Bursa tarımsal kalkınma taktikleri

Bursa tarımsal kalkınma taktikleri
30.05.2019
A+
A-

Atatürk’ün sağlığında ülkemizde uygulanan tarım politikası onun ölümünden sonra askıya alındı ve bir daha da Türkiye’de tarım konusunda bir devlet politikası oluşturulamadı.

Son on altı yıllık AKP iktidarında ise ülkemizi var eden tüm milli değerler yok edildi, yok edilemeyenler de yozlaştırıldı. Yok edilenlerin başında devlet aklı gelmektedir. Oysa tarım ve hayvancılıkta milli politikaların oluşturulabilmesi ancak devlet aklı ile mümkündür.

15 Kasım 2018 tarihinde, tüm ulusumuza 21 maddede deklare ettiğimiz “Ulusal Tarım Manifestosu” ile ülkemizde hangi türden bir tarım politikasının yeniden ikame edilmesi ve nasıl uygulanması gerektiğinin çerçevesini çizmiştik.

6 Aralık 2018 tarihinde de “Bursa Tarımsal Kalkınma Stratejisi” adlı rapor ile Bursa yerelinde tarım ve hayvancılıktaki ana sorunun ÜRETİMSİZLİK ve az buçuk elde edilen ürünlerin de gerektiği gibi PAZARLANAMAMASI olduğunu, dolayısıyla Bursa’da uygulanacak bir strateji ile üretim ve pazarlama konusunda gösterdiğimiz hedefe bizi götürecek olan yolu belirlemiştik.

Şimdi ise Bursa’nın tarımda ve hayvancılıkta hak ettiği yere gelebilmesi için, belirlediğimiz üretim ve pazarlama hedefine bizi götürecek olan yolu, tabi ki bu minvalde ve bu kez ekonominin kendi kuralları içinde, adına “Bursa Tarımsal Kalkınma Taktikleri” dediğimiz akılcı ve bilimsel taşlarla döşememiz gerekmektedir:

Bursa çiftçisinin mevcut kurumsal temsilcisi olan Bursa’daki Ziraat Odaları, Kooperatif Birlikleri, Yetiştirici Birlikleri, Üretici Birlikleri ve Tarıma Dayalı Sanayi sektörümüzle el ele verip, mahallindeki çiftçilerin her düzeydeki sorunlarını onlardan öğrenmeli ve kendileri ile birlikte çözüm önerilerini geliştirmeliyiz.

Mazot, gübre, ilaç, tohum, su, alet-ekipman, işçilik, fide ve fidan gibi tarım girdilerinden kaynaklı sorunlar tüm çiftçiler için geçerlidir. Lakin örneğin meyvecilik, sebzecilik, hububat, bakliyat, kırmızı et, süt veya kanatlı et üreticiliği gibi, çiftçinin, ürettiği ürünlerin tarımına özgü birbirinden farklı çok daha spesifik sorunları da mevcuttur. Bu nedenle ilçeden ilçeye, ovadan dağa, dağdan denize, sulu tarım alanlarından susuz tarım alanlarına, hayvancılık yapılan yerden, çeltik veya zeytin alanlarına, bu türden farklılıklar, sorunların da çeşitlenmesine yol açmaktadır.

Yani kısaca demek istiyoruz ki; kırsal kesimlerde yaşayan çiftçilerimizin faaliyet alanları çok çeşitli olup, sorunları da bir o kadar çeşitlidir. Hal böyle olunca da geniş açıdan bakarak çoklu çözümler üretmeliyiz.

Hepsinden çok daha fazla önem vermemiz gereken bir alan daha var, o da tarıma dayalı sanayidir. Tarıma dayalı sanayi, tarımdaki gelişmişliğin taçlandırılmış halidir. Çiftçiye yapılacak desteklemenin belki de daha kuvvetlisini tarımsal sanayiye yapmak gerekecektir. Çünkü tarımdaki katma değer, asıl o safhada üretilmektedir de ondan.

Şöyle ki; örneğin Fransa, bir hayvansal ürün olan sütten, patentini de aldığı dört yüz çeşit peynir elde ederek dünya piyasalarına sürebiliyor. Amerika, bir bitkisel ürün olan mısırı işleyerek, iki yüz çeşit mamul ürüne dönüştürüp dünya piyasalarına sürebiliyor. İtalya, dünya zeytin ve fındık üretiminde en önde gelen Türkiye’nin zeytinini ve fındığını bedava denecek kadar ucuza çiftçimizden alıp işliyor, katma değeri yüksek yüzlerce çeşit işlenmiş ürüne dönüştürerek bu alanda dünya pazarlarını elinde tutabiliyor. Tarımdaki katma değer konusunda Hollanda’yı hiç örnek vermeyelim, çünkü bizim açımızdan utanç vericidir; Konya kadar yüzölçümü var ve sadece tarımsal ihracatı bizim toplam ihracatımızın çok çok üzerinde olmaktadır her yıl.

İşte bize düşen görev; Türk devlet geleneğinden gelen ve devlet ile milleti bir arada tutarak yaşatan devlet aklını, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ile örtüşen çağdaş ve demokratik aidiyetiyle kullanarak, ilçelerde ve kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımızın sağlık, eğitim, kültür gibi yaşamsal sıkıntılarının yanında, geçim kaynağı olan tarıma ve hayvancılığa dayalı sorunlarının tespitini de bir program dahilinde yapmaktır. Sonra da ülkemizin ve Bursa’nın tabii gerçekleriyle örtüşen ilkeler doğrultusunda çözüm üretmektir.

Sonuç olarak her zaman söylediğimiz gibi Bursa çiftçisi, Türkiye’nin en bilinçli çiftçisidir. Bu hem Bursa, hem de Türkiye için bir avantajdır. Lakin Türkiye’nin tarımdaki talihsizliği, gerek bitkisel, gerek hayvansal ürünlerin hemen tamamında dışa bağımlı hale getirilmiş olmasıdır. İşte, bu utanılacak halden ancak Atatürk’ün öngörüsü ile çıkabilir, mevcut sorunları da ancak onun kendi döneminde uyguladığı planlama ile çözebiliriz.

Dolayısıyla, ülkemize ve halkımıza olan sevginin verdiği duyarlılıktan kaynaklı samimiyetimizle, Bursa özelinde oluşturacağımız sürdürülebilir bir tarım politikasının bütün Türkiye’ye örnek olması ve Türk tarımının makus talihinin tersine çevrilmesi her halükarda mümkündür.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.