İnce: Bu burada kalmayacak! Kumpas kurulmuş bir insanım

İnce: Bu burada kalmayacak! Kumpas kurulmuş bir insanım
24.11.2019
A+
A-

Muharrem İnce, Rahmi Turan’ın ‘Saray’a giden CHP’li Muharrem İnce’ iddiasının ardından Habertürk TV’de soruları yanıtladı.

CHP eski Yalova Milletvekili ve CHP’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimler adayı Muharrem İnce, “AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştüğü” iddiaları sonrası yaşananlara ilişkin Habertürk TV’de yayınlanan “Türkiye’nin Nabzı Özel” programında Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtladı.

Bugünkü basın açıklaması sonrası Kılıçdaroğlu’ndan, Genel Merkez’den bir telefon aldınız mı? sorusuna Muharrem İnce, “Ben Sayın Genel Başkan ya da Genel Merkez yöneticilerinden kimse aramadı. Hiçbir görüşme gerçekleşmedi. Ben namusunu şerefini korumaya çalışan bir adamım. Mağdur edilmiş, üzerine kumpasa edilmiş bir adamım. Olayın hiçbir kısmında benim dahilim yok. Partisini tartıştıran ben değilim. Mağdur edilen benim, şerefine dil uzatılan benim. Partililiği tartıştırılan benim. Hakaret edilen benim. Bir gazeteci çıkıyor. “CHP’den ünlü bir isim Saray’a gizlice gitti, araçların plakasını değiştirdi.” diyor. Bir senaryo, James Bond filmler gibi. Sıkışınca kaynağını açıklıyor. Sözü edilen kişi benim. Rahmi Turan’da benim cep telefonum var, onun telefonu da benim telefonumda kayıtlı. Beni arayabilir. Hiçbir arama yapmadı. Taraf edilen benim, ortaya sürülen benim, olayın öznesi benim. Beni aramıyorsun. ‘Ben CHP’den aldım, Kılıçdaroğlu’na da bunu doğrulattım’ diyor.”

“Uğur Dündar’la arasındaki görüşmeye ilişkin İnce, “O yazı yazılmadan önce, kendime de toz kondurmadığım için, ‘böyle masallar olur’ dedim. ‘Böyle bir görüşmeniz oldu mu dedi?’ ‘Olmadı’ dedim. Böyle derin bir komplo olduğunu düşünmedim. Böyle bir tezgah olduğunu o anda anlamadım ben. Rahim Bey de benim telefonum var. Beni aramıyor. Kaynağını aramıyor, kaynağı diyor ki ‘Kılıçdaroğlu’na doğrulattım’. Bir de CHP’li var. Talat Atilla’nın söylediğine göre. Ama bir de mağdur edilen kişi var. Adı geçen, eğer böyle bir şey yapan varsa bu şerefsizce bir harekettir. Yani gizlice gidip Sayın Cumhurbaşkanıyla gizlice görüşen, bu konuşma gerçekse ki bence değil, yok öyle bir konuşma. Bu şerefsizce bir olaydır. Bu ne demektir? O zaman benim şerefime leke sürüyorsunuz.” dedi.

Muharrem İnce’nin açıklamaları şöyle oldu:

– Ben namusumu şerefimi korumaya çalışan bir insanım. Kumpas kurulmuş bir insanım. Mağdur edilen şerefine dil uzatılan, hakaret edilen kişi benim.

– Rahmi Turan’da benim cep telefonum var, onun telefonu da bende var. Daha önce 3-4 kez görüşmüştük. Taraf benim, olayın öznesi benim. Ama beni aramıyorsun. ‘CHP’den aldım, Kılıçdaroğlu’na doğrulattım’ diyor.

– Rahmi Turan’dan önce diğer gazetecilere gitmişler. Ben tabi kendime üstüme toz kondurmadım. Derin bir komplo-tezgah kurulduğunu o anda anlamadım.

– Eğer gizlice gidip sayın Cumhurbaşkanı ile görüşen biri varsa bu şerefsizce bir olaydır. ‘Bunu sen yaptın’ deyince benim şerefime leke sürüyorsun.

– Kılıçdaroğlu ‘şaşırmadım’ diyor. Bir insan niye şaşırmaz. Ya o konuşmayı biliyor ya da biri söyledi. Genel Başkan’ın açıklamasından sonra arkadaşları çağırdım, basın açıklaması yazalım dedim. Açıklamayı yazdık. Genel Başkanı aradıktan 10 dakika sonra beni aradı. Ona hislerimi, başımıza neler gelebileceğini anlattım. Bu kişi ben değilim. Partiyi karıştırmaya çalışıyorlar. ‘Ben İnce’ye inanıyorum. Adı geçen diğerlerine de inanıyorum. Yalandır’ deyin, kapatın. Yoksa bu olay çok büyür, parti büyük yara alır’ dedim. Israrla ‘görüşelim’ dedim zamana yaydı.

