Doğmamış çocuğa don biçeceğiz!

Doğmamış çocuğa don biçeceğiz!
01.05.2020
A+
A-

Büyük düşünmeye ihtiyacımız var.

Çünkü, geçmişte hükmetmiş tüm iktidarlar gibi AKP’nin de hükmetme günleri ülkede sayılı. Ve hepimiz de iyi biliriz ki, sayılı günler çabuk biter.

Bize düşen görev ise siyasetin günlük tartışmalarına dahil olmak yerine, AKP sonrasına dair eylem planı ortaya koymaktır.

İçinizden doğmamış çocuğa don biçilmez şeklinde bir mırıldanma olmuş olabilir. Fosillere ait olan bu cümle akıl ile bağdaşmaz. Zira büyük devletler kendilerine kısa, orta ve uzun vadeli A, B, C, Ç… hatta daha fazla planlar-senaryolar hazırlayarak doğmamış sayısız çocuğa don biçerler ve akılla bağdaşır kapsamlı-programlı gelişme kat ederler.

Bu nedenle biz de, “Doğmamış çocuğa don biçeceğiz!”

Önümüzde AKP geleceğine dair iki senaryo var;

1- Demokratik seçimler sonucu AKP’nin iktidardan düşmesi. (Mansur Yavaş tarzı yaklaşım ve yönetim anlayışı ile bu daha hızlı olacaktır.)

2- Tayyip Erdoğan’ın bir fani oluşu. (AKP bir gün tecelli edecek ecelin ertesi günü, ANAP gibi 150’ye bölünecek gibi duruyor. Sürekli savrulan bir siyaset güdüyorlar. Çünkü kökleşmiş yapısal kimlikleri yok.)

***

Bu iki senaryo sonucunda da “bagajı ağzına kadar dolu” olan “otokratik bir sisteme” geri dönmeyeceğimiz kanaatindeyim.

Son yerel seçimlerin sonucu ve elimizdeki veriler de bu yönde. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Antalya ve daha nicelerinde yönetim artık muhalefetin. Bu da gösteriyor ki sanayi, finans, ticaret, turizm çevreleri ve üniversiteler artık iktidara güvenmiyor. Sessiz olduklarına bakmayın. Sonuç bu!

Ancak önemli olan bu süreçten sonra ne yapılacağı…

Peki AKP’nin gidişi sonrası süreç nasıl işleyecek?

Aynen şöyle;

Kendini ASİL zanneden VEKİLLER gittiği gibi ülkemizde aynen şunlar olacak;

  • 1 günde moral bulacağız. (O günü hayal edin!)
  • 1 ayda normale döneceğiz. (haber yapanlar dışarı – mafyalar/baronlar içeri)
  • 1 yılda tahribatı tespit edeceğiz. (Halen tutulmakta olan devlet kayıtları dahi yeterli olacaktır.)
  • 3 yılda inine (Holding) girilmemiş zalim kalmayacak. (Muvazaa-danışıklı iş içeren tüm hukuki işlemler – hasta, yolcu garantili kan emici sözleşmeler vs. – yok hükmündedir. Batıldır. Bu hususa detaylı olarak sonraki yazılarımda değineceğim.)
  • 5 yılda yetime hakkını iade edeceğiz. (Vergide-sosyal devlette-hak aramada adalet ilkelerini tüm sistemsel çalışmaları ile kökleştireceğiz.)
  • 10 yıldan itibaren de dünyaya yön veren 10 devlet arasına gireceğiz.

Nasıl mı? 

Dünyayı avucunun içinde tutan Türk bilim insanlarımız var. Bu bilim insanlarımızın hükümdarlığını başlatacağız. Onların sayesinde ülkenin siyasal, hukuksal, ekonomik, bilimsel, tarımsal, sosyal, sanatsal ve sportif sistemlerinin tam ortasına üniversiteleri mıhlayacağız.

***

Ama hedeflerimizi öyle liseden bozma üniversitelerle – adam akıllı araştırma yapıp kitap yazamamış akademisyenler ile başaramayız. Bu ideallerimizi, kökleri adeta yerkürenin merkezine uzanacak bir yapıda kurumsallaştıracağımız ve elitleştireceğimiz Türk üniversiteleri ile gerçekleştireceğiz.

***

Hiç merak etmeyin. Reçetemizi yazacak Türk bilim insanımız ise ziyadesiyle mevcuttur. (Bu hususa da detaylı olarak sonraki yazılarımda değineceğim.)

Bu yazıyı okuduktan sonra içinizde biraz kıpırtı oldu ise siz bu yola baş koymaya hevesli bir Türk Vatandaşısınız.

İşte gerçek davamız budur. 

Gördüğünüz üzere bizim davamız romantik hayallere, saçma sloganlara veya anlamsız hikayelere dayanmamaktadır. Bu durum dahi bizim için bir gurur kaynağıdır.

“Çözüm önerisiz” eleştirilerden bıkmış durumda olan milletimize sağlayacağımız en büyük fayda, yazdıklarımın veya bu tür fikirleri kaleme alan başka yazıların geliştirilmesi adına eleştirilmesidir. Buna da hem bizim, hem milletimizin ihtiyacı vardır.

Ama merak etmeyin.

Göreceksiniz, bu ülkenin çocukları Türk milletini çözümsüz bırakmayacak!

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.