İYİ Parti’den ihraç edilen Ümit Özdağ’dan kritik açıklamalar

İYİ Parti’den ihraç edilen Ümit Özdağ’dan kritik açıklamalar
25.11.2020
A+
A-

İYİ Parti’den ihraç edilen Prof. Dr. Ümit Özdağ partiye operasyonu kendisinin değil, Buğra Kavuncu’yu Genel Başkanlığa taşımak isteyen Meral Akşener’in yaptığını söyledi.

Ekim 2020’de CNN  Türk’te Ahmet Hakan’ın programında yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin gündemini değiştiren İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye’nin gündeminde belirleyici olmaya devam ediyor.

Haberiniz.com.tr,  İYİ Parti’den açıklamaları sonrasında ihraç edilen Ümit Özdağ’a; İYİ Parti, İYİ Parti’de dikkat çektiği gayri milli sızmalar ve CHP-HDP-Saadet Partisi ve İYİ Parti temsilcilerinin Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu başkanlığında yaptığı anayasa taslağı çalışmalarını sordu.

Ümit Özdağ, ”İYİ Parti’ye operasyon mu yapıyorsunuz?” sorusuna, ”İYİ Parti’ye operasyonu ben yapmıyorum. İYİ Parti’ye operasyonu, Buğra Kavuncu konusunda kendisini hem ben, hem Fatih Eryılmaz, hem başka isimler uyarmış olmasına rağmen ısrarla genel başkanlığa taşımak isteyen Meral Akşener yapıyor.” dedi.

İşte İYİ Parti’den ihraç edilen Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Haberiniz.com.tr sorularına verdiği çarpıcı cevaplar….

Ümit Hocam, röportaja Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in bugün öğle saatlerinde ortak bir basın toplantısı yaparak CHP-HDP-İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin yapmış olduğu sizin ifadenizle anayasa taslağı, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun ifadesiyle çerçeve metnini yalanlaması ile ilgili bir soruyla başlamak istiyorum. Bu hususta siz ne diyeceksiniz?

Ümit Özdağ: Bugün ilginç bir gün. 2011 seçimlerinde FETÖ’nün Milliyetçi Hareket  Partisi’ne büyük bir operasyon yaptığı günlerde Star gazetesinde bana operasyon düzenlemeye kalkan ve şimdi 22 buçuk sene ceza aldıktan sonra yurtdışına kaçan FETÖ’cü casus Cevheri Güven internetten “Ümit Özdağ’ı bitiren video”  başlıklı bir  yayın yaparken, Akşener ve Kılıçdaroğlu da bana saldırdılar. Çok açık söylüyorum. Her iki genel başkan da Türk halkına ve seçmenlerine doğru söylemiyorlar. Akşener, bu konuyu siyasal stand-upçılık ile aşabileceğini zannediyorsa yanılıyor. Öncelikle Millet İttifakının bir anayasa taslağı olduğunu, bu taslağın Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu tarafından hazırlandığını Cumhuriyet gazetesine, Sözcü gazetesine ve Tele 1 televizyonuna Haziran 2018’de açıklayan Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Prof. Dr. Kaboğlu ise, anayasa çalışmalarına HDP’nin de alındığını ve bundan dolayı çalışmaların “mahrem” ve “kamuoyunun gözünden uzakta” yapıldığını yazılı ve görsel medyaya bir çok kez  açıklamıştır. Ayrıca İbrahim Kaboğlu, TBMM’deki odasında bana anayasa taslağını veya -sizin de ifade ettiğiniz gibi- kendi ifadesiyle çerçeve dediği üç bölüm toplam 30 sayfadan oluşan metni vermiştir.

Hal böyleyken ben, Kılıçdaroğlu ve Kaboğlu’nun açıklamalarından hareketle İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener’e şu soruları sordum: “Neden partinin yetkili kurullarına sormadan bu çalışmalara  katılması için önce Nuri Okutan’ı, sonra Ahmet Erozan’ı yolladınız? Neden sizin de yakın dostunuz olan hukukçu bir milletvekili arkadaşımız anayasa toplantılarından haberdar olup, Size ‘Hukukçu benim. Neden ben katılmıyorum?’ diye sorduğu zaman bu arkadaşımıza ‘Sen onlarla aynı masada oturmazsın’ cevabını verdiniz. Bu arkadaşımızın Türk milliyetçisi olduğunu bildiğiniz için HDP’liler ile masaya oturmayacağını bildiğiniz  için mi?” Özetle,  Ümit Özdağ’ın varlığını iddia ettiği bir anayasa çalışması, taslağı, çerçevesi değildir söz konusu olan. Bu  anayasa taslağının veya çerçevesinin varlığını açıklayanlar İbrahim Kaboğlu ve  Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ben bir Türk milliyetçisi olarak HDP’liler  ile oturarak anayasanın 2. ve 3. maddelerinin değiştirilmesinin ve Türkiye’nin 25 idari özerk bölgeye bölünmesinin hesabını soruyorum.

ANAYASA HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Peki, Akşener sizin AKP ile de İYİ Parti’nin anayasa yaptığını iddia ettiğinizi ifade ediyor? Ama basın onun üzerine gitmiyormuş? Siz AKP sözcüsü Ömer Çelik’in sizi Akşener’in  ifadesi ile “parça pincik” eden ifadesini kabul etmişsiniz?

