Eski Bakan Turhan Tayan’dan gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar…

Eski Bakan Turhan Tayan’dan gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar…
12.10.2019
A+
A-
  • Hayriye TURGUT/SONHABER16.COM-ÖZEL

Başkanlık seçim sisteminin tartışıldığı şu günlerde, ‘tek adam rejimi’ ile Türkiye demokrasisinin yara aldığını belirten dönemin 51, 52 ve 53. Hükümet’te Milli Eğitim Bakanlığı, 54. Hükümet’te de Milli Savunma Bakanlığı yapan Turhan Tayan, SONHABER16.COM Haber Müdürü Hayriye Turgut’un sorularını yanıtladı.

Birbiri ardına açıklanan zamlar, ekonomik kriz ve başkanlık sistemi… Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Demokrasi, hak ve özgürlüklerini yaratan ve insanlara bunu tattıran bir kurumdur. Dünya demokrasiye kolay ulaşmadı. Asırlar boyu iç ve dış savaşları, mücadeleler neticesinde insanlar demokrasiyle vardır. Demokrasinin erdemine, faydasına ulaştılar. Demokrasiyi yaşatmak lazım. Zaman içinde türleri arttı, özellikleri arttı, demokrasi sadece sabit salt demokrasi değil, onun sosyal yönleri gelişti.

Netice olarak bugün nasıl cumhuriyetimiz için, demokratik sosyal hukuk devleti diyoruz. İşte bu noktaya geliş kolay olmadı. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nda verdiği mücadele Türkiye’yi bağımsız kıldı ama Atatürk o bağımsızlığı yeterli görmedi. Dedi ki; ‘Türkiye ekonomik yönden de bağımsız olmalı, ayakta durabilmeli, kendisine yetebilmeli.’ O zaman gerçek bağımsızlığı yaşamış oluruz. Nitekim büyük mücadelelerden sonra Türkiye belli bir yere geldi. Yani Türkiye ihracat yapabilir, otomotiv üretebiliyor. Belli oranlarda ilacını üretebiliyor, yol, köprü yapabiliyor. Bunlar nereden nereye geldiğimizi gösterir. Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye’de bunların hiç birisi yoktu. Çöken Osmanlı’nın kalıntıları üzerinden buralara geldik. Burada hizmeti geçen başta kurucumuz Atatürk’e, onun silah arkadaşlarına, devlet adamlarına, İnönü’ye, Bayar’a, Menderes’e, Demirel’e, Özal’a, Ecevit’e bunlara hizmetlerinden dolayı şükran borçluyuz.

Turhan Tayan, SONHABER16.COM Haber Müdürü Hayriye Turgut’un sorularını yanıtladı.

TEK İHTİYACIMIZ; MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK

Kimse Türkiye’nin 2003 yılından başlayıp, bu günlere geldiğini söyleyemez. Bunlar yanlış şeylerdir. Türkiye 2003’te kurulmadı. Türkiye 1923’te kuruldu. Hatta, 23 Nisan 1921‘de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk kuruluşuyla Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atıldı. Bu günlere gelişinde onlarca cumhuriyet hükümetleri görev aldı. Herkes tuğla üzerine bir tuğla koydu. Ve buralara geldik. Türkiye’yi 2003’ten başlatmak geçmişe haksızlıktır. Geçmişteki idarecilere, geçmişimize maalesef saldırıdır. Bugün iyi yere gelinmiştir. Yeterli değildir. Daha iyiye gitmesi lazımdır. Onun için uğraşıyoruz.

TÜRKİYE MAALESEF TEK ADAM REJİMİNE GİTTİ

Bunu yapabilmek için tek ihtiyacımız; Milli birlik ve beraberlik içinde olmaktır. Birlik, beraberlik içinde olacağız ama demokratik parlamenter sistemi yaşatmamız lazım.

