Tarımın kurtuluşu için bir yol bulmalı

Tarımın kurtuluşu için bir yol bulmalı
14.11.2019
A+
A-

Ülke tarımının çıkmazda olduğu hepimizce malum. Ama tarım için bir çıkış yolu bulmak, onu harekete geçirmek ve ona hak ettiği momentumu kazandırmak zorundayız. Bizimkisi, memleketin aydınlarına bir çağrıdır; biliyoruz ki aydınlar toplumun lokomotifidir ve ülkemiz ekonomisinin temeli olan tarım da sadece tarımcılara bırakılamayacak kadar hayati öneme sahip bir alandır.

Tarımın kurtuluşu için ya bir yol bulmalı, ya da bir yol yapmalıyız.

Tarım ürünlerini ihraç ederek kalkınan Türkiye’nin, bugün neden tarımda ithalatçı duruma düştüğünü sorgulamak zorundayız. Böyle durumlarda öncülük etme görevi her zaman olduğu gibi memleketin aydınlarına düşmektedir. Gelin, tarımımızı bu durgunluktan kurtaracak kapıları birlikte aralayalım. Elbette bir anda olacak şey değil bu, ancak bir yerden başlamanın zamanı geldi, geçiyor bile!

Türk toplumunun tarihinden ve kültüründen uzak, entarili ya da sümüklü şekilcilikleriyle görünürde meczup, hakikatte ise birer deccal, birer vatan haini olan emperyalizmin işbirlikçi ajanları, laik ve demokratik hukuk devletine rağmen kendi kast sistemini kurabiliyor da bu memleketin okumuşları, aydınları neden tarladan sofraya tarımı organize edemiyor, anlamak zor! Tarımda geldiğimiz nokta, bir tarım ülkesi olan Türkiye’ye hiç yakışmayan bir durumdur.

Aydınların birikimine ve azmine ihtiyacımız var.

Türkiye’nin, beyaz zambaklar ülkesi Finlandiya’dan, kooperatifler ülkesi Güney Kore’den, Hollanda’dan neyi eksik? Türk toplumunun da kendine göre bir örgütlülüğü var ve çıkış noktası olarak mevcut örgütlülükten yararlanabiliriz. Çeşitli meslek kuruluşları, en başta da akademik odalar, sendikalar ve bin bir çeşit sivil toplum kuruluşu var. Sosyal, kültürel ve mesleki dayanışmalarıyla ilgili çalışmalarını yine yapsınlar, lakin beslenmelerinin kaynağı ve ülke ekonomisinin temeli olan tarıma da biraz kafa yorsunlar yani!

Ülkesini ve halkını seven her yurttaş, böyle bir durumda taşın altına elini sokmak zorundadır. Bugünkü Tarım Bakanı gibi “Paramız var ki dışarıdan kırmızı et alıyoruz”  demek de, ‘’Kastamonu sarımsağını bulamazsam Çin’den, Yozgat mercimeğini bulamazsam Kanada’dan, Anamur muzunu bulamazsam Orta Amerika’dan geleni daha ucuza alırım’’ diye düşünmek de yanlıştır.

Ülkemizde yabancılara toprak satışı, başını almış gidiyor. Aydınlarımız ‘Donkişotluk yapsın, Köy Hekimi veya Tarzan olsun’ demiyoruz; bulundukları yörede çiftçinin, köylünün Filistinlileşmesinin önüne geçsin istiyoruz.

Memleketin aydınları ne yapabilir?

Tarım girdilerinin pahalılığından ve yeterince devlet desteği alamadığından üretim yapamayan ve bu nedenle köyünü, tarlasını bırakıp kentlerde işsiz yaşayan çiftçilerin topraklarını ortaklaşarak kiralayabilirler. İl ve ilçe belediyeleri ve çiftçi kuruluşlarıyla yapacakları işbirliği ile çiftçilerin geri dönüp kendi topraklarında gerekirse istihdam edilerek tarımsal üretimde bulunmalarını sağlayabilirler. Yerli tohum kullanarak ister organik tarım, ister bölgelerinin coğrafi koşullarına uygun konvansiyonel tarım yaptırabilirler. Hayvan sağlığı için gerektiği kadar boşta gezen veteriner hekim, tarımsal üretim için de ziraat mühendisi istihdam edebilirler. Bir nevi kendilerinin ürettiği ve pazarladığı işlevsel bir organizasyona gidilebilir.

Böyle bir yapılanma, sembolik de olsa emek ve sermaye koyan kişi ve kuruluşlar için etinden yumurtasına, sütünden peynirine, sebze, meyve ve tüm işlenmiş ürünlere kadar, sağlıklı ve güvenilir temel gıdaları tüketmelerine yarayacağı gibi, ülkemizde gerçek kooperatifçiliğin gelişmesine, güçlenmesine, belki bütünüyle tarımın kurtuluşuna da vesile olacaktır.

Göreceksiniz; namuslu ve aydınlık ellerle nasıl da tarımda kendine yetebilen bir Türkiye yaratılır, yeniden!

ETİKETLER: ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.