Ümit Özdağ: Akşener’in gerçekleri istediği gibi gösterme konusunda mahir olduğunu kendisiyle kısa bir süre çalışan herkes bilir. Anayasa çalışması 1.5 ay sürmüş diyor. Oysa Kaboğlu 4 ay sürdü açıklamasını yapmış. Taslağın veya çerçevenin üzerinde de tarihler yazılı. Öte yandan ben AKP ile İYİ Parti’nin birlikte anayasa taslağı yazdığını hiç iddia etmedim. Akşener bunu da çarpıtarak aşmak istiyor. Benim basın toplantısında ve sonra Habertürk TV’de söylediğim şu: İYİ Parti genel sekreteri Uğur Poyraz Ankara’da değişik yerlerde AKP ile anayasa yaptıklarını ve kendisinin Ömer Çelik’in başkanlığında bir komitede çalıştığını söylüyormuş. Bu doğru mu diye sordum. Söylediğini biliyorum da doğru söyleyip söylemediğinden emin olmadığım için sordum bu doğru mu diye. Ömer Çelik konuyu nedense üzerine alındı ve terbiyesiz bir cevap verdi. Ömer Çelik’i yüksek lisans öğrencim olduğu günlerden tanırım. Dersimden kalmıştı. Daha fazlasını bence o zat ile ilgili söylemeye gerek  yok.

Akşener bundan sonra İYİ Parti yetkililerinin anayasayla ilgili sorulara cevap vermeyeceklerini ifade etti?

Ümit Özdağ:  İYİ Parti’nin takdiridir, ancak İYİ Parti’ye gönül veren, oy veren Türk milliyetçileri  bunun hesabını  sormaya devam edeceklerdir. Hazırlanan anayasa  taslağı bir Türk değil, “Türkiyeli” anayasasıdır. Buğra Kavuncu’da  Bursa’da 30 Ağustos’taki kutlamada yaptığı konuşmada 30 Ağustos’un bütün Türkiyelilerin bayramı olduğunu söylüyor. Anlamak isteyen anlar.

Ümit Hocam, İYİ Parti’den ihraç edildiniz. İhraç kararını mahkemeye götüreceğinizi açıkladınız. Tartışma Buğra Kavuncu ve anayasa taslağı üzerinden devam ediyor. Ancak en son katıldığınız Habertürk TV’deki programda yaptığınız açıklamada meselenin daha geniş bir zeminde devam eden bir politik ve ideolojik mücadele olduğunu söylediniz?

Ümit Özdağ: Evet haklısınız. Öyle söyledim, çünkü durum bu. İYİ Parti Genel başkanı Meral Akşener ile benim aramda Türk milliyetçilerinin ve Türk milliyetçiliğinin ideolojik,  politik ve kadro anlamında tasfiyesi konusunda bir çatışma yaşanmaktadır. Bu kavga  yeni bir kavga değil. İYİ Parti’nin kuruluşu öncesinde başlamıştır.

Ben Türk milliyetçiliğinin  iktidara taşınması için bir mücadele içindeydim. Meral Akşener’i destekleyen  il ve ilçe başkanları da Meral Akşener’i Türk milliyetçiliğini iktidara taşınması için desteklediler. Ancak Meral Akşener, ne MHP genel başkanlığı mücadelesini ne İYİ Parti’de Türk milliyetçiliğinin iktidara taşınması mücadelesini vermedi. Daha açık bir şekilde ifade edersek, Akşener Kasım 2015 seçimlerinde “Sayın Bahçeli tarafından milletvekili adayı gösterilseydim, genel başkanlığa aday olmazdım” açıklamasını yaparak,  bu konuya kendisi açıklık getirmiş, bir  ülkü değil, kişisel bir iktidar mücadelesi verdiğini ortaya koymuştur. Siyaseti bir fikir, ülkü değil, kişisel ihtiraslar ile yapınca girdiğiniz ilişki  ve oturduğunuz masada da ilke olmuyor. Nitekim, Akşener’i  İYİ Parti yetkililerinin bilgisi dışında  gizlice HDP ile anayasa taslağı yapmak için masaya oturmaya sevk eden de cumhurbaşkanı olma hırsı oldu.

Bugün tartışmanın ana ekseni Buğra Kavuncu ve 4 partinin yaptığı anayasa taslağı…

Ümit Özdağ: Bugün İYİ  Parti’de partinin kuruluşundan bu yana devam eden ideolojik ve politik kavga İYİ Parti Genel Merkez  yetkililerinden gizli yapılan CHP-Saadet ve HDP anayasa taslağı ve Buğra Kavuncu üzerinden FETÖ’nün partiye konumlanma girişimine karşı çıkışım üzerinden gerçekleşiyor. Ancak ifade ettiğim gibi partinin kuruluş aşamasından itibaren  Akşener, İYİ Parti’ye küreselleşmeci, gayri milli unsurları  almanın ve Türk milliyetçilerini adım adım tasfiye etmenin veya etkisizleştirmenin mücadelesini verdi.

Önce Ümit Özdağ ile birlikte gelen Türk milliyetçisi isimler tasfiye edildi. İlk olarak Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’ndan bahsedelim. Türkiye’de siyasette ve  tarih biliminde kaç Halaçoğlu var? Akşener, hayatının son 20 yılını evinde kahve ve balon satarak geçirmiş kişiyi milletvekili yaptı da, Halaçoğlu hocaya mı yer bulamadı? Yusuf Halaçoğlu ile yola çıkmıştık ancak İYİ Parti’nin geldiği yerde Halaçoğlu’nun yerine Bahadır Erdem ile devam edilmek isteniyor.

