Yavuz Ağıralioğlu, siyaset gündemini değerlendirdi

Yavuz Ağıralioğlu, siyaset gündemini değerlendirdi
19.12.2019
A+
A-
  • Hayriye TURGUT/SONHABER16.COM

Mevcut sistemin Türkiye’yi taşıyamadığını söyleyen İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, “Tayyip Bey de dahil hiç kimsenin düşmanı değiliz. Rakipleriyiz. Kendisi de, kendisinden önce gelenlerden daha iyisini yapmak vaadiyle emaneti aldı. Biz de daha iyisini yaparız diye emanetimizi teslim almaya kararlıyız” dedi.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, partisinin düzenlediği bir dizi etkinliğe için Bursa’ya geldi. Ağıralioğlu’nun Bursa’daki ilk programı İYİ Parti Nilüfer İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen mahalle başkanları tanıtım ve toplu üye katılım programı oldu. Burada iktidara yüklenen Ağıralioğlu, “Bilesiniz ki, bu kadar çok siyaset konuşmak zorunda olan bir ülke zor ayağa kalkar” dedi.

YAŞANABİLECEK BİR VATAN İNŞASI

Ağıralioğlu, “Siyasetin bu kadar hayatımızın içine girmek zorunda kaldığı bir ülkede sistem kurulamamış, memleket iyi idare edilememiştir. Cenazede siyaset konuşmak zorunda kalıyorsunuz, kahvehanede siyaset konuşmak zorunda kalıyorsunuz, camide siyaset konuşuyorsunuz. Memleketin her yerinde siyaset konuşuluyor olmasına rağmen, siyasetin bu kadar memleket sorunu haline geldiği başka bir ülke yoktur. Bilesiniz ki, bu kadar çok siyaset konuşmak zorunda olan bir ülke zor ayağa kalkar. Milletinden vekalet almış milletvekilleri ve partiler, ülkenin huzurunu kaçırmaya başladınız. Biz millete konuşması gereken bunca mühim iş varken, sadece siyaset konuşmaktan kurtarmak zorundayız. Siyasi kavgaların, siyasi kaosun içerisinde memleketi siz mi yöneteceksiniz, biz mi yöneteceğiz asabiyetinin değil, güvenle yaşanabilir, huzur bulunabilir gelecek endişelerinden kurutularak, çocuklarımız biz ölürsek nasıl bir memlekette yaşayacak endişelerinden kurtularak yaşanabilecek bir vatan inşa etmek zorundayız. Memleketin ayağa kalkması için her türlü imkan var. Sadece memleketi idare etmek, ahlakı olan; memleketin kaynaklarını çoluğuna çocuğuna değil, milletin lehine kullandıracak olan bir yönetim ahlakına ihtiyacımız var” dedi.

BİZ UTANDIRMAK İÇİN SİYASET YAPMIYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sistemi sürecinin başında yaptığı vaatleri hatırlatan Ağıralioğlu, “Yolun başındaki vaat ettikleri ile bulduğumuz arasındaki farktan İYİ Parti mesuliyet alanını inşa etmeye çalışıyor. Biz AK Parti’deki arkadaşlarımızın düşmanı değiliz. Tayyip Bey de dahil hiç kimsenin düşmanı değiliz. Rakipleriyiz. Bu memlekette ben daha iyisini yaparım yarışından ibarettir siyaset. Kendisi de kendisinden önce gelenlerden daha iyisini yapmak vaadiyle emaneti aldı. Biz de bey efendiden daha iyisini yaparız diye emanetimizi teslim almaya kararlıyız. Biz AK Parti’den AK Partili arkadaşlarımızdan memleket emanetini teslim almaya gayret ediyoruz. Siyaseti utandırmak; siyaseti, rakiplerimizi izzetine, itibarına suikast etmek teşebbüsünde bulunmak gibi bir şey zannetmiyoruz. Siyaset, bizim için siyasi rakiplik bile olsa onları utandırmak hevesinden ibaret basit bir duyguyla yaptığımız basit bir iş değildir. Siyaset bizim için hataları örtmek, kabahatleri kusurları görmemek, karşılıksız tebessüm etmek, Türk yurdunu sebepsiz iyiliklerin memleketi haline getirmek istiyoruz. Nice zamandır siyaset, kazanma hevesiyle şu hale geldi. Siyaset iktidarın muhalefeti rezil etmek için uyandığı, muhalefetin iktidarı insan içine çıkamaz hale getireceğim iddiaları ile kuralsız bir mücadele alanına döndü. Biz utandırmak için siyaset yapmıyoruz” dedi.

