Çoban Ateşi, İzmir’de Dilek Levent ile yanacak

Çoban Ateşi, İzmir’de Dilek Levent ile yanacak
25.01.2020
A+
A-

Partileşme yolunda son çalışmalarını yapan Çoban Ateşi Hareketi’nin İl Başkanı Dilek Levent, “Herkesi ateşimizi daha da güçlendirmeye davet ediyoruz” dedi

Geçtiğimiz eylül ayında partileşme kararı alan ve kısa süre içerisinde İçişleri Bakanlığı’na parti tüzüğünü teslim edecek olan Çoban Ateşi Hareketi, çalışmalarını sürdürüyor. Genel Başkanlığı’nı eski Sağlık ve Devlet Bakanı Rifat Serdaroğlu’nun yürüttüğü hareket, partileşme öncesinde il ve ilçe teşkilatlanmalarını tamamlıyor. Son olarak Genel Başkan Serdaroğlu’nun ‘Üç Büyükşehir’de üç kadın il başkanı olacak’ ifadelerinin ardından, İzmir’de Çoban Ateşi Hareketi’nin başına Dilek Levent geldi.

Çoban Ateşi Hareketi İzmir İl Başkanı Dilek Levent, çalışmalarını ve partileşme sürecini Ege Telgraf’a anlattı.

Göreviniz hayırlı olsun. Şu anda İzmir’deki tek kadın il başkanı olduğunuzu biliyoruz… Bu yolculuk nasıl başladı?

Evet, ben de bu anlamda tek olduğumu biliyorum. Öncelikle İzmir’de siyaset yapmanın ayrıcalığının farkında olarak ve Rıfat Serdaroğlu gibi bir genel başkanla yola çıkacağım için çok mutlu olarak görevi kabul ettim. Özellikle 3 Büyükşehir’deki il başkanlarının kadın olması tercihini duyduğumda çok mutlu olmuştum. Kaldı ki yapılması planlanan girişimler bununla da sınırlı kalmayacak. Türkiye’deki birçok ilde kadın il başkanları olacak. Kadınlar çok önemsediğimiz bir kesim. O açıdan da çok mutluyum.

Kadın ve siyaset… Nasıl bir fark yaratacak?

Ben bir kadın il başkanıyım. Bu toplum siyaset içinde sertleşen kadın profillerine artık çok alıştı ancak benim için ‘erkek gibi’ diyemeyecekler. Ben, önce bir insanın olması gibi samimi, doğru ve dürüst olacağım. Yoksa benim siyasette güçlü olmam için ‘erkek’ olmama gerek yok. Bir siyasetçinin olması gerektiği gibi samimi, doğru ve dürüst olmama gerek var. Kadın zaten girdiği her yerde başlı başına bir fark yaratır. ‘Kadının olmadığı bir ortam…’ ya da ‘Kadın eli değmediği…’ gibi klasik söylemler içine girmeyeceğim. Kadının pratik zekası, yöneticiliği, ekonominin içinde olması, ‘tencereyi kaynatan’ olması, çocuklarını ve eşini yönetenler olması açısından da siyaset içinde yadsınamayacağını düşünüyorum. İş hayatından gelen bir kadın olarak da çalışma ortamında kadınların performanslarını çok yakından gözlemlediğim için çok mutluyum. Biz Çoban Ateşi Hareketi’yiz, çok yakın bir zamanda da partileşiyoruz. Güzel işler yapacağımıza inanıyorum. Yeter ki insanlara neler yapabileceğimizi anlatalım…

Yaklaşık 2 yıllık bir hazırlanma süreci yaşadınız. Şu anda Çoban Ateşi Hareketi’nde son durum nedir?