Prof. Dr. Özcan Yeniçeri Türk milliyetçilerinin, ülkücülerin entelektüel yüz aklarından birisidir. TBMM’nin 23.  Dönemde en  çalışkan milletvekiliydi. Akşener tarafından adeta nefretle tasfiye edildi. Türk milliyetçisi Özcan Yeniçeri’yi tasfiye eden Meral Akşener, “Türkiye Cumhuriyeti Çerkeslere kültürel soykırım yaptı” diyen Hasan Seymen’i genel başkan yardımcısı yaptı. Özcan Yeniçeri AKP tarafından 2015’te kendisine teklif edilen bağımsız bakanlığı reddetmişti. Hala Türk milliyetçiliği doğrultusunda fikri üretime devam ediyor. Hasan Seymen ise Gelecek Partisi’ne katıldı.

İYİ Parti’ye benimle birlikte katıldığı için Akşener’in gadrine uğrayan isimlerden birisi de Nevzat Bor’dur. Mamak cezaevinde  yatarken  3 kez üniversite sınavına girip  üçünde de  Mülkiye’de iktisat bölümünü yüzde 1’e girerek kazanmış, oradan mezun olduktan sonra  ABD’de işletme yüksek lisansı yapmış, TÜSİAD üyesi olmuş ve istifa etmiş bu değerli ülküdaşımızı Akşener listeye bile koymadı.

Ali Türkşen’i İstanbul 1.  Bölgeden olması gerekirken, Kocaeli’ne 2. Sıraya yolladı. Sonra partiden uzaklaşmasına neden oldu.  Aynı Akşener, Ali Türkşen’i gözaltına alan FETÖ’cü polislerin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i Ordu Büyükşehir belediye başkanlığına aday gösterdi.Ümit Özdağ: İYİ Parti’den Tasfiye Edilen Türk Milliyetçiliğidir

Akşener, FETÖ ile mücadelenin öncü isimlerinden Fatih Eryılmaz’ı Kayseri’de tasfiye edilmeye yolladı. Fatih Eryılmaz 15 Temmuz gecesi uçaksavar mermisi ile vurulurken, 22 Temmuz’da  ilk attığı twit “Kime karşı ve kim tarafından yapılırsa yapılsın, darbenin her türlüsüne lanet olsun!”  diye sanki Uganda’daki  darbeyi kınıyormuş gibi bir twit atan, FETÖ iltisaklı derneğin kurucusu ve başkan yardımcısı olan; “30 Ağustos Türkiyelilerin bayramıdır” diyecek kadar milli bilinçten “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizelerinin Bahtiyar Vahapzade’ye ait olduğunu düşünecek kadar milli kültürden yoksun Buğra Kavuncu’yu ise partinin genel başkan yardımcısı, sözcüsü ve  İstanbul il başkanı yaptı.

Bu tasfiyeler sonucunda arkadaşlarımın gözünde vefasız adam konumuna sokulmak istendim; fakat Türkiye zor bir süreçten geçerken ekipçilik kavgası yapan adam gibi görünmek istemedim.

BİR ÇOK İSİM PARTİDEN AYRILDI

Peki, sadece sizinle birlikte mücadele eden Türk milliyetçileri mi  tasfiye edildi yoksa İYİ Parti’ye sizinle değil Akşener ile gelen isimler de tasfiye edildi mi?  

Ümit Özdağ: Akşener ile hareket eden Türk milliyetçileri adım adım etkisizleştirildi. Bütün Türk milliyetçilerinin tanıdığı teğmenliğinden generalliğine kadar ülkücü kimliğini gizlemeyen, Yörük Ali Paşa adı ile bilinen ve FETÖ zindanlarında 3 seneden fazla yatan Ali Aydın Paşa gitti, yerine Giresun’da FETÖ davalarını alan Ünzile Yüksel STK’lardan sorumlu Genel Başkan yardımcısı oldu. Ülkücü camianın  en sevilen isimlerinden Prof. Dr.  Sezgin Çelik bugün parti dışında. Oysa  Çelik, Akşener ile ilk yola çıkanların başında geliyordu. Akşener’in Anadolu’da dolaşmasını ülküdaşları ile mümkün kılan Ali Dinçer Çolak 8.  sıradan aday gösterildi. Ve Akşener, bir başka kişi için 8. sıradan aday  göstermediğini, çünkü bunun hakaret anlamına geleceğini ifade etti. Yani Ali Dinçer Çolak’a kendince  hakaret ederek  tasfiye etti. Akşener’i destekleyen il başkanlarının öncülerinden; Ragıp Özkan, Afyon eski belediye başkanı Hayrettin Barut, Şeker Fabrikaların eski Genel Müdürü, ülkücü hareketin tanınmış isimlerinden Seyit Yücel, Erzurum eski MHP milletvekili Cezmi  Polat, İstanbul’da ülkücü hareketin önemli isimlerinden İYİ Parti kurucular kurulu üyesi Avukat Uğur Tarhan adım adım tasfiye edildi.

Sadece bu isimler mi?