AK PARTİ İLK DEFA BU KADAR ZAYIF

Başta ekonomi olmak üzere ülkenin kötü yönetildiğini savunan Ağıralioğlu, “AK Parti kurulduğu günden beri ilk defa bu kadar zayıf. İlk defa millet karşısında sözü bu kadar itibarsız. AK Parti ilk defa seçim sathına girmezden evvel bu kadar iddialarıyla orantısız şekilde milletinden kopuk siyaset yapmak zorunda. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve bakanlarının, kurdukları cümlelere sirayet eden bu inançsızlığın sebebi odur” dedi.

DEVLET SÖZ VERDİ Mİ, SÖZÜNÜ TUTAR

EYT ve 3600 ek gösterge bekleyenler için de bir değerlendirme yapan İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, devletin verdiği sözü tutmasını istedi. Ağıralioğlu, “EYT ile ilgili devlet sözünü tutmalıdır. Sözünü tutan devlet itibarlıdır. Bazen devlet sözünü tutarken de zarar eder. Ama devletin sözünü tutmaması mı, yoksa zarar etmesi mi? Bunu tercih etmek zorunda kalınca, devlet sözünü tutarak zarar etsin daha makbuldür. Çünkü devleti ayakta tutan; verdiği sözü tutabilme kabiliyetidir. Siz bu insanlara söz vermişsiniz. Verdiğiniz sözün arkasında Türk devletini iradesiyle göstermek zorundasınız. Efendim ‘Ben söz verdim unuttum.’ Bilecek ki arkadaşlarımız, Osmanlı’nın küllerinden doğduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı’nın borçlarını bile ödedi. Devlet söz verdi mi, sözünü tutar. Tutması lazım. Kaynak bulamıyoruz mazeretlerini, EYT’lilere değil, müteahhitlere söylesin. Müteahhitlere buldukları kaynaklardan EYT’lilere de bulsunlar. 3600 ek göstergeye de bulsunlar. Hükümet bu mevzuda, kendi tasarruf disiplinini sağlarsa, bunlara kaynak bulabileceklerine inanıyoruz biz. Biz bulabiliriz buna kaynak. Şu da çok önemlidir. Müteahhide bulduğunuz kaynak sebepsiz zenginleşme imkanına dönüşüyor. Buraya vereceğiniz, yığarak, para piyasaya gidecek. Çünkü bin 500 lira para, 2 bin lira para verdiğiniz adam, bu paraları istifleyerek, piyasadan çekerek yaşamayacak. Bu parayı harcayacaklar. Aslında bu parayı EYT’lilere değil, Türk milletine vereceksiniz” yorumunu yaptı.

1923’TEN 2023’E TÜRK GENÇLİĞİ

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, partisinin Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlenen “1923’ten 2023’e Türk Gençliği” konulu konferansına da katıldı.

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda bedeller ödediğini ve devletin büyük zorluklarla kurulduğunu söyledi. Siyasi hayatından örnekler vererek gençlere tavsiyelerde bulunan Ağıralioğlu, siyasette nezaketi inşa etmeye çalışacaklarını belirtti.

Ağıralioğlu, “Çocuklarımız ve gençlerimizle beraber insanlığın içinde huzurla yaşayacağı bir siyasal iklimin alın terini dökerek yürüyeceğiz. Bizim ham hamasetle yürünecek yolumuz kalmadı. Bizim artık kavgaya ayıracak zamanımız kalmadı. Kavga ederek, niza ederek değil; bütün milleti bir ve beraber ederek yürümeliyiz.” diye konuştu.

