Kazıklı siyasetin icralık inekleri

Kazıklı siyasetin icralık inekleri
06.12.2020
A+
A-

AKP iktidarının Türk tarımını bitirmeye yönelik “2023 Hedefi” tıkır tıkır işliyor.

30 Kasım’da bu köşede yayınlanan “Çiftçinin Kara Günü Ülkenin De Kara Günüdür” başlıklı yazımızda; ”Bugün traktörü elinden alınan çiftçinin çok geçmeden ineğinin, tarlasının hatta evinin elinden alınmasına hiç şaşırmamalıyız” diye yazmıştık.

Çok geçmeden o öngörümüz de gerçekleşti maalesef. İktidarın çiftçiye düşman politikası, serhat ilimiz Kars’ta da uygulamaya konuldu. Çoluk çocuğuyla birlikte yemeyip yedirdiği halde yine de yem fiyatlarının yüksekliğinden ötürü doyuramadığı bir deri bir kemik kalmış inekleri, iktidarın, çiftçilikten el çektirme sopası olarak kullandığı Tarım Kredi Kooperatifi tarafından haczedildi. Bu uygulamanın Türkiye’de bitkisel ve hayvansal tarımın sonunu getirene kadar devam edeceğinden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

İktidardan; ekonominin uçtuğu söylemini duymaktayız. Ekonominin uçtuğu bir memlekette, o ekonominin temelini oluşturan tarım sektörünün uçması da gerekmez mi? Ancak biliyoruz ki Türkiye’nin durumu bunun tam tersi; ekonomi buhranda, tarım ise bitme noktasındadır.

Bununla birlikte iktidar dış politikada bir beka sorunundan, iç politikada da bir milli güvenlik sorunundan dem vurmaktadır hep. Eğer bir ülkenin, tarım sektörü başta olmak üzere ekonomisi buhrandan geçiyorsa, yangın var demektir. Bir an önce bu yangına müdahale edilmesi gerekir. Bunu yapmak yerine beka ve milli güvenlik gibi olmayan konular sorun diye temcit pilavı gibi günün her saati milletin önüne sürülmektedir.

Bu beka ve milli güvenlik sorunu gibi söylemler o kadar abartılı hale getiriliyor ki ister istemez meşru olmayan odaklar bile iktidarın bu gafletinden kendilerine görev çıkarabiliyor. Hem de ana muhalefet liderine, Türk milletinin örfüne, hukukuna uymayan seviyesizlikte hakaret, küfür ve tehditler savurarak!

Yıllardır Doğu Akdeniz ve Suriye’deki Türkiye karşıtı gelişmelere BOP eş başkanı sıfatıyla bilerek kayıtsız kalan, hatta belki de katkı koyan iktidar bugün bunları ülkenin bekası olarak görüyor. Ayrıca, demokrasiyi başa gelmenin aracı yaptıktan sonra ortadan kaldırarak Türkiye’nin tarihsel müktesebatını tümüyle ayaklar altına alan iktidar, buna karşı çıkan her türlü muhalefeti de milli güvenlik sorunu olarak görüp, meşru olsun olmasın eline geçirdiği bütün güçlerle üzerine çullanıyor.

Sonunda iç ve dış siyaseti hiç görülmemiş ölçüde kirli ve gergin bir sürece soktu. Bunu, ülkenin geriye gitmesinin nedeni olan beceriksizliğinin özellikle de tarıma ettiği ihanetinin üstünü örtmek için yaptığı anlaşılıyor. Bu kirli ve gergin süreçten fazlasıyla nemalandığı için de tutumunu kararlılıkla devam ettiriyor.

Oysa bu konjonktürde Türkiye’nin bekası da milli güvenliği de Akdeniz’de, Suriye’de değil; ülkenin kötü yönetilmesi sonucu çiftçinin traktörü ile ineğinin haczedilmesindedir. Bir tarım ülkesinde yöneticilerin çoban olmaya özenerek halkı sürüye saydığı, yurttaşlıktan çıkarıp kendine kul eylediği tek adam rejiminde ne çiftçi kalır ne toprak, ne traktör kalır ne inek. Tarım biter ve o ülke de batar.

Not: Bundan sonra yazılarımızın kısa olmasına azami gayret göstereceğimizi, okuyucularımızın dikkatine saygıyla sunarız.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.