görüşmelerinin yanı sıra, pek çok yeni konu, komisyonlarda ve Genel Kurul’da bizleri bekliyor. Yeni anayasa hazırlıkları sürecinde de ilerleyen dönemde Meclisimize ve dolayısıyla grubumuza önemli görevler düşecektir.” diye konuştu.

AK Parti Grubunun, tüm bu zorlu çalışmaları başarıyla yürüterek, Türkiye’yi 2023 hedeflerine adım adım yaklaştıracağına inandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Her bir milletvekilimiz, kendi şehrinin temsili yanında, yasama faaliyetlerine de en aktif şekilde katılarak, bu yükü paylaşacaktır. Her dönemde olduğu gibi bugün de Meclis’in ve ülkenin lokomotifi sizler olacaksınız.

Kongremizde temel çerçevesini ortaya koyduğumuz 2023’e kadarki yol haritamızın hayata geçirilmesini, hem Meclis’te hem illerimizde sizlerle birlikte sağlayacağız.

Geçtiğimiz 19 yıldaki eserlerimizi ve hizmetlerimizi, yeni dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Türkiye’nin 19 yıl önceki halini, yaşı 35-40’ın altındaki vatandaşlarımız pek hatırlamaz. Hükümete geldiğimizde, demokrasiden kalkınmaya kadar her alanda yokluk, yoksulluk, yasaklar ve zulüm arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık. ‘Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür’ derler. Bunun için eski Türkiye ile bugünkü Türkiye’nin mukayesesini her fırsatta milletimizle paylaşmamız gerekiyor. AK Parti iktidara geldiğinde, CHP Genel Başkanı herhalde 50’lilerinin başındaydı. Kendisinden 20 yıl öncesinin Türkiye’siyle bugünün Türkiye’sini, şöyle elini vicdanına koyarak karşılaştırmasını istiyoruz. Gittiği yollar aynı yollar mı, gördüğü binalar aynı binalar mı, aldığı hizmetler aynı hizmetler mi, ülkenin vizyonu aynı mı?

Bir günden bir güne bu zatın ağzından, ‘tamam, pek çok eksik ve hatta yanlış var ama memlekette şöyle iyi bir şey de yapıldı’ sözünü duymadık. Tam tersine CHP Genel Başkanı ve şürekası, tüm konuşmalarında, hafıza-i beşerin nisyanına güvenerek, yarısı yalan, yarısı yanlış bir sürü iddia ortaya atıyorlar. Kendisi İzmir milletvekili. İzmir’e bir bak. İzmir’e neler yaptı bu iktidar? Çevre illerle, hatta uzak illerle, başta İstanbul, Ankara olmak üzere, buralara ne gibi bağlantılar yapıldı? Ne gibi yatırımlarla İzmir buralara bağlandı? CHP’nin geçmişinden bugüne İzmir’e yapılmış en ufak bir yatırım var mı?”

Erdoğan, CHP’nin, bir grup emekli amiralin, buram buram darbe iması kokan açıklamalarını, ekonomiyle ilgilendirerek “gündem saptırma” olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptuğunu söyledi.

“Darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Orasının takdirini milletime bırakıyorum.” diyen Erdoğan, bununla da kalmayıp kendilerini, herkesi terörist ve darbeci ilan etmekle suçladıklarını belirtti. Erdoğan, “Tabii kendileri teröristlerle al takke-ver külah ilişkisi içinde oldukları için teröriste ‘terörist’ dememizden rahatsız oluyorlar. Çünkü bakıyorlar ki Gabar, Cudi, Tendürek, Bestler Dereler çökertildi. Bütün bunları gördükçe rahatsız oluyorlar. Hatta ve hatta daha da ileri giderek, çıkmış bunlardan bir tanesi ‘Suriye’nin sınırında bazı yerleşik durumlar olabilir, bu çok daha da isabetli olur.’ diyecek kadar şirazesini kaybetmiş. Kim bu? Bu da sözcüleri.” diye konuştu.

CHP’lilerin, tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için darbeciye “darbeci” demelerinden de huzursuzluk duyduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Teröristlerle ve darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek, güya kendi akıllarınca, bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem teröristleri ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden milletimizin, özellikle de gençlerimizin umudunu kırarak, ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar. Türkiye, daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken bir grup emekli askerin, aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, ülkenin seçilmiş yönetimini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Çok açık net söylüyorum, şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP’nin kendisi vardır. Bu 104’ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor, kim bilir daha ne kadar çıkacak. Hadi 15 Temmuz’da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp milletin sokakta verdiği mücadeleyi rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır. Ama bundan sonra yemezler, bundan sonra yutmazlar. Bundan sonra hesabını bu işin çok ağır vereceksiniz ve siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz ise hiç müsaade etmeyiz.”