Genel başkanımızla birlikte bu süreçte çok mücadele verdik. Şu anda 74 ilde teşkilatlanmamızı tamamlamış durumdayız. 75’inci il olarak Batman’da bir çalışmamız var. Partimizin tabelasını da astığımızda teşkilatlarımız bir anda her yerde görünür olacak. Çoban Ateşi Hareketi’nin tarihsel anlamından yola çıkarak; Kurtuluş Savaşı’ndaki Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı yıllarda bir Çoban Ateşi Hareketi ile başlayan bir süreç var. Haberleşmeler ve Kurtuluş Savaşı davasına gönül veren insanların Yörük çadırlarında yaktıkları ateşle ‘Ben de bu davada varım’ mesajı verdikleri bir hareket. Çoban Ateşi’nin simgesel anlamı budur ve çok kıymetlidir. Mustafa Kemal’in, ‘Arkadaşlar, Toros Dağları’na bakınız. Eğer orada bir tek çadır görürseniz ve o çadırda Çoban Ateşi’nin dumanı tütüyorsa şunu iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç bizi asla yenemez’ diye bir sözü vardır. Biz de bu söylemden yola çıkarak Çoban Ateşi Hareketi bugün partileşme yolunda emin adımlarla yürüyor.

Peki, Çoban Ateşi Hareketi’nin bunun dışında izleyeceği temel felsefe ne olacak?

Tabandan tavana doğru oluşan, Kuvay-ı Milliye ruhu ile hareket eden siyasi bir harekettir. Sadece Türk milletinin emrinde olacağız. Sağda ya da solda değil, Türkiye’nin merkezinde yer alacak, demokratik bir yapıya sahip olacaktır. Hiçbir partinin devamı ya da temsilcisi olmadığımızın özellikle altını çizmek istiyorum. Yeni bir hareket, yeni bir oluşumuz. Cumhuriyet’in kuruluş değerleri, Atatürk inkılâplarının takipçisi olarak ve anayasamızın değişmez ilk altı maddesiyle hiçbir itilafı olmayan, milli ve manevi değerlere saygı duyan dürüst, çalışkan, ahlaklı ve vatansever insanların oluşturduğu yenilikçi, demokratik ve merkezde olan bir parti olacağız. Zaten anket şirketlerinin yaptığı araştırmalara baktığımızda sağ veya sola bağlı olmak istemeyip ‘kararsız’ olan seçmenin çoğunluğunu göreceksiniz… ‘Ben partimi bulamadım’ diyen ya da gittikleri partilerde umduklarını bulamayan herkesi ateşimizi daha da güçlendirmeye davet ediyoruz.

Her oluşumun bir doğma nedeni olduğu gibi bir de doyum noktasına ulaşma gibi bir hedefi vardır… Sizin amacınız ne?

Bizim başlangıç noktamız da Mustafa Kemal Atatürk, bitiş noktamız da… Biz Türkiye’yi Cumhuriyet’in kurduğu günkü değerlere döndürmek istiyoruz. Bunun dışında Genel Başkanımız Sayın Rıfat Serdaroğlu’nun da söylediği gibi siyasette ‘mucize insanlar’ ve ‘mucize söylemler’e ihtiyacımız yok. Ekip çalışmasının gücüne sonuna kadar inanıyoruz. Kadrolarımız en yukarıdan, en aşağıya kadar son derece donanımlı, vatanperver insanlardan oluşuyor. Bugüne kadar kurulan partilerde eksiklik şuydu: Ekibin en önemli ayağı olan ‘Halk’… Bizler, ekip çalışmasından bahsederken bunun içine vatandaşımızı da katıyoruz. Siz istediğiniz kadar deneyimli kadrolara, sermayeye, tespitlere sahip olun ama ekibinize milletinizi katamazsanız bir yerden sonra çabanız sonuç vermez. Bu bakış açısıyla çıkıyoruz ve görüyoruz ki, bu konuda bizim kadar duyarlı olan bir başka siyasi hareket yok.

Sizce şu anda halk nasıl bir siyasi tablo görmek istiyor?

Öncelikle güven istiyor, dürüstlük istiyor. Türkiye siyasetinde şu anda büyük bir güven eksikliği var. Dolayısıyla bu kararsızların artması, siyasetten gençlerin ve kadınların uzaklaşması bu güvensizliğin doğduğu bir ortam… Bütün değer kavramlarının içinin boşaltıldığının ve insanları umutsuzluğa iten bir algı ortamı yaratıldığı düşüncesindeyim. Biz öncelikle bunlarla mücadele edeceğiz. Hakikaten yolumuz çok çetin olacak ama zaten biz de bu zorluklardan korkacak insanlar değiliz. Tespitlerimizi ve öncelik sıralamamızı çok iyi yaptık. Bizler, popülist söylemlerden uzak, halka salt gerçeği sunan bir partinin temsilcileri olacağız.

