Sessiz çoğunluk…

02.07.2018
A+
A-

Ayhan Güzel

Nedir bu ‘’Sessiz Çoğunluk…’’

Hesaba katılmayanların hesapları altüst ettiği bir seçimi daha geride bıraktık.

Siyasi literatüre 1990‘larda Özal’ın ANAP’ı ile girmiş bir slogan.

Anlamı ve manası ise çok derin! Manidar!

Bu seçim döneminde anket firmaları tarafından çok duyduk, işittik ‘’sessiz bir kitle var’’, ’’ renk vermiyorlar’’, ‘’dip dalgası’’ vs. işte onlar, ‘Sessiz Çoğunluk’tu.

Yeni liderlerin bir kısmı bu Sessiz Çoğunluğu kendisi için yorumladı ve hesaplarını ona göre yaptı ve hatta konuştu!

O Sessiz Çoğunluk ise sadece sandıkta konuşuyor, son sözü hep onlar söylüyor.

Peki ya kim, kim bu Sessiz çoğunluk?

Kim mi?

Sade Vatandaş!

Evet, sadece Sade Vatandaş…

Bu ülkenin sahipleri onlar.

Asgari ücret ile çalışan, esnaf, usta, kalfa, çırak, tezgâhtar, manav, pazarcı, bakkal, köylü, çiftçi, garson, hizmetli, emekli…

5 yıldızlı otellerden nasibini alamayan, 5 yıldızlı iftar sofralarını hiç göremeyen, brunch nedir bilmeyen, İstanbul boğazını televizyon ve internetten tanıyan, çocuğunu özel okula gönderemeyen, Vialand, legoland, Sea Life vb. mekânları Avrupa da zanneden, son model araba hevesi hiç olmayan, residince denilen akıllı, kapalı ev sistemlerini rüya gibi gören ve hiç heveslenemeyen ANADOLU İNSANI.

Alın teri, helal ekmek, kader, kısmet, nasip gibi kelimeleri kutsal bilmiş sadece çalışan, çalışıp evine ekmek götürme derdinde olan, piknik kültürü, halk plajı, devlet ve mahalle okulu, şehir lunaparkları, konserleri sadece geleneksel festivallerden takip edebilen, Şahin, Murat, Doğan, Kartal hastası olan ve hakkını vererek modifiye yaptıran, doğup büyüdüğü bahçeli ev ya da kirada oturan, kimilerinin kavruk diye tabir ettiği ANADOLU İNSANI.

Bu ülkenin gerçek sahipleri ama hiçbir nimetinden nasiplenemeyen, nasiplendirilmeyen bir sahiplik bu.

Recep Tayyip Erdoğan’a kadar hep ezik hissetti bu çoğunluk kendini. Tayyip Erdoğan çıkıp şunu söyledi; ‘’ Size göbeğini kaşıyan adam diyorlar.’’ İşte sessiz çoğunluk kendine arka çıkan bir lider bulmuştu. Gelinen 16 yıllık Türkiye de durum bu kadar basit aslında. Bu çoğunluk kendine ‘’ göbeğini kaşıyan adam’’ muamelesi yapıldığını anladı ve gördü. O zamana kadar bilmiyor muydu? Evet, biliyordu lakin hiçbir lider o zamana kadar çıkıp ‘’O TARAFTAN, BU TARAFA’’ koymamıştı kendini.

Yani baronlara EYY diyen kimse olmamıştı. Koç’a bile ve tüm elitistlere ‘Eyy’ diyebiliyordu bu adam. Çok güçlü ve kendilerindendi!

Sahip çıktılar, kefenleriyle çıktılar, ölümüne çıktılar ne yaparsa yapsın haklı ve olumlu buldular.

