DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ!

DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ!
18.05.2020
A+
A-

Çocukluk yıllarımızdan başlayarak, milli bayramlar, okul, spor yarışmaları, hatta bizleri milli heyecan yaşatacak özel durumlarda bile milli marşımızı (İstiklal Marşı) söylemişizdir. Milli marşımız bizlere, coşku, birliktelik ve heyecan vermiştir.

İstiklal marşımız başta olmak üzere, diğer marşlarımız, ‘’Gençlik Marşı (Dağ Başını Duman Almış), Onuncu Yıl Marşı, Harbiye Marşı, İzmir Marşı, Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa, Mehter Marşı, İleri Marşı, Ankara’nın Taşına Bak Marşı…’’

Evet… Bir başka özel ve yüce duygudur.

Selim Sırrı Tarcan, beden eğitimi için gittiği İsveç’ten döndüğünde, jimnastik çalışmaları sırasında çalınmak üzere çeşitli müzik parçalarının notalarını da getirmiştir. Bunlar arasında bulunan, İsveçli bir bestecinin ‘’Tralalla Diyen Üç Kız’’ adlı bir şarkısı da vardır. Selim Sırrı Tarcan, bu parçada değişiklikler yaparak flütle çalınabilir hale getirmiştir. Türkçe öğretmeni şair Ali Ulvi Elöve’nin, güftesi ile ilk kez 12 Mayıs 1916 tarihinde Yüksek Erkek Öğretim Okulu öğrencilerinin bugünkü Fenerbahçe Stadyumu’nun bulunduğu yerde, Selim Sırrı Tarcan’ın gözetiminde yaptıkları beden eğitimi gösterileri sırasında söylenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, 1937 yılında;  Ankara Halkevi’nde bir konuşma yapacaktı. Gençler, kendisinden önce, “Dağ Başını Duman Almış”ı söylemişler, daha sonra kürsüye gelen Atatürk, konuşmasına şöyle başlamıştır;

“Ben 1919 yılının Mayıs ayında Samsun’a çıktığımda elimde hiçbir maddi güç yoktu. Sadece Türk ulusunun soyluluğundan kaynaklanan ve benim vicdanımı dolduran yüksek bir manevi güç vardı. İşte ben bu ulusal güce, Türk ulusuna güvenerek işe başladım. Samsun’dan Anadolu içlerine kırık dökük bir otomobille gidiyordum.

O, kırık otomobille Anadolu yollarında ilerlerken hep düşünür ve yaverime, sizin az önce söylediğiniz şarkıyı söyletirdim. Ben bir gün, Türk ufuklarında kesinlikle bir güneş doğacağına, bunun hareket ve gücünün bizi ısıtacağına, bundan bize bir güç ulaşacağına öylesine inanmıştım ki, bunu adeta gözlerimle görüyordum.

O şarkıyı okuyup, yineletmekteki amacım, Türk’ün bu güneşi doğunca başarıya ulaşacağını anlatmaktı. Bu nedenledir ki, biraz önce söylenen şarkı benim 18 yıllık bir anımı tazeledi. Sizlere teşekkür ederim.”

SAMSUN’A ÇIKIŞ; CUMHURİYETE GİDEN YOLUN BAŞLANGICI

Evet, bizlerin ‘’GENÇLİK MARŞI’’ veya ‘’DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ MARŞI’’ adı ile bildiğimiz bu marşın yolculuğu bu şekilde başlayıp, günümüze kadar hiç önemini yitirmeden devam etmiştir. Her ülkenin kendi tarihi yapısı içinde bir marşı vardır. Bizim bu marşımız, EMPERYALİZME atılan bir tokadın ve başkaldırışın tarihsel bir karşılığıdır.

