Üstün zekalı çocuklar, Bursa Kent Konseyi’nin takibinde…

Üstün zekalı çocuklar, Bursa Kent Konseyi’nin takibinde…
30.01.2020
A+
A-
  • Hayriye TURGUT/SONHABER16

Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, SONHABER16.COM’un sorularını yanıtladı. Bursa’da kentlilik bilincinin benimsenmesi için önemli çalışmalar yapmak istediklerini belirten Orhan, üstün zekalı çocukların eğitimi için vakıf istediklerinin müjdesini de verdi.

Uzun yıllar Bursa belediyelerinin çeşitli kademelerinde yöneticilik yaptınız ve 2002 yılında gerçekleşen genel seçimlerde 22. dönem Bursa Milletvekili olarak TBMM’de yer aldınız. Haziran 2019 tarihinde yapılan genel kurulda da Bursa Kent Konseyi Başkanlığı’na seçildiniz. Bursa’yı iyi tanıyorsunuz. Bursa için neler söylersiniz?

Bursa’nın dünü vardı. Bu günü var. Bir de yarını olacak. Bugün biz yaşıyoruz ama yarın gelecek evlatlarımıza güzel bir Bursa’yı kentlilik, Bursalılık bilincini yaşayarak insanlarımızla birlikte olgunlaştırarak gelecek nesillere aktarmalıyız. İnsani özelliklerin dışında, toprağın, havanın suyun kirletilmesi ve kötü kullanılması nedeniyle Bursa’yı yeniden kazanmamız gerekiyor gelecek nesillerimiz için. Yaşanabilir bir Bursa’yı ortaya koymak istiyoruz. Biz öncelikle, insanların bir birine olan sevgi ve saygısını sağlamalıyız, ikincisi de bize emanet eden bu toprakları, kültürüne sahip çıkmalıyız. Bizler, birbirimizden uzaklaştık, karşı komşumuzu bile tanımıyoruz. Bizler, ne oldu da bu hale geldik. Bakıyorsunuz, geçmişte evlerin yapısı ataerkil yapıya sahipti. Anne babalara sahip çıkılıyordu. Birlikte yaşayabileceği bir ortam vardı. Torunlarla dedeler birlikte yaşıyordu. İşte biz, bu kaybettiğimiz kültürleri yeniden kazanmak için bir çalışma yapmak zorundayız. Bursa’da toplumun birbirine yardım ettiği ve aile anlayışını tekrar kazandırmaya yönelik çalışmalar yapma mecburiyetimiz var. Bursa demek, örnek şehir demek olmalı. Bursa Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan ve Anadolu’dan kısacası dört bir yandan gelmiş insanlar topluluğu. Bu mozaik bir zenginlik.

Bursa’da kentlilik bilincini nasıl oluşturacaksınız?

Bunları tek tek anlatacağız. Tekrar tekrar anlatacağız. Örnek davranışları toplumumuzla paylaşmak zorundayız. Bursa demek, bütün güzelliklerin yaşandığı bir şehir anlamına gelmeli. Ben iddia ediyorum. Selamlaşma konusunda mesafe kat edelim, çok şeyin değişeceğini hep birlikte göreceğiz.

ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR İÇİN VAKIF

Geçtiğimiz günlerde 2020 yılını planladınız. Bursa Kent Konseyi’nin öncelikli hedefi nedir?

Birinci işimiz toplumun, Bursa’ya sahip çıkmasını sağlamak. Yeni bir anlayışın oluşmasını sağlayabilir miyiz onun mücadelesini yapmak. İkincisi, benim ısrarla üzerinde durduğum üstün zekalı çocuklarımıza bir okul açmak istiyoruz. Bununla ilgili bir çalışmamız var. Bu çalışmayı önümüzdeki günlerde kurultayla gündeme taşımayı düşünüyoruz. Bununla ilgili önce ‘Bursamıza sonra Türkiyemize nasıl katkı koyabiliriz’ Bunların üzerinde çalışacağız. Malumunuz Türkiye’de üstün zekalı çocukların şu anda eğitim alabileceği bir okul yok. Destek anlamında BİLSEM’ler var. Özel kurumlar var. Bu çocuklarımız buralardan destek almaya çalışıyor ama ne kadar yeterli oluyor tartışılır. Biz, anaokulu, ilkokul, orta okul ve lise dahil olmak üzere bir okul açabilir miyiz diye bir çalışma başlattık. Yaklaşık bu güne kadar 10-15 ülkenin bu işle ilgili çalışmalarını araştırdım, inceledim. Birincisi bu iş ile ilgili çocukların tespiti, zeka durumları ve pozisyonları önemli. Zeka deyince sadece eğitim anlamında değil. Müzikte, resimde herhangi bir sanat alanında üstün çocuklar var. Dünyada öyle bir çalışmalar var ki, inşallah Türkiye’de de bu uygulamalar olur. Bazı testler çocuğun IQ’dan özel yeteneklerine kadar bir çok alanda tespitler yapılabiliniyor. Meyilli olduğu meslek ve hatta suça meyilli olup olmadığı noktasında tespitler dahi yapabilen ayrı zeka testleri var. Bunlar gençlerin yönlendirilmesi ile ilgili çok önemli çalışmalar.