Çünkü O dokunulamayanlara (Atatürk, İnönü, Ordu, Anayasa, İş adamları, Kozmik Oda vs.)dokunuyor, olmaz böyle şey denileni olduruyordu. Hep de ONLARIN dilinden konuşuyordu. İftarlarını çat kapı yer sofrasında gecekondularda yapıyor, çat kapı taksiciler ile çay içiyor, hiç alışık olmadığımız tarzda (yav, eyy, aaahhh ahhh vs.) konuşuyordu. Her ne kadar elitistlere aykırı gelse de ANADOLU İNSANI buydu!

Bu bir SİYASET değil POLİTKAYDI ve bir Cumhurbaşkanı adayının da dediği gibi ADAM bu işi çok iyi yapıyordu!!!

SESSİZ ÇOĞUNLUK, onunlaydı.

Şimdi AKP ve Recep Tayyip Erdoğan yanlısı gibi görünüyor, buraya kadar yazdıklarım…

CHP

16 yıldır mücadele veriyor bu çoğunluk karşısında Baykal ile Kılıçdaroğlu ile.

Evet, bilerek yazdım.

Bu çoğunluğu karşısına alarak mücadele veriyor ve bunu bir türlü anlamıyor. Oy oranı en fazla %28 olan bir parti %70’lik kesimi karşısına alarak politika yapmaya devam ediyor. 16 yıl sonra Bir Muharrem İnce çıkıyor, umut oluyor. Net yazmak şu an için erken İnce için ama en azından İncenin kendisi bir elitist diyemeyiz lakin arkasına aldığı CHP parti kimliği ve destekçileri öyle. Kalabalıkları toplamayı başardı evet milyonluk mitingler gerçekleştirdi. %30 oy 15 milyon kişi, büyük başarı ama o kadar… Sayılara bakılacak olursa İnce’ye sadece mitinglerine katılanlar oy vermiş gibi görünüyor bir kısmı da İnce’nin partisine bile oy vermemiş.

İnce faktörünü şimdilik bu hesaba katmayarak, CHP seçim kazanmak istemiyor bu tabloya bakarak…

MHP

Özel hayatımda ve sohbetlerimde çok kullandığım bir argümandır; ‘’18 yıldır bu ülkeyi Devlet Bahçeli ve MHP yönetiyor’’ demiyorum ama şekillendiriyor, dizayn ediyor.

Devlet Bey partisinin de sembolü gibi Kurt bir siyasetçi. Kısaca hatırlayalım:

DSP-MHP-ANAP Koalisyonunun son dönemleri, rahmetli Ecevit komada hastanede, Mesut Bey 1 ay olmuş neredeyse AB dönem toplantısında yurt dışında (kafa atma teşebbüsüne maruz kalmıştı). Hükümeti temsilen sadece Devlet Bey var ülkede, ülke yangın yeri gibi ekonomik kriz had safhada, enflasyon almış başını gitmiş, döviz kontrol dışı, batan iş adamları intihar ediyor, halk (SESSİZ ÇOĞUNLUK) sokaklarda!

Devlet Bey ve kadroları Kemal Derviş’i getirmiş ekonomi yavaş yavaş rayına giriyor, şuan temelleri atılan projelerin (köprüler, metro ve tüneller, hava alanı 2023, 2071 vs.) neredeyse tamamı Devlet Bey’in Teknokrat ve Aristokrat kadrolarının eseridir. Ve Devlet Bey şunu çok iyi biliyor; ‘’bu halk en azından yakın gelecekte MHP’yi tek başına iktidar yapmaz.’’  Kararını tek başına veriyor ve erken seçim kararı alıyor Bizim Uludağ’da! O seçimden sonra ortada ne partiler kalıyor, nede eskiye dair siyasetçi modeli. (Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu hariç, başka bir yazımın konusu olmak üzere buraya not düşelim.) Kendisi dâhil bütün partiler baraj altı. %35 ile AKP Türk siyasi sahnesine çıkıyor ve 2018 hala iktidar. Devlet Bey ne zaman seçim derse o zaman seçim oluyor dikkat edin. Bu seçimde de böyle oldu ve Türkiye bir yerlere gidiyor…