Bu, marşımızı doğuran sebepleri ele alacak olur isek;

Mustafa Kemal, 1919’da, 15 Mayıs’a kadar kaldığı İstanbul’da, bir yandan siyasi şahsiyetlerle görüşüyor, bir yandan da Şişli’deki kiraladığı evde, yakın tanıdığı arkadaşları ile gelecek için neler yapılabileceğini kararlaştırıyordu.

19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal’inSamsun‘a varması Cumhuriyete giden yolun başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

Samsun’da, İngilizler vardı ve Karadeniz’de tüm müttefikler olduğu gibi, aynı zamanda kendi çıkarlarını korumak için 22 parçalık bir donanmayla bölgeye gelen Amerika Birleşik Devletleri vardı. Trabzon’dan, Sinop’un batısına kadar, Karadeniz kıyılarımızı kapsayacak bölgede bir ”Pontus Rum Devleti” kurulmak emeli besleniyordu.

Samsun‘da, Pontus Rum çeteleri ve Türk halkı arasında meydana gelen çatışmaların sonlandırılması için Osmanlı Hükümeti tarafından Mustafa Kemal görevlendirilmişti.

TAM BAĞIMSIZ TÜRK DEVLETİNİN TEMELLERİ ATILDI

Mustafa Kemal, kaplıca tedavisi bahanesiyle karargahını geçici olarak Havza‘ya taşımıştır. İngiliz kuvvetlerinin bulunduğu Samsun’da güvenlik içinde çalışamayacağını görmesi de etkili olmuştur.

Bir hafta Samsun‘da, 17 gün de Havza‘da (25 Mayıs-12 Haziran 1919) kalan Mustafa Kemal, bu süreçte Anadolu’nun ve halkın genel durumu hakkında bilgi alarak ulusal hareketin fikirsel temellerini atmıştır. Bunun yanında 28 Mayıs 1919 günü Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği bir genelgeyle İzmir’in işgalinin protesto edilmesini istemiş ve bunun sonucunda tüm Anadolu’da 96 miting gerçekleştirilmiştir.

Mustafa Kemal; Osmanlı Hanedanını  kurtarmak amacıyla değil, kayıtsız şartsız ‘’ULUS EGEMENLİĞİNE’’  dayanan yeni bir Türk Devleti kurmak kararıyla Anadolu’ya çıkmıştır. Kendi deyimiyle, o günkü durum karşısında sağlam ve gerçek bir tek karar vardı. O da TAM BAĞIMSIZ yeni bir TÜRK DEVLETİ kurmak idi.

30 Mayıs Cuma günü ise, Havza‘da Yörgüç Paşaoğlu Mustafa Bey Camisi’nde kılınan namazın ardından okunan mevlitten sonra, Belediye binası önünde bir miting yapılmıştır. Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının milli mücadelenin ilk mitingi, ‘’İzmir İşgalini Protesto Mitingi’’ 30 Mayıs 1919 Cuma günü, ikinci miting ise 6 Haziran 1919’da Havza’da yapılmıştır.

HAVZA GENELGESİ, İLK ULUSAL GENELGE

Mustafa Kemal’inHavza’ya gelerek burada halkı milli mücadeleye çağırması ve Türk milletinde milli bir şuur oluşturması, işgallere karşı halka mitingler tertip ettirmesi, İngilizler’in dikkatinden kaçmamış ve Mustafa Kemal’in tekrar İstanbul’a dönmesi için İstanbul Hükümeti’ne baskı yapmışlardır.

Evet… Havza Genelgesi (28 Mayıs 1919) ilk ulusal bir genelge olması sebebiyle çok çok önemlidir.

İşgallere karşı çok katılımlı protesto mitingleri yapılacak. Mitingler sırasında azınlıklara kötü davranılmayacak. İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümetine işgalleri kınayan telgraflar çekilecek. Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, ülke çapında yaygın hale getirilecektir.

Havza Genelgesi’yle, Kurtuluş Savaşı şahsi olmaktan çıkıp, ulusal bir kimlik kazanmıştır. Böylelikle ‘’ulusal bilinç’’ ve ‘’milli direniş’’  fikri uyandırılmıştır.

