Zor mevzu…

Zor mevzu…
03.05.2020
A+
A-

Bazı konular vardır, yazmak kolay değildir.

Mayın tarlasında yürümeye benzer.

Seçeceğiniz bir kelime, yazacağınız bir cümle, üzerine basılmış mayın misali sizi parça parça edebilir.

Buna rağmen yazarsınız.

En ağırından eleştirilmeyi ve hatta linç edilmeyi göze alarak.

Bugün ben de öyle yapacağım.

***

İki yıl önce idi.

Bulunduğumuz şehir, Lincoln Nebraska, iki gündür ara vermeden yağan kar nedeniyle, kimi yerlerde bel seviyesine varan beyaz bir örtü ile kaplanmıştı.

Telefonun diğer ucundaki kızım, işe giderken arabasının kara saplandığını, kurtarmak için epey uğraştığını ama başarılı olamadığını, yardım için duran bir beyfendinin kendisini iş yerine bıraktığını söylüyordu.

Vakit geçirmeden tarif ettiği noktaya gittim ve yanımda getirdiğim kürek yardımı ile tekerlerin etrafındaki karı temizlemeye başladım.

Bir süre sonra yolun karşı tarafında bir araba durdu. İçinden spor giyimli bir bayan indi ve yanıma kadar gelerek “yardım edebileceğini” söyledi.

O konuşana kadar yardım için duran kişinin bir bayan olduğunu sanıyordum ama konuşunca anladım ki, yanılmışım.

Erkek olarak dünyaya gelmiş ama sonra fikrini değiştirmiş biri idi bana yardım teklif eden kişi.

Ben ‘kendi başıma halledebilirim’ dediysem de yardımda ısrarcı oldu ve esasen tek başıma yapamayacağımı sonradan anladığım bu zor durumdan onun yardımı ile kurtuldum.

Minnet ile elini sıktığım ilk eşcinsel, adını bilmediğim bu kişi oldu.

***

Onlar, içinde yaşadığımız toplumun en ötekileştirilmiş bireyleri.

İnsanların önemli bir kısmının muhatap olmak istemediği, isimleri geçtiğinde dahi rahatsız olduğu kişiler.

Oysa ki bu durum onların önemli bir kısmı için bir seçenek değil, yaradılış sorunu.

Bir an için cinsel yöneliminizi belirleyen hormonlarınızın cinsiyetinizle uyuşmadığını düşünün.

Ne yapardınız?

***

Peki, olaya farklı bir açıdan bakmaya ne dersiniz?

Örneğin, milletin anasına küfreden, şantiyelerinde yüzlerce işçi yeterli iş güvenliği olmadığı için ölen, devletin besleme müteahhidi Mehmet Cengiz mi daha zararlı bu toplum için, Cemil İpekçi mi?

Ya da, besmele ile rüşvet yiyen bir din bezirganı mı daha çok zarar verir bu topluma, Fatih Ürek mi?

Hiç canlı bomba olup, kendisi ile birlikte yüzlerce insanı öldüren eşcinsel görmedi bu toplum, ama kendini patlatarak katliam yapmak için giderken yakalanan bir yobazın cinsel organını metal bir kılıf ile korumaya aldığına şahit oldu.

***

“Yaradılanı severim, Yaradandan ötürü” demiş Yunus Emre.

Tam 700 yıl önce söylemiş.

AKP’nin Din ile Aldatma Başkanı Ali Erbaş’dan bir Yunus olması beklenemez elbette.

Ama hiç olmazsa Yunus’un “Y” si olabilseydi.

Tanrı, besmele ile rüşvet yiyen şerefsizler nedeniyle değil de, Ensar Vakfı’nın Kur’an kursuna giden erkek çocuklara tecavüz eden sapıklar nedeniyle değil de, eşcinseller için bu uğursuzlukları başımıza bela ediyormuş öyle mi?

Hadi ordan!

***

Son bir soru ile bitirelim;

Zeki Müren’i severek dinlemez miydiniz?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.