İyi Parti ve Meral AKŞENER;

Bir kadın olan ve Türkiye’yi hatta Türk dünyasının lideri olmak için yola çıkan Meral Hanım ilk girdiği seçimde umduğunu bulamadı. Kadın harekâtı oluşturamadı. Seçilen 43 milletvekilinden sadece 3 tanesi Kadın. Adayların İlk %25’inde de Kadınlar hak ettiği yerde değildi, hatta Gençlik bu ilk %25 de yer almıyordu bile. Gençlik Kolları Genel Başkanı adaylık sürecinde istifa etti. Hiç engelli vekil yok örneğin. Seçim beyannamesinde özellikle tarım politikalarında bir madde var ki ‘’Çiftçi Çağrı Merkezi’’ kimsenin anlam veremediği ve masa başında oturan bir yöneticinin hazırladığı bir politika olduğu bariz belli. En önemlisi de Ülkücü kadroların imzası ve desteği ile parti kuran ve bu noktaya gelen Sayın Akşener başta Yusuf Halaçoğlu ve Yılma Durak gibi Ülkücü camianın saygı duyduğu ve sözüne itibar ettiği birçok ismi tasfiye sürecine müdahale etmedi edemedi. Hatta öyle ki şu an bile Genel Başkan Yardımcısı olan Koray Aydın ve Ümit Özdağ gibi ülkücülükleri tartışılmayan isimler dahi geri planda gibi duruyorlar, mecliste dahi grup başkanlığı için isimleri Şenol Bal kadar geçmiyor. Kısacası Meral Hanım kendini yalnızlaştırdı. Tek başına mücadele vermek istedi. Sonuç da kendisinin başarısı ya da başarısızlığıdır. Parti kurmayları ve teşkilatlar bunun istişaresini yapacaklardır artık.

HDP

Meydanlar yazımda da yazmıştım. Bu seçim de %10 barajına takılan ve geçen tek parti. Yazı başlığım olan Sessiz Çoğunluktan neredeyse en çok nimetini alan parti HDP ve Cumhurbaşkanı Adayı Demirtaş. Çünkü Demirtaş’ta genel politikalarındaki söylemlerinde Sessiz Çoğunluğun dilini biliyor ve öyle konuşuyor.

SP ve Temel Karamollaoğlu ise tam bir hayal kırıklığı yaşadı bence. Hep söyledikleri; AKP içindeki Milli Görüşçülerin olmadığını artık anlamışlardır diye düşünüyorum.

Gelelim seçim akşamına ve infiallere.

Lider olma hevesi ile milyonları peşine takan 2 lider: İnce ve Akşener…

Sayın İnce. Mitinglerinize milyonlar gelmiş, diktatör diye tabir ettiğiniz kişiye bile karşı gelmek pahasına ve diklenerek, sonuçlarına katlanmayı göze alarak, rengini belli etmiş, Seçmenleriniz! Bir televizyon kanalı spikerinden daha mı değersiz? Eleştirdiğiniz hep hata yapıp özür dilediği için ağır eleştiri alan Tayyip Erdoğan’dan farkınız ne oldu peki şimdi? Türk dünyasını yönetmeyi ve milyonları peşinden sürüklemeyi hedefleyen bir kişi olarak çıkıp bir açıklama yapamıyorsunuz.  İsmail Küçükkaya vakasının bir hata sonucu gerçekleştiğine inanmayanlardanım. Sessiz Çoğunluğa hitap edemediniz. Sizin mitinglerinize gelenlerin büyük kısmı sesini çıkaran Türk vatandaşları idi. Demek ki vatandaş kahvehanede bedava kek, simit, çay çorba yiyip içip, millet parklarında yatıp yuvarlanmak istiyormuş. Siz bunu isteyen vatandaşa gitmediniz, Sayın İnce.

