Türkiye iki partili sisteme mi geçiyor?

Türkiye iki partili sisteme mi geçiyor?
05.01.2019
A+
A-
  • MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKÂRLAR
  • CUMHURİYETÇİ DEMOKRATLAR

Değerli okurlar merhaba,

‘Başta ülkemiz olmak üzere bayrağımızın gölgesi altında yaşayan biz insanlar olmak üzere tüm coğrafyamızın 2019 yılı öncelikle mutlu, sağlıklı ve huzurlu olsun’ dileklerimle satırlarıma başlamak isterim.

Aslında herkes, evet herkes farkında; biliyor ve sonucu görüyor.

Evet herkes, bu herkesin içerisinde AKP, MHP, CHP, İYİ Parti vs. partilerin genel başkanlarını da sayabilir miyiz? Bence evet.

Bir önceki seçimde Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nda bloklaşan siyasi partiler, önümüzde ki Mart 2019 Yerel Yönetimler Seçimleri’nde de safları sıklaştırarak devam ediyorlar bloklaşmaya.

Kestirmeden, aleni, bodoslama yani öyle ‘’dümdük’’ cevap vereyim yazımın başlığına! Evet, Türkiye iki partili sisteme geçiyor, geçti, geçecek.

Yanlış okumadınız.

Son seçim ve önümüzdeki seçimi baz alarak irdeleyelim:

2018 Haziran seçim kararı alınmadan önce var olan ve yeni kurulan siyasi partilerin tamamı ve kendini o partinin ideolojisi ve fikrine yakın gören seçmen, halk kitleleri vardı.

Şimdi var mı?

Yine hemen cevap vereyim: Hayır.

Değerli okurlar, bu duruma nasıl gelindi?

-2007’den bu yana mevcut hükümeti temsil eden AKP, yeni Anayasa yapmak ve var olan Anayasa’yı değiştirmek için birçok adım, referandum, komisyon, çalıştay, konferans, seminer yani yasal, kanuni, hukuki yapılabilecek ne varsa yaptı.

-Bazen ise iktidarın nimetlerini de kullanarak propoganda ve baskın söylemler, oranlı ya da oransız tehditvari söylem ve konuşmalar yapıldı.

-Kırılma noktası ise 2015. Haziran ve aralık seçimleri. Her türlü argümanı, gücü, yetkiyi elinde bulundurmasına rağmen ‘’Verin 400’ü bu iş bitsin (söylemlerini hatırlayalım)’’ istediği sonuca ulaşamadı AKP. 2015 Haziranı’nda tarihinin hezimetine uğrayan AKP, aralıkta sıtmaya razı oldu.

-Sonra 2016’da meydana gelen kalkışma ile sanki Türkiye’de her şey bir anda değişti. Milat diyebiliriz.

-Önceki yazılarımı okuyan ve takip eden okuyucular hatırlayacaklardır. Beğenirsiniz beğenmezsiniz, kabul edersiniz etmezsiniz, onaylarsınız onaylamazsınız;1997 yılından bu yana bu ülkede bir Devlet Bahçeli gerçeği var ve derini, yüzeyi, üstü altı Devletin bütün kademeleri (hükümetin demiyorum) koordinesinde hareket etmekte.

Bariz örnek; Bugüne kadar yapılan, gidilen, var olan sınır dışı, sınır içi operasyon olsun, karargâh olsun, sosyal medya olsun, yazılı ve görsel basın olsun hiçbir asker ya da polis, PÖH, JÖH vs. bir tek kolluk kuvvetinin Recep Tayyip Erdoğan ya da AKP’li ismi, simgesi, işareti, logosu, flama ya da bayrağını temsilen bir paylaşımda bulunduğunu gördünüz mü?

