Aytun Çıray, 3 Mart sonrası yaşananları anlattı

Aytun Çıray, 3 Mart sonrası yaşananları anlattı
23.08.2023
A+
A-

İYİ Parti’den istifa eden Aytun Çıray, 3 Mart-6 Mart arasında yaşananları sosyal medya hesabından paylaştı. Çıray, “Yavaş-İmamoğlu” formülünün CHP’den geldiğini söyledi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 3 Mart günü kamera karşısına geçerek altılı masanın aday dayattığını söylemiş ve masadan ayrılmıştı. Akşener masadan kalkarken, “Ne kumar masasında ne de noter masasında olmayacağız. Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edildi” demişti.

Meral Akşener, uzun bir görüşme trafiğinin ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı yardımcısı olma şartının kabul edilmesiyle masaya 6 Mart tarihinde geri dönmüştü.

GÜN GÜN BELGELİ

Yerel seçim öncesi Millet İttifakı ile hareket etmeyeceğinin sinyallerini veren İYİ Parti’nin izleyeceği yol haritası henüz netleşmezken, genel seçim öncesi partisinden ayrılan 27. dönem İyi Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, sosyal medya hesabından 3 Mart ve sonrasında yaşanan olayları aktardı.

“Yaşadıklarımı yazmam artık millete ve tarihe karşı zorunlu bir görev oldu diye düşündüm” diyen Çıray, “Anlatacaklarım saat saat belgelidir” ifadelerini kullandı.

“İMAMOĞLU-YAVAŞ” FORMÜLÜ KİMDEN GELDİ?

Aytun Çıray, “İmamoğlu-Yavaş cumhurbaşkanı yardımcısı olsun” teklifinin aslında CHP’den geldiğini yazarak Erdoğan Toprak’ı işaret etti.

Çıray’ın açıklamaları şöyle:

Birinci sıradan kontenjan milletvekili yapılan İYİ Parti’li, Gürkan Hacir’in “Taksim Meydanı” programında…

“Meral Hanım’a dua edin” diye başlayarak…

“O masadan kalkmasaydı ve cumhurbaşkanı adayı olmasını istediği belediye başkanlarını -cumhurbaşkanı yardımcısı olacak şekilde- o karenin içine koymasaydı -Kemal Kılıçdaroğlu- %48 de oy alamazdı” mealinde bir açıklama yapınca…

Yaşadıklarımı yazmam artık millete ve tarihe karşı zorunlu bir görev oldu diye düşündüm.

Hatırlayalım…

3 mart 2023 tarihinde Akşener, hepimize büyük sürpriz olan “Altılı Masa”dan kalkarken konuşmasını şöyle tamamlamıştı:

“Dün nihayet ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını tartıştık. 5 siyasi parti tek bir ismi dile getirerek Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına ‘evet’ dedi. Biz iki ismi beyan ettik, Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’ydu.

Yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar 85 milyonun kutlu zaferine tercih edilmiştir. Şahsi hırslar Türkiye’ye tercih edildi.

Üzülerek söylüyorum ki dün itibarıyla 6’lı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir. Ne kumar masasında ne de noter masasında olmayacağız.”

Ama aynı gün Ekrem İmamoğlu da bir açıklama yapmış ve “Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı diye bir mesele yok ki… Her CHP’linin adayı genel başkanıdır. Benim de adayım Genel Başkan’dır” demişti.

Yani İmamoğlu, Akşener’in “kazanacak aday”ı aday olmadığını, Kılıçdaroğlu’nu desteklediğini açıklayarak Akşener’i tekzip ediyordu.

Mansur Yavaş ise 1 martta yaptığı söyleşide: “Kılıçdaroğlu ve Akşener’in iradesi dışında hiçbir harekete girmem” demişti.

Eh Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin iradesi belli olduğuna göre Yavaş da aday değildi.

Masada aday gösterdiğini söyledikleri Başkanlar, “Biz aday değiliz” dediklerine göre Meral Hanım onları neye dayanarak aday göstermişti?

Esasen masayı dağıtmasının anlamı neydi?

Bu hamle kime yarıyordu?

Bütün bu soruların cevapları elbette ortaya çıkacaktır.

Ancak “Taksim Meydanı” programı göstermiştir ki…

Bu cevapları ortaya çıkaracaklar için doğru bilgiler gerekiyor.

