Röntgen kağıdına yazılan son şiir!

Röntgen kağıdına yazılan son şiir!
10.05.2020
A+
A-

Koronavirüsü (COVID-19) kapsamında evlere hapis olduğumuz bu günlerde kimimiz film ve TV izliyor, bir çoğumuz da benim gibi zamanını kitap okuyarak geçiriyor…

***

Sevdiğim Türk şairleri arasında, Özdemir Asaf’ın yeri bir başkadır. Nedendir bilmem… Kelimeleri ustalıkla, kısa, öz ve vurgulu… Üç-dört dize ile kullanıp, yaşam, sevgi, tutku, yalnızlık duygusunu bu kadar güzel anlatabilen az sayıdaki şairlerimizden biri olmasından sanırım. Özümseyerek okumak, düşünmek, anlamlar yüklemek… Ne derseniz deyin… Özel bir şairimiz…

***

‘R’ harfini  söyleyememesi, yaşamında ve şiirlerinde ayrı bir özelliktir. Hele hele son şiirini bir ‘röntgen kağıdına’ yazması bende özel bir duygu yoğunluğu yaratmıştır…

Özdemir Asaf ile birlikte severek okuduğum, zevk aldığım şairlerimiz; Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Sabahattin Ali, Cemal Süreya, M. Akif Ersoy, Can Yücel, Edip Cansever, Ataol Behramoğlu, Atilla İlhan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Veli Kanık, Orhan Kemal vb.

***

Özemir Asaf’ın yaşamı da diğer edebiyatçılarda olduğu gibi inişli/çıkışlı ve çok zor süreçlerle yol almıştır. Dünya ve Türk edebiyat tarihine yön vermiş kişilerin ilginç yaşamları dikkatimi çekmiş olup paylaşmak isterim.

SHAKESPEARE; onun tefecilik yaptığını kim bilirdi ki!!!

AHMET HAŞİM; kocaman kafası olması sebebi ile çirkin olduğu düşüncesinin sonucu olarak, gündüzleri evde oturup, akşamları gezmeyi severmiş.

MEHMET AKİF ERSOY; Ankara’nın çok soğuk günlerinde parasızlıktan dışarıya paltosuz ve cebinde parası olmadığı için her yere yürüyerek gittiği bir gerçektir. Son yıllarını ekonomik sorunlar içinde geçirmiş, ama yine de hiçbir zaman kimseden maddi yardım istememiştir.

ORHAN VELİ KANIK; Ankara’da sokakta yürürken, belediyenin açtığı bir çukura düşmüş ve başından yaralanmıştır. (10 Kasım 1950) İki gün sonra İstanbul’a gitmiş ve öğle yemeği yerken fenalık geçirmiş, beyin kanaması yüzünden vefat etmiştir.

FRANZ KAFKA; et yemeyi, cinayet gibi görürdü.

LEV TOLSTOY; tam 13 çocuğu vardı. Bütün arazilerini satıp, bazılarını bağışlamış, hatta eserlerinin telif haklarından vazgeçince sefalete düşmüştür. Köyüne dönmüş ve köylü gibi yaşamaya başlamıştır. Giydiği elbise ve ayakkabılarını kendi el emeği ile yapmıştır.

BALZAC; hergün en az, 50 fincan kahve içermiş.

YAHYA KEMAL; yaşamının 19 yılını tek başına bir otel odasında geçirmiştir.

OSCAR  WİLDE; annesi ona, küçüklüğünden itibaren ‘’kız kıyafeti’’ giydirirmiş. Cinsel sapmaları nedeniyle ahlaksızlıktan suçlu bulunarak hapse atılmış. Hapisten çıktıktan sonra son 3 yılını ekonomik sıkıntılarla geçirmiş ve bir otel odasında ölmüştür.

ALEXANDRE DUMAS; kitaplarının geliri ona 5 milyon dolar kazandırmıştır. Aşırı alkol ve kadın zaaflığı tüm servetini bitirmiştir ve paltosunu satmak zorunda kalmıştır.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN; ‘’yaşamdan çok ölümü seviyorum’’ diyerek içinde devamlı intihar duygusunu taşıyordu. Sürekli intihar özlemi ve denemeleri ile yaşayan Şair’e en büyük cezayı 18 yaşındaki oğlu, kendisini Galata Kulesi’nden aşağıya atarak intiharı ile vermiş oldu. İntihardan önce babasına, ‘’Baba, intihar öyle edilmez, böyle edilir!’’ deyişi düşündürücüdür.