Meselenin korkaklık, yüreksizlik ve geçmişinden utanmak olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Oturduğu koltuğa, mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata, diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde, akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, doğrudan kendi varlığını hedef alan anti-demokratik bir girişim karşısında böyle bir tavır içine giremez. Kendi iktidarını, ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

“Sağlık Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin”

Erdoğan, bazı video görüntülerini izlettikten sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Sağlık Bakanlığı Bilim Kuruluna yönelik sözlerini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Kılıçdaroğlu dün hızını alamayıp işi salgınla mücadelede en önemli referans kaynağımız olan, ülkemizin kendi alanlarının en yetkin isimlerinden oluşan Sağlık Bakanlığı Bilim Kuruluna saldırmaya kadar vardırdı. Vah zavallı. Biz salgınla mücadeleyi siyaset üstü, 84 milyonun tamamının sağlığını ilgilendiren milli bir mesele olarak görüyoruz. Bilim Kurulu üyelerimize kadar, bugüne kadar verdikleri hizmetler için de ben şahsım, ailem, grubum ve milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum. Bilim Kurulu başta olmak üzere sağlıkta bugüne kadar ölen nice kardeşlerimiz, arkadaşlarımız oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal, senin bir derdin oldu mu? Kılıçdaroğlu’nun bir dakikalık şov uğruna, bunca emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gereken yerde, bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabb’im ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan muhafaza eylesin diyorum. Ve bununla da kalmayıp tabii Sağlık Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın.”

Erdoğan, CHP’lilerin örnek gösterecek bir eseri, iftihar edecek bir hizmet ve dikili bir ağacı bulunmadığını dile getirerek, “Siyasi hayatınızın tamamı, bizim projelerimizi engellemeye çalışmakla geçmiştir. Yüzsüzlükte ve arsızlıkta öyle tavan yapmış durumdalar ki dün engellemek için çırpındıkları eserleri ve hizmetleri, bugün sanki kendi projeleriymiş gibi sahiplenmekten de geri kalmıyorlar. İstanbul’da ne yapmışsak, şimdi onları sahiplenmeye çalışıyorlar. Bu ne utanmazlıktır, bu ne terbiyeden muaf kalmış bir haldir? CHP’ye gönül veren vatandaşlarımızın, tüm bu olup bitenleri ibretle takip ettiğine, günü geldiğinde de demokrasi ve kalkınma düşmanlarına hak ettikleri cevabı vereceklerine yürekten inanıyorum.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, en tehlikeli yalanın, içine doğruların karıştırıldığı yalan olduğunu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, doğruluğunu, yanlışlığını bilmedikleri, çoğu kurgu olduğu açıkça belli küçük ve istisnai örnekler üzerinden, yanlış, yıkılmış, batmış, bitmiş bir Türkiye fotoğrafı çizmeye çalıştığını söyledi.

Türkiye’nin son 8 yıldır kesintisiz yaşadığı saldırılar nedeniyle ödediği bir bedel olduğunu kaydeden Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, özellikle hizmet sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini gayet iyi bildiklerini ifade etti.

Erdoğan, bir yandan sınır içinde ve dışında terör örgütlerinden darbecilere kadar geniş bir cephede mücadele verirken, diğer yandan da ülkeyi kalkındırma, büyütme ve güçlendirme mücadelesini sürdürdüklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çevremize baktığımızda, Türkiye’nin, Kılıçdaroğlu’nun ısrarla göstermeye çalıştığı gibi dizlerinin üstüne çökmüş, yerle yeksan olmuş bir ülke haline gelmesini sabırsızlıkla bekleyenler olduğunu zaten görüyoruz. İşin acı tarafı, düşmanın kılıcıyla kendi ülkesine saldıran profile sahip bir ekibin, ülkenin ikinci büyük partisini adeta işgal etmiş olmasıdır. Bunlar, Türkiye işgal edilse, keyifle kadeh kaldıracak kadar kendi ülkelerinden nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, Türkiye iflas etse, kalkıp göbek atacak kadar kendi halkından nefret eder hale gelmiştir. Bunlar, ülkede çıkacak her türlü kaosu, kargaşayı, krizi, yıkımı dört gözle bekler hale gelmiştir. Bunlar, insanlar hastaneye gidemedikleri için sokakta kıvranarak ölse, iş bulamadıkları için sokakta yatıp kalkmaya başlasa, destek alamadıkları için evlerinde sefalete mahkum olsa, ‘Yaşasın bize iktidar yolu açılıyor’ diye birbirlerini tebrik edecek hale gelmiştir. Bunu merhum Ecevit döneminde daktilolar Başbakanlığın önüne atıldığı zaman yapabildiler mi; yapamadılar. O daktilolar niye atıldı acaba? O işsizler ordusu niçin vardı acaba? Bunun bir muhasebesini yap, sana yakışır. Bekledikleri, umdukları, temenni ettikleri görüntüler ortaya çıkmayınca da kendi kendilerini gaza getirerek, yalanlar ve çarpıtmalar üzerine kurulu bir Türkiye fotoğrafı çizmek için yırtınıyorlar.”

