Sınavla biter mi?

Sınavla biter mi?
28.06.2020
A+
A-

Selam tüm okuyuculara, sınav gençlerine ve ebeveynlerine…

Bu hafta malum sınav haftası…

Sınav sürecinde dışarı çıkma yasağının uygulanmasını öncelikle desteklediğimi belirtmek isterim. Kaldı ki pandemi süresince sınavların bir ileri bir geri alınması, okulların ve dersanelerin kapatılması derken sıkıntılı bir süreçten geçen gençlerin, hiç değilse sınav sırasında sakin bir ortamda olmaları bu kafa dağınıklığında güzel düşünülmüş bir karardı. Hatta önümüzdeki yıllarda da uygulanması gayet iyi olur.

Keşke yıllardır ihmal ettiğimiz gençleri her daim böyle düşünebilsek. Bu konuda sistemin getirdiği zorunluluklarla beraber ebeveynlerin de buna uymak zorunda kalması, yıllardır gençleri büyük bir çıkmaza soktu maalesef.

Düşünüyorum da, işler bu kadar sarpa sarmadan önce bizler lise çağlarımızı, şu anki gençlere göre baya iyi yaşamışız. Doğru; şimdiki gibi bilinçli(!) değildi velilerimiz belki ama aramızda sınav dışında bir çok paylaşımımız vardı. Yaz tatillerini doyasıya yaşardık mesela, hafta sonlarını da…

Tatile gidenler sadece tatilin tadını çıkarırdı ailesiyle, sınav muhabbeti olur olmadık habire  konuşulmazdı. Gidemeyenler de yine keyifliydi. Akrabalar, kuzenler hatta yurt dışından gelen yakınlarla geziler, sohbetler…

Mahalle arkadaşlarıyla oyunlar, kaçamak turlar vs tatil, tatil gibiydi yani. Ne olmak istiyorsun? sorularıyla sınırlıydı sınav stresi, o kadar… Anne babayla ilişkilerde bu noktada normal aile ilişkileri içindeydi, aileyi ilgilendiren olası konular, gündelik meseleler, bazense ülkenin gidişatı… Ve her durumda bizler ailede birey olduğumuzun farkındaydık. Çünkü görevimiz sadece sınav elemanı olmak değildi. Biz ailenin bir bireyiydik de…

Gelelim şu an ki gençlerimize…

Hatırlarsınız; biz bu nesile 20 yıl önce, milenyum nesili adını koymuştuk. Vayy Milenyum… 2000 yılına, yani yeni bir çağa süper bir nesil umuduyla…

Evet onlar için elimizden geleni de yaptık tabii(!)

Defalarca eğitim sistemini değiştirdik, defalarca yeni müfredat programı hazırladık. Tam birine alışacaklarken; “Yok ya aklımıza yeni bir sistem geldi onu uygulayalım” dedik…

‘Hımm yok ya bu da tutmadı, dur bakalım! Elimizde yeni bir sistem var’ dedik. Hadii sil baştan… Bu gitgellere sadece çocuk değil, ebeveynler de ortak olmak zorundaydı. Artık evlerimizde çocuklarla sınav dışında hiç bir konu konuşulmaz oldu. İlkokulda, daha birkaç yıl sonra gireceği lise sınavı için telaş başlarken üniversite sınavına kadar sürecek bir kaos hakim olmaya başladı.  Çocuk ebeveyn ilişkileri dibe vurdu. Devamlı ‘çalış’ diyen anne baba ve bunları duymaktan bıkan, sosyal hayatı bilgisayardan ibaret, yetenekleri önemsenmeyen hatta engellenen bir nesil… Bunun dışında kazanamazsa ceza gibi görülen meslek liseleri de cabası…

Nasıl ya?

Meslek liseleri neden böyle bir sınıfa koyuldu. Halbuki bir zamanlar oraya gençler meslek öğrenmek için gönüllü giderdi. Güzel de öğrenirlerdi. Hatta bitirdikten sonra üniversiteyi kazanamayanlar ya bir tamirhane veya bir atölye açardı. Mis gibi düzenini kurardı.

Yok ama o öyle değil artık. Dünya kadar üniversite açıldı. Boş mu kalsın? Bir tık çalışsa illaki birine girer.

Doğru…

Üstelik bir sürü hocası asistanı falan var. Evet, hatta öğrencilerden birkaç yaş belki büyük diyebileceğimiz ,öğretim görevlileri bile var. İyi anlaşırlar yaşıt sayılırlar. Oo süper… Eeeee peki bitirince? Yani birkaç bölüm dışındakileri zorlu bir süreç bekliyor. Olmadı İş Bulma Kurumu‘na baş vurur. Bir yerlere girer. Geçen yıl mesela; itfaiye elemanı için binlerce üniversite mezunu başvurmuştu. Birkaç tanesi işe alınmıştı bile…

Sonra çağrı merkezleri var. Orda yüzlerce mühendis, öğretmen ve farklı üniversite mezunu gencimiz iş buluyor. Üstelik üniversite mezunu değilse başvuruları reddoluyor.

Kolay mı öyle telefona bakmak! 

Evet milenyum çocukları çok özeldi. Biz de onlara elimizden geleni yaptık! Hepsini üniversiteli yapmak güzel bir fikirdi. Fakat bir sonraki aşamayı boş bıraktık. Gün geçtikçe dışarıya olan bağımlılığımızın artması, özelleştirmenin ters etkileri vs derken, iş imkanlarının zincirleme düşüşüyle, çocuklarımız üniversiteli olmanın avantajını yaşayamadı. En kötüsü de bu uğurda, çocukluk ve ilk gençlik dönemleri sınav stresiyle geçerken sonrasındaysa, işsiz kalma durumunda hayata alabildiğine savunmasız ve donanımsız kalakaldılar.

Şimdi tepkilerini “ oy moy yok” diyerek ortaya koymaya çalışıyorlarsa eğer, düşünülmeli; bu çocuklar siyasette başkalarını görmediler, bilmiyorlar. Aslında bu yüzden siyasette tam bir fikir sahibi olmadıklarını düşünsem de, acabaları olduğu  net.

Önemsenmiyor olabilirler ama gençler olarak büyük bir oy potansiyeline sahip oldukları kesin.

Öyleyse siyasi partilerin onlara yönelik çözüm üretmelerinin vaktidir hatta gecikmiş, acil bir zorunluluktur… Oy için dahi olsa, geleceğimiz olan gençlerimizin iyiliği için bir şeyler yapılacaksa, o da kabulümüzdür, yeter ki yapılsın…

Sınava girecek gençlere başarılar dilerken, önümüzdeki süreçte; gelecek korkusu, liyakat endişesi, geçim telaşı olmayan maksimum düzeyde huzurlu ve mutlu bir milenyum nesli diliyorum, tüm kalbimle…

YORUMLAR

  1. Ozgen dedi ki:

    Çok güzel bir yazı sevgili Çağla;
    Yazılarını takip ediyorum. Duru, içten ve sıcak sözcüklerle yazılarına derinlik katıyorsun.Anlamli ve güncel konularla gündemi de takip ediyorsun. Okuyucuda güven bırakan bir tarzım var. Sıkıcı değil, akıcı bir anlatımın var. Çok tebrik ediyorum. Başarılar diliyorum sevgili Cagla!

    1. Çağla ŞAHİN dedi ki:

      Teşekkür ediyorum… sizin gibi donanımlı birinden bunları duymak ise ayrı bir mutluluk…