Maalesef Türkiye, demokraside daha iyi devlet olma yolunda ilerleyeceğine, maalesef tek adam rejimine gitti. Şu anda Türkiye’de tek adam rejimi var. Kuvvetler ayrılığı yok, yürütme sayın Erdoğan’ın elinde. Yasama, sayın Erdoğan’ın elinde. Yargı, sayın Erdoğan’ın elinde. Kuvvetler ayrılığı gibi modern demokrasinin unsurlarının bertaraf edilmesi Türkiye’yi geriye götürür. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde yüksek yargıyı devletin başı tayin etmez. Atamaz. Dünyanın hiçbir yerinde yürütmenin bütün unsurları tek adamın elinde olmaz. Milli devletin kurumları, silahlı kuvvetleri, üniversiteleri, denetleme kurulları bunların hepsi şu anda tek adamın elinde. Yetmedi, 4. kuvvet olarak bildiğimiz basın. Basın da bu gün tek adamın kontrolü altında. Basının belli sahibi görünen kişilere, tek adam kredi veriyor, kredi ile gazete kuruluyor. O gazete de tek adama hizmet veriyor. Fevkalade sakattır. Yanlıştır ve çıkar yol değildir.

AKP İKTİDARI, FİNALE OYNUYOR

Özellikle son bir yıldır, tek adam rejiminin bütün unsurlarıyla Türkiye’ye hükmediyor olması; Türkiye’yi idare ediyor olmasının sıkıntılarını üzülerek ifade ederim ki, iktidar partisi ve onun yöneticileri anlamaya, hissetmeye başladılar. Bunlara muhalefet tarafından söylendi. Bunlar itibar görmedi. Netice olarak şimdi kendileri de kabul etti, bu yolun çıkar yol olmadığını gördüler anladılar. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçiminin 50+1 değil, yüzde 40’la olabilmesini gündeme getiriyorlar. Günaydın derim ben bunlara. Türkiye demokrasisine bir yara vermişlerdir. Türkiye bugün büyük bir ekonomik krizin içindedir. Böyle bir Türkiye devralmadılar. Ama bu günkü şartlar altında öyle anlaşılıyor ki, AKP iktidarı finale oynuyor. Bundan sonra gelecek iktidarları bu büyük işler bekliyor. Büyük zorluklar bekliyor.

Türkiye süratle parlamenter sisteme dönmeli. Türkiye süratle ahbap-çavuş ekonomi ilişkilerinden kurtulmalı. Türkiye hür basına kavuşmalı. Türkiye bağımsız ve tarafsız yargıya ulaşmalı. Bağımsız ve tarafsız yargı herkese lazım.

BUNLAR ÇÖZÜM, ÇARE DEĞİL

Son günlerde başkanlık seçimine yönelik tartışmalar yaşanıyor. Siz neler söylersiniz?

AKP düşüştedir. Tayyip Bey’in tekrar seçilmesi mümkün değildir. Kurtuluş yolu arıyorlar. Lakırtıyı da Urfa eski milletvekili Faruk Bey’e söyletiyorlar. Bunlar çözüm, çare değil. Bugünkü sistem tamamen yanlıştır, hatalıdır. Türkiye süratle modern parlamenter sisteme dönmelidir.