“Söylediğimiz her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat var”

Türkiye’nin böyle bir siyaset anlayışını, muhalefet tarzını, rekabet yöntemini hak etmediğini dile getiren Erdoğan, “Bu ülkede tenceresini kaynatmakta zorlanan her vatandaşımızın derdine, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da yine biz derman olacağız. Bu ülkede iş bulmakta zorluk çektiği için geleceğine tereddütle bakan her gencimizin, her vatandaşımızın sıkıntısına, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz çözüm bulacağız. Bu ülkede salgın şartları sebebiyle ekmek teknesini çevirmekte zorlanan her esnafımızın, sanatkarımızın, KOBİ’mizin önünü, 19 yıldır olduğu gibi bugün de yarın da biz açacağız. Bu ülkede tek bir insanımızın bile kendini sahipsiz hissetmemesi için tarihimizin en kapsamlı ve en etkin sosyal destek mekanizmalarını 19 yıldır olduğu gibi bugün de, yarın da biz işleteceğiz.” diye konuştu.

Bunları sadece vaat, taahhüt, afaki sözler olarak ifade etmediklerini vurgulayan Erdoğan, söyledikleri her sözün arkasında 19 yıllık bir müktesebat bulunduğunu bildirdi.

Erdoğan, “Türkiye’yi bugüne kadar demokraside ve kalkınmada, Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 5 katı, 10 katı hizmetlere nasıl kavuşturduysak, bundan sonra da çok daha fazlasını gerçekleştirecek azme ve hazırlığa sahip tek parti biziz.” ifadesini kullandı.

“Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır”

Yalanın en etkili panzehirinin hakikat, iftiranın en etkili panzehirinin de hukuk olduğuna işaret eden Erdoğan, bu anlayışla, Türkiye’yi son 19 yılda nereden nereye getirdiklerini hatırlatmak istediğini söyledi.

Güncel tartışmalara daha iyi ışık tutması bakımından makroekonomiyle başlayarak hizmetlerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Türkiye ekonomisi 2002 yılı öncesi dönemde, yüksek kamu açığı, yüksek enflasyon, zayıf bankacılık sektörü, kırılgan sanayi altyapısı ve yenilikçi faaliyetlerden mahrum bir reel sektöre sahipti. Yanında parti sözcüsü, Hazine’den sorumlu kişiler, ekonomiyi çok iyi bildiğini zannettikleri kişiler var ya, bu kişilerle bir yere gitmez. Bunlar da her zaman sürekli olarak çamurdan başlarını çıkaramazlar. Onların dönemlerinde Hazinemizin ne durumda olduğunu biliyorsunuz. Ülkemize hakim olan bu dinamikler, siyasi dalgalanmalarla birleşerek, istikrarsız ve sağlıksız ekonomik bir yapıyı besleyip büyütüyordu. Türkiye’nin asırlık kalkınma gayretleri, işte bu sebeple derin yaralar alıyor, bir türlü istediğimiz atılımları gösteremiyorduk. Bugün geldiğimiz noktadaysa, en kısa sürede çözmekte kararlı olduğumuz kimi sıkıntılarımıza rağmen, karşımızda bambaşka bir resim var. Her şeyden önce Türkiye ekonomisi, şoklara karşı önemli ölçüde dayanıklılık kazanmıştır. Küresel çapta meydana gelen krizleri dahi, daha az hasarla ve daha kısa sürede atlatma kabiliyetine kavuşmuştur. Güçlü sanayi altyapımız ve yenilik yapma kabiliyetimizle pek çok gelişmekte olan ülkeyi geride bıraktık, gelişmiş ülkelerle rekabete başladık.”

