Devlet dediğin kefen parasına kadar düşmez

Devlet dediğin kefen parasına kadar düşmez
06.07.2019
A+
A-
  • Mehmet Emin KOÇ/Yeni Mesaj gazetesi

Türk devleti, milleti ve ekonomisi parasızlık yüzünden bitkisel hayatta cebelleşiyor. Kamunun, piyasaların ve vatandaşın parasızlıktan kırıldığı artık dillere destan olmuş vaziyette…

Devlet kefen parasına kadar düştü.

Belli ki, liberal-kapitalist para sistemi ve Merkez Bankası yapısı Türkiye’yi taşıyamıyor.

2005 öncesine kadar Rusya, Çin, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya gibi BRICS ve Asya ülkeleri de Türkiye’nin yıllardan beri debelendiği para kıtlığındaydılar, can çekişiyorlardı.

Yepyeni bir iktisat devrimiyle tanıştılar. Öğrendiler, özümsediler, içselleştirdiler, ıslak yama gibi yapıştılar, ekonomi sitemlerini bu yeni dünya modeline göre dizayn ettiler, kurtuldular, var oldular, şahlandılar.

2005’te dünyada yeni iktisat devrimi yaşandı.

Bu devrim ve yeni dünya düzeni Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemidir.

BRICS ülkeleri başta olmak üzere Dünya ekonomisinin 4 milyar nüfusluk kesimi kurtuldu.

Dünyanın yaşadığı gerçek bu iken; varoluş-yok oluş kavşağındaki Türkiye ilim ile cehalet arasında, akıl ile akılsızlık arasında, milli para ile parasızlık arasında, bereket ile kıtlık arasında sarkaç gibi gidip geliyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti en temel bağımsızlık hakkından feragat etmiş vaziyette parasızlıkta can çekişiyor.

Senyoraj geliri, yani milli para, devletlerin hükümranlık hakkını ifade eder, diyor Prof. Dr. Baş… Merkez bankaları devletlerin bir parçasıdır ve prensip olarak devletten bağımsız olamazlar (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s.227, 229, İcmal Yay., Şubat 2018).

Türkiye adeta söz konusu hükümranlık hakkını yok etmiş, kaybetmiş vaziyettedir. Bu yüzden devlet “kefen parası”na kadar düşmüş, yani Merkez Bankasındaki ihtiyat akçesi/yedek akçe dahi kullanılmıştır.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) nedir, ne yapıyor?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) çok ortaklı bir anonim şirkettir. Hazine, yüzde 55.12’lik payla TCMB’nin en büyük pay sahibidir.

Geri kalan yüzde 44.88 pay çok sayıda yerli-yabancı özel banka, imtiyazlı şirket ve kişilere aittir.

Merkez Bankası bir devlet kurumu değil, özel hukuk tüzel kişiliği olan bir kurum… Bildiğimiz anonim şirket, AŞ.

Kamusal niteliği, çoğunluk hissesinin Hazine’de olmasından.

TCMB’nin diğer AŞ’lerden farkı ise, olağanüstü bir imtiyazının olması, yani para basma yetkisinin Meclis tarafından çıkarılmış bir yasa ile bu AŞ’ye verilmiş olması… Lakin Merkez Bankası milli para basmıyor!

Koca Türk devleti, Türk milleti ve ekonomisi, IMF ve küresel sermayedarların rüzgarıyla savrulan “devletten bağımsız” bir AŞ’nin insaf ve maharetine bırakılamayacak kadar önemlidir, hayatidir.

TTK 519. ve TCMB Kanunu 60. maddelerine göre; Merkez Bankası, yıllık kârının yüzde 20’sini “ihtiyat akçesi”, vergi karşılığı ayrıldıktan sonra kalan miktar üzerinden de yüzde 10’luk “fevkalade ihtiyat akçesi” olarak ayırır.

Halkın kefen parası dediği “yedek akçe”, şirket zararlarında, işler iyiye gitmediğinde, şirket iflasa doğru sürüklendiğinde batışı hafifletme önlemi olarak kullanılır.

23 Haziran’daki seçimden sonra MB’nin 46 milyar liralık ihtiyat akçesinin bütçeye aktarımı tamamlanmıştı. Merkez Bankası’nın (MB) 46 milyar liralık ihtiyat akçesinin bütçeye gelir olarak aktarılmasıyla birlikte; 2019 bütçesinde öngörülen 80.6 milyar liralık yıllık bütçe açığının 94 milyar lirası MB’den yapılan aktarımlarla kapatılmış olacak…

Sonrası?

Bu sistemde sonrası yok!

Sonrası Prof. Dr. Baş’ın işi…

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, kamuya ve piyasaya Türk lirasını arz etmiyor, milli para üretmiyor.

Milli Para, milletlerin ürettikleri katma değer ve sahip oldukları kaynaklar karşılığı basılan paradır, diyor Prof. Dr. Baş (Milli Ekonomi Modeli, s.99).

Türkiye’nin tek kuruş milli parası yoktur.

Türkiye, yabancılardan kredi olarak alıp kasasına koyduğu faiz ve taviz maliyetli “hard currency” karşılığında piyasaya para arz etmektedir.

Böylece sadece ekonominin değil, maalesef devletin iplerini yabancılar ellerinde tutmaktadır.

Bir ülkenin kendi Merkez bankasında başka bir ülkenin parasını bulundurması ve kendi topraklarında dolaşıma sunması, o ülkeyi finanse etmesi demektir, tespitini yapıyor Prof. Dr. Baş.

Parasızlıktan can çekişen Türkiye, henüz bu büyük finans tezgahının ve küresel sömürünün farkına varamamıştır.

Şayet farkına varsaydık; 2005’ten beri Rusya, Çin, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika gibi BRICS ve Asya ülkelerinin yaptığı gibi, Prof. Dr. Baş’ın kapısından ayrılmazdık. Milli Paramıza kavuşurduk.

Türkiye, Milli Parasına ancak Prof. Dr. Haydar Baş ile kavuşur. Kim nereye giderse gitsin, kimin kapısını çalarsa çalsın; dünyada milli paraya kavuşmanın Prof. Dr. Baş’tan başka bir yolu yok.

Çünkü Milli Para, tüm patent ve hakları Prof. Dr. Baş’a ait bir devrimdir… Paranın ve bereketin tek adresi Prof. Dr. Baş’tır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.