MİLLİ EĞİTİM HURAFELERDEN KURTULMALI

51, 52 ve 53. hükümette Milli Eğitim Bakanlığı yaptınız. Türkiye’nin şu anki eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hür üniversiteler, özgür,  düşünebilen ve yaratan üniversiteler, düşündüğünü ifade edebilen üniversiteler, geleceğin büyük Türkiyesi için lazım. Üniversiteler hurafeden, milli eğitim hurafeden kurtulmalıdır. Son 15 sene içerisinde milli eğitimle çok oynadılar. Şu anda milli eğitim yerlerde sürünüyor. Eğitim alanında ortaya çıkan sonuçlarla, OİSD ülkeleri arasında yerlerde sürünüyoruz. Sonlarda sürünüyoruz. Bu büyük bir acıdır. Büyük ayıp, büyük eksikliktir. Çok eğitimsiz bir nesil yetişiyor. Eğitimi süratle laik bir eğitime dönüşmesi lazım. Sosyal devlet, eğitime yatırım yapmalı. Bugün aileler çocuklarını ya iktidarın arzu ettiği imam hatip okullarına vermek durumunda ya da evindeki eşyasını satıp, malını mülkünü satıp özel bir okulda okutmak durumunda. Devlet okul yapmıyor. Okul yatırımları, milli eğitim yatırımları durmuş. Devlet adete sağlıkta olduğu gibi eğitimde de insanları özele mecbur ediyor. Bu bir sosyal devlet anlayışına aykırı bir durum. Bu mümkün değil. Fakir fukara çocuğunu okutamıyor. Arayış içinde. En basit bir özel okulda 25, 30 veya 40 bin lira. Çocuk okutamıyorsunuz. Asgari ücretin 2 bin lira olduğu ülkede aile bir çocuk, 2 çocuk, 3 çocuk… Siz hem 3- 5 çocuk öneriyorsunuz, hem de o çocukların nasıl bakılacağına, nasıl eğitileceğine dair imkan yaratmıyorsunuz. İmkanları kısıyorsunuz. O eğitimin şartlarını ağırlaştırıyor, pahalı hale getiriyorsunuz. Fakir fukara vatandaşı özele teslim ediyorsunuz. Eğitim istisnai bazı okullar hariç, özelde de kamuda da çöküş içersinde. Bakkal dükkanı gibi okullar açılıyor. Onların hiç birisinde doğru dürüst eğitim yok. Fabrikaların üstünde, depoların yan taraflarında tabela okulları açılıyor. Bunların hiçbir denetimi, hiçbir eğitim kalitesi yok. Eğitim öyle, sağlık öyle. Asayiş öyle. Uyuşturucu almış başını gidiyor, fuhuş almış başını gidiyor. Hırsızlık almış başını gidiyor. Kadın cinayetleri almış başını gidiyor. Soruyorum; bu kadar kadın cinayeti yaşadınız mı? Bu kadar uyuşturucu olayı gördünüz mü? Bu kadar hırsızlık gördünüz mü? Bu kadar kanunsuzluk, yolsuzluk gördünüz mü? Bu kadar yasak gördünüz mü?

Yolsuzluk diz boyu. Yoksulluk diz boyu. Yasaklar diz boyu. Bu böyle gider mi, gitmez. Bu böyle gitmeyeceğini yerel seçimler gösterdi. Birlik beraberlik içinde olursak paşa paşa giderler. İstanbul’da yapmadıkları baskı, kanunsuzluk bırakmadılar. Ama vatandaş aklıselimi bunları aldı önüne kattı götürdü.

Ben siyaset yapanlara şunu tavsiye ediyorum. Milli birlikten yana olalım. Teröre karşı beraber olalım. Demokrasiden yana olalım. Ama bunu yaparken, özgür düşünelim. Hukukun üstünlüğünü savunalım. Hukuk içinde, özgürlük içinde demokratik hak ve özgür haklarımızı kullanalım. Bu günle iş bitmiyor. Bugünden sonra çoluğumuz-çocuğumuz için, gelecek nesillerimiz için belli ilkeler etrafından toplanmaya, birleşmeye ihtiyacımız var. Günlük menfaatler, günlük bir takım düşüncelerle yanlışlara, haksızlıklara alkış tutmanın vebali var. Bu vebali taşımamak için, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek için doğru ve dürüst siyaset yapmak lazım.

MAALESEF BU KURUMA DA SİYASİ MÜDAHALE VARDIR

54.Hükümet’te Milli Savunma Bakanlığı yaptınız. Askeri okulların kapatılması ve orduya yönelik müdahaleleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk ordusunun, Türk silahlı kuvvetlerinin çok köklü bir geleneği vardır. Taa Orta Asya’dan itibaren silahlı kuvvetler; oturmuş, gelişmiş gelenekleri olan bir kurumdur. Bu gelenekler her geçen gün gelişerek, yinelenerek devam ediyor idi. Bu gidişatla, fazla oynamamak lazım. Bunlar kısa zamanda oluşmuş kurumlar değildir. Askeri okullar, harp okulları, harp akademileri, askeri hastaneler, askeri tabiplik çok farklı olaydır. Bunları görmezden gelip, sivil müdahaleleri bu kurumun içine sokmak çok yanlıştır. Bugün yanlış olduğunu, emekli olan bütün askerler söylemektedir. Maalesef bu kuruma da siyasi müdahale vardır. Umarım o düzeltilecektir, zaman içinde bu böyle devam etmez.