Göreve geldiklerinde Türkiye ekonomisinin, satın alma gücü paritesine göre dünyada 18’inci sıradayken, artık 13’üncü sırada bulunduğunu bildiren Erdoğan, milli geliri, döviz kurundaki ekonomik temeli olmayan dalgalanmalara rağmen, 238 milyar dolardan 3 katlık bir artışla 717 milyar dolara yükselttiklerine dikkati çekti.

“Enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlıyız”

Erdoğan, sağlanan ekonomik istikrar ve iyileşen yatırım ortamı sayesinde, özel sektör sabit sermaye yatırımlarının milli gelire oranının yüzde 14,8’den yüzde 22,6’ya yükseldiğini anımsatarak, tüketici enflasyonunu, 2002 yılındaki yüzde 29,7 seviyesinden yüzde 6,2’ye gerilettiklerini belirtti.

Son dönemde bir miktar artış gösteren enflasyonu, yeniden tek haneli rakamlara düşürmekte kararlı olduklarını ifade eden Erdoğan, disiplinli maliye politikalarından taviz vermeyerek, bütçenin kalitesini önemli ölçüde iyileştirdiklerini anlattı.

Merkezi yönetim bütçe açığının milli gelire oranını, 2002’deki yüzde 11,1 seviyesinden 2020’de, salgına rağmen yüzde 3,4’e gerilettiklerine dikkati çeken Erdoğan, bu oranın, dünya genelinde geçen yıl yüzde 11,8 olarak gerçekleştiğine işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002’de bütçeden faiz ödemelerine ayrılan pay yüzde 43,2’ken, bu oranı da geçen yıl yüzde 11,1’e düşürdüklerini hatırlatarak, “Bir başka ifadeyle, 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 87 lirası faize giderken, 2020 yılında bu rakam 16 liraya indi. İnşallah faizleri de tek haneli rakamlara indirerek, bu rakamı çok daha azaltacağız. Bu konuda kararlıyız.” dedi.

Bütçede sağlanan mali disiplinin, borçlanma rakamlarına da yansıdığını belirten Erdoğan, Avrupa Birliği tanımlı brüt genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının yüzde 71,5’ten yüzde 39,5 seviyesine gerilediğini bildirdi.

“Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı yok”

Bankacılık sektörüne de özel bir parantez açmak istediğini ifade eden Erdoğan, “2002’de bankacılık sektörü, reel sektörü desteklemek bir yana, sağlıksız yapısıyla ekonominin üzerinde ciddi bir yüke dönüşmüştü. Bugün ise bankacılık sektörümüz, finansmana erişimin kesintisiz devamını sağlayarak, büyüme ve kalkınmamızı destekleyen bir konumda bulunuyor. Sektörün 2002 sonunda yüzde 17,5 seviyesinde olan takipteki alacak oranı, bu yılın Şubat ayı itibarıyla yüzde 4 seviyesindedir. Aynı dönemler arasında sektörün öz kaynakları 23,3 milyar liradan 780 milyar liraya yükselmiştir. Bankacılık sektörünün döviz pozisyon açığı olmadığı gibi, yaklaşık 6 milyar dolar fazlası mevcuttur.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak”

Uygulanan ürün ve pazar çeşitlendirme politikaları sayesinde, küresel değer zincirlerine önemli ölçüde entegre olduklarını dile getiren Erdoğan, şu bilgileri paylaştı:

“Böylece ihracatımız, 2002 yılındaki 36 milyar dolar seviyesinden 170 milyar dolar seviyesine çıktı. Bir milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısını 9’dan 39’a, ihracatçı sayımızı yaklaşık 3 kat artışla 90 bine yükselttik. İhracatımız bu yılın ocak ayında yüzde 2,5, şubat ayında yüzde 9,5’luk, mart ayında yüzde 16,3’lük artış göstererek, yükseliş eğilimini sürdürüyor. Mart ayı, yaklaşık 19 milyar dolarlık ihracat rakamıyla, tüm zamanların rekorunu kırdığımız bir dönem oldu. Bu yılın ilk çeyreğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 82’ye ulaşarak, cari açığımızın azaltılmasına önemli bir katkıda bulundu.