PEYAMİ SAFA; ekonomik sebepler yüzünden ev telefonunu satılığa çıkartarak ev kirasını ödemiştir.

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR; mikrop korkusu yüzünden hiçbir şeye eldivensiz dokunmazmış. 100 adet eldiveni olduğu bilinir, -şimdi aklıma koronavirüsü geldi de- şu an yaşasa idi kim bilir neler yapardı, düşünmek bile istemiyorum. Başka bir özelliği de tığ örgüsü dahil tüm örgü işlerini çok iyi bilirmiş.

MAKSİM GORKİ; çalıştığı bir gemide bulaşıkçılık yaparken okuma alışkanlığı, onun intihar etmesini önlemiştir.

***

Şiire olan tutkum, 1970’li yıllarda özellikle Nazım Hikmet’in, ‘’Memleketimden İnsan Manzaraları ve Kuvâyi Milliye’’ şiirlerini gizli-gizli okumak ile başladı.

Tüm şairlerimizin kendilerine özgü bir şiir tadı vardır. Her şair bizleri ayrı ayrı dünyalara, hayallere alır götürür. İçimden ne zaman şiir okumak hissi oluşur ise, kütüphanemden mutlaka bir şairimizin kitabını alıp tekrar tekrar okumuşumdur.

***

Özdemir Asaf, düşündürücü, alaycı, sorgulayıcı, içten içe duygu yükleyici yaklaşımı onun en büyük özelliğidir.

1942 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Hukuk, İktisat ve Gazetecilik bölümlerine kayıt olmuş ama hiç birini bitirememiştir. Yabancı dili sayesinde çevirmenlik ve sigorta prodüktörlüğü yapmıştır.

İlk eşi Sabahat Hanım, usta şairimizi şöyle anlatır: “Şiirler yazıyor, çeviriler yapıyordu. Son derece kibar, zarif, çok şık bir gençti. Herkes poplin gömlek giyerken Özdemir, takım elbisesinin içine ipek ponje gömlek giyiyordu. Kol düğmeleri altın üzerine inci kakmalıydı. Sağ elinin yüzük parmağında tek taş altın bir yüzük, sol elinin küçük parmağında kemer biçiminde yakut taşlı bir yüzük vardı. Bu kadar şıktı.”

Evet… ‘R’ harfini hiçbir zaman söyleyemedi.

En güzel şiirlerinden birisi olan ‘’LAVİNİA’’ şiirinin son dört dizesinde hiç ‘R’ harfi yoktur!

LAVİNİA 

Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavini

***

Özdemir Asaf, 1980 yılında akciğer kanserine yakalanıp hastaneye yatmıştı. Bu durumu bir tek kendisi bilmiyordu. Hem hastalık ile uğraşır iken, hem de vazgeçemediği özel ve anlamlı şiirlerini yazmaya devam etmiştir.

Ödemir Asaf, röntgenlerin korunduğu ’’Sarı Kâğıda’’ hastane odasında ‘’İSİMSİZ’’ olarak yazdığı son şiiri halen aklımızın bir tarafında yerini almıştır.

Evet…

Şairimizin, ‘İSİMSİZ’ son şiiri;  

Hastanede

veya

hapishanede

hayatını yazma.

Sonunu bir merak eden çıkabilir.

Hastanede her gece insan

Birkaç yaşam yitirebilir

ya da yaşayabilir.

Hapishanede ise her sabah…

***

Hastanede tıbben yapılabilecek bir tedavisi kalmadığı için evine giderken, her zamanki edebi güzelliği ile; “Bizim duğaktan tanıdık biğ taksici çağığın. Pisi pisine bir tğafik kazasında ölmeyeyim” demiştir.

Evet…  Evine gitmiş ama 28 Ocak 1981 tarihinde 58 yaşında hakkın rahmetine kavuşmuştur. ‘’Aşiyan Mezarlığı’na’’ dostlarının, arkadaşlarının yanına defnedildi…

Aşiyan Mezarlığı’nda kimler yoktu ki!