Ümit  Özdağ: Tabii ki değil. 20 Eylül Kongresi’nde listede olmadığı halde üstü çizilen Sayın İsmail Koncuk, Türk milliyetçiliğinin en önemli sivil toplum örgütü olan Türk Eğitim Sen ve Türk Kamu Sen’in başkanlığını yapmış tavizsiz bir Türk milliyetçisidir. Antalya milletvekili  Sayın Feridun Bahşi yıllarca Türk milliyetçiliğinin adalet sistemi içinde önemli isimlerinden birisi olmakla kalmamış, İYİ Parti’nin kuruluşu öncesinde ve İYİ Parti’nin kuruluşu aşamasında Akşener ve partinin hukuki bütün sorunlarının çözümü konusunda mücadele etmiş bir şahsiyettir. Yavuz Temizer genç  yaşta MHP MKYK üyesi, milletvekilliği yapmış, İYİ Parti’de genel başkan yardımcılığı yapmış bir isimdir. Tasfiye edildi. İbrahim Güzel, Akşener’i korumak için hayatını verebilirdi. Tasfiye edildi. Daha ismini şimdi anamadığım  beni affetsinler birçok isim var, İYİ Parti’nin kuruluşunda büyük emek sarf eden, para harcayan bir çok Türk milliyetçisi tasfiye edildi.

Ümit Hocam, İYİ Parti’ye gönül verenler bu gelişmeleri nasıl yorumluyorlar? 

Ümit Özdağ: Doğrusu ilk günlerde yaptığım açıklamalar tam anlaşılmadı. Hatta ağır tepkiler geldi. Ben açıklama yapmadan önce böyle olacağını öngörerek yapmıştım. Açıklamalarım bugüne değil, geçmişe ve geleceğe karşı sorumluluk duygusu ile yapılmış açıklamalardır. İYİ Parti’de yaşanan bir ideolojik-politik-kadro mücadelesinin sonucudur. Bir yanda Türk milliyetçileri, milli devletçiler, Atatürkçüler, PKK, FETÖ ile mücadele edenler; diğer yanda küreselciler, biz işimize bakalım diyenler,  FETÖ’cüler veya FETÖ çok da önemli değil diyenler var. İYİ Parti’ye gönül vermiş, oy vermiş, oy toplamış, üye kaydetmiş on binlerce Türk milliyetçisi, vatansever insanımız ya bunların farkında değil ya da “Bir şekilde aşılır”, “Dur bakalım”, “İyi olur inşallah”, “Parti iyi gidiyor” demeyi, buna inanmayı tercih ediyorlardı. Ancak aradan geçen haftalar içinde her geçen gün Ümit Özdağ’ın açıklamalarının anlamı daha fazla anlaşılmaya başlandı.

   

İYİ PARTİ’NİN DURUMU

Peki, İYİ Parti iyi gitmiyor mu? Sizin yaptığınız açıklamalara bazıları “Ümit Özdağ, İYİ Parti’nin yükselişini engellemek için bu açıklamaları yaptı” iddiasını ileri sürüyorlar.

Ümit Özdağ: İYİ Parti’nin yükselmesini en çok ben isterim ve bu konuda en çok çalışanların başında gelenlerden birisi de benim. Bir parti oylarını nasıl artırır? Ülkenin, halkın önündeki en büyük sıkıntıları nasıl çözeceğine dair çözüm önerileri geliştirerek ve bunların propagandasını yaparak. İYİ Parti kurulduğu zaman Akşener bana partide genel başkandan sonra 2. makam olan genel sekreterliği önerdi. Ben parti iktidara propagandayla gelir diyerek propagandadan sorumlu genel başkan yardımcılığını tercih ettim. Partinin propaganda çalışmalarını yürütmek için, Stratejik İletişim Merkezi’ni kurdum. Bu merkezde 15 kişi çalıştı. Bütün illerde propagandadan sorumlu il başkan yardımcılıkları ve ilçelerden ilçe başkan yardımcılıkları  ağı oluşturdum. İl başkan yardımcılarını propaganda eğitimine aldım. “Ekonomik Çöküş ve Suriyeli Sığınmacılar” konularını ön plana çıkaran bir yaklaşımla İYİ Parti iktidarında yapılacakları anlatmaya çalıştım. Bunları yaparken genel merkez bütçesinden para talep etmedim. Bütün finansmanı arkadaşlarım sağladı. Ben genel başkan yardımcılığından ayrıldıktan sonra propagandadan sorumlu genel başkan yardımcılığı kaldırıldı ve Stratejik İletişim Merkezi tasfiye edildi. Özetle, İYİ Parti’nin iktidarı, yükselmesi için en fazla çalışanların başında geliyorum.

Genel Başkan yardımcılığından ayrıldıktan sonra da İYİ Parti’nin yükselişine katkı vermek için büyük bir çalışma başlattım. Arkadaşlarımızla Suriyeliler Suriye’ye Platformu adlı bir platform kurduk. Bu platforma ait sosyal medya hesapları oluşturduk. İllerde bu platformun gruplarını oluşturduk. Türkiye’de yayınlanan bütün Suriyeli sığınmacılar haberlerini bulabileceğiniz www.suriyelilersuriyeye.com adlı haber sitesini kurduk.

Videolar çektik. “Stratejik Göç Mühendisliği-Bombalandıkları İçin Gelmiyorlar Gelmeleri İçin Bombalanıyorlar” adlı kitabı yazdım. Türkiye’yi dolaşıp konferanslar verdim. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve gizlenen Suriyelilerin Türkiye’ye entegre edilmesini öngören planı Mustafa Balbay gündeme getirdikten sonra bütün Türkiye’ye duyurdum. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile sert tartışmalarımız oldu. Soylu’yu hakaretlerinden dolayı mahkemeye verdim.