Bursa Kent Konseyi Yönetim Kurulu…

Çocukların tespiti ve diğer çalışmalar nasıl olacak?

Milli Eğitim’in desteği önemli tabi ama bu çalışmamızı vakıf vasıtası ile yapmak daha önemli. Vakıf eliyle bu iş yapılırsa, mevcut Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatının dışındaki gelişmeleri, dünyadan istediğiniz bilimsel araştırmaları alabilme imkanınız doğacak. Çocuklar, o yarışın içine girebilme imkanı bulacak. Mevcut müfredatla bunu yakalayabilmeniz okullarda mümkün değil. Vakıf tüzüğünü de hazırladım. Ama önemli olan bu vakıfa desteği bulabilmek.

GÜNEY KORE ÖRNEĞİ VAR

Tabi uygulamaya geçmeden önce, mesela bir yerde yaptığım araştırmada, sınıf 10 kişilik. Sınıfta psikolog var, bir tane de öğretmen. Çocukların her türlü pozisyonunu değerlendirebilir kişiler. Sadece çocuklar değil, anne babaları da eğiten insanlar olacak. Ve bu çocukların daha lise çağındayken, hangi branşta başarılı ise o branşta ilerlemeyi sağlayacak ortamların oluşturulması lazım. Örneğin, çocuk matematikte başarılı. Bu alandaki gelişmesini sağlayarak üniversite sınavlarına girmeden, ODTÜ’de sadece matematik üzerinde ağırlıklı eğitim almasını sağlamak gerek. Örneğin, bu çocuk lisede okurken, makine bölümünde ise fabrika sahibi işverenlerle birlikte çalışarak, bir yanda lisede okurken, diğer yandan da fabrikanın ARGE Bölümü’nde çalışmalarını yapacağı ortamı sağlamalıyız. Güney Kore’de 1950’li yıllarda savaş çıktı. Sanayisi, tarımı yok, zor durumda olan bir ülke. Ülkenin tek kaynağı insan. Çocuklara fen lisesi açılıyor. Fen lisesinde çocuklara matematik ve fen ağırlıklı eğitim verilirken, bakılıyor ki farklı çocuklar var üstün zekalı. O üstün zekalı çocuklara ayrı bir eğitim veriliyor. 2008 yılına gelindiğinde, o 110 dolarlık gayri safi milli hasılası olan Güney Kore, 21 bin gayri safi milli hasılata ulaşıyor. Marka üretiyorlar. 1950 yıllarında savaştan çıkan Güney Kore, bugün dünya ile rekabet ediyor. Biz 100 yıldır savaş görmemişiz ama bilimsel bir gerçek olan her toplumda olabilen yüzde 2’lik evlatlarımızın farkında değilmişiz gibi bir ortam var. Dolayısıyla bir yola çıktık. Raporlarımız hazırlıyoruz. Netice alabilirsek, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Milli Eğitim Bakanımıza bu dosyalarımızı vereceğiz ve vakıf kurulması noktasında kamuoyu ile bu konuyu paylaşacağız. Bu işin olması için elimizden geleni yapacağız.

STK’LARLA İŞBİRLİĞİ ŞART

Diğer faaliyet planlarınız neler?

2020 yılında yapmayı planladığımız birçok çalışmalarımız var. El işleri, FOTOFEST gibi. Sosyal ve kültürel alanlarda birçok çalışmalara imza atmaya hazırlanıyoruz. Birçok sivil toplum örgütleriyle de temas halindeyiz.  Örneğin, Bursa’da faaliyet gösteren bütün otizm derneklerinin yöneticileriyle bir araya geldik. Görüş alışverişi yaptık. Günde onlarca heyetle bir araya geliyor ve nasıl faydalı olabiliriz diye planlama yapıyoruz.