– Yok böyle bir görüşme. Bu bir masal. Burada hedef benim. Ama bu menfaat grubu, bugün bunu bana yapan, yarın kendisine yapar. Genel Başkan ‘biliyorum’ dediğine göre, kandırmışlar Genel Başkanı.

– Tezgah var mı? Var. Sözcü Gazetesi var mı bu tezgahta? Yok. Rahmi Turan var mı? Göbeğinde. 80 yaşında insan torunlarına ne diyecek. Torunları ‘Muharrem İnce’ye iftira attın’ demeyecek mi? 80 yaşındaki insan gazetecilik hırsı ya da başka menfaatler için başka bir insana iftira atıyorsun. Bu burada kalmayacak, yargı yoluna başvuracağım.

– Talat Atilla kendisi yazmıyor, başkasına yazdırıyor. ‘Kaynağı açığa çıkar, işinden olurmuş.’ E biz itirafımızdan oluyoruz.

– Yargı insanların gözünde yerlerde sürünüyor ama gazetecilik de ilk ikiye girer.

– Rahmi Turan’ın bir başka yalanı, beni defalarca aramış ama ulaşamamış. Sonraki yazısındaysa ‘numarası bende yok’ diyor. Türkiye’de biri bana ulaşamıyorsa yalan söylüyordur. Turan, ilk aşamada ‘Saray’a yakın biri, işinden olur’ dedi. İkinci açıklamasında ’20 yıllık dostum’ dedi.

– Talat Atilla, ‘Kılıçdaroğlu açıklamazsa ben açıklayacağım’ diyor. CHP Genel Başkanı’nı tehdit ediyor. Atatürk’ün kurduğu partinin başkanını tehdit ediyor. Açıklayacaksan açıkla. Bir gazetecinin haddine mi düşmüş bizim genel başkanımızı tehdit etmek.

– Yalan haberler yapılacak, Türkiye ekonomiyi, Suriye’yi konuşmayacak. Bir yalan haberi konuşacak.

– ‘Muharrem İnce kendine pay çıkarıyor’ diyorlar. Ben pay çıkarmıyorum, şerefimi kurtarmaya çalışıyorum. Beni bilenler, tanıyanlar bana pay çıkarıyor.

– Kılıçdaroğlu çıkıp açıklama yapmalı. ‘Muharrem İnce bunu yapmaz, adı geçen diğer arkadaşlar da yapmaz. Hiçbir partili yapmaz’ demeli.

– Genel Başkan biliyorsa bu ismi açıklamalıdır. Ben Saray’ın yanından geçmedim.

– Talat Atilla tweet atacağına ismi açıklasın.

– Bu komployu kuranların birçoğunu biliyorum. Kurultay’da bunları anlatacağım. 24 Haziran’dan beri susuyorum. Gözüm gibi bakıyorum partime, aman yara almasın diye. Ama susarsak temiz siyaset olmaz. Sen kendi partinin evladına kumpas kurarsan nasıl temiz siyaset olsun.

– Sayın Kılıçdaroğlu Fox TV’ye çıktığında ‘Asla partili bir arkadaşımız bunu yapmaz’ deseydi, kapanırdı bu konu.

– Ben böyle bir şeyi aklımdan geçirmem. Oraya (Beştepe) giden biri varsa gerizekalıdır.

– Bugün bana bu iftirayı attılar. Emin olun, yarın Kılıçdaroğlu’na atarlarsa şaşırmam.

– Bir hafta oldu. Türkiye’de Muharrem İnce’nin Saray’a gidip Sayın Erdoğan ile görüştüğüne inanan var mı? Yok. Kapandı konu. Gazeteci, yalan, haber yalan, görüşme yalan, plaka yalan. Ben ne yaptın bu partiye? Hizmet ettim. Cebimdeki paramı paylaştım, elektrik su faturasını ödedim. Helal ediyorum hepsini. Onlar beni vekil yaptılar, onlar da helal eder umarım. Ama utanmıyor musunuz beni savunmamaya. Bunu temizlemeden yola devam edemeyiz.

– Burası benim konutum. Bu bahçe benim. Ben bu gazetecileri nasıl davet ettim? Bir tweet attım. Neden genel merkez değil de evim? Çünkü ben sayın Genel Başkan’a ‘Birlikte basının karşısına çıkalım’ dedim, kabul etmedi. Sabah saatlerinden itibaren geldiler. Cumhurbaşkanlığından daha çok ilgi gördü. TRT benim mitinglerimi yayınlamamıştı. Buraya gelen çocuklara ne deseydim? Genel Merkez olsa ‘gelme’ derdim. Burası benim evim, misafirim. Cumhurbaşkanlığı mitinglerimi vermeyenler bu açıklamayı verdi.

– Halk TV neden yayınımı yarıda kesti? ‘Yandaş kanal neden açıklamanı yayınladı’ diye soranlar ‘Halk TV niye yayını kesti’ diye de sorsun.

– Yandaş medya verdi. CHP karışacak diye yaparlar. Yaptırma. Kumpas kurma, yapamasınlar.

