Türk milliyetçiliği – Milli politika ve liyakatli kadrolar

28.10.2018
A+
A-

Türk milliyetçileri, kariyer planlaması veya şahsi ikballeri için değil, Allah’ın rızası ve milletin duasını almak için yaşayanlardır. Menfaat için yanlışın yanında olmayıp, hak bildikleri ile milletin gönlüne girmeye çalışırlar. Türk- İslam sancağının bekçisi bizler; küçük politikalar yapmıyoruz, yapmayacağız. Ne küçük politikacılar oluruz, ne de bu ufak hesaplara alet olan kendini bilmezlere dönüşürüz.

Başta dediğimi bir de şu cümlelerle ifade edeyim; Biz; ”nizam-ı alem ve i’layı kelimetullah” davası için yaşayanlardanız… Kavgamız da budur, sevgimiz de. Bizler asırlardır yaşayan köklü ve asil bir ecdadın mirasçılarıyız. Nasıl davranmamız gerektiğini ecdadımızın geçmişinden öğreniyoruz.

Bizim ülkümüz sırat-ı müstakim üzerinedir. Sadece kendi ülkemizde değil; bu coğrafyada yaşayan mağdur, sefil düşen ve ezilen soydaşlarımıza da ümit olmak için çabalıyoruz. Ufku kararan gençlerin, ümidi tükenen annelerin, her gün evine giderken aklında onlarca dert olan babaların hayatlarına nefes olmak için koşturuyoruz. Bizim tüm gayemiz; öncelikle bu ülkede daha sonra tüm Türk Dünyası’nda yaşayan, içi kararan, ümidi tükenen bütün beşeriyette ümit olmaktır. Onların ümidi ve ipsiz kuyulardan çekip kurtaracak insanlar olmak bizim en büyük hayalimizdir. Tüm çabamızda bunun içindir.

Öyle bir geleceğiz ki, bu cennet vatanda; devleti FETÖ’ye teslim edenler, PKK ile pazarlık masalarına oturanlar, Türklüğü ve milliyetçiliği ayaklar altına aldıklarını söyleyenler ve ona yandaşlık yapanlar geldikleri gibi gidecekler!

Seyyid Ahmet Arvasi yıllar önce, ”Allah’ın ordusu ve peygamberin ”kutlu vekili” olmakla şereflendirilmiş bir milletin çocukları bu diriliş hareketini çok iyi anlamak ve onu gözünün nuru gibi korumak zorundadır” diyor. Bu cümleyi aklımıza mıh gibi kazımalı ve bu sözü kendimize şiar edinmeliyiz. Bu yola inancımızla çıkan bizler inancımızı asla kaybetmeyeceğiz.

Güzel ülkemizin bütün politikaları bir partinin hatta bir şahsın isteğine göre tayin ediliyor. Oysaki bir ülkenin her alandaki politikaları milli temayüllere göre tayin edilmelidir. Milli politika milletin ve devletin mutluluğudur, milletin ve devletin güçlü olmasıdır. Fakat güç şu an ne millilikten anlayanlarda, ne milliyetçilikten! Ülkemizi yönetenler tamamen milli politikalara aykırı olan ”menfaat politikalarıyla” çalışıyorlar.

Milli olmak her şeyden önce milleti iyi tanımaktır. Milletin dertlerini bilmek, milletin sıkıntılarını yürekte hissetmektir. Yaşadıkları Saray’da 37 dakikada 50.000 Türk Lirası harcayanlar, bahçesindeki hurma ağaçlarına ısıtma sistemi yaptıranlar, devletin imkanlarıyla torunu için at binme alanları yaptıranlar, hediye edildi diye gösterilip asil milletin parasıyla uçak saray alanlar;

–  1 Lira 25 kuruşluk ekmeğe muhtaç olanın halinden ne anlar?

– 17 Ocak 2011’de açlıktan ölen Kübra bebeğin ailesinin çaresizliğinden ne anlar?

– Hiçbir sebep gösterilmeden KHK ile ihraç edilen daha sonra çocuğu doğduğunda geçim sıkıntısı çekerek intihar eden Sevgi Hemşire’nin çaresizliğinden ne anlar?

– 3 yaşındaki oğlu Muharrem’in cenazesini çuvalda taşımak zorunda kalan babanın çaresizliğini ne anlar?

– Okul harçlığını çıkartmak için inşaatta çalışırken ölen üniversite öğrencisi Remzi’nin çaresizliğini ne anlar?

– 2018 yılının Ekim ayında donarak şehit olan askerlerimizin ailelerini ne anlar?

Bunlardan belki haberleri bile yok. Millet de öğrenmesin diye medyayı bir şekilde susturup duyulmasını engelliyorlar. Televizyon, gazete vb. medya organlarını bu milleti kandırmak için kullanıyorlar, bunu bir müddet yapabilirsiniz. Bu milletle er ya da geç yüzleşeceksiniz ve çok sert tepkiler alacaksınız. Bugünü kurtarıyorsunuz peki sonra? Vicdan azabından kurtulabilecek misiniz? Hadi diyelim vicdansız insanlarsınız, Allah’ın gazabından kurtulabilecek misiniz?

Devlet yönetmek asla bunların yaptığı gibi bir şey değil. Hangi düşünceye, hangi görüşe mensup olursa olsun işinin ehli insanlar devlet yönetiminde görevlendirilmelidir. Çocuklarımızı okula verirken dahi, öğretmenin hangi dine veya görüşe sahip olduğuna değil, işindeki başarısına bakarız. İşte liyakat budur.

Hayatımda önemli bir yere sahip olan hatta ülkemiz için beni tekrar ümitlendiren çok sevdiğim biri, ”Liyakat gelecek ve en nihayetinde biz geleceğiz. Allah elbet bize, elbet bir yol çizecek. Yaşımız genç, Allah ömür verdiği müddetçe çok fırsatlar çıkar. Biz birlikte olunca da çok büyük işler yaparız. Ben inanıyorum”demişti. İşte o an ben yeniden inandım. İnancımı kaybetmemem gerektiğini bir kez daha anladım. Kendisine de söylerim, buraya da yazayım; iyi ki varsın! Biz bir olduğumuz, beraber olduğumuz müddetçe ”inanç elbet yenecektir.”

Asil Türk milletinin kaderini belirleyecek olan kadrolar siz değilsiniz! Bu devleti yönetecek kişiler; milletin ihtiyaçlarını, problemlerini göz önünde tutan ve yüreğinde hisseden liyakatli insanlar olmalıdır.

Allah isterse tarih bizi elbet çağıracak, millet bizi gönülden isteyecek. Allah bu ülkeye yeni bir çıkış yolu gösterecektir. Bu çıkış yolu, bu aydınlık biz olacağız.

İşte o gün güneşin altındaki yerimizi alacağız!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.