İktidar destekçisi  SADAT’ın çalışmalarını deşifre ettiğim için mahkemeye verildim. Dava hala devam ediyor. Atatürk’e saldırılara en hafif ifade ile kayıtsız kalan Diyanet İşleri Başkanını sert şekilde eleştiren bir açık mektup yazdım. Kamuoyunda geniş  destek buldu.

Ve “Kaçınılmaz Çöküş-AKP Rejiminin Dörtlü Krizi” adlı kitabı yazdım. AKP’nin iktidarı neden ve  nasıl yitirdiği yerel seçimlerden önce ortaya koydum.

İYİ Parti genel merkezi açıklamalarınızın AKP’nin işine yaradığını söylüyor….

Ümit Özdağ: Evet haklınız. Böyle söyleyenler var. Genel merkezdeki arkadaşlar “Özdağ’ın açıklamaları AKP’nin işine yarıyor. Parti yükseliyordu, yükselişin önünü kesiyor” diyorlar. Oysa İYİ Parti’nin yükselişinin önünü kesenler Türk milliyetçiliğini ve Türk milliyetçilerini İYİ Parti’den tasfiye edenlerdir. Benim açıklamalarımdan sonra AKP sözcüsü ve AKP Grup Başkanvekillerinden birisi bana ağır şekilde saldırdı. Açıklamalarım AKP’nin işine yarıyorsa neden AKP bana saldırdı?  AKP’nin işine yarayan benim açıklamalarım değil. Akşener’in İYİ Parti yönetiminden gizli HDP ile anayasa taslağı hazırlaması ve şimdi bunu inkar etmesi. AKP’nin işine yarayan Akşener’in Buğra Kavuncu’yu kendisinden sonra İYİ Parti genel başkanlığına hazırlanması. Bütün bunlar seçim sathında ortaya çıksaydı, İYİ Parti çok ağır bir zarar görmez miydi? Aslında benim yaptığım önleyici müdahaleydi. Ancak Akşener, Türk milliyetçilerini tasfiye edip, küreselciler ile yola devam etmeyi tercih etti.

Sizi eleştiren İYİ Parti samimi seçmenine ne diyorsunuz?

Ümit Özdağ: Teşekkür ederim bu soruyu sorduğunuz için. Ben de haberiniz.com.tr aracılığıyla İYİ Parti’deki Türk milliyetçilerine ve vatanseverlere seslenmek istiyorum. Beni eleştirebilirsiniz; fakat bir gün gelecek -ve bu çok uzun bir zaman almayacak- hepiniz benim haklı olduğumu göreceksiniz. Ancak o güne kadar  beni eleştirirken, Bahadır Erdem’e bir Türk milliyetçisinin  göstermesi gereken tepkiyi  göstermezseniz, sizi ciddiye almam mümkün olmaz. 30 Ağustos’u kutlarken “Türkiyelilerin bayramı” diyecek kadar milli bilinçten yoksun Buğra Kavuncu’yu savunmayı  Türk milliyetçisi olarak nasıl içinize sindiriyorsunuz?

Kızgın mısınız bu eleştirileri yapanlara?

Ümit Özdağ: Hayır kırgınım. İYİ Partili samimi Türk milliyetçilerine sormak istiyorum. Bana karşı 2011 seçimlerinde yukarıda da belirttiğim gibi şimdi yurtdışında kaçak olan ve 22 buçuk sene hapis cezası alan FETÖ’cü ajan Cevheri Güven tarafından Star gazetesinde kullanılan ve şimdi yine FETÖ’cü sitelerin aktive ettiği belgelerle Ümit Özdağ’a saldırmak nasıl bir Türk milliyetçiliği? Bütün dünyadan FETÖ’cü hesaplar Ümit Özdağ’a neden saldırıyorlar? Beni eleştirmek için bir Türk milliyetçisinin FETÖ’cülerin casusluk yaparak sızdırdığı belgelere ihtiyacı mı var? Ümit Özdağ: İYİ Parti’den Tasfiye Edilen Türk Milliyetçiliğidir

Üstelik Ümit Özdağ, bu soruların cevabını 2011’de isimleri vererek devlet görevlisi olarak neyi, niçin, ne zaman ve  nasıl yaptığını ortaya koymuşken FETÖ’cüler ile aynı safta olmak Türk milliyetçisinin yapacağı iş mi? Özetle, İYİ Parti’deki Türk milliyetçileri  ve vatanseverler bu soruları kendilerine sormalılar.

İYİ Parti gerçekten ciddi bir yükseliş içinde mi?

Ümit Özdağ: Keşke yükselse… Ne yazık ki, İYİ Parti olması gerektiği gibi iyi gitmiyor. Bakın,  AKP Türkiye’yi 18 yıllık yönetimin sonucunda Cumhuriyet tarihinin en ağır çoklu krizine sürüklemiştir. Devlet krizi, milli birlik krizi, ekonomik kriz ve Suriyeliler başta olmak üzere 7 milyon sığınmacının yarattığı sığınmacılar krizi ülkemizin ve milletimizin sınırlarını zorluyor. Başkanlık rejimiyle Türkiye bir devlet krizinin zirvesine çıktı. Yönetilemeyen bir sistem var. Toplum tarihinde hiç olmadığı kadar ayrıştı ve düşmanlaştırıldı. Bir milli birlik krizi yaşıyoruz.  Üretimden kopan rant ve soygun ekonomisi neticesinde ülke ekonomisi tarihinin en ağır krizini yaşıyor. Ekonominin yönetiminden sorumlu olan Damat bakanın, Erdoğan’a ekonomi ile ilgili doğru bilgiler aktarmadığı ileri sürülüyor. Damat görevden alınıyor. AKP içinde Erdoğan-Arınç kavgası çıkmış durumda. Dün Bülent Arınç istifa etti. 5.3 milyonu Suriyeli, 7 milyon sığınmacı ve Suriye’de beslediğimiz 3 milyon Suriyeli olmak üzere toplam 10  milyon yabancı, kriz içindeki Türk ekonomisi üzerinde ağır baskı oluşturuyor. Görünen maliyet en az 80  milyar Dolar. Bu paralar, Türk milletinin boğazından kesilerek Suriyelilere aktarılıyor.