Avrupa’dan Çin’e kesintisiz demir yolu ulaşımını başlatarak, dış ticaretimizde yeni ve önemli bir hattı faaliyete geçirdik. Hayata geçirdiğimiz bir düzenlemeyle 17 bin 888 ihracatçımıza hususi damgalı pasaport vererek, yurt dışı seyahatlerini kolaylaştırdık. Son bir yılda ülke genelinde 3 milyon 115 bin esnaf ve sanatkarımıza toplamda 165 milyar lira tutarında faiz indirimli kredi kullandırdık. Bunları Sayın Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum. Devamlı ‘Çiftçiyi şöyle batırdılar, böyle batırdılar’, bunları anlatıyor. Bak resmi rakamlar burada, buna bak. Önce bunları bir öğren. Resmi rakamlarla değil, uçuk saçık rakamlarla konuşmak, bu milleti yalanla aldatmak sana hiçbir şey kazandırmayacak.”

“Turizm sektörümüz ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıyadır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güven ve istikrar ortamının Türkiye’ye yönelik doğrudan yabancı yatırımları da hızlandırdığına işaret ederek, göreve geldiklerinde doğrudan yabancı yatırım toplamının 18,8 milyar dolar olduğunu, bu rakamın, 2020 itibarıyla 213,2 milyar dolara ulaştığını aktardı.

“Şayet salgın olmasaydı, turizmde de güçlü canlanmanın devamı gelecekti.” diyen Erdoğan, turizm gelirini, 2002’deki 12,4 milyar dolar seviyesinden salgın öncesi son sezon alan 2019’da 34,5 milyar dolara yükselttiklerini hatırlattı.

Turizm sektörünün, ümit verici bir rezervasyon talebiyle karşı karşıya olduğunu açıklayan Erdoğan, “Ülkemizde ve bölgemizde, salgın belirli bir seviyenin altına düştüğünde, eskisinden çok daha güçlü bir turizm hareketliliğine sahip olacağımız görülüyor.” diye konuştu.

“Kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, dün bir rakam vererek, esnaf ve sanatkarları kendilerine karşı kışkırtmaya çalıştığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu adamın ne denli yalancı olduğunu bilmeniz bakımından bu rakam çok önemli. Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl 99 bin 588 esnafımızın terkin yaptığını, yani işini terk ettiğini söyledi. Peki, hakikati ifade ediyor mu? Hayır. Çünkü aynı dönemde 365 bin 533 esnaf da tescil yaptırmış, yani işe başlama bildiriminde bulunmuştur. Ya Kılıçdaroğlu, sen ne zaman doğru konuşacaksın? Rakamlar ortada. Bunlar, kişisel değil ama seninkiler kişisel. Ama ben, şu anda Ticaret Bakanlığı resmi rakamları üzerinden bu rakamları veriyorum. Esnafımızın derdini, sıkıntısını, beklentisini dile getirmek başka şeydir, rakamları eğip bükerek yalan söylemek, kışkırtıcılık yapmak başka şeydir. Şayet bu zat, her iki rakamı birlikte telaffuz etmiş olsa, saygı duyardık, maliyeci ya. Ama birini söyleyip, diğerini gizleyince, kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor.”

Makroekonomik göstergelerde gelinen noktanın önemli bir başarıya işaret ettiğini kaydeden Erdoğan, “Ancak biz bunu yeterli görmüyoruz. Türkiye ekonomisi, taşıdığı potansiyelle daha nice büyük başarı hikayelerine imza atacaktır. Bir süre önce açıkladığımız ekonomi reform paketi, makro göstergelerden yapısal politikalara varıncaya kadar bu başarı hikayesini daha yükseğe çıkartacak unsurlar içeriyor. Sanayiciden esnafa, iş adamından işçiye, öğrenciden emekliye kadar her kesime yönelik somut politikalarımızı içeren reform paketlerimizi, açıkladığımız takvime uygun şekilde hayata geçireceğiz.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, Kasım 2002 seçimlerinin ardından ülkenin yönetimini devraldıklarında, millete Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik üzerinde kalkındıracaklarının sözünü verdiklerini hatırlatarak, Türkiye’yi her alanda muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracak icraatlar gerçekleştirdiklerini söyledi.

Eğitime ayrılan bütçeyi 20 kattan fazla artırarak, yükseköğrenimle birlikte 212 milyar liraya yükselttiklerini dile getiren Erdoğan, okullardaki derslik sayısını 2002’den bugüne 343 binden 600 bine çıkardıklarını ifade etti.

