Çiftçisine sahip çıkamayan belediye, yerel tohumuna sahip olamaz

Çiftçisine sahip çıkamayan belediye, yerel tohumuna sahip olamaz
23.04.2019
A+
A-

20 Nisan Cumartesi günü Nilüfer Belediyesinin bu yıl 5.’sini düzenlediği Tohum Takas Şenliği’ndeydik.

Tohum, bitkisel ve hayvansal tarımda insan beslenmesine yönelik ekonomik bir sonucun oluşmasına sebep olan her şeyin başlangıcıdır. Doğadaki başlangıcı ile beraber bu işlevin yapıldığı her yerde o coğrafyaya özgü ekonomik, sosyal ve kültürel beşeri yaşamın şekillenmesini de sağlamıştır. Tohum, insan türünün yerleşik hayata başlamasının da sebebidir.

Atatürk dönemindeki planlama ile Türk tarımına girdi sağlasın diye Balıkesir Havran’da dünyanın önde gelen Tohumculuk Araştırma Enstitülerinden birisi kurulmuştu. İklim ve toprak şartlarına uygun olacak şekilde ülkemizin dört bir köşesi için yerel tohumlar ıslah edilmeye başlandı. Bu enstitü ve diğer tarım kuruluşları sayesinde 1987 yılına gelindiğinde Türkiye dünyanın 15. büyük ekonomisi oldu. Anavatan iktidarı döneminde işlevsizleştirilen bu ve benzeri kuruluşların kapısına, AKP iktidarında kilit vurulup kapatıldı. Tarımda başlayan gerileme, ülke ekonomisini tümüyle geriye attı. Çiftçimiz tohumda dışa bağımlı hale getirilince, ülkemiz soğandan samana dışa bağımlı hale geldi. En acısı, devletin sertifikalı ithal tohum kullanmayan çiftçiye üretimde destekleme primi vermemesidir. AKP iktidarı bunları yapmakla kendi vatandaşına değil, tohum ve gıda politikalarındaki şantajlarıyla dünyayı hizaya sokan bir avuç uluslararası sömürgeci azınlığa hizmet etmiş oldu.

Her zaman söylüyoruz, bir cümle ile gene söyleyelim; Tarımdaki sorun yapısaldır ve en başında da üretimsizlik gelmektedir. Üretimin yapılamaması ise çiftçinin desteklenmeyişinden kaynaklanmaktadır.

Şimdi gelelim konumuza: Nilüfer Belediyesi’nin tohum takas şenliği, kentin tarımla, çiftçiyle hiç ilgisi olmayan merkez Konak Mahallesi’nde yapıldı. Belediye Başkanı, Kent Konseyi Başkanı, Ziraat Odası Başkanı, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı kürsüye çıkıp tohumla ilgili konuştular, lakin karşılarında ekonomik anlamda tohumu alıp üretim yapacak bir çiftçi, bir köylü yoktu. Hitap ettikleri kesim önlerindeki protokol, belediye personeli ve kentin bir grup emekli beyaz yakalısıydı.

Aldıkları üç beş tohumu ekecekleri yer de ya balkonlarındaki saksıları ya da evlerinin önündeki birkaç metrekarelik hobi bahçeleriydi. Tamamı bir, bilemediniz iki çiftçinin tarlasına dahi yetemeyecek kadar tohum dağıtılırken, Bursa’da 104 bin çiftçi ailesinin varlığı kimsenin aklına geldi mi o an, bilmiyoruz. Nilüfer Belediyesi o gün orada tohumun yaptığının tam tersini yaptı; Astarının yüzünden pahalı olması gibi yani; Yaptıkları propaganda, sağladıkları yararın yanında bire kırk verdi diyebiliriz. Bütün bunlardan, etkinliğin bir magazin şenliği olduğu rahatlıkla anlaşılmaktadır. Çünkü beş yıldır yapılagelen bu tohum takasıyla bir arpa boyu yol alınamamıştır. Halbuki bu maliyetlerle fakat iyi planlanmış doğru projelerle bu beş yılda Nilüfer’in tarımında, hayvancılığında bütünüyle iyiye giden bir dönüşüm sağlanabilirdi.