Havza Genelgesi sonrasında itilaf devletleri 60 kadar Türk aydınını sürgün etmiştir. Mustafa KemalMalta’ya sürülenleri dışlamadı. Aksine sahip çıktı, ordunun ve devletin üst kademelerinde görevlendirdi.

YÜRÜYÜŞ SIRASINDA MARŞ SÖYLEDİLER

Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, 25 Mayıs 1919 günü hafif yağmurlu bir günde beraberlerindekiler ile birlikte üç hurda otomobille Havza’ya gitmek üzere Samsun’dan hareket ederler. Otomobillerin eski olması nedeniyle yolculuk esnasında Mustafa Kemal’in bindiği otomobil sık sık arıza yapar. En son ve en önemli arıza Havza’ya yakın 1.200 mt. rakımlı Karageçmiş köyü civarında olur ve araç tamamen durur. O vakitte ve orada kalmak istemeyen Mustafa Kemal, maiyetindekilerle birlikte yürümek ve yürürken de okumak için duygulu bir ses tonuyla yanındakilere “Dağ Başını Duman Almış marşını biliyor musunuz?” diye sorar. Kimseden ses çıkmaz.

Bir saat uzaklıktaki köye varıp geceyi orada geçirecekler, sonra Havza’ya doğru yola çıkacaklardır. Köye doğru yürürken Atatürk ve arkadaşları bu marşı mırıldanıyordu.

‘’Dağ başını duman almış

Gümüş dere durmaz akar,

Güneş ufuktan şimdi doğar

Yürüyelim arkadaşlar

la la la lay lay ‘’

COŞKULU 19 MAYIS KUTLAMALARI

Evet, Mustafa Kemal, Gençlik Marşı’nı ilk kez Havza yollarında okumuştur.

17 Mart 1981’de ‘’Gençlik ve Spor Bayramı’’nın ismi, Atatürk’ün, ‘’Ben 19 Mayıs 1919’da doğdum’’ dediği gerekçesiyle ‘’Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’’ olarak değiştirilmiştir.

Böylelikle, Gençlik Marşımız, 19 Mayıs Bayramı ile anılır hale gelmiştir.

20 Haziran 1938’de ‘’Dağ Başını Duman Almış Marşı’’, ‘’Gençlik ve Spor Marşı’’ olarak kabul edilmiştir.

19 Mayıs, ulusal egemenliğin başlangıç günüdür. Bu sebeple, Bizlerin bu kutsal bayramımızı ulus genelinde coşku ile kutlamamız gerekir.

Milli bayramlarımız, özellikle tüm okullarda çeşitli etkinliklerle her ilin stadyumlarında en büyük mülkü amirinin katılımı ile kutlanırdı. Özellikle Ankara’daki bu törenlere, Cumhurbaşkanı’nın katılımı ile şölen havasında milli bir heyecan duygusu oluşurdu.

Ben de, Ankara’da bulunduğum 1970’li yıllarda, bu muhteşem gösteri ve törenlere onur ve gurur duyarak her yıl katılmışımdır.

Ama üzülerek belirtmeliyim ki nasıl, ‘’ANDIMIZ’’ın okullarımızda okunmaması, milli bayramlarımızın kutlanmasında da kendisini göstermiştir. Son yıllarda bu tür gösteri ve törenlerin yalnızca Ankara’da kapsamlı olmayan bir katılım ile yapıldığı bir gerçektir. Halbuki bu törenlerin tüm okulların katılımı ile gençlerimize; cumhuriyet, katılımcılık, birliktelik ve birey olduğu duygusunun verilmesi açısından çok büyük önem taşır.

