Bir Reklam Filminin Düşündürdükleri… (Subliminal Mesajlar)

Bir Reklam Filminin Düşündürdükleri… (Subliminal Mesajlar)
14.11.2019
A+
A-

Çok güzel bir reklam filmi…

“Türkiye’nin kakaolu fındık kreması Torku Banada” sloganı ile bir süredir ekranlarda.

Ruhunuzu avuçlarının içine alan sıcacık bir ezgi eşliğinde,

İnsana dair, üretime dair çok özel görüntüler ile…

Sadece o ürünü değil, aynı zamanda bizi bize anlatıyor…

Subliminal mesaj bu olsa gerek.

Bu mesaj deşifre edilip reklam filmi yayından kaldırılmadan siz de izleyin derim…

***

Yorgun ama gururlu bir ses konuşmaya başlıyor;

“Biz sizin için neler yapmadık ki?

Mesela Karadeniz’in fındıklarını binbir zahmetle topladık.

Herkes uyurken biz kalktık, sütümüzü erkenden sağdık.

Şekeri tarlalarımızın pancarından gelsin diye aylarca didindik, suyunu sevgisini hiç eksik etmedik.

‘Toprak berekettir’ dedik.

Toprağın verdiğini ziyan etmedik.

Yurdun dört bucağında, yaylasından ovasına,

Onbinlerce çiftçi bunca şey yaptık yapmasına da,

Peki siz ne yaptınız?

Ortalığı birbirine kattınız…

Elinize yüzünüze bulaştırdınız…

Bununla da kalmadınız dibine kadar sıyırdınız.

Eeeee çok da güzel yaptınız.

Nede olsa biz “Banada’yı” siz afiyetle yiyin diye yaptık…”

***

Evet kısa reklam filmi bu cümle ile bitiyor.

Siz ne düşündünüz bilmem ama bu film bana Türkiye’yi hatırlattı,

Örneğin “Peki siz ne yaptınız?” sorusuna verilen hangi cevap yanlış?

Ortalığı bir birine katmadılar mı?

En yetkili ağızlardan söylenmiş koca koca yalanlar ile

Başörtülü bacımı yerlerde sürükledilerden tutun,

Camide bira içtiler yalanına kadar.

Su faturanızı DHKPC’li teröristler getirecek iftirasından,

Oyları çaldılar, kamera görüntüleri var yalanına kadar,

Bizi, birbirimize düşman edecek yalanları meydan meydan söylemediler mi?

Ellerine yüzlerine bulaştırmadılar mı?

Şeker pancarı ekim alanlarına kota getirip,

Çiftçiyi üretimden uzaklaştırıp, şeker fabrikalarını satmadılar mı?

“Adam eksen yetişir” denilen verimli toprakları, sanayi tesisleri ile yerleşim alanları ile doldurup, tarım ülkesi Türkiye’yi, samanı dahi ithal eden bir ülke haline sokmadılar mı?

Dibine kadar sıyırmadılar mı?

Bir haftalık masrafı ile 300 yataklı devlet hastanesi yapılabilecek saraylarında,

Adını bile bilmediğimiz içecekler ile ziyafetler verip, insanların açlıktan topluca intihar ettiği ülkede, en lüks sınıftan 13 uçaklık filo ile sefa sürmediler mi?

Asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı ülkede, utanmadan, sıkılmadan 74 bin 500 lira olan maaşlarını 81 bin 250 liraya yükseltmediler mi?

Eeeee çok da güzel yaptılar.

Ne de olsa biz bu ülkeyi onlar afiyetle yesin diye kurtardık!

Ama nerede ayıp ettiler biliyor musunuz?

Bir 10 Kasım sabahı, ülkenin kurucu liderinin kabri önünde, arpası fazla gelmiş eşekler gibi anırmayacaklardı.

Ama onu da yaptılar.

Ne diyelim, kendilerine yakışanı yaptılar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.