Kadın ne de olsa!

Selam tüm okuyuculara, her alanda kadın ve erkeğin yan yana, elbirliğiyle toplumsal gücün kazanılacağına inanan tüm erdemli yüreklere…

***

Kadın olduğum için bu konuyu ele aldığımı düşünmeyin… Her türlü ötekileştirmeye ve ayrıştırmaya karşı olan biri olarak düşünün, tıpkı birçoğumuz gibi…

Ötekileştirmeyi din, dil, ırk, fikir ayrılıkları olarak ele alırız genelde. Ama bunlara ilave olarak demeyeceğim… Çünkü yüzyıllardır tüm bu ayrıştırmaların liste başını hep “cinsiyet ayrımcılığı” almıştır. Zaman geçse de, birçok alanda gelişme kaydetsek de, toplumda kadının yeri konusunu hala konuşuyorsak eğer çok da yol kat edememişiz demektir.

Her yıl yüzlerce kadın cinayeti, kadına yönelik binlerce fiziksel şiddet, tecavüz ve işin psikolojik baskı kısmına girmiyorum bile… Bunun yanında çalışma hakkının eşi veya ailesinin inisiyatifinde olması veya çalışırken uğradığı olumsuz durumlar da cabası. Ve bu ille de belli bir sınıfta olmuyor aslında. Dışarıdan ”asla yapmaz, kültürlü erkek” diye düşündüğümüz kişilerde de görebiliyoruz maalesef…

Sanırım yetiştirme tarzından başlayarak toplumun doğallaştırdığı, birçok kadının da çocukluğundan itibaren kanıksamaya mecbur bırakıldığı, erkeğin de bu kanıksayan anneler tarafından yetiştirilmesi sebebiyle; ileri dönemlerde de bu durumu her iki cinsiyetin de sorgulama acizliğinin en büyük nedeni…

“Neticede kadın” diyen erkekler veya “eeee erkek ne de olsa” diyen kadınlar…

Tam da bununla alakalı geçenlerde sanatçı kimliği ve yaptığı toplumsal yardım projeleri sebebiyle çok takdir ettiğim Haluk Levent’in bir tweetini okudum ve oldukça etkilendim; “Anneler, babalar! Çocuğunuz erkekse ona çok yakışıklı, ne canlar yakacak demeyin, dedirtmeyin. Prensiniz kimsenin canını yakmasın. Başka annelerin prensesleri yanıyor, ölüyor. Erkektir benim oğlum, yapar demeyin, dedirtmeyin. İnsandır benim oğlum, yapmaz diyin!”

Tabii ki yasalardaki yetersizlik ve çıkan yasaların yaptırımında ve uygulanmasındaki eksikler de şiddeti daha korkusuzca yapılabilir hale getiriyor. Şiddet nedeniyle verilen uzaklaştırma cezaları ilk birkaç seferde bozulması halinde sadece uyarı ama o sırada bıçak çekmişse, bir yerlerini kırmışsa ceza alabilir. Yok sadece kapıyı kırarcasına çalmışsa, bağırarak küfür tehdit etmişse, sadece uyarı…

Aslında yasada ceza alması öngörülen bu davranışlar, uygulamada sadece uyarıyla geçiştiriliyor. Bazen de şiddet mağduru kadın, darp raporu ve aylardır uzaklaştırma kararıyla mahkemeye başvurduğunda bile çekişmeli dava olması sebebiyle yıllarca boşanma gerçekleşmeyebiliyor.

Peki de kardeşim,

Eğer bu adamla boşanmayı gerektirecek bir şiddet yoksa uzaklaştırmayı niye verdiniz?

Yok eğer gerçekten tehlikeli bir durum söz konusuysa uzaklaştırmaya rağmen boşanma kararını neden yıllarca uzatıyorsunuz?

Bu esnada öldürülen, dövülen, hayatına bir türlü devam edemeyen birçok kadın var hepimizin şahit olduğu… Bunun yanı sıra bazen de uzaklaştırma kararlarının alınmasının oldukça rahat olması, farklı niyetlerle başvuran eşler yüzünden masum erkeklerin mağduriyetine de sebep olabiliyor.