DEMOKRASİDEN YANA OLALIM

İktidar partisinin 17 yıllık icraatlarını ve Bursa’ya yönelik yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben şu anda aktif siyasette değilim. Ama her gittiğim yerde saygı, sevgi, itibar götürüyorum. 55 yıl bu millet için çalıştım. Helali hoş olsun. Ama bu toplumsal bir olay, ferdi değil. Bir tek kişiyle olmaz. Herkesin bunu yapması lazım. Soruyorum size, son 2003’den bugüne kadar Bursa’dan milletvekili olmuş her dönemde, her seçimde 10, 12, 13 milletvekili çıkarmış olan iktidar partisinin kaç tane milletvekili aklınızda. Hangisinin ismini hatırlıyorsunuz? Ne yapmışlar? Bursa’nın içtiği suda bizim hizmetimiz var. Bugün Bursa, 2060 yılına kadar rezerve etmiş. Bunu biz yaptık. Çevre yolunun temelini biz attık, onlar tamamladı. Biz Bursa’nın elektrik ihtiyacını karşıladık. Orhaneli Termik Santrali, Ovaakça Terminal Santrali, Çınarcık Barajı’ndan sağlanan enerji santrali. Bursa’nın enerjisini, suyunu biz ürettik. Yalova’ya, Mustafakemalpaşa’ya, Eskişehir’e kadar duble yolu biz yaptık. Havaalanını biz yaptık. Havaalanına kadar duble yolu biz yaptık. Üniversiteyi biz yaptık. Siz ikinci bir üniversiteyi kurdunuz. Ama ikinci üniversitenin ne yeri var, ne yurdu var, ne de bir başarısı var. 10 sene oldu 2. üniversite kurulalı, hiçbir şey olmadı. Bir de bu taraftaki üniversiteye bakın. Bir de sahip çıkmıyorlar yeteri kadar, ilgilenmiyorlar. Bursa Uludağ Üniversitesi’ni yanlış yönetiyorlar. Bursa Uludağ Üniversitesi’nin bilimsel alandaki başarıları yok oldu. Üniversite geriye gitti. Bu sadece Uludağ Üniversitesi’yle ilgili değil. Bütün Türkiye’deki üniversitelerin eğitim kalitesi geriye gitti.

GARİBAN O HASTANEYE ULAŞMAKTA ZORLUK ÇEKİYOR

17 senedir iktidar, bugüne kadar doğru dürüst bir devlet hastanesi yapmadılar. En son yapılan şehir hastanesi, özel sektörün yaptığı bir hastane. Devletin ve halkın kira ödediği bir hastanedir. Bugün halk hasta, 25 kilometre mesafeye çoluğu – çocuğu götürmektedir. Yani Çekirge’deki Zübeyde Hanım Doğumevi’ni, Muradiye Devlet Hastanesini, Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ni kapatmak. Bunlar çözüm değil. Bunlar, şehre dağılmış bütün semtlerin ihtiyacını karşılayan hastanelerdi. Bunların hepsin kapatmak ve herkesi 25 kilometre ötedeki şehir hastanesine mecbur etmek, mahkum etmek, insafsızlıktır. Özel sektörün insafına terk edilmiştir. Gariban o hastaneye ulaşmakta zorluk çekiyor. Gariban o hastanede kendi polikliniğini bulmakta zorluk çekiyor. Neresinden bakarsanız bakın yanlıştır. Dünyanın birçok yerinde terk edilmiş bir sistemi; şehir hastanesi sistemini alıp getiriyorsunuz, burada uyguluyorsunuz.

SONHABER16.COM Genel Yönetmeni Ahmet Sevinç, Turhan Tayan ve SONHABER16.COM Yayın Koordinatörü Hidayet Sevinç…