Sayın Akşener. Mitinglerinizde milyonları göremediniz, hatta 100.000’leri bile bulamadınız, İnce gibi. Evet, yeni kuruldunuz, evet hazırlıksız yakalandınız, evet imkânlarınız kısıtlı idi. Milyonlar yoktu amma, Sizin de gönüldaşlarınız vardı!  Onlarda korkusuzca peşinizden yürüdüler, Parti kurunuz geldiler, Genel Başkan yaptılar Sizi. Aslında ‘’Sessiz Çoğunluğa’’ bir de tamda ‘’Kadına Şiddet’’ hortlamışken ‘’Evinde Sessizce Ağlayan’’ sessiz kadın ve kızlarımıza en yakın Siz’diniz. Lakin bir Kadın Lider olarak Kadın Harekâtı başlatamadınız ve başlatmadınız. 100 günde tüm ülkeyi gezdiniz ama Sessiz Çoğunluğa dair neredeyse hiçbir politikası yoktu partinizin. Demek ki vatandaş borcundan, bakan, vekil, müsteşar ve danışmanların 7 sülalesinin lüks ve tahsis edilmiş araçlara binmesinden memnunmuş. Size oy veren yaklaşık 6 milyon seçmen gece geç saatlere kadar bir umut, yüzünüzü görmeyi, sesinizi duymayı bekledi ama nafile. Hadi siz çıkmadınız kurt siyasetçiler, şahin politikacılar, Koray Aydın ya da Ümit Özdağ gibi isimleri aradı gözleri seçmenlerinizin ama onlarda yoktu. Belki çıkmadılar belki müsaade etmediniz.

Haa kulislerde anlatılan ya da üretilen senaryolar yaşandı ise yapacak bir şey yok lider olma hevesi ile yola çıkanlar korktu ise vatandaşın TIRSMASI gayet doğaldır. Sizlere oy vermeyen 30 milyon, HDP seçmenini de sayarsak 35 milyon seçmenin ayağına gitmeniz gerekiyor. Hepimizin Lideri ve örnek aldığınız Atatürk’ün hayatını tekrar tekrar okumanızı tavsiye ederim. LİDER OLUNMUYOR, DOĞULUYOR ZANNIMCA…

Gelelim sessiz çoğunluğa…

Okuyanlar hatırlayacaktır Yaban&Saray yazımda da bahsettiğim üzere ANADOLU İNSANI, başka coğrafyalarda yaşayan insan topluluklarına benzemez benzemeyecektir. Yeri geldiğinde canını ülkesi, ilkesi, milleti için verdi verecek tüm ezilmişliğine ve hor görülmüşlüğüne rağmen. Ama ANADOLU İNSANI = SESSİZ ÇOĞUNLUK aynı Yaban&Saray’daki gibi bu duruma nasıl geldi getirildi, aslında ne istiyor? Bu politikaları üretmek çok mu zor?

Sessiz Çoğunluk, Anadolu İnsanı elbet bir gün, evet bir gün. Ne Ortadoğu’nun şark kültürüne layıksın ne de batının elitist, şımarık kültürüne! Bizim olan asil, adil, bilge Türk kültürü ve Kuran-ı Kerim’in çağdaş ışığında hak ettiğin dünyada yaşayacaksın ve tüm mazlumları yaşatacaksın…

YORUMLAR

  1. Sefa dedi ki:

    Ben senin gibi düşünmüyorum Ayhanım ülkemizde sosyal yardımlarla birilerine biat eden 15 milyon insan var doğuda aşiretcilik var bu bahsettiğin Anadolu insanı hangi kesim bir de onu anlat bakalım maalesef bu ülke insanı benliğini kaybetti kaybettirildi bu işlem kendi öz evlatlarımız ile gerçekleştirildi o zaman şu ata sözü tam bu gün için söylenmiş “Kendi düşen ağlamaz “

  2. Bulent Demir dedi ki:

    Dip dalga vs hepsi RTE ye oy verir bu yerel secimdede .
    Bosuna secim masrafi yapmasalar daha iyi.