DAR GELİRLİLERİ DE DÜŞÜNMELİLER

SONHABER16 Gazetesi’nin sorularını da yanıtlayan İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, asgari ücret görüşmeleri’nden, yeni siyasi oluşumlara kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.

Asgari ücret görüşmeleri sürüyor. İYİ Parti olarak asgari ücret ile ilgili beklentileriniz nedir?

Bu mesele her sene tartışılır. Talep edilen ile verilen arasındaki fark insanları mutlu etmez. Ekonominin yükü mevzu edilir, sadece asgari ücret alacakları değil, asgari ücret verecekleri de korumak zorunda olduğumuza dair cümleler kurulur. Bu sene de yine aynı şeyi yaşıyoruz. Asgari ücret geçim zorluğunun bu kadar fazla hissedilir hale geldiği kriz ortamında daha önemli hale geldi. Çünkü biz, asgari ücretle çalışanların sayısı çok fazla bir ülkeyiz. Bu hayat pahalığında 2020 lira ile yaşayın, çocuklarınızı okutun, evinizin ihtiyaçlarını karşılayın demek, diyene de ziyan bir iştir. Siyaset maalesef kendi milletine gözlerinin içen baka baka, 2 bin lira ile yaşayın demek zorunda kalan bir kurum hali gelmiştir. İtibarına da ziyandır. Devletin merhametine de aslında yakışmaz. Asgari ücret tespit edilirken, açlık sınırı diye bir şey mevzu ediyoruz biz. Yani bu ülkede ekonomik istatistikleri konuşurken, açlık sınırını konuşarak, insanlara hak vermeye teşebbüs etmek de rencide edicidir. Ne demek Türk yurdunda, açlık sınırı? Açlık sınırını baz alarak birilerine bir şey vermek ne demektir? Eskiden derlerdi ki; Hz. Ömer sözüdür. Ona atfen konuşulur; ‘Yurdumuzun dağlarına hayvanların yiyecekleri şeyleri bırakın. İnsanlar, müslümanların yurdunda hayvanlar açlıktan ölüyor demesinler.’ Bu hassasiyetler nerede şimdi, bizim geldiğiniz yer nerede. Açlık sınırının baz alınmadığı güçlü, konforlu, üretken bir ülke kurmak zorundayız. Sadece asgari ücretleri değil, asgari ücretlilerin de kendine ait yaşam standartları oluşması lazım. Görünen şu, kişi başına 8 bin 800 dolar milli gelirimizle 2023 vizyonlarıyla yıllardır cümle kuran hükümetin bizi getirdiği yerdir. Bu hemen hemen bu yıllarda 15-16 bin dolar seviyelerine gelmesi lazımdı onların vaadi mevzu edilince. Hedefler tutturulamadı. Tutturulamayan hedefler sayın cumhurbaşkanının dilinde şuna döndü;  ‘Biraz gecikmeli de olsa’ 18 sene iktidar ne demektir. 18 sene iktidarda memleketinde en azından bu asgari ücretlilerin, dar gelirlerinin dertlerine derman olmaları lazımdı.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, SONHABER16.COM Haber Müdürü Hayriye Turgut’un sorularını yanıtladı.

DENGE DAR GELİRLİNİN ALEYHİNE BOZULMUŞTUR

İstatistiklerde bozulan dengenin alameti şudur; en zengin yüzde10’nun memleket ekonomisinden aldığı pay AK Parti’nin iktidar döneminde artmıştır. Bu şu demektir; denge dar gelirlerinin aleyhine bozulmuştur. Yani zenginlerin devlet imkanlarından aldığı pasta artmış, bu pastadan aldıkları oran atmış, dar gelirler daha çok ezilir hale gelmiştir. Bu ekonomik modelin yanlış olduğuna alamettir. Yaşam zorluklarını dört başı mamur kaldıramadığınız asgari ücretlilerin ihtiyaçlarını daha rahat görebilecekleri maddi beklenti içindeyiz. Meclisteki konuşmaların içinde zikredilen rakamlar hükümet sözcüleri de zaten buna atıf yapıyorlar; kişi başı 20 lira, 25 lira günlük harcamanın olabildiği yerlerde, fakirlik mevzubahis edilemez dedi. Buna göre 3 bin lira oluyor. Hükümetin sözüne göre bu 4 kişilik ailede 3 bin liraya tekabül ediyor. Dolayısıyla bu sınırları belirlerken, yaşam zorluğunu düşünmek zorunda olduğumuz kesim bunlardır. Müteahhitleri düşündüğü kadar, kendi yakınlarını düşündükleri kadar, yakınlarındaki iş adamlarının haklarını hukuklarını düşündükleri kadar hükümetimize dar gelirlileri de düşünmelerini tavsiye ediyoruz. Bizim hatırı sayılır bir zam beklentimiz var. 2 bin 578 lira yeniden değerleme oranlarının kabul edilebilen alt marjıdır. Ondan az olmamak kaydıyla zam beklentimiz var.