TÜRKİYE’NİN EN BORÇLU BELEDİYESİ; BURSA

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bursa’da bizim yaptığımız katı atık depolama alanları miladını doldurmuş. İlave bir atık toplama ve değerlendirme merkezi yapmadıkları için şehri kokuya boğmuşlardır. Hem şehrin doğusunda, hem şehrin batısında yeni katı atık depoları yapmaları lazımdı. Bir raylı sistem yaptılar, ağızlarına yüzlerine bulaştırdılar. Türkiye’nin en borçlu belediyesi şu anda Bursa Büyükşehir Belediyesi. Öncelikle yanlış yapmışlardır. Yapılması gereken işlerde öncelik sıralaması çok yanlıştır, çok hatalıdır. Yani, el attıkları projeler yerlerde sürünüyor. Gelip de, Atatürk Stadı’nı yıkmak. Gidip de Acemler’e halkın parasıyla, belediyenin parasıyla trilyonlar harcayarak stad yapmak, ayıp değil mi? Hatalı bir projedir. Yeri hatalıdır. Yeni bir stad yapacaksınız. Trafik açısından daha rahat, daha uygun bir yere yapmaları lazımdır. Atatürk Stadı’nın olduğu yer ile Acemler arasındaki yer ile ne fark var? Ne geçti elinize. Atatürk Stadı’nı yıktınız. Orasını ‘söylem alanı, toplanma alanı, meydan olarak yapacağız’ dediniz. O da sizi kesmedi Atatürk’e ait ne kadar iz varsa hepsini berhava ettiniz. Şimdi üçüncü bir defa proje ile millet bahçesi yapmaya kalkışıyorsunuz. Siz Kültürpark’a sahip çıkın. Elini ayağını düzeltin. Kültürpark panayır haline gelmiş. Yetmedi, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ni panayır haline getirdiniz. Bir tek uluslararası toplantının yapılmadığı tesistir orası. Yani, siz ne yaptınız? Kültürel, sanatsal alanda ne yaptınız?

Milli Eğitim ve Milli Savunma bakanlıkları yapan Turhan Tayan, SONHABER16 Gazetesi ile ilgili düşüncelerini Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Sevinç’e aktardı.

TÜRKİYE’NİN HAYRINA OLACAKTIR

Babacan ve Davutoğlu’nun aralarında olduğu oluşumlar söz konusu. Yeni parti çalışmaları hakkında neler söylersiniz?

Bu arkadaşlar kendi partileriyle gelinen noktayı yanlış buldukları için ayrılmışlardır. Bunlar kader arkadaşlarıydı. Biz öyle görüyorduk, o da anlaşıldı ki, birbirlerini girmişler, birbirlerine düşmüşler. Demokratik bir oluşumdur. Saygıyla karşılamak lazımdır. Yolları açık olsun. Bu ayrışma olmadan da AKP düşüşteydi. Sanıyorum birkaç parti doğurursa, AKP bundan sonraki düşüş daha da hızlı olacaktır. Türkiye’nin hayrına olacaktır. Demokrasinin hayrına olacaktır bu tür kuruluşlar.

Yeni oluşumlarla birlikte üçüncü bir ittifakın siyasi arenaya çıkacağı konuşuluyor. Siz neler söylersiniz?

AKP, hep koalisyonlardan şikayet etti. ‘Ülke koalisyonlardan çok kaybetti, koalisyonlar artık geride kalmalı, kapanmalı’ dediler. Adı koalisyon, bertaraf edildi güya, adı ittifak olan yeni koalisyon versiyonları ortaya çıktı. İttifak dediğin koalisyondur. Ortaklaşa yönetime talip olmaktır. Adı seçimden sonra koalisyon, adı seçimden önce ittifak: Değişen bir şey yok. AKP tek başına yeterli değildir. AKP tek başına bir yere varamamaktadır. AKP çıkış yolu için çözüm arayışı içindedir. Bazı siyasi liderlerinin değerlendirdiği gibi yüzde 40’a değil, yüzde 10’a muhtaç olacak. Baraja muhtaç olacak bu gidişle.

BİR PARTİ BÖYLE BİR YANLIŞ YAPMAZ

Cumhuriyet Halk Partisi’nin HDP ile ittifak görüşmelerine yönelik bir takım söylemler kamuoyuna yansıyor. Siz neler söylersiniz?

PKK terör örgütüyle arasına mesafe koymayan hangi parti olursa olsun, bir işbirliğini her zaman yanlış bulurum. Bu CHP içinde olabilir, başka partiler için de geçerli. Hiçbir parti terör örgütüyle oynaşan siyasi parti ile işbirliği yapmamalıdır. Yapamaz. O bakımdan Cumhuriyet Halk Partisi’nin HDP ile ittifak yapmasına ihtimal vermem. Onaylamam. Karşı çıkarım. HDP kendisini ne zaman ki PKK terör örgütüyle ilişkisini keser, teröre karşı tavır koyar. Anayasal ilkeler doğrultusunda siyaset yapar, başarılar dilerim. Bunun dışında Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum. Bu tarz aykırı söylemler, beyanlar olabilir. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir hata yapmaz. Devleti kuran, cumhuriyete sahip olan, cumhuriyetin temel ilkelerine sahip olan bir parti böyle bir yanlış yapmaz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.