Yukarıda tarımımızın içinde bulunduğu halin ve bir belediyenin göstermelik pürmelâlini kısaca belirtmiş olduk. Oysa samimi olarak ‘yapılması gerekenler nedir’ diyorsanız, söyleyelim:

Bir kere en başta bu etkinliğin; tarımın ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı pilot uygulama yapılabilecek ve tüm kırsaldaki çiftçilerin katılım sağlayacağı bir köyde yapılması gerekiyordu.

Büyükşehir yasasıyla köylerin tüzel kişiliği kaldırıldı, mahalle yapıldı. Örneğin Bursa’nın merkez mahallerinden İhsaniye ile Büyükorhan’ın kuş konmaz kervan geçmez eskinin Kuşlar köyü şimdinin de Kuşlar Mahallesi, artık aynı statüdedir. İhsaniye’deki vatandaşlar fabrikalarda, kamu kurumlarında çalışır veya esnaftır. Mahallelerine park, bahçe, kaldırım, asfalt, kanalizasyon, kültürel ve sportif mekanlar vb. şeyler talep ederler.

Peki, Kuşlar’daki daha çiftçi olamamış gariban köylüler ne ister sizce? Onlar da tabi ki tarlasını ekip biçmek için ucuz mazot, ucuz tohum, ucuz gübre, ucuz ilaç ile su kanallarının tamirini, bir de işin yolunu yordamını bilmediklerinden ürünlerinin gerçek fiyattan değerlendirilmesini isteyeceklerdir. Çünkü devlet eskide Tarım Bakanlığı, Köy Hizmetleri, Devlet Su İşleri gibi yatırımcı kuruluşlar eliyle köylere hizmet götürüyordu. Lakin şimdi belediyelere aktarılan bütçe ile köylere hizmet götürülecektir.

Bunun için Büyükşehir ve bağlı tüm belediyelerde Kırsal Hizmetler Müdürlüğü ihdas edilmelidir. Merkezdeki ve kırsaldaki mahalleler arasında eşit ve adaletli bir şekilde hizmet sunabilmek ancak bu hizmet biriminin oluşturulmasıyla mümkündür. Tarımdaki yapısal ve teknolojik gelişmeye katkı sunarak, kırsaldaki ekonomik ve sosyal hayatı iyileştirmek de böylece mümkün olabilecektir. Bunlar yapılmaz ve köylere hizmet gitmez de çiftçiye gerekli destek verilmezse, tarım da hayvancılık da yapılamaz. Durum bundan daha kötüye gider. Zorluklar altında kalan çiftçiyi kırsalda hiç tutamazsınız.

Sonuçta köylünün, çiftçinin kalmadığı yerde tarım yapılamayacağına göre, Allah korusun ithalat artar, enflasyon yükselir, dışa bağımlılığımız artmakla kalmaz açlığa da mahkum oluruz.

Yıllardır tarımın ve çiftçinin desteklenmesi gerektiğiyle ilgili söylediklerimize kulak verenler elbette oldu. İzmir, Eskişehir gibi CHP’li belediyeler bu konuda epey mesafe de kat ettiler. Komünist Ovacık ve şimdi Tunceli Belediyesi bu alandaki farklı bir örnek. Ne hikmetse Bursa CHP milletvekillerinin, belediye başkanlarının, siyasi parti il ve ilçe yöneticilerinin dediklerimize kulak tıkamalarını, tarımın makus talihini görmezden gelmelerini ise hala anlamış değiliz.

Sonuç olarak, halkına balık yakalamayı öğreteceğine sosyal yardım adı altında arada bir balık vererek onu kendisine biat edecek kadar yoksullaştıran AKP belediyeciliğinin peşini bırakan Türkiye, yeni bir sürece girdi. Bu yeni süreçte özellikle millet ittifakıyla işbaşına gelen belediyeler, AKP’li belediyelerin halkın zamanından ve kaynaklarından alıp heba ettiği 25 yılı telafi etmeye çalışacaklardır. Tarımda ve hayvancılıkta da aynı şeyi yapacaklardır. Dolayısıyla tüm büyükşehir ve onun ilçe belediyeleri, bu yeni döneme ayak uydurmakla kalmayarak, orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür diyerek, tarım ve hayvancılık odaklı hizmeti büyük bir kararlılık ve istekle oraya götürmek zorundadırlar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.