YOL BAŞINDA GÜZEL CÜMLELER KURMAK KOLAYDIR

Ahmet Davutoğlu, parti kurduğunu açıkladı. Ali Babacan’ın da parti kurma anlamında girişimleri var. Yeni oluşumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İtirazı makul buluyoruz biz. Türkiye’de Tayyip Bey’e, AK Parti’ye, AK Partili yıllara ilk defa yeni oluşumlarla, içerden bir itiraz geliştirmiş olacaklar. Çünkü, itiraz edip parti kuran arkadaşlar AK Parti’nin kurmayları. AK Parti’nin en parlak olduğunu iddia ettiği, en başarılı olduklarını övündükleri dönemin kurmayları. Şimdi, AK Parti’nin 18 yıllık iktidarında ekonominin en fazla büyüdüğü dönemin kurmayları, AK Parti’nin dış politika vizyonları ile uluslararası konjenktöründe itibar bulduğu; o dönemde de stratejik Ahmet Hoca,  Kiziroğlu Ahmet Hoca diye taktim ettiği, en başarılı dönemin başbakanı. Yahut, ilk kurulduğu zamanlarda demokrasiyi, hukukun üstünlüğü, demokrasi standartlarındaki yükselme, AB vizyonu, bu çerçevede dünyanın ekonomik büyüme potansiyelinden en fazla istifa ettiğimiz dönemin başbakanı ve cumhurbaşkanı Abdullah Gül Bey. Dolayısıyla şimdi bunlar AK Parti’ye itiraz ediyorlar. Ve itirazlarında temellendirdikleri şeyler; AK Parti’nin kuruluş umdelerine atıf. Yani ‘siz kuruluş umdelerini unuttunuz’ diyecekler. Buna AK Parti’nin vereceği cevaplar, AK Parti’nin vereceği cevaplar karşısında yeni kurulan partilerin toplumda bulacağı itibar Türk demokrasisinin çeşitlendirecek, zenginleştirecektir. Yol başında güzel cümleler kurmak kolaydır. Biz kağıt üstünde konuşulanlarla, sahada bulduklarımızın farkını gördük. Dolayısıyla çıkış noktalarında itirazlarını makul buluyoruz ama saha bambaşkadır. Tayyip Bey, mevcut şu anda itiraz eden arkadaşlarımızın eski dostu, yol arkadaşıdır. Tayyip Bey, dost ve yol arkadaşı olarak onlar için fena bir adam değildi. Ama rakip olarak ilk defa test edecekler Tayyip Bey’i. Muvaffakiyet dileriz.

İTTİFAKLAR ZENGİNLEŞEBİLİR, İTTİFAKLAR DEĞİŞEBİLİR

Yenilikçi hareket olarak çıkmışlardı, gelenekçi olarak da ayrılmak mı istiyorlar?