Bizim her şeyden önce birinci önceliğimiz Bursalılık bilincinin oluşturulması. Kent bilincinin oluşturulması. Biz bu toplumun bir parçasıyız. Elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince konulara el atmak zorundayız. Toplumsal meselelerde ‘insanlarımızı nasıl kazanabiliriz’ konusuna eğilmek istiyorum.

İNSANIMIZI KAZANMA NOKTASINDA NE YAPABİLİRİZ?

Şunu da diyebilirsiniz. Niçin şehrin imarıyla ilgilenmiyorsunuz? Niçin ulaşımla, hava kirliliği ile ilgilenmiyorsunuz? Niçin kaçak yapıyla ilgilenmiyorsunuz? Bunu soran gazeteci arkadaşlarımız da var. Ben şu kadarını söylemek istiyorum; Bizim bunları söylediğimizde mesela çözüme kavuşacaksa biz söyleyelim Ama yaptığımız şeyin faydalı olması noktasında benim bir kanaatim var. Benim olduğum dönemde yanlış bir şey yapılıyor da biz göz yumuyorsak, buna haberimiz olduğu halde göz yumuyorsak, o zaman bende bir sıkıntı var. Ama böyle bir şey yoksa bizim daha da yapıcı işlere kendimizi yöneltmeliyiz. Çünkü bu işleri yapacak belediyeler var. Kanunlarla desteklenmiş kurumlar var. Bizi, daha fazla bireysel meseleler ve hatta toplumsal meselelerde de insanımızı kazanma noktasında ne yapabilirizi düşünüyorum. Benim yaklaşım şeklim bu. Yani, kavga ederek değil de, insanımızı kazanarak, yanlıştan uzaklaştırarak, bir rehabilite çalışması gibi düşünüyorum. Düşünün, kentsel dönüşüm yapılacak. Gidiyorsunuz, bir kıyı mahalleye adamın 3 katlı binası var. ‘Benim bu evim yıkılırsa burada çocuklarımla birlikte yaşıyorum. Mahallemi zaten değiştirmek istemiyorum. Benim burada komşularım var. Onun için ben buradan ayrılmak istemiyorum’ diyen bir insana, önce sosyolojik ve psikolojik olarak yaklaşmak lazım. Niye o mahalleden ayrılmak istemiyor? Şehrin başka bir yerinde o insan niçin olmak istemiyor? Bunu çözmek bütün mesele. Siz bunu, çözmeden yıkarım, yaparım anlayışı ile meseleyi çözemezsiniz. Meselenin çözümü sevgiden, saygıdan gelir, birbirini tanımaktan gelir. Herhangi bir ilden gelen kardeşimiz diyor ki, ‘Ben, il derneğimin olduğu yerde yaşamak istiyorum. Aynı kültürümü orada yaşarım, orada bana yardım ederler. Orada bana sahip çıkarlar. Evet, güzel; ama şunu söylüyorum. Doğduğun yer değil, doyduğun yer ve devamını getireceğin, yaşayacağın yer. Şimdi, sadece onu yapamazsın, Bursa’nın tamamıyla birlikte olma mecburiyetin var. Bursa’nın kendine göre kuralları var. Kendine göre bir yapısı var. Bu yapıyı da biz yönlendirelim. Herkes birbirini sevsin, saygı duysun. Yapmak istediğimiz bu. Yoksa ben diye bir anlayışı hakim kılarsak Bursa’da ovamız da gider, suyumuz da gider. İnsanı normal hale getirmediğiniz sürece, insan şehirde birlikte yaşamanın güzelliğini ve başkasına zarar vereceğini düşünmediği sürece, ben anlayışı ile hareket ettiği sürece netice alınabilineceğine inanmıyorum.

ŞEVKET ORHAN KİMDİR?

Bürokrat, siyasetçi, XXII. Dönem Bursa Milletvekili.

1959, Bursa doğumlu. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İktisat Bölümü mezunu. Mahallî İdareler Yöneticisi, Belediye Temizlik İşleri Müdür Yardımcısı, Bursa Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürü, İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Şevket Orhan, 2002 genel seçimlerinde AK Parti’den XXII. Dönem (03.11.2002 – 22.07.2007) Bursa Milletvekili seçildi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.