Bütün bu olağanüstü  olumsuz tabloya rağmen en kötü gününde İYİ Parti’nin anketlerini her ay yapan Area şirketinin Ekim 2020 rakamlarına göre, kararsızlar dağıtılınca AKP’nin oyu yüzde 37.7, İYİ Parti’nin oyu yüzde 12.1. Yine Ekim ayında seçmenin yüzde 52.5’i Erdoğan için olumlu, yüzde 41.4’i olumsuz düşünürken, Akşener için yüzde 38.5’i olumlu, yüzde 54.1’ı olumsuz düşünüyor. Bu  mu yükselen İYİ Parti? Bu  mu başarı? Ne yazık ki, bu şartlar altında başarılı olan İYİ Parti veya CHP değil, ne yazık ki AKP ve Erdoğan.

İYİ PARTİ NASIL BAŞARILI OLUR?

Peki, İYİ Parti’nin başarılı olması için ne yapması gerekir?

Ümit Özdağ: Öncelikle iktidarı gerçekten istemesi gerekir. Biz İYİ Parti’yi, AKP ile CHP arasına sıkışan, kutuplaşan seçmene üçüncü bir seçenek olmak için kurmuştuk. Fakat sonra gidip CHP ile işbirliği yapınca bırakın üçüncü seçenek olmayı kutuplardan birisinin parçası olduk. Hadi genel seçimlerde bu bir ölçüde zorunluluktu; fakat yerel seçimlerde böyle bir zorunluluk olmamasına rağmen tekrar CHP’nin yanındaki küçük parti şeklinde seçime girmeyi kabul ettik. Şimdi Akşener’in hedefi yüzde 15’e ulaşmış anahtar parti olmak. Hatta her kilidi açmaya heveslendiği için maymuncuk parti demek daha doğru olur. Bu zihniyetin başarı, iktidar getirmesi mümkün değil. Başarılı olarak iktidarı istemek, iktidar için savaşmak gerekir. Halkın en önemli  iki sorunu Suriyeliler ve ekonomik çöküş konusunu ciddi bir şekilde gündemine almayan bir muhalefet partisinin iktidar olması mümkün değildir. Bunu Akşener’e  ne kadar anlatmayı denediysem de başarılı olamadım. Düşünün bu ülkeye 7 milyon sığınmacı gelmiş. 3 milyon Suriyeli’ye de Suriye’nin kuzeyinde bakıyoruz. Türk ekonomisi bu baskı altında çöküyor. Tekrar ediyorum, harcanan para en az 80 milyar Dolar. Türk insanı bundan dolayı işini, aşını yitiriyor. Türk insanı hastanelerde sırada beklemek zorunda kalıyor. Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki şehirlerimiz Türk şehri kimliğini yitiriyor.  Ve İYİ Parti genel başkanı bu konuyu ancak Ümit Özdağ’ın baskısı ile zorla bir  kaç  kez dile getiriyor.  Genel Başkanın siyaset ve milli güvenlik bilgisi sıfırın altında olan danışmanları “Özdağ, Suriyelilere takmış” diyerek konuşuyorlar. Böyle başarı gelir mi?

İYİ Parti Genel Merkezi üye sayısının ve oylarının arttığını söylüyor ama… 

Ümit Özdağ: İYİ Parti 3 sene önce 200 kişi tarafından kurulmuştu. Bugün 140 kurucu  üye kaldı. Yüzde 30’u istifa etti. 24 Haziran 2018’de TBMM’ye 43 milletvekili ile girdik. 6 milletvekili istifa  etti. 1 milletvekili ben ihraç edildim. Daha da istifalar gelecek. 3 yıl önce kurulmuş bir partinin 79 ilde il başkanları en az 2 defa değişmiş hatta birçok ilde 3  ile 5 kez arasında değişmiş. Böyle bir teşkilatın başarılı olma ihtimali var mı? Gençlik kollarımız yok denecek kadar  zayıf. Kadın kollarımız yok. İYİ Parti’ye destek veren STÖ, meslek kuruluşu ve sendika yok. Televizyonlarda savunan aydınlar yok. İYİ Parti’yi destekleyen bir televizyon kanalı yok. Partinin  araştırmalarını her ay yapan şirketinin açıkladığı rakamlar ortada. Bu konuyu fazla konuşmaya gerek yok. Evet partiye yani üye kaydı tabii ki var ancak istifalar da  yoğun şekilde devam ediyor.

Konuyu bir az değiştirelim. Size gelen bir eleştiri de bu açıklamaları neden şimdi yaptığınız şeklinde? 