Şu anda ülke siyasetinde çokça tartışılan iki ana başlık var; ilki parlamenter sisteme geri dönülüp dönülmeyeceği ve ikincisi ise ittifaklar… Bu iki konu hakkında görüşleriniz nedir?

Parlamenter sistemden yanayız. Bu konuda çok hassasız ve titizlikle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Belki de bu konuyla ilgili bütün teşkilatlarımızla ilan edeceğimiz bir söylem ya da bir manifestomuz olabilir… Parti ve tüzük programlarımızın tamamlanmasının ardından yapılacak bu çalışmaları çok kısa zamanda ilan edeceğiz.

İttifaklar… Maalesef ki parlamenter olmayan bu sistemin bir gerçeği olduğu ve şu anda bizim de bu sistem içinde sahaya çıktığımıza göre kendi duruş ve ilkelerimiz çerçevesinde bu oluşumlara ne derece yakın ya da uzak olacağımıza ileriki günlerde karar vereceğiz. En azından parti olarak resmileştiğimizde, ki biliyorsunuz siyasette 24 saat bile çok uzun bir süredir, bizim önümüzde bir süreç var. Bakalım, bir ay sonra ne olacak… Mutlaka bu konuda da net bir duruş sergileyeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.

A ya da B ittifakı diye sormuyorum; ancak bir ittifaka dahil olmak gibi bir durumunuz olsa nasıl bir oluşumda yer almak isterdiniz?

Tabii ki bu Atatürk ilke ve inkılaplarından ayrılmamış, parlamenter sisteme sıcak bakan, Türkiye’nin fabrika ayarlarına geri dönmesini öngören ekiplerle birlikte oluruz. Genel Başkanımızın da bu söylemlerde olduğunu bildiğim için şimdilik bunu söyleyebilirim, ancak sonuç itibariyle genel merkezin yönlendirmesi sonucunda teşkilatlarımız hareket edecektir…

Resmi olarak ne zaman parti kurulacak ve aranızda bizleri şaşırtacak isimler olacak mı?

15 ve 28 Şubat tarihlerimiz arasında partimiz kurulacak. Şu anda bizimle yola çıkacak olan çok kıymetli isimler var. Örneğin, daha önce başbakanlık danışmanlığı da yapan Füsun Koloğlu, bürokrasinin tanınan isimlerinden Fikret Artan, İzmir’e çok emeği geçmiş olan eski Vali Orhan Taşanlar, Mehmet Gazioğlu, Mehmet Dülger… Ayrıca İzmir’de çokça tanınmış, tabelalarda isimlerini gördüğünüz iş adamları da aramızda olacak. Tabi onları ilerleyen süreçte öğreneceksiniz… 2 yıllık bir hazırlık var. Çıkışımız da emin olun ki dikkat çekici olacak…

İzmir’de çalışmalarınız ne durumda?

Şu anda İzmir’deki teşkilatlanmamızın yüzde 80’ini tamamladık. İsimler belli, kadrolarımız hazır. İl teşkilatımızı da şubat ayının ilk haftası gibi açıklayacağız. Takvimiz bir hayli yoğun. Sahaya çıkacağız, sokağa çıkacağız. Buraya gelip tanışmak isteyenler var. Kendimizi anlattıktan sonra ‘Hangi teşkilatınızda görev yapabiliriz?’ diye soruyorlar. Bu da beni bir hayli mutlu ediyor.

Son olarak bir mesajınız var mı?

Siyasetten korkmayın, içinizdeki umudu yitirmeyin. Bu hareketin tek sahibi Türk Milleti’dir. Gençlere geleceği bırakmak istiyorsak, ilk önce bizler bugünleri ele almalıyız. Unutma, sen yoksan bir kişi eksiğiz…

(Haber: Yağmur GÜLÜ)

YORUMLAR

  1. Ali Haydar KARATAŞ dedi ki:

    Türkiye siyasetini ariyaor mevcut partiler ile (CHP) dahil iktidara gelinemeyeceğini biliyorum.İzmir Güzelbahçe .

  2. Ali Haydar KARATAŞ dedi ki:

    Türkiye siyasetini ariyaor mevcut partiler ile (CHP) dahil iktidara gelinemeyeceğini biliyorum.İzmir Güzelbahçe .