İmamoğlu: ‘Kapsayıcı politikalar adalet duygusunu yeşertecek’

04.10.2019
A+
A-

İBB, “İstanbul Senin – Geleceğine Birlikte Karar Verelim” başlıklı, 2 gün sürecek “2020-2024 Stratejik Planı İBB Meclis Çalıştayı” düzenledi. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, katılımcılığı belediyede yüksek seviyelere taşıyacaklarını belirterek, “Üreteceğimiz kapsayıcı politikalar, göreceksiniz şehirde adalet duygusunu yeşertecek. Çok konuşulan etnisite üzerinden ya da inanç üzerinden tavır ve davranışların, ayrımcılıkların önünü kesecek. İnsanlar, ‘Ben bu masada varım’ diyecek” diye konuştu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen, “İstanbul Senin – Geleceğine Birlikte Karar Verelim” başlıklı “2020-2024 Stratejik Planı İBB Meclis Çalıştayı”na katıldı.

Çalıştayda, İstanbul ilçe belediye başkanları ile CHP’li ve İYİ Partili İBB Meclis üyeleri hazır bulundu. AK Parti ve MHP’li İBB Meclis üyeleri, davetli oldukları toplantıya katılmadı. Toplantının açılış konuşmasını yapan İmamoğlu, günün en önemli tanımının “ortak akıl” olduğunu vurguladı. Bu süreçte ortak akıl yoksa başarı elde etme şansının olmadığını ifade eden İmamoğlu, “Bu noktada şunu bilelim: Birileri ne kadar kapsayıcı olduğunu düşünürse düşünsün, ortak akılla sağladığınız kapsayıcılığın değeri, derecesi çok daha kıymetlidir. Şeffaflığın, bizim özellikle yönetimimizin çok temel unsurlarından bir tanesi olacağını söyledik. Özellikle şeffaflığı destekleyecek olan en kıymetli refleksin demokratik katılımı güçlendirmek, bu güçlendirmeyi de lafta değil uygulamada da var etmektir. Bugün burada buluşmamız tam da bunun göstergesi” dedi.

“BÖYLE BİR ORTAMA ALIŞIK DEĞİLİZ; ALIŞMALIYIZ”

Toplantıya, her siyasi parti meclis üyesinin davet edildiğini vurgulayan İmamoğlu, şunları dedi:

“Diğerleri açısından, ‘Niye katılmadılar’ diye yargılamak istemiyorum. Böyle bir tavra ve böyle bir ortama ne yazık ki Türkiye’miz alışık değil. Yadırgamıyorum. Siyaseten de asla ve asla yok saymak veya öyle bir şey değil, kınamak asla değil. Böyle bir ortama alışık değiliz. Halbuki; alışmalıyız, alıştırmalıyız, birbirimizi bu yönde ikna etmeliyiz. Yani burada bulunan arkadaşlarım, bulunamayan arkadaşlarımıza siyasi bir nispet yapar tavırla değil, ‘Yahu keşke olsaydınız’ demeli. Bakın, konuşarak bir arada üretiriz. Bir dahakine sizi mutlaka bütün toplantılarda aramızda görmek istiyoruz. Türkiye’mizin kurumsal anlamda en ileriye dönük hususu, tanımlanan işlev bakımından geleceği okuma bakımından stratejik plan çalışmamız var. Orada olmayacaksınız da nerede olacaksınız. Tümüyle siyaset dışı.”

“BİRLİKTE KARAR VERECEĞİZ, BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ”

Bu tür toplantıları İstanbul genelinde yaygınlaştıracaklarını belirten İmamoğlu, “Yarın belki 2 bin 500 – 3000 kişi İstanbul’un farklı yerlerinden aramıza katılacak. Mahallelerimizden gelen insanlardan, muhtarlarımızdan fikirlerini alacağız. Muhtarlarımızla çalıştay hazırlıyoruz. Onlar hem kendi meslekleriyle ilgili hem de İstanbul’la ilgili merkezinde, odağında yaşadıkları sorunları bize aktaracaklar ve bu bize yön verecek. Aynı şekilde biz, hemşerilerimizin diğer paydaşları, yani sivil toplum kuruluşları, üniversiteler tümüyle muhatabımız olacak ve beraber üreteceğiz. Dolayısıyla şehrimizin geleceğine hep birlikte karar vereceğiz. Birlikte karar vereceğiz, birlikte yöneteceğiz” ifadelerini kullandı.

