Yeni yolumuz…

Yeni yolumuz…
08.07.2020
A+
A-

Türkiyemiz çıkmaz sokak içinde yön arayan bir ülke konumundadır. Son yıllarda yolumuzu tamamen şaşırmış durumdayız. Her dara düşüldüğünde kendimize yeni bir yol aramaya başlarız! Bu bizim tarihten gelen bir kaderimiz olsa gerek!

İlk çıktığımız yolları neden terk etmek zorunda kalıyoruz?

Millet olarak, şimdiye kadar bu soruya cevap aramayı düşünmediğimizden, çaresizlik içinde yeni yollar aramaya koyuluruz. Bilmem kaç yıl sonra da tilkinin dolaşıp geldiği yere sığınmaktan başka bir yol bulamıyoruz!

***

“Yeniden temiz bir sayfa açalım” şamatasıyla akıl dağıtmaya başlayanları görüyoruz. Hatırlayın, meşhur “balkon” konuşmalarını. Ve yeniden ağız  kalabalığı başlar. “Yolculuğa taze kan ve canla başlayalım.” diye hayal alemine dalıyoruz? Manzara ortada, çok çirkin bir seçim kampanyasından millet olarak yaralı çıktık. Cumhuriyetimiz, beceriksiz, hayalleri olmayan(!) siyasiler sebebiyle çok kan kaybetti. Hele bu 7 Haziran seçimi, ne kan bıraktı, ne can! Şeref, ahlak, terbiye kısaca insanlık dahil bütün değerlerimiz yerle bir edildi.

Yalan, iftira, riyakarlık ve münafıklık birer anıt olarak önümüze dikildi!

Devlet edebi, millet şuuru kirli dillerden çıkan sözlerle gönüllerden çıkarıldı!

***

Çünkü, kendine özgüveni olmayan bir toplum yaratıldı.

“Bursa Söylem Gazetesinde” Semra Kozanlı Hanımefendi’nin,

“Özgüven ve özsaygı nasıl gelişir” başlıklı yazısını okumuştum.

Bursa’da gazetelerde yazan arkadaşlarımın yazılarını okuyorum. Beğendiklerimi telefonla arayarak kutluyorum. Semra Hanım’ın bu sözlerini ‘okurlarımızın zihnine yerleştirmek hepimizin görevi olmalıdır’ diye düşünüyorum:

“İnsanın kendisi olabilmesi için, özgüven ve öz saygıya sahip olması gerekir.

Çünkü insan kendini sevip, kendine değer verdiğinde başkaları da sever ve değer verir. Işık dalga dalga dağılır.

***

Peki özgüven nedir ve nasıl gelişir? diye soran Semra Hanım cevabını, yine kendisi veriyor:

Özgüven kişinin kimseye, hiçbir şeye muhtaç olmadan, kendi hayatının kahramanı olması demektir. Yani yapabileceğinin en iyisini yapabilme becerisi, kendi ayaklarının üstünde durabilme  becerisidir. ”

Böyle bir soruya, ancak bu kadar güzel cevap verilebilir! Düşünce hayatı körelmiş, kalp gözü kapanmış bir toplumun bu suale cevap vermesi mümkün mü?

Hazıra konmayı seviyoruz.

Salla başını, al maaşını…”

Lokmayı çiğneyip de ağzımıza koysalar, inanın ‘hayır’ diyen çıkmaz.

***

Yerli ve milli bir yola çıkmak zorundayız. Bunu en başta iktidar mevkiindekiler düşünmek zorunda. Türkiye, normalleşiyor diyerek, toplumu “kutuplaştıran” zihniyet hatalarını kabul etmediği takdirde yeni bir yola çıkmak, bizler için bir hayal olur.

Yola çıkarken; Düşünce, Özgüven, Özsaygı penceresinden bakarak hareket edilmediği takdirde, yeni bir yol açılması boşuna kürek sallamaktır. Yine Bursa Söylem’den Gülgün Keser Hanım’ın, “Hayalleri olmalı insanın” başlıklı yazısındaki şu sözler, yeni yolcuların parolası olmalıdır: “Doğru insan aramayın, siz doğru insan olun.”

***

Hayali olmayan insana,  özgüvenden ve saygıdan  bahsetmenin, deveye hendek atlatmak kadar zor olduğu malum. Artık “Balkon konuşmalarına” inanmak istiyoruz! “İnsanımıza kendi hayatının kahramanı olmayı” öğretmeden, “temiz bir sayfa açtık” diye milleti uyuşturmayalım. Manen çökertilmiş bir toplumda, özgüven, hayal, özsaygı yaratacak güven ortamı yaratılamaz.

Ey büyükler! Günün sözünü unutmayın:

“İnsanlar arasında kanunsuz mücadeleden daha korkunç bir şey yoktur.”

Yeni yolumuzda sevgi, saygı silahımız, kalkanı da adalet olsun!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.