Okullardaki laboratuvar sayısını 22 binden 55 bine, kütüphane sayısını 14 binden 29 bine, dijital kütüphane sayısını 3 binin üzerine, spor salonu sayısını ise 2 bin 791’den 11 bin 749’a ulaştırdıklarını belirten Erdoğan, “Son 18 yılda toplam 693 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirerek bu alandaki eksikleri önemli ölçüde tamamladık. Eğitimi, bilimsel bir anlayışla 4+4+4 şeklinde kademelere bölerek zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık.” diye konuştu.

Üniversiteye girişteki okul katkı puanlarını, yıllardır bir istismar aracı olarak kullanılan üniversite harçlarını kaldırdıklarını, üniversiteye girişteki katsayı farklılıklarını giderdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Maarif Vakfı’mız kanalıyla bugün 43 ülkede 338 okul, 1 üniversite, 1 eğitim merkezi ve 41 yurtla eğitim-öğretim veriyoruz. Hükümete geldiğimizde 76 olan üniversite sayımız bugün 207’ye, akademik personel sayımız 70 binden 178 binin üzerine ve 1,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayımız da 8 milyonun üzerine çıktı. Bugün dünyanın birçok farklı ülkesinden 200 bin öğrenci ülkemiz üniversitelerinde öğrenim görüyor. Gençlik merkezlerimizin sayısını 9’dan 364’e çıkartarak, ülkemizin her köşesinde bu hizmetin verilebilmesini sağladık.

Yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 700 bine ulaştırdık. Kredi veya burs ödemelerinin aylık tutarını; gençlere sesleniyorum; ‘Sizi maddi noktada biz destekleyeceğiz, biz güçlendireceğiz.’ diyor Bay Kemal, biz göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerine verilen burs 45 liracıktı, şimdi ise 650 lira. Yüksek lisans öğrencilerinde 1300 liraya, doktora öğrencilerinde 1950 liraya çıkardık. Bunu biz yaptık. Siz zaten bu makamlara gelecek de değilsiniz. Gelseniz de zaten bu tür destekleri verecek niyetiniz asla yok. Geçmişte olmadı ki şimdi olsun.”

“Dünyaya örnek olduk”

Erdoğan, sağlıkta hastane yatak sayısını 164 binden 253 binin üzerine, nitelikli yatak sayısını 19 binden 162 bine, sağlık çalışanı sayısını 378 binden 1 milyon 177 bine yükselttiklerini anımsattı.

CHP’ye yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bunlar da yapar mı? Yapar. Bunlar ne yapar? İşte Adana’da pazar yerini, ‘hastane’ hatta ‘sahra’ da demiyorlar, edepten yoksun olmayalım diye. Diyorlar ki ‘Bak, işte biz hastane yaptık.’ Senin ona hiçbir zaman gücün yetmez. O, bizim şanımızdandır. Biz 54 günde Atatürk Havalimanı’ndaki acil durum hastanesini yaptık. Aynı şekilde Sancaktepe’de yine 45 günde bir diğer acil durum hastanesini yaptık. Niye buraları seçtik? Uçak geldi, buraya insin ve buradan da 5 dakikada hastaneye geçsin. Sancaktepe’ye uçak insin, 5 dakikada hemen oradan hastaneye geçsin. Bunların içinde oda sayısı ve ameliyathaneler, her birinde 18 ameliyathane var. Tamamen modern tıp aletleriyle dayalı, döşeli bu hastaneleri yapmak suretiyle dünyaya örnek olduk. Arnavutluk gördü. Bizden bunu aynen istedi. Arnavutluk’a söz verdik. Bir müteahhidimizi görevlendirdik. 48 günde müteahhidimiz Arnavutluk’ta acil durum hastanesini yaptı ve Başbakan, teşekkür için Sağlık Bakanı’mızı aradı ve teşekkür etti. Görüldüğü gibi biz sadece kendi kendimize yeten değiliz. Aynı zamanda bize kim ulaşıyorsa biz de onlara ulaşmanın hep gayreti içinde olduk. Bundan sonra da aynı şekilde bu yola devam edeceğiz.”

“Sizin aklınız yok muydu?”

Ambulans başına düşen nüfus sayısının 107 binlerden 14 binlere indiğini bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ambulansları alışılmış ambulanslar olarak değil. Dağlar var; kar, tipi, bora var. Normal ambulanslarla, oralarda problemleri çözmek mümkün değildi. Neleri getirdik? Oralara da paletli ambulansları getirdik. Bugün Erzurum’un her bir köşesine o paletli ambulanslarla ulaşmamız mümkün. Onlarla da kalmadık. Yine aynı şekilde helikopter ambulanslarımızı, ambulans uçaklarımızı devreye soktuk. Bu millet bunları görüyor muydu? Bu ülkede CHP’nin iktidar olduğu dönemler yok muydu? Bunlar aklınıza gelmedi mi? O zaman dünyada ambulanslar yok muydu? Uçak ambulanslar, palet ambulanslar yok muydu? Siz neredeydiniz? Sizin aklınız yok muydu?

