Milli Eğitim Bakanına Açık Mektup…

Milli Eğitim Bakanına Açık Mektup…
22.06.2020
A+
A-

Eğitim konusundaki tecrübeniz başlangıçta herkesi umutlandırmıştı. Tecrübenize diyecek yoktu, tek kusur eğitim alanına yatırım yapmış bir iş adamı olmanızdı.

Sağlık Bakanı’ndan daha başarılı olacağınıza hiç şüphem yoktu. Ancak bir eksiğiniz vardı, onun gibi bir tarikat bağlantınız yoktu. Bu sizin için çok büyük bir dezavantajdı. Sağlık Bakanı bir tarikat mensubu olduğu için arkası sağlamdı, çekineceği bir şey yoktu.

Bakanlıktaki bürokrasiyi kısa zamanda tanıdınız. MEB’de hangi tarikatların etkili olduğunu gördünüz. Devlet başkanının, “KİNDAR ve DİNDAR NESİL” talebi, ihtiyaç ve talep olmadığı halde imam-hatip ortaokulu ve liseleri açma politikaları, en son milli eğitimin hedefinin ne olduğunu açıklayan Diyanet İşleri Başkanı’nın, “Orta öğrenimin %25’ imam-hatip olacak” söylemi, diğer yandan toplumun çağdaş eğitim talebi… Say say bitmez!

Orta öğrenim çökmüş vaziyette, zeki bir çocuğun ÇARPIM CETVELİNİ öğrenemeden orta okulu bitirdiğine şahit oldum. Daha kötüsünü yeni emekli bir öğretmen anlattı; “Sanat okulu son sınıfta bir öğrenciye bir parça okutmak istedim, arkadaşları, ‘Hocam o okuma bilmiyor’ diye müdahale ettiler. Tabi ki inanmadım, okuttum. Son sınıf öğrencisi ilk okul birinci sınıf öğrencisi gibi heceleyerek okudu.”

Lise öğreniminin çöktüğü, birkaç fen sorusunu çözenin mühendisliklere gittiği bir sistemimiz var. 2019 yılında sıfır çeken öğrenci sayısı 15 bin. Matematik, 40 soruda ortalama 4.7 doğru cevap; fizik 14 soruda 1 doğru cevap; kimya 13 soruda 1 doğru cevap; biyoloji 13 soruda doğru cevap 1.3. Toplam, 80 soruda ortalama 8 doğru cevap.

İlk okula giden öğrenci okulu bırakmazsa lise diploması cepte. Babasının parası varsa üniversite diploması cepte. Avrupa toplamından fazla hukuk fakültemiz var. 8-10 fen sorusu çözenler ise mühendislik fakültesinde okuyorlar.

Üniversiteye giren, bir şekilde (!) mezun oluyor. Vakıf üniversitelerinde müşteriye, pardon öğrenciye zorluk çıkaran hocalar gönderiliyor, kopya çekmeye göz yummayan, kopya çekmeye izin vermeyen veya kopya çeken öğrenciyi yakalayan akademisyen öldürülüyor.

İki yıllık meslek okulunu bitiren ama torna makinesinin açma kapama düğmesini bilmeyen stajyerleri anlatan işçileri duymak dehşet verici.

Devlet okulları çöktüğünü gören vatandaş imkânlarını zorlayarak çocuklarını özel okullara göndermeye çalışıyorlar.

Sorunlar çok, bunların hepsinin üstünden gelebilirdiniz ama bakanlığı bıraktıktan sonra mevcut yapıların size dünyayı dar edebileceğini, okullarınızı kapattıracağını gördünüz. İşi oluruna bıraktınız. Bunun için sizi suçlayamam.

Ancak yapabileceğiniz iki devrim ve beş uygulama var. Bunları yaptığınızda ülkenin makus talihi dönebilir:

1- İlk öğretimde not kaldırılsın, Zaten eşitsiz ortamlardan gelen öğrenciler ayrıca erkenden rekabet ortamına sokulmasınlar. Öğretmenler öğrencilere MERAK ve ÖĞRENME hevesini aşılasınlar, çarpım cetvelini, okumayı, hesap yapmayı öğretsinler.

2- İlk ve orta öğrenimde sınıflar seviyelere göre belirlensin. Bu metodu sizin çok iyi bildiğiniz gibi özel okullar ve dershaneler yıllardır bu metodu uyguluyorlar. Öğrenciler seviyelerine göre sınıflandırılır ve bu seviyeye göre ders verecek öğretmenler belirlenir. Ders programı ve tekrarlar buna göre belirlenir.

Bu sistem okullardaki eğitim kalitesini mutlaka yükseltilecektir.

3- İlk okul, ortaokul ve lise binaları mutlaka ayrılsın. Dershaneler, sıralar ve sıralar ona göre belirlensin.

Büyük öğrencilerin küçüklere ne yaptığını Amerikan filmlerinden öğrenebilirsiniz. Zamanında bu okulları ayıranlar boşuna ayırmadılar.

Bu temel değişikliklere şu uygulamalar eklenmeli:

a- Sınıfta kalma tekrar getirilmelidir.

b- Eskisi gibi Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, eski kurumlaşmış liseler Bursa Erkek Lisesi, İnegöl Lisesi, Bursa Kız Lisesi gibi köklü okullar tekrar açılmalı.

c- Parayla okul ismi satılmasın. Elli yıllık İnegöl Lisesi şimdi yok, Yeni bina yapılırken ismi satıldı. Bağış hukukuna aykırı uygulama yapılmasın. Bursa’da Ali Osman Sönmez Fen Lisesi yıkıldı, adı TOFAŞ Fen lisesi oldu. Bu tür uygulamalar bağışçı aileleri rencide eder, bağışların önünü keser.

d- İsteyenler ilk okul beşinci sınıftan sonra tahsiline devam etmeyip, bir mesleğe yönelme imkânı verildin. Çıraklık okulları yaygınlaşsın.

e- Sanat okulu sayısı artırılsın, itibarları iade edilsin.

Eğitimin amacı ahlaklı, becerikli insan yetiştirmek olmalıdır. Yirmi yıl okullarda okuyan bir insana “NE İŞ OLSA YAPARIM ABİ” dedirtmek EĞİTİM değil, İNSANLIK SUÇUDUR.

YORUMLAR

  1. Tansel Saylı dedi ki:

    Hayri Abi… eğitim sistemimiz maalesef, her yeni gelen Bakan’ın oyuncağı olduğu için , olabildiğince oynanmakta, böylelikle sistem dışına çıkılmaktadır. Eğitimin durumun PISA değerlemelerinde görmekte ve de utanmaktayım… Okuduğunu anlamayan ve de anlatamayan bir toplumun geleceği de karanlıktır…. Saygı ve sevgilerimle…