İstanbul’da başlayan hikaye yine İstanbul’da bitecek

Kaybettikleri seçimde hep birlikte gördük.

Binali Yıldırım düz yolda koştu, Ekrem İmamoğlu engelli koşu yaptı.

Sayın Cumhurbaşkanı, Devletin tüm imkanlarını kullanarak  bir günde sekiz miting yaptı.

AKP seçmeninin üzerine, martılara simit atar gibi, bez torba ve 200 gr’lık çay paketi, muhalif seçmenin üstüne her türlü çirkin iftirayı attı.

Yaptığı tüm konuşmalar iktidarın emrindeki onlarca TV kanalından canlı yayınlandı.

İmamoğlu haberleri ise sadece bir iki muhalif kanalda kendine yer bulabildi.

Ve yine hep birlikte gördük. İktidar ölçüsüzce abandığı, hiç bir ahlaki kuralı tanımadan devlet imkanlarını sonuna kadar kullandığı seçimi kaybetti.

Kaybedilen 31 Mart seçimlerinin izahı kolaydı.

“Metal yorgunluğu” denilebilirdi.

“Fetö devreye girdi” denilebilirdi.

“Sandık başındaki parti görevlilerimiz rehavete kapıldı, sandıklara sahip çıkamadı” denilebilirdi.

“CeHaPe oy çaldı”  denilebilirdi.

Hatta en anlamsızından; “Birileri bir şeyler yaptı. Tam olarak anlayamadık ama bu yapılan şeyler CeHaPe’ye yaradı ve İstanbul seçimleri murdar oldu. İptal edilmeli”  denilebilirdi.

Nitekim dediler ve Yüksek (!) Mahkeme’miz de, bu çok geçerli (!) itirazı yerinde buldu.

İstanbul’da sadece Büyükşehir Belediye Başkanlığı için AKP’nin kaybettiği seçim 23 Haziran’da yenilenecek.

Peki hiç düşündünüz mü?

Kaybedilecek olan 23 Haziran seçimlerini ne ile açıklayacaklar?

Mantıklı mantıksız, kendilerinin dahi inanmadığı tüm gerekçeleri 31 Mart yenilgisi için kullandılar.

23 Haziran Sayın Erdoğan için “Tamam mı?”, “Devam mı?” seçimidir.

İstanbul’u kaybetmeme  adına, Sayın Erdoğan bütün bir siyasi kariyerini masaya koymuş durumda.

23 Haziran’da İstanbul’da yeniden tökezleyecek olan AKP, kendi ifadeleri ile Türkiye’de yıkılacak.

Ve yine kendi ifadeleri ile TC’nin 17 yıllık reklam arası sona erecek…

Başka bir ifade ile İstanbul’da başlayan o hikaye yine İstanbul’da bitecek…