Ben, anacığım rahatsızlandığı zaman bugün Şehir Hastanesi olarak kurduğumuz Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Hastanesi, o zaman Okmeydanı SSK Hastanesi’ydi. Sabah namazından sonra oraya gider, oradan numarayı alır. O numarayla daha sonra anacığımla orada muayeneye giderdik. Onu da geç, aynı hastanede, benim bir dava arkadaşımın eşi rahmetli oldu. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum; eşini maalesef doğum esnasında; çocuk rahmetli, hanımı rahmetli… ‘Ödeme yapılmadı.’ diye vermediler. Ne yapıyorlar? Rehin alıyorlar. Bunları biz bu ülkede yaşadık. Kimlerin iktidarıydı? Bay Kemal, senin SSK Genel Müdürü olduğun dönemdi. Sen bu ülkede bunları yapmış bir adamsın. Bu millet senin cemaziyelevvelini çok iyi biliyor. Bunları bütün dava arkadaşlarım, tek tek dolaşarak bu millete anlatmalıdır. Çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Gerekirse belgelerle bunları anlatacağız. Bunların ne olduğunu, nerede, neleri, nasıl yaptıklarını anlatacağız. Anlatalım ki milletimiz gerçekleri öğrensin.”

Erdoğan, hastanelerde 2002’de 58 olan MR sayısının, bugün 940’a, 323 olan bilgisayarlı tomografi sayısının 1251’e ulaştığını söyledi.

“Git, gez, gör”

“Artık sağlık hizmetlerini ihtiyacı olan vatandaşlarımızın ayağına götürüyor, toplam 1 milyon 770 bin insanımıza evde sağlık hizmeti veriyoruz.” diyen Erdoğan, sağlıkta çıtayı gelişmiş ülkelerin bile üzerine çıkararak, toplamda 22 bin 604 yatak kapasiteli 17 şehir hastanesini milletin hizmetine sunduklarını belirtti.

Erdoğan, “(Kılıçdaroğlu) Hesap soruyor, ‘Bunları açıklayın.’ Eser ortada. Şehir hastanelerimizi gezmek, görmek istiyorsan, gidersin, görürsün ve neyin ne olduğunu beğenmediğin Sağlık Bakanı’mız sana anlatır. Öyle diyor ya. Git, gez, gör.” diye konuştu.

Halen 9 şehir hastanesinin inşasının; 3’ünün ihalesi, 3’ünün de proje çalışmalarının sürdüğünü bildiren Erdoğan, “Sadece salgın döneminde 16 bin 159 yataklı sağlık tesisinin inşaatını tamamlayıp, milletimizin hizmetine verdik. Yerli ventilatörü geliştirip seri üretime geçerek, kendi ihtiyacımızı karşılama yanında 20 ülkeye de ihraç ettik. Salgın öncesinde test yapabilen laboratuvar sayımız 73 iken, salgın döneminde bu sayıyı 461’e yükselttik.” ifadelerini kullandı.

“Toplam spor tesisi sayısını 3 bin 907’e çıkardık”

Erdoğan, sporda; atletizm pisti sayısını 12’den 56’ya, yarı veya tam olimpik havuz sayısını 46’dan 278’e, toplam spor tesisi sayısını ise 1575’ten 3 bin 907’e çıkardıklarını belirtti.

Bugüne kadar 32 stadyumun yapımını tamamladıklarını, 10 tanesinin inşasının, 4 tanesinin de proje ve ihale çalışmalarının sürdüğüne bildiren Erdoğan, “Faal sporcu sayımız 206 binden 3 milyon 623 bine, spor kulübü sayımız 6 binden 19 bine ulaştı.” dedi.

Sosyal hizmetlerde, 2002’de 2 milyar lira olan sosyal yardım tutarının, 2020’de 69 milyar lira olarak gerçekleştiğini aktaran Erdoğan, “Son 18 yılda toplamda 411 milyar liranın üzerinde sosyal yardım yaptık. Engelli maaşlarını 2002 yılındaki 24 lira seviyesinden 914 liraya, yaşlı maaşını yine 24 liradan 763 liraya çıkardık. Kamudaki engelli istihdamını 2002 yılındaki 5 bin 777 seviyesinden 58 binin üzerine yükselttik. Asgari ücreti 2002 yılında 184 liradan aldık, bugün 2 bin 825 lira olarak uyguluyoruz. Daha önce 66 liradan başlayan en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkarttık.” bilgisini paylaştı.