Öyle… Siyasetin azı itirazdadır. Tayyip Bey, 18 yıllık iktidarını, mevcut şartlara itirazından bulmuştur. Yani Tayyip Bey’in kuruluş dönemlerindeki cümlelerine lütfen bakın. Bu gün ayrılan arkadaşların kurduğu cümlelerden bir farkı yoktur. Demek ki, bunu ihtiyaç haline getirecek kadar kötü yönetim sergilediler. Tayyip Bey, demokrasi vaat etti. Tayyip Bey, parti içi demokrasi vaat etti. ‘Liyakat, hak dengesine dikkat edeceğim’ dedi. ‘Sandık koyacağım’ dedi. ‘Kendim gibi düşünmeyenlere tahammül edeceğim’ dedi. ‘Siyaseti ona buna hakaret ederek yapmayacağım’ dedi. ‘Siyasette itiraz edenlerin hainlik suçlaması altında kalmasını doğru bulmuyorum’ dedi. ‘Memleketin başına bir felaket geldiğinde devamlı dış mihraklar bahanesi altına sığınmayacağım’ dedi. ‘Ben kuvvetli bünyelerin bunlarla baş edeceğine inanıyorum’ dedi. Tayyip Bey, söylediklerinin hepsinin tersine işler yapmaya başlayınca, içerden tıpkı kendisinin de milli görüş geleneğinden geldiği üzerine söylüyorum, kendisinin de itirazlar duyacağı zamana geldi. Tayyip Bey’e, kendi itirazlarını hatırlatacak bir yeni süreç başlıyor. ‘Sen milletine böyle şeyler vaat etmemiştin’ diyen bir itiraz geliyor.  Bu itirazı cevaplayacaklar, o cevaplardaki mahiyet, o cevaplardaki tutarlılık Türk demokrasisinin bence kalitesini belirleyecek. Biz bu süreçte İYİ Parti olarak, 2 yıldır çok mühim bir eşiği aştık. Yani, Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a itiraz edilemez duygusunun yaşandığı bir zamanda, AK Parti’yi kırmadan, dökmeden, rencide etmeden milletimizin lehine tenkit ettik. Biz 5 milyon cesur seçmenle memleket demokrasisinin bu gün nefes almasına imkan verdik.

Dileyelim; arkadaşlarımız da, böyle bir sürecin içerisinde, hiç kimsenin şahsiyetini rencide etmeden, memlekette insanların kalbini tırmalamadan siyasi nezaketi elden bırakmadan memlekette bir yönetim çeşitliliği anlamında alternatif olsunlar. İnşallah iyi olur. İtirazları makul ve itibarlı buluyoruz. Gerisini sahada görecekler.  Sahada buldukları itibara göre siyaset denklemleri değişebilir, siyaset çeşitlenebilir, ittifaklar zenginleşebilir, ittifaklar değişebilir. Her şey olabilir. Derler ki eskiler; olsaydı ile bulsaydı evlenmişler, koskoca bir hiç doğmuş. Şimdi olsaydı ile, bulsaydı ile konuşmayalım. Bi olsun, bi bulsunlar, ondan sonra konuşacağız.

TÜRKİYE’DE SİYASİ CAZİBENİN YENİ ÇEKİM MERKEZİYİZ

Yeni oluşumlarla birlikte, ‘ittifaklar zenginleşebilir, ittifaklar değişebilir’ dediniz. İYİ Parti’nin öncülüğünde üçüncü bir ittifak oluşabilir mi? İYİ Parti’nin öncülüğünde, 3’üncü ittifak görüşmeleri start alır mı?