Bu nedenle Meral Hanım’ın tekrar masaya oturmasını sağlayan sürecin…

Ve belediye başkanlarının kim tarafından, neden ve nasıl “cumhurbaşkanı yardımcıları” olmalarına karar verildiğinin doğru bilinmesi gerekiyor.

(Anlatacaklarım saat saat belgelidir.)

O günlerde Akşener’in başdanışmanları olarak ben, Turhan Çömez, Ahmet Fakıbaba ve Birol Aydemir sürekli durumu izleyip irtibat halinde oluyorduk.

4 Mart akşamı Turhan Bey beni arayarak durumun vahim olduğunu ve buluşmamız gerektiğini söyledi.

“Masaya tekrar otuması için Meral Hanım’ı ikna edecek biriyle ertesi sabah buluşacağını” da anlattı.

O akşam dördümüz 5 mart öğle saatlerinde Atakule’de buluşmaya karar verdik.

Buluştuk.

Saatlerce konuştuk.

Birol Bey, güvenilir anket firmalarının sahipleri ile konuşmalarını ve kendi hesaplamalarını anlatarak durumun vahim olduğunu matematiksel olarak ortaya koydu.

Turhan Bey’e “sorunu çözerim” diyen kişi ise benim de tanıdığım biriydi ve etkisi olamazdı, nitekim olamadı.

O gün sabah bana gelen bir ankete göre İYİ Parti % 6,4’e düşmüştü.

Kendi yaptırdığım ankette ise İzmir’de İYİ Parti oyları % 6,8 idi.

Bu Türkiye anketini de doğrulamaktaydı.

“Eyvah!” dedim ve sabah Kılıçdaroğlu’nun güvendiği…

3 marttan itibaren de istişarelerde bulunduğumuz Erdoğan Toprak’ı aradım…

“Sayın Bakanım” dedim, “Durum tahminimizden fazla vahamet arz ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nu bilgilendirinde bir araya gelelim.”

İstanbul’daymış…

“Hemen yola çıkıyorum” dedi.

Arkadaşlar Atakule’de beklerlerken öğleden sonra TBMM’deki odamda Toprak’la buluştuk.

Meral Hanım’ı onore ederek masaya oturtacak bir formül gerekiyordu.

O öneri Erdoğan Toprak’tan, yani CHP’den geldi:

“Kemal Bey, Akşener’in aday yapmak istediği belediye başkanlarını cumhurbaşkanı yardımcısı yapacağını açıklasın ve bunu da İYİ Parti önermiş olsun.”

“Tamam” dedim, “Ben şimdi Sayın Akşener’e bu teklifi götüreyim. Daha sonra tekrar bir araya geliriz.”

Şahit olması için Turhan Çömez’i de alarak Akşener’e gittim.

Bilge Yılmaz da oradaydı.

Olduğu gibi anlattım.

Çömez’le birlikte neden tekrar masaya dönülmesi gerektiği konusunda görüşlerimizi de ilettik.

AKŞENER’İN İLK TEPKİSİ

Akşener, “Bilge tekrar masaya oturmaya karşı; ama bu öneri değerlendirmeye değer” dedi.

Tekrar Meclis’te buluştuğumuz Toprak’a Meral Hanım’ın sözlerini ilettim.

“Yumuşama var, artık Kemal Bey doğrudan devreye girmeli” dedim.

“Tamam” dedi, Erdoğan Bey, “Zaten İstanbul’dan Ekrem Bey’i de çağırdı.”

Sonra süreci çok geç saatler kadar izledim.

Değerli okurlar…

Kulislerde söz edilse de…

Bu konuda ne ben ne Erdoğan Bey bu güne kadar konuştuk.

Terbiyemiz elvermezdi.

Ancak bürokrasi yıllarından bu yana tanıdığım dürüst “arkadaşım” Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonuçlarının tek hedefi haline getirildi…

Herkes elini yıkayıp sıvışırken “Asalım şu Kılıçdaroğlu’nu!” demedikleri kaldı.

Bir de…

Dönemin tarihini yazacak olanlara doğru bilgiler ulaşsın istedim.

Yaptıklarım ve yazdıklarım bir kısmınızın hoşunuza gitmeyebilir…

Zaten “devlet!”in bazı mahfillerinde hoş karşılanmamış olmalı ki…

Birincisinde başarılamayan tasfiye operasyonunun ikincisi ile karşılaştım.

Vatan sağolsun!

(ciddigazete.com)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.