Emeklilere bayramlarda 1000’er lira ikramiye vermeye başladıklarını anımsatan Erdoğan, “Vatandaşlarının neredeyse tamamını genel sağlık sigortası şemsiyesi altına alan ve herkese birinci sınıf sağlık hizmeti sunan tek ülkeyiz. Dünyanın herhangi bir ülkesinde sağlık sorunu yaşayan vatandaşlarımız, bu farkı çok iyi bilmekte ve her seferinde bize teşekkür etmektedir.” diye konuştu.

“Son 18 yılda toplam 275 adalet hizmet binası inşa ettik”

Erdoğan, adalet sisteminin daha iyi hizmet verebilmesi için yargıda insan kaynakları kapasitesini güçlendirdiklerini söyledi.

İktidara geldiklerinde 9 bin 349 olan hakim-savcı sayısının, bugün 21 bin 630’a, toplam adalet personeli sayısının ise 61 binden 168 binin üzerine çıktığını dile getiren Erdoğan, “Son 18 yılda toplam 275 adalet hizmet binası inşa ederek hem yargı mensuplarımızın çalışma şartlarını düzelttik hem de vatandaşlarımızın hizmet alma standartlarını iyileştirdik.” diye konuştu.

Mahkeme kararlarındaki hataları asgariye indirmek ve temyiz sürecindeki yığılmayı önlemek için 15 yerde Bölge Adliye Mahkemesi, 8 yerde Bölge İdare Mahkemesi kurduklarını hatırlatan Erdoğan, böylece Yargıtay ve Danıştayın iş yükünü azaltırken, uyuşmazlıkların daha hızlı ve etkin çözümüne imkan sağlayarak, vatandaşların hukuki güvencesini yükselttiklerini anlattı.

Erdoğan, içişlerinde; yerel yönetim mevzuatlarında yaptıkları düzenlemelerle, mahalli idare sistemini güçlendirdiklerini, mahalli idareleri daha demokratik, şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir bir yapıya kavuşturarak, vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmelerini temin ettikleri belirtti.

“Milleti niye aldatıyorsun?”

“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yakın dönemde muhtarlarla ilgili abuk sabuk şeyler söylediğini” ifade eden Erdoğan, “Yapacağından değil ya kendilerine özel kalem memuru atayacakmış. Bunu söylüyor. Bay Kemal, biz muhtar maaşlarını 97 liradan aldık, 2 bin 445 liraya çıkarmak ve SGK primlerini ödemek suretiyle mali haklarını güçlendirdik. Milleti niye aldatıyorsun? Yapacağından değil. Siz bu süreçlerden geçtiniz. Bu süreçleri yaşadığınız zaman niçin bu tür imkanları sağlamadınız?” dedi.

İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Muhtar Bilgi Sistemi ile muhtarların taleplerinin merkezi olarak takibine imkan sağladıklarını söyleyen Erdoğan, “Geçmişte muhtarların mühürlerini toplatarak tüm muhtarlıkların kapısına kilit vurmaya kalkanların, bugün yaptıkları muhtar edebiyatının ne kadar sahte olduğunu ise söylemeye bile gerek duymuyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile vatandaşların ülke topraklarının her karışında huzur ve güven içinde yaşamasını temin ettiklerini dile getiren Erdoğan, gece-gündüz demeden görevlerini fedakarca yürüten kahraman güvenlik güçlerinin her birine şükranlarını sundu.

“Kanal İstanbul ile ilgili hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık”

Erdoğan, “Ülkemizin en büyük ve en stratejik altyapı projesi olan Kanal İstanbul ile ilgili hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Projenin ÇED raporu, 56 kurum ve kuruluşun, 200’den fazla bilim insanının, medyanın ve vatandaşlarımızın katkılarıyla tamamlandı.” dedi.

Erdoğan,”İsteseniz de istemeseniz de biz Kanal İstanbul’a başlıyoruz, yapacağız ve milletimizin emrine amade edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşa edeceğimiz 45 kilometre uzunluğa, 21 metre derinliğe, 275 metre taban genişliğine, en dar yerinde 360 metre su yüzeyi genişliğine sahip Kanal İstanbul, bölge için yeni bir nefes borusu olacaktır.” dedi.

(AA)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.