“Bu yaklaşımın Türkiye’deki kamu yönetimine bakışı değiştireceğini umut ediyoruz” diyen İmamoğlu, “İstanbul önemli bir merkez. Her konuda… Ne yaparsanız sizi takip ediyorlar ve attığınız her iyi adımın gerçekten Türkiye’de çok değerli yansımaları oluyor. Bu bakımdan bugünkü buluşmamızı çok ama, çok önemsiyorum. Yani biz, ‘İstanbul senin’ derken, ‘İstanbul’u hep birlikte yönetelim’ derken, ‘İstanbul’un geleceğine sen kara ver ‘ derken; her bireye, ‘Bu şehrin sahibi sensin, sorumlusun, karar vereceksin, biz uygulayacağız, günü geldiğinde de hesap soracaksınız, takip edeceksiniz’ demek istiyoruz. İşte bu demokratik anlayışı ortaya koymak değerlidir. Yeni nesil bir anlayıştır. 21’nci yüzyılın gereği olan demokratik katılımla beraber belediyeyi yönetme anlayışıdır. Kaldı ki işimiz kolay; geçmişteki gibi çok zor değil. ’Teknoloji gelişti, insanlar birbirinden uzaklaştı’ derler. Belki fiziken, belki duygusal gerekçelerle bu tanım doğru olabilir; ama bir yönüyle, teknolojiyi iyi kullandığınız taktirde tam tersine aslında süreçleri birbirine yakınlaştıran, buluşturan bir mekanizmayı muazzam, nitelikli bir şekle dönüştürüyor. Bu bakımdan kent adına bugünün teknolojisinin demokrasi için, kent demokrasisi için sonuna kadar kullanacağız” şeklinde konuştu.

“KAPSAYICI POLİTİKALAR ADALET DUYGUSUNU YEŞERTECEK”

Bu şehrin en demokratik belediye başkanı olmak istediğini her fırsatta vurguladığını belirten İmamoğlu, “Çünkü bu, aynı zamanda biliyorum ki geleceğin şehir yönetimine bir ışık tutacaktır. Dolayısıyla bu şehirde yaşayan herkesin kentin geleceğini, kentin güzelleşmesini bu kentin vizyonunu oluşturma konusundaki fikirleriyle güzel bir iş çıkacak. Beni şaşırtacağını düşünüyorum. Sizleri de şaşırtacağını düşünüyorum. Çünkü işin içine çocuklar, gençler, kadınlar, engelliler katılacak. Yani biz siyasilerin, burada oturup, ‘Biz engellilerle ilgili çok iyi hissediyoruz. Onlar için çok iyi şeyler düşündük’ demeleri ucuz bir tavırdır. Engellilerin düşündüğünü sürece katarsak, bu çok değerli bir iş olur. Bu bakımdan bu kapsayıcı politikalar, göreceksiniz şehirde adalet duygusunu yeşertecek. Çok konuşulan etnisite üzerinden ya da inanç üzerinden tavır ve davranışların, ayrımcılıkların önünü kesecek. ‘Ben bu masada varım’ diyecek. Katılımcılığın belediye yönetiminde de yüksek seviyelere taşıyoruz. İnanç masası kuruyoruz. Her inançtan insan belediyenin girişindeki büyük alanların bir bölümünde, bu kentin her inancından insan kendi inancını temsil edecek ve şehrin yöneticilerine direkt iletebilecek. Aracı yok” dedi.

“AMACIMIZ DEVR-İ SABIK YARATMAK DEĞİL”

İstanbul’un büyük ve derin bir tarihi mirası olduğunu da hatırlatan İmamoğlu, “Bugünkü kollayıcıları ve gözetleyicileri, geleceğe en iyi aktaranları olma mecburiyetimiz söz konusudur. Bu eşsiz kültürün, bu eşsiz kentin, bu eşsiz varlıklarını hep beraber korumalı, kollamalı ve geleceğe en iyi şekilde servis etmeliyiz. Tabii ki aynı şekilde çevreye duyarlılıktan, tarihi mirasına dokusuna sahip çıkan anlayışımızdan, bu şehrin kıymetli 16 milyon insanını da bu şehrin en önemli hazinesi kabul ederek insanlarına saygı duyan yönetim olabilmek. İşte bu amaçlarla yola çıkmış oluyoruz” diye konuştu.