Ama herhangi bir net tarayıcısı ya da sosyal iletişim sitesinden birine 3 Hilal, Bozkurt, MHP, Milliyetçilik veya Devlet Bahçeli’nin ismini girin ve kısa bir araştırma yapın… Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Sonra 15 Temmuz günü 1. Ordu komutanı Ümit Dündar ve Bahçeli irtibatı, Kahraman Merhum Şehidimiz Ömer Halisdemir’in Ülkücü Kimliği…

‘Nereye varmak istiyorsun sayın yazar?’ diye soranlara; Şuraya varmak istiyorum ve bunu 10 senedir çeşitli konferans, seminer ve dost sohbetlerinde söylüyorum. Hala Devlet ve Hükümet kavramlarını karıştıran ya da aynı kabul eden ülkede 50.000.000 seçmen var.

-2001 yılından bu yana Devlet olduğunu, Devleti ele geçirdiğini düşünen, söyleyen ve seçmenine bunu empoze eden AKP, 15 Temmuz günü ve sonrası gördü ki; 16 yıldır partisi iktidar, kendisi ve arkadaşları Belediye Başkanı, Milletvekili, Bakan, Başbakan, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı olmak üzere her türlü kademeye geldiler ama Devlet olamadılar ve olamayacaklarını anladılar.

Yani Devleti alamazsınız!!!

-2001’de iktidara gelindiği andan itibaren ve 15 Temmuz’da görüldü ki iktidar olmak ve Devlet olmak bambaşka şeylermiş! Bürokrasi ve müsteşarlıklar, STK’lar özellikle hariciye, CHP ve Cumhuriyetçi, genel müdürlük, yerel yönetim 2., 3. kademe yönetimleri ve İçişleri ve Adalet bürokrasisi MHP ve ülkücü kadroların elinde ve ne yapsalar bu organizasyonun içine giremiyorlar. İlk iktidar olduklarında ANAP, DYP, DP, SP kadroları ile yola çıktılar, yavaş yavaş onlardan kurtuldular ama bu sefer FETÖ sarmalına tutundular.

– Ve baktılar ki olmuyor, olamıyor, olmayacak. Kendi yetiştirmeye çalıştıkları, kendi içlerinden çıkarmaya çalıştıkları devlet adamları beceriksiz ve liyakatsız çıkınca… Eee hedefler var ulaşılması gereken, planlar ve verilmiş sözler var içeriye dışarıya!

-Tek başına olmayacak bu iş, bir de Haziran 2015 seçimlerinde yaşanan hezimet korkuttu tabii. Hesaplar yapılmaya başlandı. CHP ile yapılan istikşafi görüşmeler… Pat diye vatandaşın önüne daha hiç duyulmadık kelime ve cambazlıkla çıkıp kafalar karıştırılıyor tabii. 5 gün 35 saat süren görüşmelerde vatandaş, koalisyon görüşülüyor zannetti ama yeni anayasa, başkanlık, eyalet ve iki partili sisteme geçiş konuşuldu hep.

Haa burda CHP ve AKP anlaşamadı değil, hatta CHP çok az hisse alacak olmasın rağmen razı oldu kendi payına ama AKP’li yönetici ve stratejistler akıllı, bir de MHP ile görüşmeden son kararı vermediler. Aslında CHP’yi ufak tavizler, birkaç bakanlık, birkaç genel müdürlüğe razı etmişlerdi hatta. CHP can atıyordu bu koalisyon için ama ‘’bu da mı gol değil!’’ pozisyonundan kurtulamıyordu. Neyse, 5 gün 35 saat süren İSTİKŞAFİ görüşmelerde CHP ile varılamayan sonuca 1 saatte yapılan MHP heyeti ile görüşme de karar verildi  ve bu günlere gelindi.

-Sonra bir baktık bir halk oylaması, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı falan derken bugündeyiz.

-‘Hala net değil Sayın Yazar, tam olarak ne demek istiyorsun?’ diye soranlar için;

Evet, CHP, Sayın Kılıçdaroğlu ve kadroları, MHP, Sayın Bahçeli (kadroları yazamıyorum çünkü MHP’de Bahçeli’nin kararı yeterlidir), HDP ve kadroları ve yeni kurulan İYİ Parti, Sayın Akşener ve sadece birkaç Genel Başkan Yardımcısı, BBP ve SP ne söylenirse ve verilirse kabul edebilecekleri pozisyonda tutularak bu yazdıklarımın hepsini biliyor.