Yahya Kemal Beyatlı, Orhan Veli Kanık, Edip Cansever, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tevfik Fikret, Atilla İlhan, Demirtaş Ceyhun, Abidin Dino, Onat Kutlar, Turgut Uyar, Yıldız Kenter…

Can Yücel‘in, dostu Özdemir Asaf Aşiyan Mezarlığı’na defnedildikten sonra yazdığı kısacık şiir çok anlamlıdır:

Anlaşıldı bu

R’lerin intikamı

Onlar yuttu

Özdemir Asaf’ı.

YORUMLAR

  1. Kemal AYDIN dedi ki:

    Kalemine , eline , yüreğine sağlık

    1. Tansel dedi ki:

      Çok çok teşekkürler…

  2. Kemal AYDIN dedi ki:

    Kalemine, yüreğine sağlık

  3. Ahmet Çavuşoğlu dedi ki:

    Çok güzel akıcı yazılarından birini daha yazmışsın. Ellerine sağlık canım kardeşim…Selamlar! ?

    1. Tansel dedi ki:

      Ahmet’çiğim…. selamlar…

  4. İdris SEVER dedi ki:

    Harika ve ilginç bir yazı! Selamlar, saygılar…

    1. Tansel dedi ki:

      İdris’çiğim…. çok teşekkür…

  5. Fevzi Ergin dedi ki:

    Yine enfes bir yazı.Şairler,yazarlar hakkında ilginç bilgiler edindim.Elbette onlar da insandı.hatalarıyla güzel insalardı.

    1. Tansel dedi ki:

      Fevzi Kardeşim….. teşekkürler….

  6. Nurettin Süslüm dedi ki:

    Aklın bilgin düşüncelerin hep yaşasın…

    1. Tansel dedi ki:

      Nurettin Kardeşim… hep birlikte….teşekkürler…

  7. İsmail Duyar dedi ki:

    R’leri söyleyemeyen Özdemir Asaf, bir gün taksiye biner.
    Taksici; “Buyyun Neyeye?” der. Taksici de R’leri söyleyemeyen birisidir. Özdemir Asaf, “Kayaköy” derse, taksicinin kendisiyle alay ettiğini sanacağı için, “Eminönü” der. Karaköy’de inmesi gereken Özdemir Asaf, Eminönün’de iner ve Karaköy’e yürür.

    Dünya böyle iyi kalpli adamlar için hala dönerken, bizler böyle insanlar karşısında ödem yapmış egolarımızla boğuluyoruz

    1. Tansel dedi ki:

      İsmail’ciğim…. selam olsun….

  8. Raji dedi ki:

    Şairlerle ilgili bir yazı dizisi olcak gibi geldi bana.
    Ve heyecanlandım …
    Yüreğine, kalemine sağlık

    1. Tansel dedi ki:

      RAJİ Kardeşim…. Ankara’ya selam olsun….

  9. Nevzat özkan dedi ki:

    Harika dillendirmişsin hocam,şairlerin hayatını öyle güzel özetlemişsinki okurken keyif aldım.

    1. Tansel dedi ki:

      Nevzat Bey….. teşekkürler…. saygılarımla…

  10. Erdinç Önder dedi ki:

    Güzel yürekli kardeşim bir yazıyla birsürü yere götürüp getirdin yaşattın harikasın..

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Erdinç Kardeşim. …selam olsun…

  11. Yakup Kangırtay dedi ki:

    mutlu sağlıklı barışla nice nice güzel yazmalara güzel arkadaşım.
    ?????

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Yakup Kardeşim. .. teşekkürler. .. selamlar…

  12. Tülin Çakır dedi ki:

    Tansel Bey, yazılarınızı severek ve merakla okuyorum.Farklı seçimleriniz sayesinde güzel bilgiler ediniyoruz.Çok teşekkürler…

  13. TANSEL SAYLI dedi ki:

    Tülin Abla… çok teşekkürler… saygılarımla…

  14. M.Emin Düzgündikiş dedi ki:

    Keyifle okudum. Teşşekkürler.

  15. Cem dedi ki:

    Üstat emeğinize sağlık, bir çok şairin bilinmeyen yönlerini sayenizde öğrendim. Twitter sayfama da beklerim. Selamlar, saygılar…

    @siirdefteri1