Yaşanabilir ve can güvenliği olan bir kent istediklerinin altını çizen İmamoğlu, İstanbul’un tarihi mirasını koruyan bir kent olması gerektiğini vurguladı. Amaçlarının “devr-i sabık” yaratmak olmadığını vurgulayan İmamoğlu, konuyu depreme getirerek şunları dedi:

“26 Eylül’de bence tarihi ve Allah’ın bir lütfu bir uyarı aldık. Bu uyarının önemli olduğunu düşünüyorum. Depremden sadece 4 gün önce bana bir televizyon programında ‘Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmek için niçin ısrar ediyorsunuz’ diye sordular. ‘Çünkü İstanbul’un konuları önemli ve değerli. Onun için ısrar ediyorum. Konuşmak, anlatmak, niyetimizi göstermek ve iş birliği konusunda katkı sunmalarını talep etmek istiyorum’ dedim. Ben bunu söylediğimde, yine televizyonun katılımcılarından biri, ‘Ne konuşacaksınız’ diye sordu. Depremi konuşacağım’ dedim. İlk söylediğim oydu. Aklıma gelen o. Çünkü bu gerçekten bu şehrin önemli bir konusudur. Mevcut durumu görelim arkadaşlar. Niye birbirimizi aldatalım? Bu deprem meselesinde iyi yapan kimse, ben gider onu alnından öperim, sarılırım, her türlü desteği, yardımını isterim. ‘Senden Allah razı olsun’ derim. Bu meseleyle yüzleşeceğiz. Ona göre depremle ilgili politikalarımızı yürüteceğiz. Çok yoğun çalışmalar içerisindeyiz. Bugün ne durumdayız? İyisi ile kötüsü ile hepsini anlatacağız. Yol haritamız net.”

“TARTIŞMALAR ŞEFFAFLIĞIN BAŞLANGICI”

5 yıllık bir stratejik plan hazırladıklarını kaydeden İmamoğlu, “Bir kentin geleceğini 5 yıllık stratejik planla da yönetemezsiniz. 5 yıllık stratejik plan, bir kent için çok kısa vadeli bir çalışmadır. Yani bunun orta ve uzun vadesi ile ilgili de çalışmalarımızı yürütüyoruz. 2050’yi konuşacağız bu kent adına. Biz zaten çalışmıştık, zaten fikirlerimiz vardı ama bu fikirlerimizi bütün İstanbul’a anlatacağız. Uygulayacağımız vizyon ile 2050’de biz nasıl bir kent istiyoruz? Bu şehir nereye gitmeli? Bu şehir kaba saba binalarda dolu 20 milyonluk bir kent mi olmalı? Yoksa bu şehir dünyanın lokomotifi üretken insanları yaratıcı insanların en ciddi en değerli işlere imza attığı dünyadan bahsedilen konuşulan kaliteli yaşamın öncüsü bir şehir mi olmalı? Bu tarz konularda karar vereceğiz. Kimin adına? İnsanlarımızın adına” diye konuştu.

İstanbul’un kalıcı, değiştirilemez kuralları olması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bunu kapalı kapılar arkasında değil, şeffaf bir şekilde yapacağız. İşte bu tartışmalar, bunun başlangıcı. 2030 yılında, bugün 15’inde olan bir çocuğumuz 20’li yaşlarına geldiğinde nasıl bir şehirde olacağını bilebilecek. O yaşına geldiğinde hesabını soracak, ‘Kim yanlış yaptı’ diye. Ya da doğru yaptıysa alkışlayacak, ‘Kim doğru yaptı’ diye. Bunu yapabilmeniz için şehrin bundan haberdar olması gerekiyor. İstanbul’un geleceğine hep birlikte karar verelim istiyorum. Çünkü bu şehir senin. ‘Bu şehir senin’ dediğimde karşımda tam 16 milyon insan var. O bakımdan başarılar diliyorum. Bu çalışmayla en değerli fikirlerin çıkmasını diliyorum.”

İmamoğlu’nun konuşmasının ardından Prof. Dr. Şeker moderatörlüğündeki çalıştaya geçildi.

ETİKETLER: ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.