Haa razılar mı, pazarlıkta ellerini mi güçlendirmeye çalışıyorlar? Onu bilemem ama hiç biri seçmenine konuyu net olarak anlatmıyor, anlatamıyor, anlatamaz.

*** ***

-2007 referandum dedik

2015 Haziran, Aralık Seçimleri dedik

2017 Halk Oylaması dedik

2018 Genel ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri dedik

2019 Mart yerel seçimleri diyorum.

Cumhur gitti, Başkanlık geldi

Meclis gitti, Senato gelecek

Parlamento gitti, Senatolar gelecek

Vilayetler gidecek, Eyaletler gelecek

Şimdi net mi?

Şu an muhalif görünen partilerin tek derdi ve muazzam çabası; eyaletlere bölünecek olan ülkenin, vilayetlerinden oluşacak olan eyaletlerinden birkaç fazla vilayette seçim kazanıp biraz daha fazla senatöre sahip olmak. Yani oluşacak olan yeni sisteme razılar.

Yeni oluşacak sistemde iki partili düzene geçilince Milliyetçi&Muhafazakâr kısmı AKP, MHP, BBP ve SP, Cumhuriyeçi&Demokrat kısmı CHP, İYİ PARTİ, DP ve büyük oranda HDP oylarını bu partilerin temsil ettiği konsorsiyumlar oluşturacak.

SEÇMEN KANALİZE EDİLİYOR, MECBUR BIRAKILIYOR, ZORLANIYOR. BAŞKA ÇARE BI-RA-KIL-MI-YOR.

Önceki yazılarımdan birinin başlığı Sine-i Milet’ti. Mademki bir şaibe, bir sorun anayasal ya da hukuki bir engel durum oldu ya da oluştu; Sn. Kılıçdaroğlu, Sn. Akşener, Sn. İnce, Sn. Karamollaoğlu, HDP ve Demirtaş en son yapılan halk oylaması ve Haziran seçimlerine katılarak, sizler meşrulaştırdınız hem seçimleri, hem de oluşan ve değişen sistemi ve seçilen Cumhurbaşkanını…

Bunu anlatamaz ve açıklayamazsınız şimdi seçmeninize ve Türk halkına.

Ne yapabilirsiniz?

Ancak ve ancak hep beraber kurguladığınız, bir parçası olduğunuz ve saat gibi işlettiğiniz öngörülen ve nihai hedefine ulaşacak olan sistem içerisinde daha fazla pay, eyalet, senatör ve pastadan daha fazla dilim alabilmek için, elinizi güçlendirebilmek için, bazen ve biraz işi yokuşa sürebilir seçmeninizi etkilemeye çalışırsınız. Sanki gerçekten mevcut hükümete ve iktidara karşı projeleriniz varmış gibi ve iktidar hedefiniz varmışçasına.

Çünkü bu sistemde ve böyle giderse asla ama asla iktidar yüzü göremeyecek olan CHP ve ittifak ortakları iki partili veya iki bloklu bir seçim atmosferinde 3, 4 seçimde bir de olsa iktidar yüzü görebilecek duruma gelecektir.

Tekrardan yeni yılda mutlu, sağlıklı ve esen kalın değerli okurlar.

YORUMLAR

  1. Murat Y. dedi ki:

    Parlamenter süreçte ki değişikliklere usta kalemiyle neşteri vurmuşsunuz.
    Ayhan bey tebrikler.

    1. AYHAN dedi ki:

      Teşekkür ederim, Murat Bey.

  2. Süleyman dedi ki:

    Ayhan Bey sistem değişimi üzerine tahminler oldukça çarpıcı saygılar

    1. AYHAN dedi ki:

      Teşekkür ederim, Süleyman Bey.