Ümit Özdağ: Bu açıklamayı seçim sathında yapmadım. 2018’de yapsam genel seçim var diyeceklerdi, 2019’da yapsam yerel seçim, arkasından tekrarlanan İstanbul seçimleri. Seçim sathında İYİ Parti aleyhine kullanılacak bir lekeyi temizlemek amacıyla bu açıklamayı şimdi yaptım. Bunu söyleyen arkadaşlara sormak isterim. Ne zaman yapmalıydım bu açıklamayı? Mesela seçimlere 2 ay kala açıklasam daha mı iyi olurdu? Ya da hiç yapmasaydım, bir gün bana Türk milliyetçileri “Madem biliyordun niye söylemedin?” diye hesap sormazlar mıydı? Üstelik ben Buğra Kavuncu ile ilgili itirazlarımı İYİ Parti kurucular kurulu oluşurken dile getirmiş ve sonra bir çok kez gündeme taşımıştım. Akşener GİK’e üye yapmak istediği zaman karşı çıktım. “Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum” dedi. “Neden ayni divanda birlikte oldun?” diye soranlar var? Genel Başkan “Bütün sorumluluğu üzerime alıyorum” diyerek atamış. Yapacak bir şey yoktu bu aşamada. Sonra Kavuncu sözcü olarak atandı. Bu atamadan daha sonra haberim oldu. Ancak İstanbul il başkanlığına atanmasına karşı çıktım. Sonunda 20 Eylül 2020 Kongresinde Akşener, kendisinden sonra Buğra Kavuncu’yu genel başkanlığa hazırlayacak süreçle ilgili son düzenlemeleri yaptı. Kongre’den sonraki bir ay içinde bana gelen bilgiler ve bazı gelişmeler bu süreci teyit etti.

Kongre’den; Akşener, Koray Aydın, kara listeye alınan bizler ve İYİ Parti zararlı çıktı, ancak  GİK’e 4 ve divana 4 kişi sokan Buğra Kavuncu tek karlı çıkan kişi oldu.

Şimdi, bana neden şimdi kamuoyu ile Buğra Kavuncu meselesini paylaştın diyenler var. Çünkü kongreden sonra Meral Akşener’in kamuoyu araştırmalarını yapan şirketin sahibi bana “Akşener, Sizinle çalışmak istemiyor. İsmail Koncuk ve Aytun Çıray ile de çalışmak istemiyor? Sizinle ilgili bir araştırma yaptırdı” dedi ve Akşener’in bilgisi dahilinde bana araştırmayı verdi.

PARTİ KURACAK MI?

Bu araştırmada, “Ümit Özdağ, yeni bir parti kurmalı mı?”, ”Ümit Özdağ yeni bir parti kurarsa oy verir misiniz?”  “CHP’de muhalif hareketi başlatan Muharrem  İnce ile İYİ Parti’de muhalefeti başlatan Ümit Özdağ birlikte parti kurarlarsa oy verir misiniz?” soruları var.

Bu çalışmanın saha çalışmaları 20 Eylül Kongresinden önce başlamış.

Akşener, daha İstanbul kongresi sırasında İstanbul’a haber  yollamış “Siz Buğra’nın karşısındaki adayı sandığa gömün, ben de Ümit Özdağ’ı burada sandığa gömeceğim” demiş. Bütün bunlara rağmen Akşener, kara listeye alınan ve üstlerinin çizilmesini istediği milletvekilleriyle görüşmelere başlayınca benimle görüştüğünde bu iki konuyu nihai olarak konuşmak amacıyla bekledim.

Anayasa taslağı konusunu da 28 Temmuz 2019’da Odatv’den öğrendim. Sonra Aytun Çıray Bey ve İbrahim Kaboğlu ile görüştüm. İbrahim Kaboğlu çalışmaları teyit etti ve taslağı verdi. Sayın Çıray da İYİ Parti adına görüşmelere Ahmet Kamil Erozan’ın katıldığını söyledi. Buna rağmen açıklamadım. Sadece bir milletvekili arkadaşla sert tartıştık. Bana inanmadı. Bense konuyu Türk milliyetçisi politikalarla aşabileceğimizi düşünerek Akşener’i bu konudaki politikalara ittim. Sonunda Akşener, bir televizyon programında “HDP eşittir PKK” deme noktasına geldi.

Ancak son Kongre öncesinde; Demirtaş’ın siyasi kurgu olan kahvaltı talebine siyasi kurgu olan “kan davası var; ama buyur gel” cevabının verilmesi, bizlerin üstünün çizilmesini isterken, genel seçimler sonrasında Akşener’in “HDP Kürt siyasi hareketinin temsilcisidir” açıklamasına destek veren ve anayasanın Türk Milleti kimliğini vurgulayan 66. Maddesinin değiştirilmesini isteyen Prof. Dr. Bahadır Erdem için, delegeden özel oy talep etmesi Akşener’in İYİ Parti’yi kuruluş esaslarından uzaklaştırma konusunda kararlı olduğunu gösterdi. Bu iki hususu açıklamasaydım tarihsel olarak Türk milliyetçiliğine ve Türk milliyetçilerine karşı vebal altında kalırdım.

İYİ Parti’ye operasyon mu yapıyorsunuz?

Ümit Özdağ: İYİ Parti’ye operasyonu ben yapmıyorum. İYİ Parti’ye operasyonu, Buğra Kavuncu konusunda kendisini hem ben hem Fatih Eryılmaz hem başka isimler uyarmış olmasına rağmen ısrarla genel başkanlığa taşımak isteyen Meral Akşener yapıyor.

İYİ Parti’ye operasyonu, Meral Akşener “İşte demokrasi” diyerek çarşaf liste açıklamasını yaptığı geçen kurultayda, çarşafın içinden bohça çıkaran Koray Aydın yapmıştı.