Tabii verdiğim bu örnek gibi paragrafın başında da söylediğim üzere çıkan bazı faydalı yasalar olsa da, uygulamadaki eksiklikler sebebiyle geçerliliği yazık ki çok fazla olamıyor…

Bugün Yıldırım CHP Kadın Kolları, uzun süren pandemi döneminden sonra ilçe binasında kadınlarla bir araya geldi. Kadınlarımızın karınca kararınca yaptıkları ikramlar ve güler yüzleri samimi bir ortam oluşturmuştu. Genci yaşlısı, yılların emektar doktoru Vesile teyzemize varıncaya kadar birçok kadın, kadınlarımız için bir araya gelmişti.

CHP Kadın kolları İl Başkanı Aysel Okumuş ve Osmangazi, Nilüfer, Gemlik, Gürsu, Orhangazi ilçe kadın kolları başkanları, kadın muhtarlarımız, Yıldırım İlçe Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker’le beraber bu organizasyonda “kadınlarımıza destek mesajı” vermek için eksiksiz oradaydılar.

Aysel Hanım, başkanlığın hakkını veren bir kadın. Kadınlarla alakalı birçok konuda desteklerine ve söylemlerine şahit olmuşumdur. Güçlü ve samimi duruşu ilçe başkanlarına da örnek ve motive niteliğindedir. Özellikle şiddet mağduru kadınlar ve ailelerinin yanında birçok kez adliyenin önünde yol arkadaşlarıyla beklediğini görmüşümdür. Ayak üstü sohbetimizde söylediği “Başkan olmak mühim değil, benim için önemli olan kadınlarımıza ne derece faydalı oluruz beraberce, biz bunun mücadelesindeyiz. Yoksa ben giderim, başkası gelir. Mesele burada olduğumuz sürece iyi şeyler yapabilmek ve bizden sonrakilere örnek olabilmek…” sözleri ise gördüklerimi doğrular nitelikteydi.

Kaldı ki koltuk ve şahsi menfaatleri uğruna çoklarını harcayan o kadar insan var ki çevremizde.

Nigar Hanım ise, seçildiği günden beri herkesi kucaklayan, naif ve karşılıklı diyaloğa açık, yeni fikirlere değer veren, çözüm odaklı haliyle Yıldırım’da sevilen ve Yıldırım kadınlarının makus talihini değiştirebilecek isim olarak görülüyor. Konuşmasında da bunlara değinirken birçok kadının faydalanabileceği iş projelerinden de tüyolar verdi. Tabii biz bunları şimdilik ricası üzerine yazmıyoruz. Ama şunu söyleyebilirim; ev hanımlarımız için zorlanmadan hem sosyalleşmesine, hem de aile ekonomisine katkıda bulunmasını sağlayacak projeler…

Günün sonuna doğru CHP İl Başkanı İsmet Karaca ve Yıldırım İlçe Başkanı Nihat Yeşiltaş da organizasyona geldiler. Kadınlarımızla bire bir sohbet edip, sıkıntılarını dertlerini dinlerken, yapılacak her türlü proje, destek girişimlerinde yanlarında olma sözü verdiler. Bunu söylerken “Her ne olursa olsun bizimle paylaşmaktan ve destek istemekten sakın çekinmeyin“ diye ilave ettiler.

Bu güzel bir söylemdi.

Kadınlarımızın muhakkak ki güçlü, fakat yalnız olmadığını bilmenin motivasyon açısından gücü ikiye katlayacağından şüphem yok.

Mesele kadının; erkeğin önünde yer alması değil, beraber yol alması… Yan yana, kırmadan, dökmeden birbirlerine destek olarak…

Mesele; o parti bu parti de değil aslına bakarsak; insana hak ettiği değeri adilce, eşit şartlarda ve yaşam kalitesini yükselterek, kişisel çıkarlarını hukukun üstünde tutmadan, ülkesine ve vatandaşına gereken önemi vererek onları hakkıyla mutlu edebilmekte…