Tembellik etmenin zevkini çıkarmak (I)

Tembellik etmenin zevkini çıkarmak (I)
27.05.2020
A+
A-

“Kim ki kendi emeğini para karşılığı satar, kendini de satar ve köle mertebesine düşer.” (Çiçero)

***

Bizlerin hafife aldığı, ‘’tembellik’’ konusunu kim ironi yapmış olabilir? (İroni, biriyle ya da bir olayla alay)

Tembellik kavramı benim için, bildiğiniz bir anlamı ifade etse de… Paul Lafargue… ‘Tembellik kavramıyla resmen dalga mı geçti, ironi mi yaptı ya da empati mi yaptı’ dersiniz… Hepsini bir çuvala koymuş, sosyolojik bir karışım yapmıştır.

Karl Marks’ın damadı olması ile gündeme gelmiştir. Ne istemiştir, ne düşünmüştür bu Paul Lafargue?

M.Ö. 400’lü yıllarda özellikle güzel Anadolum ile Atina; sanat, felsefe, edebiyat, spor ve bilim insanları ile uygarlık tarihine yön vermiştir.

‘’Yunanlılar büyüklük çağlarında çalışmayı küçük gördüler, sadece köleleri, esirleri çalıştırdılar. Özgür insan sadece akıl ve beden egzersizleri yaptı.’’ sözü, Paul Lafargue’nın, ‘’TEMBELLİK HAKKI‘’ kavramı ile bütünleşmektedir.

Lafargue, (1842-1911 Küba), Fransız uyruklu fikir adamıdır. Dokuz yaşındayken ailesiyle birlikte göçtüğü Fransa’da Tıp Akademisi’ne yazılmıştır. Üniversitede, kralcı hükümete karşı eylemlerde bulunmuştur. Fransız Sosyalist Partisi’nin kurucuları arasında yer almış, işçi eylem hareketine yazıları ile destek vermiştir. Öğrenimini Londra’da tamamlamış ve karısı Laura’yla birlikte yeniden Paris’e dönmüştür.

Karl Marx’ın kızı Jenny Laura ile tanışıp, 1866 yılında da evlenmiştir. Nikah şahitliklerini ünlü Engels yapmıştır. Arka arkaya 3 çocuğunu da kaybetmesi sonucu, boşluğa düşmüş ve kendini tümüyle sosyalist düşünce ve eyleme adamaya karar vermiştir. Kaybettiği çocuklarının acı duygusunu hep içine atmış ve yaşamdan zevk almamıştır.

Yaşlılığın fiziksel kötülüğüne katlanmamak için 70 yaşına basmadan önce kendisini öldürmeye karar veren Lafargue, eşi Laura’yı da ölüme ikna etmiştir. 1911 yılında eşi Laura ile birlikte 69 yaşında intihar etmişlerdir. Lafargue ve eşi Laura’nın ölüm şekilleri de çok acı olmuştur. Yaşlılığın, bedensel ve zihinsel açıdan kendisine acı vereceğini düşünerek, 70 yaşını aşmamak üzere kendisine verdiği sözü tutmuştur.

***

Lafargue, bıraktığı notta şöyle yazmıştır:

“Varoluşun zevklerini ve hazlarını birer birer elimden alacak ve de beni akli ve fiziki güçlerimden yoksunlaştıracak, acımasız yaşlılığın yaşamsal enerjimi felce uğratmasından, böylece bizzat kendim ve diğerleri için bir yük yaratmasından önce, bedenen ve aklen sağlıklı olarak yaşamıma son veriyorum. Yıllardır kendi kendime 70 yaşımı aşmama sözü vermiş, böylece yaşamdan ayrılmamın yılını tespit etmiş ve bu kararımı gerçekleştirme biçimini yani deri altına yapılacak bir siyanür şırıngasını da hazırlamıştım. 45  yıldır kendimi adadığım davanın yakın bir gelecekte zafere ulaşacağına dair kesin bir inançla ölüyorum. Yaşasın Komünizm! Yaşasın Uluslararası Sosyalizm!”

***

Lafargue’nın kaleme aldığı ‘’TEMBELLİK HAKKI’’ kitabının (1883), 1917 Sovyet Devrimine de etkisi olmuştur.

Lafargue’ye göre; Kapitalizm, çalışanların bedenlerini olduğu kadar zamanlarını da satın almıştır. Oysa insanın çalışmamak, yaşamını devam ettirebilmek için zahmete girmemek gibi bir içgüdüsü vardır; bu içgüdünün adı ‘tembellik’tir.

‘TEMBELLİK HAKKI’nın, 17 saate varan uzun ve kötü çalışma süreleri üzerine yoğunlaşıp, işçi sınıfını köleleştirmeyi amaçladığını belirtir. Makineleşme ile birlikte aşırı çalışma sürelerinin yaklaşık 3 saat olması gerektiği fikrini savunur. Emekçilerin aşırı çalışma temposu ile oluşan aşırı üretim de ekonomik dengesizliklere hatta siyasi ve sosyal kargaşalığa sebep olacaktır.