– Benim Cumhurbaşkanlığı mitinglerimi vermeyenler bugün yayınladı. Teşekkürler. Ama beni vermek yerine açlık duyanları, siyanürle kendini zehirleyenleri, çiftçiyi, köylüyü, atanamayan öğretmenleri verseler daha memnun olurdum.

– (Kılıçdaroğlu yanıltılmış olabilir mi? Biraraya gelme ihtimalinizi görmüyor musunuz?) Her zaman biraraya gelebiliriz. Ben il başkanıyken bakanlığımızı yapmış Fikri Sağlar bana düğme iliklemişti. Ben CHP edebini bilirim. Saygısızlık etmem. Ama kimseye de kendimi ezdirmem.

– Elimizde tarihi bir fırsat var. Sayın Erdoğan’dan kurtulmak istiyor muyuz? İki görüş var. Bir Sayın Kılıçdaroğlu ‘ismi biliyorum, söyleyemem, şaşırmadım’ diyor. Sayın Erdoğan ne diyor? ‘İspatlayın, Cumhurbaşkanlığını bırakacağım.’ Biz Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığını bıraktırmak istiyor muyuz? Kılıçdaroğlu biliyorsa ismi açıklasın, Erdoğan da gitsin. Görüşen kişi bensem, onu da açıklasın. Muharrem İnce de gitsin. Toptan temizlik olsun. Ama bilmiyorsan o zaman Muharrem İnce’yi savunacaksın.

– CHP’den biri gitmişse zekasından şüphe ederim. Ondan genel başkan da olmaz. Gideceksen gündüz gözüyle gideceksin, tweet atarak gideceksin.

– Genel Başkan kişiyi bildiğini söylüyor. O zaman açıklayacak. Açıklamaması doğru değil.

– Erdoğan CHP için MİT’i kullanıyor mu? Tabi kullanıyor. Bilmediğimiz bir şey mi? Özel hayatımızdan tutun telefonlarımıza kadar. Burada sayın Kılıçdaroğlu ile beraber mağduruz. Ben daha çok mağdurum. Sadece kendi partilisini korumadığı için kızıyorum.

– Sayın Erdoğan bana haber gönderseydi, ‘Seninle görüşmek istiyorum’ deseydi. Hemen Sayın Kılıçdaroğlu’nu arardım. Kaptan o çünkü. Gideceğim zaman Tweet atardım. ‘Şu saatle Sayın Erdoğan ile görüşeceğim’ derdim. Yanıma mutlaka birini alırdım. Ben 40 yıllık siyasetçiyim. Acemi miyim ben?

– Abdullah Gül beni Kazakistan ziyaretine çağırdığında Deniz Baykal’ı aramıştım.

– Bana ‘burada sus’ diye talimat veremezler. Burada şerefimle oynanmış.

– İstanbul’da Beşiktaş’ta siyasetçilerin kaldığı bir otel var. Oğlumun evine çok yakın. Ben de oğluma yakın olduğundan arkadaşlarımla oranın kafeteryasını kullanıyorum. Bir gün Dışişleri Bakanı oradaymış ama ben oğlum ve arkadaşlarımla görüşmüştüm. Ankara Kuşu diye biri var, ‘yok görüşmüşüz’. Karşılaşsan selamlaşırım, konuşurum. Ama olmadı.

– Sosyal medyaya bakıyorum. ‘Muharrem İnce, Cem Uzan’la hareket ediyor’. Cem Uzan benimle hareket etsin. ‘Öztürk Yılmaz’ın partisine katılacak’. Ben kurarım partiyi. Ben CHP’liyim. Hiçkimse beni bir yere gönderemez.

– Üç beş kişilik grup için koca partiyi zan altında bırakmam. Temizleyebiliriz. Temizleyebileceğimizi düşünüyorum. Ben partimin bu şebekeden arınmasını istiyorum. Arınacak bu, çaresi yok. Bundan da güçlenerek çıkacağız.

– (Aynı teknede tatil yapmışlar demiştiniz?) Açıklarım onları da.

– Ben disiplinlik bir şey yapmadım. Mağdurun, şerefini korumak bir insanın disipline verildiği nerede görülmüş? Disipline gidecek olan kişi şu… Talat Atilla’ya yalan bilgiyi verecek kişi tespit edilecek ve açılacak. Öyle bir şey olacağını sanmıyorum. Beni disipline vermek ayaklarına sıkmak olur. Partiyi bilirim, disiplini bilirim, asla o konuda hata yapmam. Saygı gösteririm ama saygı da isterim.

– Partinin yöneticileri iki yıllığına seçilmiş kiracılarıdır. Biz onların marabaları değiliz. Parti Sözcüsü çıkacak, ‘Muharrem İnce bizim arkadaşımız, böyle bir şey yapmamıştır’ diyecek.

– (Talat Atilla’yı arar mısınız?) Neden arayayım?

– (Kaset komplolarıyla bu olay arasında benzerlik görüyor musunuz?) Hayır. Bana bu komployu düzenleyenler daha cahil, kafaları daha az basıyor. Komplo kuruyorsan adam gibi kur, bir tutar tarafı olsun.

(tele1)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.