İYİ Parti, siyasi bir cazibe alanı oluşturdu. Şunun çok net olarak görülüğünü zannediyorum. Türkiye’deki son seçimle özellikle, AK Parti’nin seçim, sandıkla yenilemezler duygusunu muhalif seçmenle bu kadar fazla verdiği bir dönemde bu hissiyat değişti. Yani biz galiba, AK Parti’ye karşı kazanamayacağız duygusunun neredeyse kesinleşmeye yüz tuttuğu dönemde, biz doğru propaganda, doğru aday, doğru siyasal dil ile sonuç alınabileceğini gösterdik. Türk demokrasisi nefes aldı. Türk yönetimi aslında denetim imkanlarına kavuştu. Dolayısıyla, biz şu anda siyasi cazibe alanı oluşturuyoruz. Memleketteki siyasi mıknatıslanma şu anda sağda alternatif olmak kaydıyla söylüyorum; etrafımızda şekilleniyor. Diğer arkadaşlar da itiraz edeceklerdir. Bizim iyileştirilmiş parlamenter demokrasi hassasiyetimiz var. Adından çok uygulamalarına kızdığımız sistematik olarak çalışmasını beğenmediğiniz bu modelin Türkiye’yi taşıyamayacağını düşünüyoruz. Kuvvetler ayrılığının, özellikle bağımsız yargının, demokrasinin denetlenme imkanlarının, demokrasi içerisinde partilerin yetkileriyle sınırsız her şeyi yapma heveslerinin demokrasinin enstrumanlarının denetlenmesini istiyoruz. Dolayısıyla bununun iyileştirilmiş, güçlendirilmiş parlamenter sistem ile mümkün olacağına inanıyoruz. Bu hassasiyetlerimizle açık siyaset yapmayı tercih ediyoruz. Kapalı kapılar arkası diplomasisini sevmiyoruz. Her şeyin milletin gözünün önünde olmasını istiyoruz. Milletimize verdiğimiz sözleri, iki kişi ile konuştuklarımızı 82 milyona söyleyebilmek kabiliyetimiz bizi, milletin umudu haline getiriyor. Gizli kapaklı gündemlerle siyaset yapmayacağız. Mahrem toplantılarda esas gündemlerimizi gizlemeyeceğiz, bagaj taşımayacağız. Bütün açık yürekliliğimizle Türkiye’de mevcut sistemin Türkiye’yi taşıyamadığını düşünüyoruz. Bu sistemin değişmesi, düzelmesi için adım atan ilke ve ölçü koyan herkesle bu çerçeve içerisinde bir arada güçlerimizi birleştirebiliriz. Ama biz şu anda, Türkiye’nin siyasi cazibe alanının yeni çekim merkeziyiz. Bunu her geçen gün sahada görüyoruz. İktidar olmak iradesiyle yola çıktık. Yelkenlerimiz, rüzgar almaya baladı. Bu gemi istikbale doğru hareket etmeye başladı.

TAYYİP BEY, KURALSIZ BİR RAKİPTİR

Allah kerimdir. Şeref izzet Allah’ındır. Mücadele edeceğiz. Hassasiyet benzerliğimiz bizi, her konuda mutabık olmak zorunluluğu ile karşı karşıya getirmez. Biz beraber olduğumuz ya da olabileceğimiz her parti ile mutabık olmak zorunda değiliz. Demokrasi dediğimiz şey, memleketi kışlaya çevirmenin, çevirme hevesinin bir enstrumanı değildir. Demokrasi birbirinden farklı da düşünse insanları müşterekler bulabilerek, memleket hayrına bir çeşitliliğe sebep olabilme imkanıdır. Dolayısıyla biz bu imkanımızı Cumhuriyet Halk Partisi ile belli merkezlerdeki; ontolojik olarak bizim CHP ile bir araya gelmemiz çok mümkün değildir normal şartlarda ama biz memleket hayrı için her konuda birbirimizle aynı şeyi düşünmezsek bile memleket için belli merkezlerde alternatif olduk. Dolayısıyla bunu başarmış olduk. Bu başardığımız işlerin başka beraberlikler için de ne kadar fedakarlık yapabileceğimizin göstergesi oldu. Ama ilkeli, ama ölçülü ama memleket millet hayrına ve millete izah edilebilir, siyasetin saygınlığını örselemeyeceğimize karşı itimadını asla şüphe ile buluşturamayız biz. Yani, ‘biz bunlara oy verdik. Oy verdiğimiz halde verdiğimiz yetkiyi berbat ettiler gibi’ bir güvensizliğin sebebi olmayız biz. Milletimize, seçmenimize verdiğimiz sözün arkasında duracağız. Çeşitlilik olabilir. Bunlar, AK Parti’den ayrılan arkadaşların siyasi olarak millet vicdanından ne bulacaklarına bağlı işlerdir. Dolayısıyla bir bulsunlar, bir kurulsunlar, Tayyip Beyi bir rakip olarak test etsinler. Tayyip Bey ile mücadele ederken, kağıt üstünde durduğu gibi durmaz partiler. Kurdunuz mu, saha bambaşka bir şeydir. Bir de Tayyip Bey, kabul etmemiz lazım ki, kuralsız bir rakiptir. Rakip olarak kolay baş edilebilir bir rakip değildir. İlk defa devlet imkanlarını bu şekilde kullanabilen bir siyasi rakiple karşı karşıya kalacaklar Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan. Ümmeti Muhammed’in ne çektiğini görsünler, kursunlar partilerini de…