İYİ Parti’ye operasyonu son kongrede kara liste çıkaran Akşener-Koray Aydın ikilisi yapmıştır. Siz hem partinin politik çizgisini değiştireceksiniz hem Türk milliyetçilerini tasfiye edeceksiniz hem de buna tepki gösterince “İYİ Parti yükselişteydi partiye operasyon var” diye bağıracaksınız. Hadi canım sen de.

Tabii ki, Türk milliyetçilerinin, Türk milletinin aldatılmasını engelleyeceğiz.

Tabii ki, HDP ile aynı masaya gizlice oturmanızı ve anayasanın ikinci ve üçüncü maddesini değiştiren bir anayasa taslağını ya da çerçevesini kabul etmeyeceğiz.

Tabii ki, Ruzi Nazar, Duane Clarridge, Enver Altaylı-FETÖ çizgisinin partiye sızmasını engellemek için mücadele edeceğiz.

KOLTUK MÜCADELESİ YAPMADIM

Hocam, bir iddia da görev almadığınız için bu açıklamayı yaptığınız doğrultusunda…

Ümit Özdağ: Bu sorunun Türkiye’de en son muhatabı olacak kişilerden biri olduğumu düşünüyorum. Soruyu cevaplandırırken de geçmişimden bahsedeceğim ve insanlar karar versin gerçekten derdim mevki, makam mıymış?  Bakın, Gazi Üniversitesi’nde çalıştığım yıllarda Ahmet Necdet Sezer, antidemokratik bir kararla 1200 küsur oy alan bir rektör adayı yerine, 300 küsur oy alan rektör adayını atamış, ben de aday olmamama rağmen bu antidemokratik atamaya tepki göstererek Ahmet Necdet Sezer görevi bırakana kadar üniversiteye dönmeyeceğimi beyan edip, istifa etmiştim.

Milliyetçi Hareket Partisi’nden genel başkan yardımcısıyken istifa etme sebebim, partide aday olacak şahıslara karşı gösterilen antidemokratik tutum ve iftiralardı.

İYİ Parti genel başkan yardımcılığından istifa etme sebebim İçişleri Bakanlığı döneminde FETÖ’nün oldukça etkin olduğu İdris Naim Şahin’in Ordu Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapılması ve Kars’ta HDP ile kafa kafaya yarışan MHP’nin karşısına aday çıkarılmasıydı.

MHP ve İYİ Parti’nin genel başkan yardımcılığından ve Gazi Üniversitesi’nden istifa ederken makam, mevki kaygım olmadı.

Ben, kuruluş sürecinden itibaren partinin en yüksek karar alma organlarında görev aldım ve daha sonra kendi isteğimle bu görevlerden ayrıldım. Dolayısıyla il başkanına karşı aldığım tavrın koltuk mücadelesi olarak lanse edilmesi abesle iştigaldir. Benim mücadelem partinin kuruluşunda hepimizin mutabık kaldığı ilke ve değerlerin muhafaza edilmesi mücadelesidir.

Eğer makama endeksli bir siyaset anlayışına sahip olsaydım genel başkan yardımcılığı görevimden kendi arzumla ayrılmazdım. Hem MHP hem de İYİ Parti’de, genel başkan yardımcılığından kendi rızasıyla istifa etmiş birine kongrede görev alamadı diye, üstelik aday olmamama rağmen, partisine savaş açtı demek trajikomik bir iddiadır. Ayrıca Meral Akşener bana son kongrede genel başkan yardımcılığı da teklif etti. Buna rağmen GİK’e bile aday olmadım.

Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı?

Ümit Özdağ: Bugün yaşanan tartışma ve İYİ Parti’den ihracım iki konu üzerinden konuşuluyor. Buğra Kavuncu üzerinden gelişen Ruzi Nazar, Duane R. Clarridge, Enver Altaylı ve FETÖ çizgisinin İYİ Parti’de etkinlik kurma girişiminin ortaya konulması, diğeri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in divana ve GİK’e haber vermeden CHP, Saadet Partisi ve HDP ile anayasa taslağı veya anayasa çerçevesi. Ancak her iki tartışmanın odak noktasını Türk milliyetçiliğinin İYİ Parti’den tasfiye edilmesi oluşturmaktadır. Hala İYİ Parti saflarında hatta genel merkezinde olan bazı arkadaşlar ben böyle söyleyince, “Biz de Türk milliyetçisiyiz. Biz hala buradayız. Bizi Türk milliyetçisi saymıyor musunuz?” diye soruyorlar.

Peki, saymıyor musunuz?

Ümit Özdağ: Tabii ki, sayıyorum. Ancak bu  Türk milliyetçisi arkadaşlar Hasan Seymenlere, Bahadır Erdemlere, Ahmet Erozanlara, İdris Naim Şahinlere itiraz etmiyorlar. Buğra Kavuncuları alkışlıyorlar. Onlar da tabii ki Türk milliyetçisi ancak başka öncelikleri var. Tabii  bu arada komik şeyler  de oluyor. İYİ Parti’ye FETÖ ve HDP yakıştırması yapan; mecliste şikâyetçi olduğu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi lehinde oy kullanan Erhan Usta geçtiğimiz günlerde beni eleştirmiş. Kendisi hangi mücadeleyi vermiş ki beni eleştiriyor. Ayıp sus otur hiç olmaz ise…

Teşekkür ederiz

(Röportaj: Haberiniz.com.tr)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.