Ama şu bir gerçek ki; yapılan tüm engellemelere karşın, Yüce Türk Milleti, o gece fener alayı eşliğinde tüm yurtta devlet protokolünün maalesef katılmadığı  yürüyüşler yaparak, ‘’Dağ Başını Duman Almış’’ başta olmak üzere diğer marşlarımızı da haykıra haykıra söyleyerek, bu çok anlamlı kutsal geceyi kutlamaya devam etmektedir…

Dağ başını duman almış

Gümüş dere durmaz akar

Güneş ufuktan şimdi doğar

Yürüyelim arkadaşlar…

 

Sesimizi yer, gök, su dinlesin

Sert adımlarla her yer inlesin

Sesimizi yer, gök, su dinlesin

Sert adımlarla her yer inlesin.

 

Bu ağaçlar güzel kuşlar

Ya bu insanlar insanlar

Güneş ufuktan bir gün doğar

Yürüyelim arkadaşlar…

 

Sesimizi yer, gök, su dinlesin

Sert adımlarla her yer inlesin

Sesimizi yer, gök, su dinlesin

Sert adımlarla her yer inlesin inlesin.

***

KAYNAK:

Prof. Dr. Afet İNAN / İzmir İktisat Kongresi – Bilal N. ŞİMŞİR / Atatürk Dönemi İncelemeler –

Yaşar Nuri ÖZTÜRK / Atatürk’ün Göremediği Bayram 19 Mayıs!

Ekrem Hayri PEKER / Malta’ya Sürülmeden Samsun’a

T.Barolar Birliği / Ulusal Bağımsızlık Savaşının İlk Adımı Samsun 1919

YORUMLAR

  1. Çağla Şahin dedi ki:

    Emeğinize yüreğinize sağlık mükemmel detayları en anlaşılabilir şekilde ifade etmişsiniz. Evet 19 Mayıs hem gençliğimize ithaf edilmiştir,ki bu geleceğimizi ifade eder,hemde Atamızın Doğum günüm diyerek yeni Türkiye Cumhuriyetinin doğuşunu ifade etmektedir. Bize düşense bu bağlamda bu doğuşu büyütmek ve geliştirmektir ve her ne kadar arada tökezler gibi olsakta onu hakkıyla yaşatmaktır…saygılar?????

  2. Fikret Şentürk dedi ki:

    Yüreğine, kalemine sağlık Tansel bey.

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      Fikret Abim…. teşekkürler….

  3. Fevzi Ergin dedi ki:

    Elinize sağlık Tansel Bey.

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      Fevzi Kardeşim…. teşekkürler… saygılarımla….

  4. Dilek Vural dedi ki:

    Kalemine sağlık Tansel bey.

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      DİLEK Hanım…. saygılarımla…

  5. Nevzat Çiçek dedi ki:

    Kalemine sağlık Tansel bey.

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      NEVZAT Kardeşim…. çok çok teşekkürler….

  6. Ahmet Çavuşoğlu dedi ki:

    Ellerin dert görmesin, mükemmel yazmışsın… Selamlar&Sevgiler..!

    1. TANSEL SAYLI dedi ki:

      AHMET Kardeşim…. Ankara’ya selam olsun….

  7. Hüseyin Cahit Soyer dedi ki:

    Teşekkürler Tansel Bey. Güzel bir yazı. Sizin yazinizi değerlendirmek haddimiz değil ama affınıza sığınarak elinize sağlık diyorum.

  8. TANSEL SAYLI dedi ki:

    HÜSEYİN Kardeşim… lütfen… her konuda sizlerin de bilgilerinizden faydalanmaktan mutlu olurum… Saygı ve sevgilerimle…

  9. Raji dedi ki:

    Doğum günün kutlu olsun büyük önder.
    Yüreğine sağlık yazarım,
    coşku, gelecek kuşaklara artarak devam etsin.
    Selam olsun …

  10. M.Emin Düzgündikiş dedi ki:

    Bu önemli günde bilgilerimizi tazelediğiniz teşekkürler. Kaleminize sağlık.

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      M.Emin Abi…. cok çok teşekkürler. ..