 

Lafargue’ye göre, kapitalist toplumda aşırı çalışma, emeğin karşılığının yozlaşması ve burjuvaziye hak etmediği bir haksız kazanç sağlamaktadır. Emekçinin, çok çalışması ile emekten alacağı ücret/pay devamlı düşmektedir. İşçilerin daha çok çalışmasının, kendilerini yoksullaştıran bir sistemin işine yarayacağını anlatır. (Burjuvazi; üretim araçlarını elinde bulunduran…)

***

Lafargue’e göre; Kapitalist sistemde insan, burjuvazinin malı ve kölesi olup, kişinin insani varlığını da anlamsızlaştırmaktadır. Tembelliğin, bir başıboşluk yahut aylaklık olmadığını öne sürerken, kapitalist sisteme karşılık bir eylem tarzını yansıtmıştır.

Sorun, sadece emeğinin karşılığını alamamak değil, en değerli varlığın ucuza satıp, kapitalistlere ‘ARTI DEĞER’den daha fazla bir değer katmaktadır. (ARTI DEĞER; Emeğin yarattığı değerin karşılığını alamadığı kısmı, kısacası kapitalistlerin el koyduğu maksimum değer.)

***

Lafargue, günde 3 saatten fazla çalışmaya karşı çıkmaktadır. ‘ARTI DEĞER’ yaratarak, burjuvaziye aşırı ’RANT’  sağlamak istememektedir. Artı değerden, emekçilerin de pay alması hayali yatmaktadır. (Rant; Bir malın, mülkün, paranın, hizmetin hiç emek verilmeden sağladığı gelir.)

***

Bugün, dünyamızı kapsayan siyasi, sosyal, toplumsal ve ekonomik krizler, (Koronavirüsü-COVID-19) iktidarları çeşitli alternatif eylemlere sürüklemiştir. Çalışma sürelerinin kısaltılmasıyla ilgili taleplerini yansıtan  ‘ESNEK ÇALIŞMA – KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ’  vb. yöntemler, benim aklıma Lafargue’nin ‘TEMBELLİK HAKKI’ kavramından bir kesit getirdi. Bu sistemle, çalışma hayatı gittikçe emekçi lehine olumsuz yönde değişmektedir.

Bilindiği üzere, ESNEK ÇALIŞMA yöntemi ile emekçilerin fazla mesai, grev, emeklilik, sendikasızlaştırma vb. bir çok ekonomik/sosyal hakları yok edilmektedir. Zaten gittikçe olağanlaştırılan sendikasızlaştırma çabaları bu sayede amacına ulaşacaktır. Emeğin sömürülmesinin kanuni açıdan bir yolu da bu sistem sayesinde çalışma hayatına aktarılmıştır.

‘’İnsan için emeğinden başkası yoktur.’’ (Necm 39’’ Suresi), emeğin yüceliğini yansıtmaktadır.

Emek kutsaldır ve bu kutsallığın mutlaka tam anlamıyla bir karşılığı olmalıdır!!!

YORUMLAR

  1. Raji dedi ki:

    Yıllarca artı değeri vurguladık,
    bugün işçinin sömürülmesi,
    dünü de aratır durumda.
    Artık ‘’Esnek sömürü’’ dönemi başladı.
    Emeğe, emekçiye saygıyla.
    Yüreğine sağlık yazarım …

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      RAJİ Kardeşim…. evet çok haklısın…teşekkürler…

  2. İdris Sever dedi ki:

    Elinize sağlık.
    Selamlar.

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      İDRİS Kardeşim…. teşekkürler….

    2. Hüseyin Cahit Soyer dedi ki:

      Emeğinize sağlık. Teşekkür ederiz.

  3. KUTLUĞHAN AKDENİZ dedi ki:

    Emeğin halkını verilmemesi de çalışanı da tembelliğe iter. Fazla artı değer peşinde koşan işletme ve devlet yöneticileri emeğin gücü karşısında ezilirler.

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      KUTLUĞHAN Abi… çok haklısın… teşekkürler…

  4. Çağla Şahin dedi ki:

    Yine çok güzel bir yazı kaleme almışsınız. Tarihten yola çıkarak günümüze tekerrür eden ve toplumu etkisine malesef alan kapitalizmin emek hırsızlığı… gelişen ! Dediğimiz dünyada ilerleme kaydetmeyen sorunların başında ve yine malesef ki daha sistematik ve acılarının daha büyük yaşanması…elinize emeğinize sağlık ?????

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      ÇAĞLA Kardeşim….. teşekkürler….

  5. M.Emin Düzgündikiş dedi ki:

    Çalışanında,çalıştıranın da emeğe ve emekçiye saygısından yanayım. Çalışan emeğini işinde yansıtmalı, çalıştıran kendine olumlu yansıyan faydayı emekçiye tam olarak vermeli. Ondan sonsuz faydalanmak değil,emeğin karşılığının bir saygı ve hak olarak görmelidir. Bu devlet içinde özel sektör içinde aynıdır.
    Yaşadığımız bu zor günlerde başka bir geliri olmayan emekçinin ,Esnek çalışma ve kısa çalışma ödeneğine mahkum edilmesi çalışana haksızlığın bir göstergesidir. Saygılarımla.

  6. Tansel dedi ki:

    M.Emin Abim… çok çok haklısın….çalışan emekçiye verilen değer gittikçe azalmaktadır….