İYİ Parti Bursa İl Başkanı Yahya Bahadır, Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’na Bursaspor forması ve atkısı hediye etti.

BİZ MUHALEFETİZ, ‘SEÇİM İSTEMİYORUZ’ DEMEYİZ

Erken seçim tartışmaları var. 2020 yılında erken seçim olur mu?

Eskiden erken seçim şundan dolayı oluyordu; ‘Benim bir takım projelerim var. Milletin istikbaline dair bir takım programlarım var. Bu programlarımı uygulamak için yeterli gücüm yok. Ben o yüzden seçime gidiyorum.’ Tayyip Bey’in şu anda milleti kurtaracak her hangi bir programı, milleti konforlu yaşatacak, istikbal endişelerinden kurtaracak bir programı uygulama hususunda bir güç kaybı ya da güç ihtiyacı yok. Her şeyi yapabilecek kadar kudretli. Zaten, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini bize takdim ederken şöyle dedi; ‘Beni başkan ederseniz doların canına okuyacağım, faizi mahvedeceğim, ekonomiyi ayağı kaldıracağım, ihracatı patlatacağım, istihdamı çözeceğim, liyakati istihdam edeceğim.’ Yani ‘her derde deva bizim Türk milletini, adeta uçuracağım memleketi’ dedikleri bir dönemden sonra yönetim yetkisini aldılar ve her türlü yetkiye sahipler. Memleket uçtu. Yani halinden ahvalinden memnun. Bir Allah’ın kulu yok. Dolayısıyla, ben erken seçimi bir tercih olarak, siyasi seçenek olarak kullanacaklarını düşünmüyorum. Ama mecbur kalabilirler mi? Kalabilirler. Ekonominin yönetilmez olması onları seçimle karşı karşıya bırakabilir. Ama ben tercihen seçime gidiyorum falan demek gibi bir şey iki türlü mümkündür. Mecbur kalmak bir de siyasi ferasetsizlik. Yani isabet ettiremezler, yanlış yaparlar. Yanlış yaparak seçime giderler.

MİLLET EMANETİNİ TESLİM ALABİLİRİZ

Biz muhalefetiz. Seçimden kaçamayız. Biz muhalefetiz, ‘seçim istemiyoruz’ diyemeyiz. Demeyiz. Çünkü o seçimi istemiyoruz demek ‘ben hazır değilim’ demektir. Biz hazırız. Millet emanetini teslim alabiliriz. Ama seçim demek, Türkiye‘de populizm demektir. Seçim demek, kamu maliyesinin yükünü artırmak demektir. Hele hükümetin rakiplerini yenmek için devletin bütün musluklarını kendi partisinin lehine, rakiplerinin aleyhine açma heveslerini görünce, biz seçimle memleketin içine düşeceği yeni bir dar boğazı göğüslemek ve buna sebep olmak yerine eğer hükümet seçim derse o resti görürüz. ‘Ben seçime gidiyorum, başaramadım, yönetemedim, artık ben ülkeyi ayakta tutamıyorum derlerse emanetimizi alırız. Ama, biz bunca yükün altında çocukların intihar ettikleri, milletin evlatlarını öldürerek hayatına son verdiği, böyle ağır şartlarda bir siyasetin -zaten yeteri kadar- kaybolmuş itibarına bir de seçim diyerek milletin nezdinde, ‘Yaaa biz öldük açlıktan, siz konuştuğunuz işlere bakın’ gibi bir sitemin konusu olmak istemeyiz. Ama biz muhalefet partisiyiz. İktidar derse ki; ‘başaramadım’, biz emanetimizi alırız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.